• bahçede beslediğim kedinin çok yakında ikinci kez içinde bulunacağı durumdur.

    ilk yavruların doğum gününe 6 gün kala sevgili hırıldak'ın hareketleri iyice yavaşladı. sürekli yan yatıyor, karnından ara sıra bir lıkırtı sesi geliyor. sık sık pencereme gelip miyavlamayı ihmal etmez oldu. geçen yılki doğumhanemiz(içine bez parçaları tıkıştırılmış bir adet leğen) temizlenip paklandı, kendisini bekliyor. hoş, kızımızın ne yapacağı belli olmaz. yine çok uygunsuz bir vakitte, alakasız bir yerde başlatabilir doğumu. 6 gün daha dişini sıkıp 1 yaşını dolduracak paşa ve prens'in doğum gününde doğum yapsa diye hayal ediyorum ama sanırım o kadar dayanamayacak. yavruların doğduğu gün çekilen videoları da pür dikkat izliyor hırıldak hanım. yalnız ben hafiften sıyırmışım sanki.

    edit: olmadı. öbürlerinden 1 gün erken doğum yaptı. birbirinden şirin ve çirkin 3 yavrumuz oldu.
  • rte nin en az 4 çocuk talimatını eşi bulunmaz bir sadakatle yerine getiren kedidir. seçim döneminde her trafoya yeterince kedi düşmesi için akp lilerin azdırıcı dağıttıkları gelen duyumlar arasındadır.
  • daha bugün şahit olduğum olaydır. ancak ulu orta saklanmadan doğuran kedinin yavrusunu, kargalar tarafından didiklenen o minik yavruyu düşününce anneye kızmadan edemiyorum, camdan görüp yetişemediğim için kargaya bir şişe fırlatmadığım için kendime de aynı şekilde...
  • isveç'te yasiyorsaniz bu sayede 6 aya kadar ücretli dogum izni kullanabilirsiniz
    (bkz: #7253393)
  • "- ya biliyo musuuun, kedimiz doğum yaptı.
    - oh oh maşallah. allah analı, analı büyütsün. babası kim bilir nerde."

    haklı.
  • çakal kızımın dün bana yaptığı güzellik. kendisi daha 8 aylık, kendisi minicik daha, öğrendiğimiz/tahmin ettiğimize göre önce eve alınıp sonra tekrar metroya terk edilmiş, bir insan oğlu insan sıfatsızı tarafından tekmelenirken kurtardık. ki bütün bu başına gelenlere rağmen o kadar sevecen o kadar tatlı, iyi huylu bir kedi ki. neyse.

    özet: kedim doğurdu, 5 yavru çok tatlılar.

    kaç gündür ha doğrudu ha doğuracak diye bekliyorduk ailecek. önceki gece babamı ani ateş sebebiyle hastaneye yatırdık, zatürre başlangıcı teşhisi vardı zaten*. ben evde kediyle kaldım doğurdu doğuracak diye(bunu diyende babam sen kızla kal annen gelsin yeter iyiyim ben diye). tahlil sonuçlarını beklediler, haliyle bende bekledim onları, lazım olursam fırlar giderim diye geç yattım bayağı.

    neyse yattım yatağa, kızım normalde pek yatmaz benle ama girdi koynuma pur pur sevdiriyor. meğer sancısı artmış ondanmış. ben de rahat rahat yatsın bari yanımda diye büyük yatağa geçtim, o da geldi yanıma kıvrıldı, bir yandan sevdiriyor, bir yandan yalıyor. öyle uyuduk.

    sabah 7 gibi sevgilim kaldırdı, bir yandan çakal mivliyordu gelmiş, gittim mama verdim geldi peşimden da işte mama yiyip yemediğine bakmadım, tuvaletini temizledim gene yattım.

    saat 11 gibi kalktım, daha gözlüklerimi bile takmamışım, güzel kızım benim yatakta kapanmış yatıyor öyle bana bakıyor. baktım mama duruyor filan, telefon trafiğine başladım. derken tam çakala "canım kızım, tatlı kızım" derken bu top gibiydi bak der gibi bir açıldı, aklım çıktı. bir sürü jelibon, yatak kan revan içinde, aklım çıktı benim. derken bi baktım bacağının arasında bir şey elimi uzattım elime doğdu 3 renkli minicik*, hemen önüne koydum, plesentayı yedi, jelibonun yüzünü yaladı. ama canım kızım nasıl bitik, yorgunluktan gözünün feri kaymış, hemen sevgilimi aradım ama o kadar panik haldeyim ki yüreğini oynattım onun, ben panik halde konuşmaya çalışınca daha 2 dk önce annemle konuştuğumu biliyordu babama bir şey oldu sanmış. neyse durum açıklığa kavuşunca, sakinleştim. yavruları saydım, korka korka ölü filan var mı baktım. 5 tane hepsi turp gibi.

    önceden tavuk kaynatmıştık, hemen tavuk eti getirdim yedi biraz, su uzattım içmedi ama nasıl yorgun, bebekler emiyor bir yandan. ama nasıl güzeller.

    normalde benim kız çok konuşur miv miv anlatır hiç sesi çıkmıyor, tavuk suyu verdik içti, yaş mama verdik yedi ama yerinen kalkamıyor, bebekleri yaladı komple ama daha kendini yalayamıyor, kendine kalmamış salyası yavrulara harcamış hep. tavuk suyunu içtikçe yaladı kendini, son doğan bebeği peçeteyle masaj yaptık tam yalayamadı onu diye.

    yavrular minicik 5 kardeş, 2'si sarı, tosun gibiler, biri siyah beyaz* kafasında da bir parça mukus kurumuş, bir tane calico, bir de tekir ama nasıl güzel deseni. çok güzeller fiti fiti emiyorlar, son doğan memeyi bulamıyordu onu aldık boş bir memeye koyduk. kızım ben ellediğim için hiç bir şey yapmadı bana, bir yandan sevince purluyor ama hali yok, ölecek diye korkuyorum bir yandan ama hayatın sillesini yemiş güzel kızım güçlü çıktı. yavrular için aldığımız yatağa geçirdik yavruları, çakalda kendi hemen geçti oraya. yattı emziriyor, gene su mama ve tavuk suyu verdik, yan odaya geçtik.

    arada 4-5 saat geçince çakal miv miv diye anlatarak geldi yanımız, nasıl sevinçliyim, ben bir daha asla miv miv konuşmayacak artık diye düşünüyorum nedense. geldi sevdirdi biraz. küçük kalmış, yavrular mivledi fırladı gitti. o yatağı daha önce hazırladığımız kuytu köşeye koyduk, benimsedi yerini. taşımadı yavruları. sonra bir ara yanımıza geldi bana dayanıp göbeğini yaladı durdu biraz ama kulak yavrularda en ufak mivde hemen gidiyor yanlarına, bir iki geldi sevdirdi birazcık kaldı sonra gitti gene yavruların yanına uyudu.

    çok iyi bugün gezdi dolaştı biraz, sevdirdi ama böyle üzerinde "ya yok yok hiç çay koyma çocuklar bekliyor evde bi uğrayayım dedim" tavrı var. nasıl süzüldü ufacık kaldı yavrum. yavrular zaten dur durak bilmeden emiyor.

    çok güzel bir şey kedinin doğum yapması. evet. gece gözlerimi kapatınca yavruları görüyordum, izlemek o kadar rahatlatıyor ki.

    edit: arada 3 yavru için yuva arıyoruz, hele bir sütten kesilsinler tabi.

    edit2: çakal kızım küçücük kaldı, bebekleri kocaman oldu daha 3 günde, bildiğin büyüdüler. çok güzeller, sağlıklılar, hiç taşımadı yavrularını koyduğumuz yerden. ancak sıçmaya ve yemek yemeğe çıkıyor zaten. bebekler ne zaman baksam emiyor. her biri ayrı tatlı.

    edit3: lohusa depresyonu ve jelibonlar ordusu sansürsüz.
  • ben nasıl desem aşırı kedi sever bir insanım. bütün çevremdekileri kedi videoları izlete izlete bıktıran biriyim. saatlerce kedi videoları izleyip mutlu oluyorum. hep bi kedi sahiplenmek istiyordum okuldan sonra ama işim gereği sabit bir şehirde durmuyordum , o sorunda ortadan kalktı bu sefer annemi ikna etmek kalmıştı, annemi de ikna ettim zor olsada. bir gün dışarı çıkmıştım ama cüzdanımı evde unuttuğumu farkedip tekrar eve döndüm. tam o sırada apartmanın kapsın önünde büyük bir kedi bana bakıp acılı acılı “mauv mauv” dedi. ben de kıyamam acıkmış herhalde diyip cüzdanımı aldıktan sonra dolaptan bir dilim kaşar kestim ve dışarı çıktım. kapıyı açar açmaz kedi direkt içeri girdi ve merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya başladı, kaşarı gösterdiğim halde kaşara tenezzül bile etmedi. bu arada apartmanımız aile apartmanı ve kapısı hep kapalıdır. ben de kedinin peşinden gittim ve kediyi tavan arasına kadar takip ettim. gördüğüm manzara karşında şoke oldum. kedinin altında dört tana minicik yavru vardı; muhtemelen bir günlük falanlardı. kedinin kapalı kapıdan nasıl girip oraya yavruladığına ise akıl sır erdiremedim. bugün itibari ile yaklaşık 1 aylık oldular. her gün yemeğini suyunu eksik etmedik. annem, babam, ablam, abim, ve yengem hepimiz ilgilendik. anne kedide artık alıştı bize, dışarı çıkmak istediğinde kapının önünde bekliyor kapıyı açıyoruz çıkıyor. dışarıda gezdikten sonra sonra tekrar apartmanın önüne geliyor ve kapıyı açmamanızı bekliyor. yarım saatte bir kontrol ediyoruz gelmiş mi diye. velhasıl tam kedi sahiplenme arayışına girmişken dört tane yavru minnak bana geldi.
  • konuyla ilgili tecrübeli kişilerin internetten öğrendiklerimi teyit edebilmek amacıyla bi zahmet yeşillendirmelerini rica ediyorum.

    tanım: güldürürken düşündüren bir olay.
  • size yeni mini minnak sevgi yumakları kazandıran olay
hesabın var mı? giriş yap