• (bkz: #3590636)
  • yazarın kendini eleştirebilecek bir olgunluğa ve utanma duygusuna sahip olduğunun göstergesi.
  • sarhoşken sözlüğe girip, şuursuzca entryler girilir. takip eden günde çeşitli uyarı mesajları, çöp kutusunda bulunan entryler görülür. entrylere bakılır ve yüz kızarmaya başlamıştır. utanç...
  • sozlugun ilk 1-2 yilinda, daha ufakken garip entryler girilir. sonra buyuyup eski entryler okundugunda "aa ne salakca eheh" gibi tepkiler verilir, hele arkadaslarla okunuyorsa utanilabilir.
  • utanma...var evet böyle bir duygu. aslında sözlüğü algılama ile alakalı biraz bu utanma hissi. mesela kişi yıllar boyunca sessiz sakin entry girmiş olabilir. entrylerinin nitelik ve nicelikleri de farklı farklı. ruh durumuna göre de değişken... bazen sadece bir bkz, bazen tek bir kelime, bazen satırlar ve arasına sıkışan detaylar.

    kişi kimi zaman hiç okunmadığını düşündüğü için, yazar da yazar. ifade etmektir önemli olan o aşamada, düşündüğünü, hissettiğini harflerle ifade etmek. okunmuşluğunu ya da oylanacağını düşünmez. belki de kendince ibadetidir, kelimelerle düşüncelerinden arınma, onlardan kurtulmadır. ruhunun, benliğinin, bilincinin derinlikleri çıkartır ortaya, bazen kişilerce eleştirilen, garip karşılanan düşüncelerini fütursuzca döküverir. belki sözlük artık sözlük gibi değildir de kendi günlüğü, bir yerlere yazma girişimi, bir yerlerde dursun dediği bir oluşumdur. ancak kişi bu durumda halka açık bir yere yazdığını ya da salt yazıcı sayısının 30bin civarı olduğu bir grupta olduğunu unutmuştur.

    okur da kişi. ondan başkalarının da depresyonlarının olduğunu, başkalarının da bir tarihi eser karşısında heyecanlandığını, başkalarının da özlemlerinin olduğunu görür, ortak paydada buluşur diğerleriyle.

    ara ara ben butonuna bastığında oylanan, beğenilen ya da beğenilmeyen entrylerini görür. pek umursamaz çünkü onun misyonu daha farklıdır, beğenmek ya da beğendirmemek değildir, üstelik kimlerin beğenip kimlerin beğenmediği de yazılı olmadığından es geçer. misyonunu ifade etmek olarak görmüştür. bazen üzülür gerçi. ruhunun en karanlık yerlerinden çıkarttığı, ona çok “şey” ifade eden bir entrysi kaybolup gitmiştir.

    utanmadan yola çıkarak nereye vardık derseniz, ne zaman utanıyoruz yazdıklarımızdan? işte bu anonim şeklinde giderken bir gün biri çıkıp da iyi/kötü sizin entryniz hakkında bir yorum getirdiğinde hafif bir kızarıklık oluyor yüzünüzde. belki de o ana kadar okunduğunuzu düşünmediğinizden*... sanki sizin ibadet alanınıza biri girmiş gibi, sanki biri gelip gülistandan gonca toplar gibi...*
  • insanin basina zaman zaman gelir. misal ben. nasil yazmisim oyle hic utanmadan cekinmeden buyuk ayakli kizlar basligina o yakisiksiz seyleri? valla zamanin otesine tasinacak kadar varmis. ayip etmisim. buradan bu utancimi paylasmak, paylastikca da azaltmak isterim. ayip gercekten, insanlari rencide edecek, onlarla dalga gecen seyler yazmak. gercekten utandim. valla!
  • hayvan ara'ya kendi nickiniz yazip yeni-eski secenegini secip, hayvanlar gibi ara butonuna bastiginizda karsiniza gelen, ilk donem eserlerinizin arasinda sizi, yeterince utandirmaya yetecek materyal vardir, emin olun. orada bir yerde sizin "oha ben nasil yazmisim boyle seyleri" demenizi beklerler, sabirla.
  • bir nevi insanin kendine yaki$ani giyme merakindan ileri gelir.

    $ayet yazar sozluk konseptinin bilincinde oldugu halde girmi$ oldugu bir entryde ho$a gitmeyecek veya az da olsa konsept di$i kalabilecek hadiseleri entryi girdikten sonra farkederse bu durum hasil olabilir. kendi yazdigi entryden utanma durumu yazarin kendini begenmi$ligi ile dogru orantili olarak degi$en bir olgudur
hesabın var mı? giriş yap