• rusya'daki stalinistler'in kabul ettiği, türkiyedekilerin etmediği katliam.

    stalin görse ağlardı. ya da kurşuna dizdirirdi, bilemedim şimdi.
  • sovyetler birliği dağılmadan hemen önce esen glasnost rüzgarları sebebiyle katyn katliamının gerçek sorumlusunu bulmak için soruşturma açmış, dağıldıktan sonra da yeltsin döneminde bitirilen bu soruşturmada ayan beyan ortaya çıkan gerçeklerin kamuoyu ile paylaşılması putin dönemine kadar mümkün olmamıştır. bunun ana nedeni sovyetler birliğinin stalin'in ölümünden sonra stalin'in etrafındaki kişilik kültü ile hesaplaşmasının genellikle bir iç hesaplaşma olmasıdır. kruşçev brejnev çernenko bunlar hep 1936'da stalin'in sovyet ordusundaki generallerin çoğunu vurdurduğu büyük temizlik / great purge esnasında olan olayları kamuoyu ile paylaşma ve öldürülen personelin iade i itibarlarını sağlama eğilimindedir. polonyalılar rus olmadığından bu post mortem rehabilitasyona uygun kabul edilmeyecektir. bunun için 2010 yılına kadar beklenmesi gerekecektir.

    hiç duymayanlar için 1940 katyn'de tam olarak ne olduğuyla alakalı bir özet geçersek şu olmaktadır. sovyetler 1920'de bu topraklara devrim getirmek için top tüfek orduyla yollara düşmüş, general pilsudski önderliğindeki bağımsızlığını yeni kazanmış lehler bu kızılorduyu vistül nehrinde varşova'nın hemen dışında durdurmuş, tarihte görülen ender geri geliş hikayelerinden biriyle ve ağırlıklı bir manevra üstünlüğüyle kendilerini yenmiş ve rusya'ya doğru işgale girişerek bugünkü ukrayna ve beyaz rusya'dan toprak alarak kızılordu'yu rusya'ya silah zoruyla geri itelemiştir. belirtmek gerekirse stalin bu esna'da lvov/lviv kentine saldıran kızılordu uzantısının komutanıydı. lehler kendisini buradan 20 yıl önce yaka paça atmışlardı. kendisinin leh ordusuna ve mensuplarına olan hıncı ve nefretinin buradan geldiği genel olarak analizlerde öne çıkar.

    stalin 1936'da kızılordu'da kendisine bağlı olmayan ya da politik olarak ayrılmaya meyilli hemen herkesi vurdurduğu bir büyük temizliğe girişmiştir. ilk tutuklanıp vurulanlardan biri de mareşal tukaçevski'dir. operasyonel derinliğin teorisi ile ilgili altın değerinde eserler bırakmış olan rusların 20.yy'daki en önemli askeri şahsiyetlerinden olan bu generalin 2. dünya savaşında yaşasaydı almanlara karşı olan savunma savaşına nasıl bir etkisi olacağı da gayet açıktır. ancak barbarossa harekatı açılışında kızılordunun içler acısı sefil bir duruma düşmesinin ana sebebi tukaçevski ile vurulup gömülen on binlerce rus subay ve generalidir. orta komuta kademesi rusların en kara gününde stalin'in emriyle toprağın altında bulunmaktadır.

    ikinci dünya savaşının başında almanlar ile beraber polonya'yı işgal eden rusların ilk hareketlerinden biri leh ordusunu gözaltına almaktır. almanlar da tabii bunu yapmışlardır ama naziler cenevre anlaşmasının tarafı olduğu ve ona imza attıkları için düşman muharip personeli subay ve er olarak ayırıp kamplara dağıtmışlar ve kendilerine bakmaktadırlar. subaylar oflag kamplarına, erler stalag kamplarına alınıp burada nezarette savaşın sonuna kadar mümkün mertebe tutulurlar. nedeni de polonya'nın ne ruslarla ne almanlarla ateşkese yanaşmaması, hükümetin savaşı ülke dışından yönetmesidir. o yüzden almanlar muharip gazileri salmazlar.

    ruslar ise askerleri beyaz rusya ve rusyadaki kamplara yollarken subayları trenlerle toplaya toplaya rusya içlerine getirirler. stalin ve kgb'nin eski hali nkvd'nin başı lavrenti beria ile kafa kafaya vererek gözaltındaki polonyalı subayların infaz edilmesini emreder. stalin'in yeşil kalemiyle onay verdiği beria mektubunun bir sureti burada.

    emir alındıktan sonra bu kadar adamı kimin vuracağı sorunu ortaya çıkar. ruslar vassili blokhin'i göreve çağırarak lehlerin toplandığı smolensk, kalinin ve kharkov kamplarında işe başlamasını emreder.

    vassili blokhin bir bond çantaya doldurduğu bir sürü .22 kalibre ve 7.65mm tabanca ile kamplara ulaşır ve burada bir yeraltı sığınağını görev için hazırlamaya başlar. bu sığınakta iki adet oda bulunmaktadır. tutuklunun elleri bağlı getirildiği ilk odada üç adet kızılordu subayı isim soyad rütbe ve sicil numarası sormakta ve verilen cevapları kaydetmektedir. ardından haldır huldur diğer odaya alınan tutuklunun karşısına yine oturan üç kızılordu üniformalı personel yine bağırarak aynı ya da benzer soruları kendisine sorar. ancak bu oda ses yalıtımlıdır ve kapının arkasında vassili blokhin elinde çok ses çıkarmayan ufak tabancasıyla beklemektedir. esir subay sorulara cevap vermekteyken kafasının arkasına bir el ateş eder. yere düşen subayın cesedi hemen demir bir raydan yukarıya bir pencereye doğru ittirilir, oda havalandırılır ve yerdeki kan hemen paspaslanır. 1 dakikadan az bir sürede yeni bir subay odaya girer ve vassili blokhin'in tam önünde arkasını dönmüş olarak sorulara cevap vermeye hazırlanır.

    blokhin ve ekibi her gece böyle böyle 10 saat çalışmıştır. averaj esir vurma süresi 3 dakikada bir kişidir. gecenin sonunda bir şişe votka açarak hep beraber içmektedirler. 28 günde 7000 kişiyi elleriyle vuran blokhin'in rekoru kayıtlara geçmiş tek bir insanın bizzat işlediği en kapsamlı cinayet sayısıdır. 2010 yılında ruslar katyn katliamını kabul ettiğinde vassili blokhin guinness rekorlar kitabına en başarılı cellat olarak girmeye hak kazanmıştır.

    kurbanların daha büyük bir çoğunluğu ise kamyonlarla ormanların diplerine götürülüp burada açılmış çukurların başında elleri yine bağlı olarak kafalarından vurulmuştur. toplam öldürülen polonyalı esir subay sayısı 21768 ile 22 bin arasında bir yerlerdedir.

    burada olayın operasyonel olarak nasıl gerçekleştiğiyle alakalı gerçekçi bir video var. katyn filminden

    peki neden ruslar polonyalı subayları vurmuştur? bunun nedeni de bir orduyu sakatlamaktır. sovyet yönetimi başlarında subayları olmayan bir leh ordusunun isyana kalkışamayacağını öngördüğü için hepsini tek tek vurmaya karar vermiştir. tarihi arkaplana baktığımızda da 1793-1918 arasında almanya ve rusya arasında paylaşılmış bulunan polonya'nın durmadan isyan çıkaran bir yapısı da yok değildir. ancak tabii bu teslim alınmış personeli kafalarından tek tek vurmak için de çok su götürür bir gerekçedir.

    almanlar bu katliamı öğrenince bunu bir propaganda çalışması yapmadan bırakmazlar. savaş esirlerinden, kızılhaç personelinden ve polonyalı yerel halktan bir komisyon kurarak açığa çıkarttıkları polonyalı subayların domuz bağıyla bağlanıp enselerinde birer delik olan cesetlerini fotoğraflayarak dünya basınına servis etmişlerdir. kurbanların rütbeleri leh ordusuna, ceplerinden çıkan paralar leh ülkesine aittir. 1938'den beri tuttukları günlükler 1940'ta sovyet nezaretinde sonlanmaktadır. bu cesetler de bütün bir alanı kaplamaktadır. bu katliamın kanıtları bulunduğunda o sırada londra'da bulunan sürgündeki leh hükümeti sovyetlerle olan diplomatik ilişkilerini kesmiş ve batılı müttefikleri de rahatsız etmiştir. sovyetler durmadan bu katliamın almanlar tarafından yapıldığını söyleyecek ve lehlerin alman propagandasıyla hareket ettiklerinden yakınacaktır. o sırada alman ordusuyla iki eli kanda olan sovyetler de tabii müttefiklerin zaten yenilmiş polonya için veya adalet için vazgeçmeyecekleri bir husus olduğundan sürgündeki polonya hükümeti polonyaya bir daha asla dönemeyecektir.

    putin 2010'da katliamı kabul edip özür dilediğinde bütün polonya erkanını taşıyan uçak smolensk'de düşecek ve çok daha ilginç bir sürü olaya ev sahipliği yapacaktır.

    daha ilginç olanı da rusların hemen hemen hiçbir kızılordu kökenli insanlık suçunu kabul etmeyip (1944-45 doğu prusya kızılordu sistematik tecavüzleri) belgelerin çokluğu yüzünden bunu kabul ettikleri halde yurdum sosyalistlerinin stalinist köklerini bir türlü bırakamayıp olayı hala almanlara yıkabilmeleridir.

    adamın gol diyor.
  • 1940 yılında dönemin sovyet gizli polisi tarafından, stalin'in emriyle 22.000 polonyalının başlarına tek kurşun sıkılarak öldürülmesiyle sonuçlanan olay.

    sscb, almanya ile imzaladığı ribbentrop molotov anlaşması'nın gizli bir maddesi gereğince, 17 eylül 1939'da polonya'ya saldırmıştı. katliam ile ilgili ilk toplu mezar katyn'de, nisan 1943'te almanlar tarafından ortaya çıkarılmıştı.

    eski sscb, bu katliamın sorumluluğunu uzun süre reddetmiş ve katliamı nazilerin yaptığını iddia etmişti. ancak daha sonraları devlet başkanı mihail gorbaçov döneminin sonuna doğru nisan 1990'da sorumluluğunu kabul etmişti.

    eski rusya devlet başkanı boris yeltsin de, dönemin polonya devlet başkanı lech walesa'ya katliam ile ilgili olan ve stalin tarafından imzalanmış belgeleri ekim 1992'de teslim etmişti.
  • ss schattenkrieger özellikle 2. dünya savaşı ve spesifik olarak savaşın alman tarafı üzerine derin bilgilere sahip bir yazar. ortaokuldan beri devam eden 2. dünya savaşı takıntım neticesinde kendisinin ulaştığı kaynakların neredeyse tamamını okumuş biri olmama rağmen ilgili konular hakkında yazılabilecek her şeyi yazdığı için , genelde bana yazacak bir şey kalmıyor. neyse, asıl konuya dönmek lazım.

    bu adamın katyn katliamı ile ilgili yazdıkları buz gibi gerçek. şimdi bazı stalinist putperestler alakam olmamasına rağmen beni de faşist falan olarak addecekler ama tabi ki alakam yok. tam tersine marksist biriyim, hatta otonom cinstenim. şimdi rahat rahat vurabilirsiniz.

    esasen bu konuyla ilgili bahsedilecek konu gerçekten bilgi eksikliği. sağlam stalinist bir abimizle zamanında sohbet ederken konu katyn'e geldiğinde, kendisi sovyet arşivlerine dayanarak katliamın gerçekleştiğini söyleyip, daha da acısı bunun gerekliliğinden bahsederek mevzuyu meşru kılmaya çalışmıştı. yani öyle stalinist hezeyanlara falan kapılarak, "işbirlikçi" kapitalist yeni rusya yönetimine sallamanın alemi yok; böyle davranarak tarihsel tezler ve kanıtlar ileri sürüp münazara yapmadan, kalıplaşmış mottolarla dezenformasyon yaratmak stalin denen bürokratik işçi devleti padişahını aklamaya yetmez. marksist olmak da bu değildir zaten, o kadarını da anlattırmayın insana.

    şimdi,yapacağımız şey çok basit: diyalektik kullanarak bütünün parçalarının bütünle ilişkisini karşılıklı olarak inceleyeceğiz.

    1-ileri sürülen ve antitezi ortaya konulmayan bir tez var. alman devleti, 33-35 yılları arasında sovyetler birliğine hafif nitelikte silahlar sattı. ve evet, sovyetler de bunu kullandı. buna inanılmıyorsa eğer, yardımcı nitelikte bilgiler de sunmamız gerekecek demektir. konunun başı, aslında ocak 1933'de hitler'in iktidara gelmesiyle batılı kapitalist devletlere büyüyen alman faşizmine karşı ortak bir cephe oluşturulmasını isteyen stalin'in, ingiltere ve fransa tarafından dikkate alınmamasıyla başlar. bunu fark eden stalin, bu iki devletin faşist almanya'yı sovyetler birliği'ne karşı kullanmak isteyeceğini düşünür. ki, bu düşüncesinde sınıfsal olarak ciddi bir haklılığı vardır, çünkü faşizm kapitalizm tarafından çok sık kullanılan ve komünizme karşı set oluşturan bir olgudur. böylece stalin, almanya'ya kendisi yakınlaşarak ingiltere ve fransa'nın kozunu ellerinden almak ister ve bunda da alman-sovyet saldırmazlık paktına kadar giden bir süreçte başarılı olur. işte bu yakınlaşmanın başlarında, versailles anlaşmasının kısıtladığı alman wehrmacht'ının pilotlarının eğitimi için hava sahasını ve uçaklarını 3. reich'a açar. aynı şekilde, almanya batı cephesinde savaşı sürdürürken sovyetler'den aldığı hayati savaş malzemeleri ve kafkas petrolleri karşılıklı pragmatist ilişkinin doğal bir yansımasıdır. diyalektik olarak düşünülürse, bu doğrultuda almanya'nın sovyetlere silah satması son derece olası bir durumdur, ki zaten gerçekleşmiştir. önce bu tezi çürütmek için çaba sarf edin,münazaranın bu kısımına kaldığımız yerden devam ederiz.

    2-yine bazı yoldaşlarımızın kafasında sanırım tek bir komünizm şekli mevcut, o yüzden vücuda gelmiş tek somut örneği tarihsel gerçeklikleri reddedecek biçimde şartlı reflekslerle savunuyorlar, ki bence bu da yanlış. 1933-41 arasında sovyetler birliği ile almanya arasında sadece silah alışverişi değil her türlü alışveriş- özellikle sovyetlerden almanlara tahıl akışı- yapılmıştır. alman yazar guido knopp'un "lanet savaş" isimli kitabında da belirtildiği üzere, alman askerleri 22 haziran 1941 sabahında bile ivan 'a saldıracaklarına inanmayacak durumdalardır. başlı başına bu durum bile, katyn, smolensk ve daha bir çok rus merkezlerinde neden askeri malzeme olduğunu anlatmaya yeter de artar bile.

    3- dönemin melekmiş gibi gösterilen stalin sovyetleri, hayasızca ve ideoloji ile alakasız bir biçimde baltık devletlerini yuttuğunda bile doymamış, 1941 mayıs'ında gözünü hitler'in orta avrupada'ki en önemli petrol kaynağı olan romanya'nın ploesti bölgesine dikmiştir. hitler'in acele ederek rusya'ya saldırmasında da bu durumdan gözünün korkmasının yadsınamayacak bir etkisi vardır. ha bunu neden yazdım derseniz, nasıl bir adamı ve yönetim anlayışını savunduğunuzu görmeniz içindir. devrimi silah yoluyla ithal etmeye çalışan, bugünün beyaz rusya , letonya, estonya bölgelerinde yaşayan halkların zulmünden bıktığı için işgalin ilk günlerinde alman askerlerini kurtarıcı olarak karşılamasına neden olan stalin'i savunmak bir marksist, ve en önce bir insan olarak benim midemin kaldıramayacağı bir şey. belki bunda damarlarımda akan anarşist kanın da etkisi olabilir, ama sebebi gerçekten buysa, sizlere de tavsiye ederim.

    4- bu kadar ilahlaştırılan bir adamın, almanya'nın gümbür gümbür gelen saldırı sinyallerini dikkate almaksızın- bütün istihbarat raporlarını hiçe sayarak- nazi almanya'sına basireti bağlanmışçasına güvenmesi, stalin'in ne kadar pragmatist bir adam olduğunu ortaya koymaya yeter de artar bile. şanlı sovyet halk kahramanı, 22 haziran'dan sonra 1 ay moskova'nın doğusundaki daça 'sından dışarıya adımını bile atmamıştır ki, bu esnada 2 milyona yakın sovyet halk askeri canını vermiştir. ordunun başına geçip kumanda edemeyen ve bunalımlara giren bir sosyopattan bahsediyoruz. ve yine, bugün komünizm hakkında insanlara bir şeyler anlatmaya çalışırken onun yarattığı kötü şöhreti silmeye, lenin'nin ölümü ve troçki'nin tasfiyesiyle eksenini kaydırdığı biricik güzel denemenin trajik sonunu hatırlamamaya çalışıyoruz. lütfen açın gözlerinizi.

    katyn, komünizmin ilk denemesinin eline düştüğü anlayışın kendine yakışan eli kanlı gerçekliği , ve bence komünistlerin alnına sürülmüş kara lekesidir. inkar etmek yerine bunu benimsemek, komünizmin yaşamsal pratiğinin önünü açmak ve komünizmi bürokratik işçi devleti apoletli stalin figüründen kurtarmaktır.

    şimdi vurabilirsiniz.

    edit: katkısı ile unutulan önemli bir anektodun da yazıya eklenmesini sağlayan araliaceae 'a teşekkür ederim.
  • bir zamanlar 2. dünya savaşı'ndaki afişlerle yapılan propaganda üzerine bir ödev yapmıştım. işte alman afişleri, sovyet afişleri, tek tük de ingiliz ve amerikan. o ara bol bol internetten afiş tarıyorum, üstlerindeki sloganları çeviriyorum. şuydu buydu derken bir yerde "katyn ormanındaki katliam" diye bir şeylere denk geldim, hiç duymamışım, tabii doğal olarak ilk "bu ne, almanlar mı acaba?" diye düşündüm.

    sonra okudum katliamı. fotoğraflara baktım, katyn ormanı'ndan binlerce iskelet çıkarılmış. oraya da bu katliam için bir anıt yapılmış. içinde hep ateş yanarmış öldürülenlere ithafen... içim cız etti ulan. yemişim kimin yaptığını, o anda onu düşünmedim, ölenlere üzüldüm.

    bir kaç gün sonra aklıma geldi, annemle babama sordum, "katyn katliamı'nı anlatsanıza bana" dedim, anaokulundan beri lenin, stalin, marks okumuş bu insanlar bana "o neymiş ki?" dediler. işte o zaman, bu katliamı stalin'in yaptırdığından daha bir emin oldum. neden derseniz, ellerinde almanları suçlayabilecek en ufacık bir şey olsaydı eğer, sovyetler zamanında o katliam "işte faşizm barbarlığı!" diye müfredata konmuş olurdu da ondan. (bkz: düz mantık) bu katliamın hiçbir zaman, tek kelime olarak bile çocuklara anlatılmamasından daha şüphe uyandırıcı bir şey olamaz. hiçbir devlet, düşmanının yaptığını, propaganda aracı olarak kullanmaktan geri kalmamıştır çünkü... sovyet ülkelerinde büyürken içi dışına çıkana kadar ikinci dünya savaşı filmi izlemiş olanlara sorun, neden bir kaç ömre yetecek kadar "ikinci dünya savaşı piyesi, tiyatrosu, filmi, radyo dizisi" ile büyümüş olduklarını size açıklarlar "çünkü biz yendik ve düşman bütün dünyanın nefrette birleştiği biriydi..."

    ha, bu olaydan yola çıkıp, bir düşünsel akım olarak sosyalizmin kendisini yanlış olarak göstermeye çalışanlara allah akıl fikir versin. stalin denen manyağın sosyalizmle ne bağı olduğu ayrıca tartışılır da, kendisinin hitler'le karşılaştırılması benim için "aynı bokun laciverti"nden öteye gitmez. ama bir de katliamlardan bahsederken "ama x de ülkeyi şöyle savundu, böyle kurtardı" diyebilen hiçbir insandan hazetmiyorum, onu da ayrıca belirtmek isterim. hiçbir katliamın özrü yoktur. katliamda tek bir yakınınız ölse kurmayacağınız cümleleri bol keseden sallamayın, yarın ne olacağımız belli değil.
  • yüzsüz stalincilerin ısrarla inkar ettiği, stalin emir vermedi çektiği katliamın bizzat stalin tarafından verilmiş emri:

    http://www.dailymail.co.uk/…ing-katyn-massacre.html
  • ruslar'ın bu katliam hakkında "katliam emrini stalin verdi" diye kabul etmesi bir takım putperestlerin sinirden elinin ayağının boşalmasına neden olmuştur. bu yüzden hala daha şuursuzca "ee emperyalistler...ee komunist parti...ee dezenformasyon" diye tırıvırı etmeye devam ediyorlar olsa gerek. evet, stalin milyonlarca tatar, çerkes, ukraynalı, kazak-kırgız ve özbeğin kanına girmiş, çok daha fazlasını da sürgün etmiştir ama humanistliğiyle ve ince ruhlu naif bir adam olmasıyla bilinir. gerçekten inanmak mümkün değil, yoldaş stalin... :'(
  • hala "batı basınından alınan belgelerle" kanıtlandığı sanılıyor. rusya geçenlerde orijinal arşivleri açtı, ben ordan baktım şahsen. rusya batı'da değilse, çocuklar hakikaten yapmış katliamı, bıyıklının imzalı mühürlü belgesiyle mevcut.
  • polonyalı yönetmen andrzej wajda'nın filmini yapacağı katliam. "katyn ormanı katliamı" olarak da bilinir.
hesabın var mı? giriş yap