• eşin babası.

    benim gibi şanslıysanız eğer, bazısı sizi tanıdığı günden itibaren artık sizin de babanızdır, eşinizden boşansanız da babanızdır, sizi evladı beller.

    dün gece kadıköy'de çok uzun süre taksi beklediğim için eve epey geç geldiğimi duyunca kızdı bana. "telefon ne işe yarıyor, kapıda araba var o ne işe yarıyor, ben evde ne işe yarıyorum seni gece iki adım yerden gelip almayacaksam, sokaklarda taksi bekliyorsun" diye surat astı bana. oğlunun dört sene önce boşandığı, 40 yaşında, kazık kadar kadınım ben. ama benim medeni halimin ve yaşımın önemi yok. o sağ olduğu sürece ben onun kol kanat gereceği, müşkül durumdan kurtaracağı evladıyım. ha ben gece ikide 70 yaşında adamı arayıp "baba beni gelip al" demem elbet, ama arasam alacak olduğunu bilmek yeter de artar zaten.

    babacanlık başka bir şey, kan bağıyla filan da zerre alakası yok.
  • zaten babamı kaybedeli yıllar olmuş, insan biraz sıcak davranır da şu kıza bir babalık yapayım der. aslında düzgün, iyi bir insan ama köylülüğünden kaynaklanan kaba hareketleri, iletişim özürlü olması ve asık suratı nedeniyle iyi özellikleri silinip gidiyor gözümde. torununu en tatlı zamanlarında doğru dürüst kucağına bile almayan bir adamdan babalık bekliyorum ben de mal gibi...elimden gelse eşimin ailesiyle ilişkileri minimum seviyeye çekerdim ama iyi huylu kocama kıyamıyorum.
  • yüzüne karşı eşime olan saygımdan ötürü bir şey diyemediğimden aha da buraya yazıyorum. sana hayırlı cumalar mesajı gönderen kuzenine bir sana iki. bu kafayla nah gidersin cennete, hıyar.

    edit: eksik kelam tamamlandı.
  • kendi yaptıkları pisliği görüp tavır koydugumdan dolayı sen bizi eşe dosta rezil ettin küçük düşürdün diyet hadsiz kişidir. allah bilir ama başkasının kızına yaptığını elbet kendi de kızı yaşarken görecek mahluktur.
  • 4 ay artı 2 ay daha yanında kalmaya mecbur olduğum nefret ettiğim kişi. huysuz, aksi, suratsız. saygımda susmamdan mütevellit “yüz verdik eşeğe alnımıza değdi taşşağı” vecizesi her gün beynimde yankılanıyor. şu an sayfalar dolusu yazacak kadar doluyum ama ona bile değmez.
  • biz eşimle tanıştığımızda babasının hastalığı* başlangıç evresini geçmişti. ben geldiğimde açıkça farkedilir bir gülümseme oluşurdu yüzünde ve zor da olsa biraz sohbet edebilirdik. arkadaşları tarafından çok sevilen ve sosyal bir insan olan kendisi hastalığıyla beraber yalnızlığa mahkum edilmişti ve kayınvalidem, eşim ve kardeşleri bu duruma oldukça üzülüyorlardı. hastalığı gereği kendi bu olayın çok üzerinde duramıyordu tabii ki. siyasi görüşümüz, tuttuğumuz takım hiçbirinde hemfikir değildik ama keşke daha uzun süre sohbetlere devam edebilseydik. biz evlendikten bir yıl kadar sonra hastalığı son evresine girdi, kayınvalidemin insanüstü çabalarıyla 3-5 sene daha yatağa bağlı yaşadı ve sonrasında kaybettik kendini. çok fazla şey paylaşamadık ama paylaşıp da yukarıda yazanlar gibi tuhaf söylemlerle hatırlayacağıma iyi biri olarak hatırlıyorum ve seviniyorum kendi adıma.
  • evlenirken çulsuzdum, hoş hala çulsuzum ak.

    istediğim gün tanıştım, anlattım durumu, neyse o, direkt kıvırmadan, ya siktiret parayı pulu, siz mutlu olun gerisi önemli değil dedi, o andan beri severim rahmetliyi...
  • kaynananın güdümünde yaşayan kılıbık şahsiyet.

    siz bakmayın kayınpederlerin asıp kestiğine. evde çoğu kedi gibidir.
  • etkisiz eleman.

    türk kadını cefakardir, türk kadını cilekestir, türk kadını eziliyor falan diyoruz ama, hane içinde asıl ezilenler 50 yaş üstü erkekler oluyor genellikle.

    karısına kızına laf geçiremez, oğlu desen baska alemde, gelini takmaz, torunu parmağında oynatır...

    bir geniş ailede etkisiz eleman kimdir derseniz, net kayinpederdir. el kadar torundan daha siliktir.
  • dün oğlumla aramızda dedesi hakkında muhabbet ettik.
    oğluma "keşke senin bu hallerini de görseydi." dedim. onun söylediği bir sözü söyledim oğluma, gözleri doldu.
    bana bir gün k.pederim demişti: "hani hep derler ya torun, evlattan da daha çok sevilir, diye. ben mantıksız bulurdum. insan evladından daha çok sever mi ya! derdim. seviyormuş."
    o kadar çok severdi oğlumu. küçükken onlarda kaldığı bir gün sabahın 4'ünde "dede tavla oynayalım mı?" diye uyandırdığında bile "tamam oğlum" deyip onunla oynayan bir insan. her zaman güzel güzel her soruya cevap veren bir insan.
    şu an oğlum 16 yaşında ve eminim ki yaşasaydı ona yol gösterici olurdu, rehberlik ederdi.

    bugün de tesadüf gibi fb anılardan bir resmimizi gördüm.
    2 yıl oldu onu kaybedeli. bana babamdan daha çok baba oldu. her şey için teşekkür ederim babacım, nur içinde yat!
    sadece özledim.
hesabın var mı? giriş yap