• başıma bir şey gelmeyecekse eğer bu filmdeki başrol hanımın oyunculuğunu beğendiğimi söylemek istiyorum. oğlanlardan da sarı olan iyiydi.
  • sinemada çok sıkılarak izlemiş olduğum yılmaz erdoğan filmiydi kendisi.

    karısına aşık bir adam yılmaz erdoğan. başka hiçbir şey o rolü eşine vermesini açıklamıyor, oyunculuk yeteneğini geçtim fiziki olarak rolün gereklerini taşımıyor.

    kendisine bir rol vermeden hatta önemli bir rol vermeden yapamıyor, 25 indeki behçet necatigil'i canlandırmasını başka türlü açıklayamıyorum.

    dönemi canlandırmaya özen göstermiş muhakkak yalnız iki şairin amerika'da yaşadıklarını düşünüyor sanırım. bana kalırsa filmde affedilmeyecek en büyük hata buydu.

    durağan filmleri sevmeme rağmen senaryo sarmadı beni. normalde yılmaz erdoğan'ın sinema dilini severim; ince dokunduruşlarını, insanın gözüne sokmadan yaptığı düşündüren mizahını.(bkz: vizontele) salt dramı yakıştıramadım belki; bu kadar düz, bu kadar yavan bir senaryo ve ciddi bir şekilde göze çarpan ticari kaygı...

    yaşamış iki genç şair üzerinden, sırf daha fazla acitasyon için gerçekleri sapıtmayı yakıştıramadım ben şiiri çok sevdiğini söyleyen kendisi de şair olan bir adama. (rüştü onur ölürken muzaffer tayyip'in yanında dahi olmaması gibi.) yeterince acıklı bir hikaye zaten onlarınki ama öncelikli hedef gişe olunca.

    tanım: ciddi boyutlarda samimiyetsiz bulduğum film.
  • senaryosu zayif film. oyunculuklar, goruntu kalitesi guzel ama senaryo olmayinca olmuyor iste. akilda kalan diyalog yok. film neyi niye anlatiyor belli degil. donem filmi olmasina ragmen kostumler, mekanlar, goruntuler cok guzel. oynayanlar da oynamis iste sahane. senarist ve yonetmen olarak asılacaktın iyice yeteneğine. belçim yerine koyacaktın oraya şöyle esaslı bir hatun. şiirlerle bezeyecektin filmi, soyle aglamaktan icimiz disimiza cikacaktı. malzeme olarak şiir var, aşk var, hastalık var, fakirlik var, bir de gerçek hayat hikayesi. ama tarif tutmamış.
  • hayal kırıklı yaşamayayım diye izlemediğim film.
    oyunculara kızıyorum sonra "niye oynamışlar ki böyle bir filmde" diye.
  • cast, oyunculuk, oluşturulan plato, görüntü kalitesi, hikaye, senaryo hepsi gayet güzel ve türkiye standartlarının üzerinde olan bir filmdir. bana göre filmin en büyük eksikliği soundtrack seçimi. bir film için özellikle de duygusallığı ağır basan filmler için soundtrack duygu aktarımı için en önemli araçlardan biridir. ben filmi izlerken hep o arkadan yavaş yavaş çalmaya başlayacak ve insanı derinden etkileyecek müziği bekledim açıkçası.
  • böceklerde uyumak diye bir kavram olmadığı için yalan bir filmdir.
    (bkz: düz adam)
    (bkz: kesin ip var)
  • aylar önce izlediğimiz yılmaz erdoğan filmi. senaryo,oyunculuk,görüntü,dönem kıyafetleri ve yerleri gayet güzel olmasına ragmen akılda kalıcılığı yoktur. sebebini ise yönetmene ve senariste bağlarım.

    bugunlerde billboardlarda vizyonda olarak görünce ambole yaşadığımız filmdir aynı zamanda. vizyona giren bir filmin aylar sonra tekrar vizyona alınmasını anlayamamakla beraber okadarda şahane bir film değildir. izlemesek te olur yani.
  • güzel film açıkçası. yılmaz erdoğan'ın en iyi filmi olmuş.

    film ile ilgili herkes olumlu bir sürü şey yazmış benim canımı sıkan bir kaç noktanın altını çizmem lazım.

    ilkin tüm oyuncu kadrosu yani kıvanç tatlıtuğ, mert fırat, yılmaz erdoğan, taner birsel, ahmet mümtaz taylan, farah zeynep abdullah ve ipek bilgin o kadar iyi oynamışken sözlüğün genel kanaati olduğu üzere belçim bilgin hakikaten berbat oynamış. o karton oyunculuk, porselen ve ifadesiz surat... ee yani eş kontenjanı da bir yere kadar. evlat olsa oynatılmaz ki bu performansla.

    filmin sonunda cast'ta yani, belçim bilgin'in ismi mert fırat'ın isminden önce. başrol oyuncusu mert fırat. bu nasıl bir kayırmacılık. bu da mı eş kontenjanı değil arkadaş?

    bir diğer mesele de yılmaz erdoğan'ın genel hastalığı olan mesaj verme ve kendi verdiği mesaja nars'a taş çıkartır bir şekilde aşık olması. "bu iki şairi herkes unuttu" diye yazdıktan sonra dayanamayıp "bu vakte kadar demiş". "aferin sana yılmaz erdoğan aferin" mi diyelim yani? anladık ne kör kör parmağım gözüne yapıyorsun!
  • türk sinemasındaki en güzel açılış sahnelerinden birine sahip olan film.

    zöge: açılış sahnesini beğenmeyen yazarlar neden beğenmediklerini mesaj yoluyla açıklarlarsa sevinirim.
  • tekrar vizyona girmis, guzel ama sikici olan filmdir. gercekten bitmiyor. 3 saat kadar suruyor, ilk gosterimine gitmistim ben. yanimda da iki yasli teyze vardi. ah yavrum vah yavrum diye diye iyice icimi sikmislardi.
hesabın var mı? giriş yap