• eğer kedi halihazırda yaşadığı evde dışarı çıkabiliyorsa ve yeni evde de aynı şekilde yaşaması planlanıyorsa, yeni taşınılan evde en az altı hafta kapalı kalması gerekmektedir.* aksi takdirde dışarı çıkarsa kokusuna alışık olmadığı yeni evini tekrar bulamayıp eski eve dönmeye çalışacak ve doğal olarak kaybolacaktır.

    bir sonbahar ayında taşındığımızda, altı hafta hapsi, noel tatili, yılbaşı şamatası, kış soğuğu derken bizimkini dört ay kadar dışarı salmadık. dışarı çıkmanın tadını bir kez almış kedi bir daha iflah olmuyor; evladım aylarca bize laf anlatacak diye türlü çeşit miyav geliştirdi, bir ara ciddi ciddi konuşacak sandık.* bahçede gezen diğer kedilere dışarıda oynamasına annesinin izin vermediği çocuk gibi melül melül bakıyordu zavallım.

    bu altı hafta hapsini tamamlamış kediler dışarı çıkmaya başladıklarında ise buna aşama aşama alıştırmak gerekiyor. ilk günler biraz gezinmesine izin verip içeri çağırmak, mamasını az vererek "yeni mama koymuşlar mıdır acaba" diye merak ettirip sık sık eve geri gelmesini sağlamak*, sonraki haftalarda sadece gündüzleri salıp gece kapısını* kilitlemek işe yarıyor. böylece yavaş yavaş yeni evine alışıyor, uzaklaştığı anda nereye dönmesi gerektiğini öğreniyor. biz gerek duymadık ama, evi bulmakta zorlanan kediler için kakasını evin bahçesine/balkonuna bırakmanız gibi yöntemler de mevcut. kendi bokunun kokusuna geliyormuş.*

    tabii bu "kural"ları pek takmayan kedi sahipleri de oluyor. o durumlarda olay iki şekilde sonuçlanıyor: ya kedi şansa biraz akıllı oluyor, taşınır taşınmaz dışarı çıksa da ne yapacağını biliyor; ya da yukarıda anlattığım gibi daha ilk çıkışlarından birinde kayboluyor.

    bizimki ise şimdilerde bahçelerde avlularda fink atıp, bazen kavgalara* karışıp, yeri geldi mi saatlerce fare deliklerinde nöbet tutup, kimi zaman yok olup 7-8 saat boyunca eve dönmeyerek bana anksiyete atakları geçirtiyor. ruh hastası bir kedi anası olarak, eve geldiğinin habercisi olan o kapısının tıkırtı sesini başka sevdiğim hiçbir sese değişmem.*

    not: konu kedi olunca da böyle uzun uzun entry yazabiliyormuşum demek.
  • evi yerlestirip esyalarini mumkunse eski düzeniyle yarlayip kediyi en son götürmek taktiğiyle tasiniyorum iki seferdir. tasinma isini uzatiyor ama kismen hengameden korunuyorlar. bu arada tasindiginiz evin boya kokusu ucmadiysa o da ek stres sebebi. daha da eklenecek cok detay var bi ara yazarim artik
  • geçen yıl yapmıştık, hafta sonu tekrar yapacağız. bu sefer bir gün öncesinden kedileri, kendilerine ait eşyalarla birlikte yeni eve götürmeyi düşünüyorum. bir gece yalnız kalmaları umarım büyük bir sorun olmaz. eşyalar eve girerken de bir odada beklemelerini sağlayacağım. tavsiyesi olanların yeşilini beklerim.
  • az önce deneyimledik. kediler mala bağladı.

    lan yıllardır alt alta üst üste yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen elemanlar birbirlerine kıhlıyorlar, tıslıyorlar.

    sanki beyinleri formatlandı bebelerin...
  • aradim mamafih bulamadim, bir yerlerde basligi acildiysa affola.

    efendim zaten sinir bozucu, tuketici ve sac bas yoldurucu tasinma surecini iki kat zorlastiran seydir. insan sevdigiyle ayni eve cikarken bile degismiyor, tasinmak zaten dunyanin en gicik seylerinden.

    kediyi daha once goturmek gibi bir cozum buldum ben sahsen, son gun tum kutularla o hangemede deli deli gitmesinden iyidir diye dusundum, bence yapilabiliyorsa bu guzel bir baslangic noktasi.

    normalde epey sosyal bir kedi olmasina ragmen, benimki ilk birkac saat yatagin altindan kesinlikle ayrilmadi, islak mama bile yerinden cikaramadi ki cok nadir olan bir sey bu.
    sonrasinda ufak ufak kesfe cikiyorlar yerlerinden, ben sadece bir kac oyuncagini getirerek hata yapmisim, kesinlikle onlara ait bir suru sey olmali etrafta, zaten her sey yabanci.
    ilk gece kabus gibi geciyor, zira siz uyumaya calisirken o her yerden atlaya ziplaya, miyavlaya miyavlaya, tum gun de yatak altinda durdugundan, enerjisini bosaltmadigindan gecenizin icine bir guzel siciyor.

    basta yanima alayim, salonda onla oturayim falan derken en son dayanamayip tum ihtiyac duyduklariyla birlikte salona kapattim, aglar aglar susar mantigi, hakikaten de dogru.

    yatak altinda kalma hemen bitmiyor ama gittikce azaliyor, aksamlari uyumadan enerjisini atmak, oyun oynamak, uykudan once mamasini vermek falan ise yariyor diyorlar. ikinci gece yine tum gece kesifte olsa da miyavlamadigindan en azindan uyuttu.

    velhasil empati yapmak lazim, insan bile yerini yadirgarken hop diye bir yerden cok farkli bir yere getirilince dengesi bozuluyor minnoslarin, sabirli olmak gerekiyor.
  • geçen sene deneyimlediğim durum. sabahtan veterinere bıraktım. öğlen eşyalar toplandı, öğleden sonra taşındım. akşam da miniğimi almaya gittim. veterinerden içeri girdiğimde benimkinin çığlıklarını duydum. kafesinin altını üstüne getirmiş sıpa. her yeri mama, su, kum olmuş. gözler fincan kadar açılmış. beni görünce öyle bir yapıştı, yırnaklarını tenime öyle bir geçirdi ki şu anda bile hatırlayınca çok üzülüyorum. keşke o gün için birinin evine bırakabilseydim. kendini terkedilmiş hissetmiş belli ki. hala vicdanım sızlar. bir daha taşınırken asla miniğimi veterinere bırakmam.
  • taşınma süreci boyunca evi her görmeye gittiğinizde götürüp evi ufak ufak tanımasına izin verirseniz birden bi şok geçirip kendini güvensiz hissetmeyecektir.

    onun dışında bu tarz durumlarda tatil olur misafirlik olur güvenli bölgesini terk etmesi gerektiğinde ilk başta büyün ev değil tamamen onun eşyalarının olduğu bir odada vakit geçirmesini sağlamak sonrasında yavaşça evin geri kalanına geçmesine izin vermek daha faydalı olabiliyor.

    yaş mama ya da ödül maması gibi şeylerle kandırmayı deneyebilirsiniz. üstüne çok gitmeyin güvensiz ve tehlikede hissediyor. yanında olun ama ortalıkta gezinmesi için de zorlamayın. bir süre sonra alışıp daha rahat hissedecektir.

    bu arada bazı kedilerde kaçma güdüsü tetiklenebiliyor. daha önce hiç kaçmamamış olsa dahil ilk defa bölgesini terk ediyorsa evden kaçma yönelimi gösterebilir aman dikkat sineklik ya da kedi filesi mutlaka edinelim.
  • 1 hafta sonra gerçekleştireceğim eylem.

    2.5 aylık minik yavrumla uçağa bineceğiz, temizlenmesi gereken evimize gideceğiz ve ben bu konuda gerçekten stresliyim.

    korkmasından, çok strese girmesinden çekiniyorum ve bir de tabii yeni bir ortama girmenin stresiyle onu bir köşede yalnız bırakıp evi yaşanabilecek hale getirmek gibi bir sorumluluğum var.

    ben bu çocuğu nasıl en konforlu şekilde taşıyabilirim ey ahali?

    öyle sakin bir çocuk da değil, yaramaz bir şey zilli!

    passiflora kullanmak geçti aklımdan ama bilemedim, bu konuda tecrübeli yazarlardan tavsiye alabilirsem mutlu olurum.
  • kara kara pazartesi günü ben ne bok yiyeceğim diye düşünmeme sebebiyet veren olay. nakliyeci firma evde paketleme vinçe koyma yaparken bu sıpayı nereye koyacağımı düşünüyorum.

    firma eve geldiğinde, arabama indireyim desen koltukların anasını avradını itina ile siker, üstüne işeyip sıçabilirde.

    çantasında tutayım desem hayvan bu sefer göt kadar alanda kafayı yiyecek.

    alıp yeni eve götürüp bir odaya kitleyim desem bu sefer de beni de görmeyeceği için kafayı yiyecek kaldı ki taşınma işi sabahtan başlayacağı için hiç vakti yok.

    tek mantıklı yol ya odadan odaya dolaştıracağım ya da kullanılmayan küçük tuvalete kapatıp iş bittiğinde alıp götüreceğim.

    aileden dahi olsa yabancı olduğu insanları sevmiyor ve kaçıyor. onu en azından bir süreliğine izole etmem lazım.
  • taşınmanın bütün aşamalarını bi kenara bırakıp ''ne yapacaz bu aq ayısını'' diye sordurtan tantana.

    bu tanımı taşınma işinden önce yazmış bırakmışım. hiç sıkıntı çıkartmadı. ilacını alıp mamasına damlatmıştım ama anladı herhalde, koklayıp kaçtı. nasıl oldu ise taşınma günü bir umut kafesini açtım ve hiç sorunsuzca girdi içeri. yeni eve beraber gittik, taşımacılar gelip bütün eşyaları bırakana kadar onun göreceği mesafede takıldım stres olmasın diye.

    en büyük hatam taşımacılar gittikten sonra kafesini açmak oldu. hayvan saniyesinde yok etti kendisini. ikinci günün akşamına kadar asla bulamadım. evden kaçamayacağını biliyorum ama kendisini bi yere sokup çıkamadı diye ömrüm gitti resmen. ara ara bulamadım. meğerse şerefsiz kendisine bir delik bulup orada yaşamış. gerçekten bir delik, eski kiracıdan kalan kanepe vardı evde, onun arkasındaki küçük yırtıktan girip kanepenin altını yuva bellemiş. yavrum çık gel diye dil döküyorum, gelmiyor. daha sonra kumunu kullanmak ve mama yemek için çıktı neyse ki. fakat o yerden vazgeçmedi. hatta üçüncü gün o delikten buna bakarken suratıma baka baka gerindi. rahatı da yerinde şerefsizin.

    ben kendimi tecrübeli sanıyordum ama sanki ilk defa kedisi olan bir insana dönüştüm, hata üstüne hata yaptım. o ara evde de olsa başına bir şey gelebilirdi. en güzeli bir oda müsait ise oraya devrilmeyecek, kediyi sıkıştırmayacak eşyalar koymak ve evin tantanası bitene kadar kediyi o odada maması ve kumu ile beraber tutmak. hiçbir taşınmada ilk gün toparlanmak söz konusu olmasa da en azından yayıntı ortadan kalkarsa daha rahat ediyorlar. benimki tüm yayıntı ortadan kalkınca rahat rahat evde gezmeye başladı.

    eski kedi sahipleri bilir ama yeni kedi sahipleri için bir taşınma uyarısı daha yapayım. mutlaka ama mutlaka camları kapalı tutun. langır lungur atlıyorlar camların pervazlarına. benim ayı da atladı hemen ama panjurlar tamamen kapalıydı, bilerek kapalı tutmuştum, insanlık hali bir eşya koyarken açık unutulur diye. kedim ortalığa çıktığı anda ilk işi o pervazlara zıplamak oldu. bi de dev sıçanlar gibi bana bakıyor oradan, istiyor ki kavga çıksın hahahaah. panjurlar kapalı olduğu için sıkıntı yok, en azından öne doğru açılan cinsten değiller o yüzden bi şey olmadı fakat panjur vb. bir sistem yok ise bir anlık dalgınlık ile kediniz atlayıp düşebilir. buna mutlaka dikkat etmeniz lazım.
hesabın var mı? giriş yap