2607 entry daha
  • bazen diyorum niye bu kadar zorluyorsun, niye uğraşıyorsun bu kadar, kendini yıpratıyorsun? anı yaşarken, anın içindeyken her şey o kadar olağan, o kadar güzel, o kadar anlamlı ki... ama geleceği düşündüğümde, olayı uzun vadede ele alıp değerlendirdiğimde işler bambaşka bir hal alıyor. uğruna bu kadar emek harcadığın şey gerçekten buna değiyor mu? hayatının insanı o mu? ömrünün sonuna kadar onunla yaşayabilir misin? tamamen ona ait olabilir misin?
    ego değil bu, kendini üstün görme hiç değil. aksine onun karşısında o kadar acizim ki.. bana niye baksın diyorum. oncası varken niye beni seçsin. şu an yaşayan onca insanı düşündüğümde, geçmişte yaşayanları ve gelecekte yaşayacakları düşündüğümde aslında sadece ben değil her birimizin genelin içinde ne kadar değersiz olduğunu anlayabiliyorum. ama bu bi şeyi değiştirmiyor, ben benim ve benden bir tane daha yok. bana çok yakın, evet belki, benden çok daha iyi, çok olası, ama tümüyle ben yok işte. bu da her bir insanı kendi özelinde çok değerli kılıyor. işte bu noktada kendime şu soruyu sorma hakkını tanıyabiliyorum, bu kadar özelken ben, yine kendi özelimde bireysel olarak bana en uygun kişi kim? hayatımı bir ömür birleştirebileceğim, asla pişman olmayacağım aksine hep "iyi ki" diyeceğim kişi kim? gerçekten var mı böyle biri, olabilir mi? sanki kimi ele alırsak alalım, bireysel olarak yanımızda anlamsızlaşıyor, olmuyor hiç kimse tam olarak yakışmıyor. toplumsal olarak önemli bir insan bile olsa, evde odada aynı yatağa iki kişi girdiğinizde sıradan biri olan o kişi tam anlamıyla uymuyor işte size. puzzle'ın eksik veya yanlış parçalarını göz ardı ediyoruz hep. uydu işte deyip geçiştiriyoruz sanki. ama bunların daha sonra belki de göze batacağını atlayabiliyoruz. %100 uyum söz konusu olabilir mi? sıfır pişmanlık olabilir mi?
    doğrusu üzerine çok derinlemesine düşünmüden anı yaşamak ve anlık kararlarla, hislerle mi hareket etmek?
    sanki kimse gerçek aşkı yaşamıyor, yaşadığını sanıyor en fazla. evet birileri gerçeğe bir başka diğerlerine göre daha yakın ama kimse tam üstünde değil. iki çifti ele aldığımızda, birbirlerini tam olarak her anlamda eşit derecede sevme olasılıkları nedir? çevresel şartlar başka olsaydı da yine birbirlerini sevebilecekler miydi? ya da birbirlerini hiç tanımasalar, kimseye aşık olmadan öylece yaşayacaklar mıydı? iki yüzlü müyüz acaba? aslında sadece o an için en uygununu bulup, bunu fazla mı abartıyoruz?
  • kendi ipimi kendim keserim
  • ömür dediğin programını izledikçe ağır bir hüzün kaplar içimi. yaşanmışlıklar, anılar birikir yüzlerinde ki çizgilerde, yorgun ellerinde
  • çişini tutma, gelince yap hemen.
  • etme eşekle muhabbet küstürürsün alma cam kırığıyla taharet götün kestirirsin.
7229 entry daha
hesabın var mı? giriş yap