• aslında uzun versiyonu kendine modern başkasına muhafazakâr yurdum dincisi olması gereken tür.

    dışarıdan baktığınızda müslümanca'ya hâkim, en az on yıllık "prezentabl" şeriat deneyimi olan, ilgili allah-kitap literatürünü yalayıp yutmuş olan riyakârımız, yaşadığı toplumun gerçeklerinden soyutlanmaksızın iki yüzlü bir din deneyimini içselleştirmiştir. namaz kıldığı sürece her tür eylemi kendisine hak görür.

    özellikle edep, ahlak, namus gibi kavramlar konusunda osurunca mangalda kül bırakmayan riyakârımız, nedense hep başkaları üzerinden örneklemeye girişir. kendisi ve ailesi o kadar temiz ve namuslu, o kadar temiz kalpli^^ insanlardır ki peygamberi evliyayı bırak allah bir bunlar iki numaradadır.

    aklına esen fiilleri günah ilan etmesiyle de meşhur olan riyakâr müminimiz, konu kendisine gelince bu fiilleri günahlıktan çıkartıp meşru bir "seçim" veya "kişisel tercih" temeline oturtarak mantıksallaştırır. ona göre kendisinin (veya ailesinin) yaptıkları masum birer tercihten ibaret olup kader böyle istediği için gerçekleşmiştir.

    erkek olanlarında imam nikahıyla meşrulaştırdığı ikinci veya üçüncü şubeler sıklıkla görülür, hatta yurt dışı piyasalarda da şubeleşmeye kalktıkları vakidir. araya bir imam alarak her tür tokmak konusu yasal zemine oturtulur, herhangi bir ihtilafta da “ama imam nikahı kıydım” argümanıyla savunulur. kadın olanları toplumsal baskı nedeniyle bu şekilde ilerlemek yerine daha çok direk gayrimeşru ilişki (yasak aşk) tabir edilen ilişkiyi benimseyebilirler. bu anlamda her ne kadar kadın-erkek çalışmanın islami olmadığını savunsalar da bu durum onlar için bir sorun olmayıp aksine nimetlerinden sonuna kadar faydalanırlar.

    öte yandan bunların yetiştirdikleri çocukların da kendilerine benzemesi durumu vardır ki zannediyorum toplumsal riyakârlığın “peak” noktası, uzun süredir bu sebeple aşılamamaktadır. çocuklarını imam-hatip okuluna göndererek hesapta dinini öğretirken, çocuklar modern hayatların tatlarını emmekten de geri durmasın diye abuk subuk bir sürü kursa da gönderirler. ikilemde kalan çocuk sıklıkla kişilik bunalımı yaşar (mesela sevgilisiyle yatıp işi sevişmeyle bitirmeme gibi. neden? çünkü günah!) bu çocuk ileride ikili ilişkilerinde abuk subuk işler yaparken onu doğru olan konusunda yönlendirmek yerine pek ses çıkarmamayı tercih ederler e.g. kızının hayatında iki erkek varsa genelde sessiz kalıp görmemeyi, “ben bilmiyorum, duymadım” şeklinde bir tarzı benimserler. çünkü daha önceki paragrafta da dediğim gibi bu durum bir “seçim”, veya bir “tercih meselesidir”. onlara göre kızları üzerinde baskı kurulmamalı, öte yandan ikinci veya üçüncü sıradaki kişi ise beklemelidir.

    hepsinin ortak özelliği, her tür kamuya açık alanda bol bol şeriat güzellemesi yapabilme becerisidir. bu ortamın arkadaşlar arasında küçük bir toplantı, facebook, konferans, sergi vs. olması farketmez. hatta ileri seviye şeriat benimseyenleri twitter’dan allah’a direkt mesaj gönderirler. şaka mı sanıyorsunuz? buyrun bakın.

    değişik açılardan anlatmaya çalıştığım bu kişiler maalesef troll filan değildir. kendi kafalarına göre bir din yaratıp başkalarına da hakikati buymuş gibi anlatmakta, kendi hayatlarında uyguladıkları şuursuzlukları başkalarının hayatlarına da entegre ederek hesapta “mutlu” olduklarını sanmaktadırlar. dünyada bu kadar zulüm, bu kadar adaletsizlik, bu kadar şerefsizlik varken her iki paylaşımından biri mutluluk üzerinedir. utanmasa “yok mu beni siken” diye diye mutluluk arayacaktır. iki yüzlülüğün bu kadarı, ancak toprağımıza özgü riyakâr müminlerde görülür.

    konuşurken allah razı olsunlar, selamün aleykümler, inşallah-maşallahlar havada uçuşur, “show-biz”in kralı vardır. icraate bakınca gemisini kurtaran kaptan misali, gücün yanında saf tutmalar, menfaatçilik, vaka-i adiyedendir.

    işbu entari sözünün eri olmayan şarlatanlara ithaf edilmiş olup gönlü ve gördüğü bir insanlar kapsam dışı bırakılmıştır, elçiye zeval olmaya...
hesabın var mı? giriş yap