• angelina jolie kendisi için ''keşke ben de vücudumla bu kadar barışık olsam'' demiş. bu, bana sorarsanız kadın dilinde düpedüz ''şişko kaltak'' demektir a dostlar. şeym on yu ancelina! şeym on yu!
  • gelmiş geçmiş en iyi kadın oyunculardan biridir.

    gelmiş geçmiş en güzel kadınlardan da biridir aynı zamanda.

    sıfır beden, 3d printerdan çıkma günümüz ikoncanlarına benzemez.

    retro vücuda sahip, kadın gibi kadındır.
  • sonunda biri yazmış ve debe'ye girmiş.

    ben de bi şey yazayım; yaşayan en güzel kadın lan.

    ince bel, dolgun kalça, beyaz ten. yaşayan her erkeğin hayali olduğu gibi benim gibi hemcislerinin de arada bir “lan keşke öyle olaydık” dediği ablamız.

    akşam tv'de titanik vardı. güpgüzel orada, gencecik, su gibi.

    ama bu kadın yaş aldıkça daha da güzelleşti. çünkü gençken herkes aşağı yukarı güzeldir, maharet yaşlandıkça güzelleşmekte. genç bi kadını dedem de beğenir.

    bu yüzden, son yıllarda rol aldığı filmlerin hepsini “bu kadınsa biz neyik” diye diye izledim. canım benim.
  • american express reklamlarında oynadigi filmlere gonderme yapan nefis yaratik:

    “at 17 i went to prison for murder” (heavenly creatures, 1994)

    “by 19, i was pennyless and heartbroken” (sense and sensibility, 1995)

    “i almost drowned at 20” (titanic, 1997)

    “my mind started to go at 24” (iris, 2001)

    “then i had my memory erased at 28” (eternal sunshine of the spotless mind, 2004)

    “and by 29, i was in neverland” (finding neverland, 2004)
  • tanıyıp sevdiğim onca zamandan sonra, şöyle seslenmek istiyorum kendisine:

    çevremde sana olan hayranlığımı bilerek üzerime gelen, "senin hatun her filminde tokuşuyor olm!" diye yorum yapan bir sürü adam var. yüzümün rengi kırmızının öyle bir tonuna giriyor ki, görsen şaşarsın. geçenlerde bir tanesi sikişli-sokuşlu konuşma terbiyesizliğini gösterdi üstelik; kendisini hayatımdan, facebook, msn ve bilumum çevremden sildim. aşağılık herif.

    anlayacağın bunlar sanattan anlamıyor bebeğim, uzun uzun gerekçelerle yer aldığın filmlerdeki üstün performansını, oyunculuktaki cesur serüvenini anlatmaya kalksam da nafile, "vay şöyle sevişiyor, vay hem de kocasının önünde?" argümanından öteye gidemiyorlar.

    söylediğim gibi, ben seni anlıyorum canım, sen doğru yoldasın. da içime kurt düşmüyor değil, yorgun düştüğüm anlar bile oluyor. en azından bir sonraki filminde ara versen böyle sahnelere, sen bilirsin tabi, şart koşmuyorum.

    ne yapayım bilmiyorum, filmlerin geldiğinde varımı yoğumu satıp tüm sinema salonlarını mı kapatayım? ne dersin bir tanem, bunu mu yapayım?
  • sahnede çok iyi oyuncudur ama görünen o ki gerçek yaşamında epey kötü oyuncuymuş. roman polanski'nin carnage'sinde yer almasından 9 yıl, woody allen'ın wonder wheel'inde yer almasından 4 yıl geçtikten sonra, haklarındaki iddialar nedeniyle iki yönetmenin de filminde oynadığı için pişman olduğunu söylemiş. tam da trailer'ına bakılırsa portrait of a lady on fire çakması gibi görünen ammonite'in beyazperdeyi teşrif etmesine birkaç ay kala... tesadüfe bak sen!
    garip, aslında garip değil, komik olan şu ki, roman polanski hakkındaki suçlamalar ve yönetmenin itirafı kırk senedir biliniyor; woody allen ile alakalı bir hüküm yok diye biliyorum ama hakkında öne sürülenler çeyrek asırdır kamuoyunca malum. ama ne hikmetse kate ablamız şimdi pişman olmak istemiş. tebrik etmekle kalmıyor, bol ödüllü bir 2021 diliyoruz kendisine.
  • hakikaten hem bu kadar guzel, hem de bu kadar zeki az insan vardir. anlami verebilecegimi bilsem, "benzemez kimse sana, tavrina hayran olayim"i cevirip kart olarak gondericem yeminler ediyorum. red carpet'ta "time dergisine kapak olmussunuz, sizi en iyi aktrist secmisler" dediler, bir saniye kadar "hah" diye gulup sonra "bak mesela bu, benim ne isim var time'in kapaginda o kadar onemli bir sey yapmadim ki" dedi. isin en guzel tarafi ve zaten kate'i bu kadar guzel bir insan yapan tarafi da, bunlarin hicbirini planlamamasi, her mimiginden, sozunden samimiyet akar mi bir insanin? hayraniyim, hakikaten.

    angelina jolie'nin kendisi hakkinda "keske ben de vucudumla o kadar barisik olsam" demesine gelince, kate'in hayrani olan ve takip edenleri hatirlayacaklardir, bundan bir ay once golden globe'da odulu alan kate "ah cok heyecanliyim, herkese tesekkur ederim" deyip, kendisiyle birlikte aday olan tum kadin adaylarin ismini saydiktan sonra angelina icin "su an dorduncunun adini hatirlayamiyorum, dorduncu aday kimdi?" deyip sonradan "ah angelina, pardon" demesiyle kasindi tabii, ayri. da, biz bunu izleyip blow up doll'un got edilisi sonucunda neseyle ellerimizi cirpip zevkten dort kose olmadik mi? ziyadesiyle.
  • “kıskançlığın allahı” objesi… charlize theron ya da neblim catherine zeta jones da çok güzel, ama artiz onlar, holivut molivut… sokakta karşına çıkacak gibilerden değiller, onlar ayrı bir galaksiden canım… bir dolu da makyaj vardır yüzlerinde… sabah kalktıklarında nasıl görünüyorlardır, değil mi ama (değil ya neyse, çaktırma)… ama kate winslet öyle değil. makyajsız da, kilolu da, pejmürde de, saçları dağınık, burnu kırmızı, yüzü gözü şişmiş de güzel… burnunu çekerek peynir seçiyor olabilir markette. üzerinde de seninle aynı yerden alınmış kıyafet olabilir. yetmez gibi bir de yetenekli haspam.. uy anamlar…

    (bkz: the holiday)
  • bu gece aldığı ödülde şike ve illuminati ikilisinin parmağı muhtemel aktris. kate winslet, şimdi biraz değiştirelim; let kate wins. bu da mı tesadüf? ömer çelakıl was here. *
hesabın var mı? giriş yap