• yaklaşık 15 gündür hayatımı kabusa çeviren illettir kendileri.

    bugüne kadar evde kaç kedi besledim, sokakta kıstırdığım kaç milyar hayvan tarafından parçalandım bilmiyorum. bundan yaklaşık 1 ay önce yine sokakta yoğurduğum kedilerden biri tarafından yolundum. "bana bir şey olmaz yeaa" diyerek hayatıma devam etmeden önce bunun ne gibi sonuçları olabileceğini sorduğum veteriner kuduz ve tetanos ihtimalleri haricinde bir de lenf bezi iltihabından bahsetti. ilk iki ihtimali her zamanki gibi hiç hesaba katmayıp 3.yü de fazla sallamayarak hayatıma devam ettim, ta ki boyun ile kulak arasında kalan bölgemde koca bir yumru oluşana kadar.

    veteriner bana doktorların yumru gördüklerinde yarattıkları panikten ve basit bir antibiyotik tedavisiyle çözülebilen bu durumu oldukça sancılı bir sürece çevirebildiklerinden bahsettiği için gittiğim sağlık ocağındaki doktor bir şey demeden kendime koyduğum teşhisi paylaştım. o da hiç polemiğe girmeden karıştırdığı bir kitap sonucu bana augmentin yazıp yolladı. günde 2x1000 miligram antibiyotik vücudumda yerini alırken olaylar da giderek kötüye gitti. ilacın 4. gününde ateşim 39 olmuş, yumrularım da boyun ve ense bölgemi hormonlu dev bir patatese çevirmişti.

    antibiyotiğimin 5. gününde küçük tatlı bir quasimodo olarak kendimi acil serviste buldum. galon galon kan verip, enfeksiyondan göğüs hastalıklarına uzanan çeşitli hastane birimlerinde bütün haftaya yayılan maceradan maceralara koştuktan sonra yeni bir antibiyotik ve benim baştaki teşhisimin onaylanması ile eve döndüm.

    içimi dolduran işlevsiz antibiyotik, tükenen bünye, yerlerde tansiyon ve oynak bir şeker garifiği sebebiyle hastalığın 15. gününde hala kendime gelmeye çalışıyorum. o sığır doktor başta doğru antibiyotiği* verebileydi hiç yaşanmayacak olan bu tüketici sürecin sonunda yeni yeni insanlığa dönerken şimdi de hayat kurtarıcı ilacımın midemde yarattığı tahribatla boğuşuyorum.

    bu yaşadıklarımın hayvanlarla değil ama doktorlarla arama ciddi bir mesafe soktuğunu söyleyebilirim. modern tıp dünyası bununla nasıl baş edecek bilemeyeceğim tabi.
  • isminden dolayı karizmatik hastalıklar sıralamasında son sırada yer alan, fakat insanı intihara bile sürükleyebilecek kadar tehlikeli bir hastalıktır.

    yıllar önce kedimden, o hain, italyan-alman karışımı ‘’bartonella henselae’’ bakterisini bünyeye almam ile başladı herşey . bir sabah uyandığımda, kolumda ‘’(bkz: cılk)’’ bir yaranın peyda olduğunu gördüm. yarayı önceleri pek önemsemedim, zira ortalama her öğrenci evinde, ancak belgesellerde görebileceğiniz türden haşerelerin dolaşması ve gece uykunuzda size bazı şeytani şeyler yapabilmeleri gayet normaldir. bu, hayatında bir kez olsun öğrenci evi tatmış her türk genci için sıradan bir bilgidir. aradan birkaç gün geçmesine rağmen kolumdaki yaranın hiçbir iyileşme belirtisi göstermemesi yetmiyormuş gibi, vücudumdaki lenf bezleri de şişmeye başladılar. koltuk altları, kasıklar vs. olaya lenf bezleri de dahil olunca doğal olarak bir telaş başladı bende. insan, vücudunda lenf bezleri adı verilen birşeyler olduğunu ancak arıza çıktığında farkediyormuş. hemen doktora gittim. kan testi ve muayene sonrasında, doktorun ağızından şu cümle döküldü ‘’ kanser belirtileri gösteriyorsunuz.’’

    yürekten söylüyorum, doktorlara saygım ve toleransım oldukça fazladır. nasıl olmasın ki? o diplomayı alabilmek için okudukları kitapların bir tanesini görsen yeter. o çeşit bir eğitime yıllarca maruz kalıp da, gençliğini bu uğurda feda edip de, sonunda tımarhaneye hasta olarak değil hastaneye doktor olarak gelen adama saygı duyulur.

    ama sevgili doktor! bir insana, kanser olduğunuzu düşünüyorum demek ile, nezle olduğunuzu düşünüyorum demek arasında zerre kadar fark olmaz mı? ne bileyim, biraz yüz mimiklerinde küçük kasılmalar, ses tonunda hafif bir pesleşme, kelimelerin biraz tane tane çıkma durumu, oturduğun koltukta söyle hafif bir dikelme. hiçbiri olmaz mı? kanser haberi vermek, bu mimik ve jestlerin en azından bir tanesinin gerçekleşmesini hak etmiyor mu? insana nezle olmuşsun der gibi öleceksin denir mi ?

    ‘’kanser olmuşum’’ düşüncesi anında tüm beyin kıvrımlarımı ele geçirince, doktorun hemen akabinde ‘’şu gün tekrar gelin, falanca testi yapalım, şöyle yapalım, böyle yapalım ‘’ sözlerini idrak edebilmem mümkün olmadı. artık memur çocuğu olduğumuzdan mıdır? ya da lisedeki en zor integral sorusunu çözersek en popüler adam olacağımız sanrısının ürünü müdür? bilemiyorum ama, hastaneden çıkar çıkmaz ben anında herşeyi kabullenmiş, bundan sonra yapılması gerekenlere dair verileri işlemeye başlamıştım;

    - önce kime haber vermek lazım? anne olmaz kalpten gider. kardeş hiç olmaz! öss’ye hazırlanıyor kazanamaz valla. ulan kaç ay yaşarım acaba? öss’ye kadar ölmesem harika olur. tamam. gittiği yere kadar. bu olay aileden saklanacak! bu maddeyi geç, kapandı.

    - birilerine söylemem lazım ama. en iyisi arkadaşlara söylemek. bira alayım akşam evde onlara söylerim. para var mı bira için? vardı galiba. tamam. bu maddeyi geç . kapandı.

    - nereye gömülmek lazım? mezarlar çok tıkış tıkış. lan oğlum öldükten sonra 5 dönüme yanlız gömülsen ne olur sanki. doğru valla. bizim akrabaların gömüldüğü yerde boş mezar yoktur. ben şu mezar işini bir gidip öğreneyim belediyeden. belediye mi bakıyodu mezar işine? bu konu araştırılacak! bu maddeyi şimdilik geç.

    - ölmeden yapılacaklar listesini belirlemek lazım. yahu bu liste çok kabarık olur daha 22 yaşındayım. ulan çulsuz bir öğrencisin liste yapsan ne olur. he valla. yemişim listesini.

    uzatmayalım, ben bu şekilde onlarca veriyi işlemeye çalışarak sokaklarda başıboş bir kuçu gibi kilometrelerce yürümüş olmalıyım ki, ayaklarım bedenimi taşıyamaz duruma gelince bir banka oturduğumu hatırlıyorum. bu işlem 2-3 gün daha ama sakin bir şekilde devam etti. henüz kimseye bahsetmemiştim kanser olduğumdan.

    kafamı seveyim, daha birinci dakikada aklıma gelmesi gereken şey 3. gün aklıma geldi. olayı başka doktor ve başka hastanelerden de teyit ettirmek. bu dahiyane fikir, beni başka bir dahiyane fikire yöneltti; ‘’internetten konuya bir bakmak’’. o zamanlar ekşi sözlük nihat doğan kadar popüler değildi. bir web sayfası açılana kadar çay demlemek bile mümkündü. insanın içini kemiren onlarca lenf kanseri sayfası , diğer hastaların paylaşımları derken, bir yerde kedi tırmığı hastalığına yakalanıp, yanlışlıkla kanser teşhisi konulan bir arkadaşın hikayesini okumamla herşey bir anda değişti. ömrü hayatımda bir daha hiç o anda olduğum kadar mutlu olmadım.

    büyük bir heyecanla, tekrar aynı doktora gittim. biraz ezik ve sıkılarak, (eziktim çünkü doktorların, doktor bey, ben internetten okudum bende falanca hastalık varmış, diyen ukala hastalara fena şeyler yapabileceğini duymuştum) ‘’doktor bey, benim evimde kedi var, beni hergün tırmalıyor şerefsiz, ben kanser değil de, kedi tırmığı hastalığına yakalanmış olabilir miyim acaba ‘’ dedim. doktor 1-2 saniye yüzüme sessizce bakıp, yine o ifadesiz tavrı ile ‘’ olabilir ‘’ dedi. o tek kelimelik olabilir sözünün benim için anlamının ne kadar büyük olduğunu bilemezsiniz.

    sonuç olarak, bir antibiyotik tedavisi ile bedensel olarak 1 haftada iyileştim. ama bu olayın, benim ve kedimin psikolojisi üzerinde açtığı derin yaraların iyileşmesi çok uzun sürdü. siz siz olun ismine bakıp da bu illet hastalığı önemsememezlik etmeyin.
  • kedi ile temas sonrasi,temas yerinde ortaya cikan lezyonlarla kendini gosteren infeksiyon hastaligidir. hastalik tum dunyada siklikla iliman iklimli bölgelerde ve agustos-ocak aylari arasinda gorulur. evinde kedi besleyenler ve veterinerler risk grubundadirlar. kulucka süresi 2 hafta kadardir.
  • bu kadar kedi manyagi bir sozlukte -usenmeyip de kedi basligina gittiyseniz farketmissinizdir ki an itibariyle 549 entry var bu hayvan hakkinda, saniyorum ki sozlugun en cok konusulan hayvani- kimsenin karsilasmadigi bir durum olmasi enteresandir.
    cat scratch disease , kedilerin tirmaladigi / isirdigi / yaladigi / kimi zaman sadece yakininda bulundugu insanlarda gorulebilen bir hastalikmis.
    semptomlar soyle (bende boyle semptedi): sol kolunuzu kedi tirmaladi veya vs diyelim. bu yara uzun sure iyilesmez. daha sonra, yaranin yakinlarinda (illa etrafinda olmasi gerekmez sadece ayni kolda da olabilir) bezeler gorursunuz. bu bezeler bir gecede de tureyebilirler. dokununca aciya da bilirler. hatta aciyorsa soyle bir oh cekiniz ve hemen doktorunuza basvurunuz. zira, tabii ki csd oldugunuzdan emin olamazsiniz. ama bu da bir ihtimaldir.
    eger telas yapmayacaksaniz kol alti / kasik / kulak arkasi bolgelerinizi de benzer bezeler icin kontrol edin ama bence etmeyin cunku insan kendi bademcigini bile beze sanabiliyor bu gibi durumlarda, ben sandim.
    bu hastalik zayifliktan, kotu beslenmeden, uykusuzluktan, demir eksikligi veya kansizliktan dolayi savasma kuvveti azalmis kisilerde gorulebilir. aslen bir siyrik olarak gececek bir durum boyle birkacyuzmilyonluk masraflara sebebiyet verebilir.
    sagligi yerinde olan kisilerde kendi kendine bir ay kadar bir surede gececektir. ancak illa ilac kullanmak isterseniz ilaci da var. yine doktorunuza basvurunuz. csd bagisiklik sistemi zayif olanlarda, seker hastalarinda ve hiv+lerde sorun oluyor. onun disinda yukarida belirttiklerim gecerlidir.
  • kedilerle çok haşır neşir olan insanlarda lenf nodüllerinin şişmesi ile karakterize olan bakteriyel bir hastalıktır.

    çocukluğumdan beri taşırım bu hastalığı. ilaç falan da kullanmam. kendi kendine iyileşip sonra tekrar başlayan kısır bi döngüde seyreder durur.
  • o kadar sokak kedisiyle içli dışlı olup bu hastalıktan bihaber bir insan olmam sanırım baya bi şanslı olduğum bir başka konu.
    yakalananlara acil şifalar diliyorum.
  • kedinin biri elimden tırmalamıştı. 6 ay kadar sonra sol dirsek yakınlarında bir beze oluştu ama bu tırmalamaya bağlamamıştım. ssk göztepe hastanesinde mr çekildi ve rapora göre kanser tanısı konmuştu. yaşım 33 idi.

    doktor olan teyzemin yönlendirmesi ile sonomed laboratuvar’a gittim. ultrason yapıldı. dirseğim dışında enseme kadar onlarca beze olduğu ortaya çıktı. doktorlardan bir tanesi beni kedi tırmalayıp turmalamadığını sordu. 6 ay önce tırmaladığını söyledim. cat scratch tanısı koydu, raporunu yazdı, bir ilaç verdi adını anımsamadığım ve 2 yıl içinde yavaş yavaş kaybolur dedi tüm nodüller. 45 yaşındayım ve sağlıklıyım. kedilere tırmalama mesafesinde yaklaşmıyorum.

    not: her tırmalama sonrası bu hastalığa yakalanmak diye bir şey yok. o gün kedi nerelerde gezdi, ne yedi bu önemli ve kişinin bağışıklık sisteminin anlık durumu.
  • oluşan bezeler nedeniyle lenf kanseri ile karıştırılabilen bir hastalık. kedi tırmığı hastalığı pirelerden kedilere, kedilerden insanlara geçer. kediden kediye, insandan insana geçmez. aslında basit bir enfeksiyondur. bu hastalıkta ateş düşüklüğü olur ve optik sinir sistemini etkilerse gözde zaman zaman bulanma yaşanabilir. tedavi için uygun olan antibiyotik klacid miş. ancak elbette en doğrusu doktorun vereceği ilaç olacaktır.
  • tırmalanan yerin kızararak;tırmığın etrafının balonjuk şeklinde kabarmasıyla olur.kaşıntı yapması doğaldır.kedilerin ısırdıkları yerde bu etki daha sık kendini gösterir.ağızlarındaki enzimlerle ilgili bir vakadır.alerjisi olanların alkolle yarayı temizlemeleri önerilir.
hesabın var mı? giriş yap