• dogum sancisi gibi olabilir... caniniz cekilir,, mideniz kasilir,, gozleriniz dolar...

    dugum anlatmaya calisanda degil anlayip isteyip istemedigi saibeli olanda cozulur cogu zaman...
  • kendini aldatma çabası olarak tezahürü vardır, boşa kürek çekmektir ve zaten niyedir-neyedir...
  • kişinin karşı tarafa kendini, istediği şekilde anlatmak için uğraşmasıdır. lakin önemli olan ne kadar çaba sarfedildiği değil, karşınızdakinin mesajı nasıl anlamak istediğidir. mesela kadınlar erkeklerin bazı sözlerini tersten anlama becerisine sahiptirler. bu anlatma çabasının başarı ile sonuçlanması için mesajın içeriğini değil, nasıl iletildiğini sorgulamak gereklidir.
  • yetememekten kendine.
  • kimi zaman anlatıcının en çok önem verdiği konu da olabilir. hatta bu öyle bi seviyeye çıkar ki, bu kompülsif fikir onun anlatmak istediği fikrin önüne geçer ve konuşmasını büsbütün engeller. şimdi karşınızda konuşamayan insanlar hakkında neler hissediyorsunuz bakalım?
  • insan delicesine sevdiği birinin yanındayken bunu çok yapar.

    ama kendinizi anlatmaya çabalarken, panikleyip olmadığınız biri gibi de davrandığınız çok olur.
  • nafiledir, insan kendini bile doğru dürüst anlayamazken başkasına anlatması çok da kolay değil. belki yaşayarak tanırsın, belki yaşatarak tanıtırsın.
  • çaba formatında olmadığında başarıya ulaşılabilecek bir eylemdir.
    tek yapılması gereken yürekten geçeni en doğal, en net haliyle ifade etmek, söylemektir... bu şekilde olduğunda anlamak istemeyen kulaklara bile yankı yapar her bir sözcük kendinize dair!
  • bir süredir ağlamadan yapamadığım kendini anlatma eyleminin* zorlu süreci. bugün taze taze yaşadıklarım bir kez daha düşündürüyor ki anlatma eylemi çabaya dönüştüğünde ortada kaotik bir durum var demektir. içten içe tanımlanamayan, bir türlü netleştirilemeyen pek çok duygu ve düşünce bilinç akışını tıkamış, tıkanan arterler dili de kontrolü altına almıştır. yürek kendi içinde çırpınadursun, akıntıya karşı kulaç telaşı bir süre sonra gözyaşlarının tatlı huzuruna bırakır kendini. bu durumda derdini anlatamayan dil yerini beden diline bırakır. karşıdaki ne kadar iyi iletişiyorsa gözden, ifadeden ve sesten durumu o denli iyi anlayıp bu çabayı dindirecek telkinleri de o kadar yerinde seçecektir. yine de etraftaki iyi iletişkenlerin* sayısını göz önüne alırsak çoğu zaman sessiz kalmak yorucu bir çabadan daha iyi gelecektir. *
  • nafiledir.
    bazen ''ben anlattım ama o anlamadı'' diyerek iç rahatlatmak amacıyla yapılır.
hesabın var mı? giriş yap