• dışın güzel değilse için merak edilmez.(anlatsanda dinlemez)
  • zor zanaattir kendini anlatmak. egolardan arınmadan aşağılık kompleksine girmeden objektif bir anlatım mümkün değildir.
  • kendini anlatamazsın, anlatırsan eğer, anlattığın sen değilsindir ki. seni anlamak isteyen de yanında yürürken adımlarını yavaş atması gerekir. yoksa gönül başka söyler, dil başka.
  • manyağım diyip geçiyorum
  • sonra sustum,susmak zorunda kaldım.sonuç mu; en son beni ne mutlu ettiğini bile hatırlamayan,olaylara karşı tepkisini kaybetmiş,sabah işe giden akşam aynı yolu kullanarak evine gelen ve haftalar geçsin,aylar bitsin diye kendini hayatın akışına bırakan o amaçsız insanlardan oldum.

    neydim ben sahiden?
    bazen ipi kopmuş bir uçurtma oluyorum bazen de kulelere imrenen bir çukur...

    iyi mi geceler?

    https://www.youtube.com/watch?v=bsi5uvbtd3q ---> *
  • geçen izlediğim son dönemin popüler filmindeki sahne geliyor aklıma. hani şu psikoloğun fıkrayı anlatmak isteyip istemediğini karşısındakine sorduğu, onun da “anlamazsın” dediği sahne.

    kendini anlatmak, anlaşılma isteğinden midir, bilmiyorum. kendini anlamaktan geçtiğini söyleyebilirim. bazen de kendini anlamak için anlatıyor insan. en gerçeği ve samimisi bu belki.

    kendimi anlatmak istemiyorum. tek derdim kendimi olabildiğimce ifade edebilmek, kendimi var edebilmek. gerisi hikaye.
  • benim ilgim kendime ve muhatabıma her zaman dalgalı. duygularım eşliğinde. ilişkide iletişimde daha fazla soran, daha çok bilen ve bilme şansı olan gibi görünüyor. ben sorma soruşturmanın hem görevlisi hem korkağıyım. sorulmak ve ilgilenilmek genelde iyi. sanırım ben soru veya üsluptan zorlanır sıkılırsam hemen belli etmiyorum, ama er geç ederim.

    hem açık hem kapalı olduğumdan..

    konuşurken ketum bile oluyorum bazen, susarken konuşkan. kendini anlatmak, öztanıtım da yararsız olasılıkla. bir şekilde ilişkilerde, yollarda, yalnızlıklarda şekilleniyor, yaratılıyoruz.

    benim kendimi süslü süsçü açışım yanında diyelim sade ve içten birinin gerçek, derin anlatımını yeğlerim. kendiminkine en iyi anlatım gözüyle bakmıyorum, her gün biraz daha kapalı mıyım, biraz daha açık* ve içten* miyim diye mesafeli ve kuşkuyla bakıyorum. bu haliyle itirafkar oluyor, başarması değil, izlemiyle. dolayısıyla üstün bulduğum tarza karşılık aynısı elimden gelse bile kendi tarzımda, sınırımda kalmalıyım.

    (bkz: kendini anlamak)
    (bkz: kendini yaratmak)
    (bkz: kendi yolum)
    (bkz: kendini açma)
    (bkz: kendini)
  • saçma sapan bir uğraş, ne kadar anlatırsan anlat karşındakinin anlama kapasitesi kadardır sözlerinin etkisi. o yüzden bırak anlamak isteyen kendi çabalasın.
    (bkz: etme eşekle muhabbet küstürürsün)
    (bkz: silme götünü cam kırığı ile kestirirsin)
  • kıyamıyorum.. özenli kelimelerimi sarf etmeye.
    çok yorgunum , hep mi aynı yerden sınanır insan!!! düştüğümde kanayan dizlerim, ellerim yok benim. nasır tutmuş yüzeysel beyinler benim yüreğime sıçradı, dizlerime, ellerime...
    anlatabildim mi?
  • birçok kişinin farkında olmadan yaptığı şeydir aslında. hoşta bir şey değil bırakın sizi başkası anlatsın ama sizin yanınızda değil. herkes ama herkes mi bu kadar bencil olur, evet. çünkü birisi konuşmaya başladığında dikkat edin kurduğu cümlelerin içerisinde "ben" veya "benim" sözcüklerini kullanıyorsa bilin ki kendinden bahsediyordur. bunu sizde yapıyorsunuzdur ama ne kadar sık yaptığınız karşınızdakine ne kadar bencil göründüğünüz ile doğru orantılıdır. şu yazımı okuduktan sonra sizlerle sohbet eden kişilerin konuşmasında geçen ben kelimelerine biraz dikkat edin. bir süre sonra bu sizin kulağınızı çok tırmalayacaktır. akabinde siz konuşurken ağzınızdan ben çıktıkça bir duraksayacak ve siz de kullanımı azaltacaksınız. ama her kullandığınızda kendinizi garipsiyecek ve acaba dışardan nasıl göründüm izlenimine düşeceksiniz belkide. o kadar da paranoyak olmanıza gerek yoktur. insan aşık olurken bile bencildir. karşındakinin sevigisi onun kendisini sevmesi ya da onu sevmesi bir şekilde hep kendisi için bencilce bir doğa hareketidir.

    kendini anlatmak karşı taraftaki insanlarda kendisinin dinlenilmediği hissini de uyandırır. örneğin bu entrye şöyle başlamış olsaydım:
    "kendini anlatmayı ben tam olarak şu şekilde tanımlayabilirim; ben merkezcisürekli örnekleri kendi üzerinden veren bencil insanlar. yani aslında ben de kendimden çok örnekleri veririm ama aslında ben merkezci bencil demek biraz ağır olur. ben mesela öyle biri değilim. ben böyle biri olsam sürekli kendimi anlatsam sıkılırdım sanırım. bir gün arkadaşlarla görüştüğümüzde ben başımdan geçen üni hazırlık dersane anılarımı anlatıyordum ben ve eski sevgilim ile olan anıları arkadaşlarım benim için çok eğlenceli olmasına rağmen çok gülmedi. benim için komik çünkü o benim anım.. "

    yazım şekli, dilin ete kemiğe bürünmüş halidir. kendini anlatmanın sözlüsü ya da yazılısı olmayacağı gibi her şekilde aşırıya kaçılması durumunda ya da karşı tarafın "kendinden bahseder misin?" sorusu gelmemesi durumunda yapılması hoş durmaz.

    ek$i sözlük içerisinde dahi bazı entrylerde bakarsanız insanlar hep kendilerini anlatıyor. bunu yaparken anonim gibi görün ya da başka birinin ağzından gibi yaz veya içini dökmek için başından ben bunu bunu yaşadım o böyle yaptı ben de o aldatacakken ben hızlı davrandım ben aldattım... afedersin ama at pisliği düşüğünde bile bir şekli şemali var. şurada yazacak kadar statüye sahip olduğunu "ben ekşi sözlük yazarıyım" diye dışarıda kendini anlatana kadar yazımını geliştir.

    şimdiye kadar insanların kendini anlatmasından bahsettim ki bir de nasıl kendini anlattıkları var. son zamanlarda xxxx yaşadığım olay, aldatılmam, kazıklanmam, kız tavlamam... hep birinci şahısta açılan başlıları görürsünüz ama olay nasıl açıldığı değil içerikte insanların kendini anlatırken nelerini anlattıkları!! tamam insan içini dökmek ister bazı yaşadığı zorlukların üstesinden gelmek için bir iki anlayışlı duyarlı söz mesaj görmek ilgi odağı olmasa bile birileri tarafından unutulmadığını bilmek ister de sen karını onu bunu nasıl aldattığını ya da yaptığın rezilliği veyahut yaptığın iyi bir şeyi bile kendini överek anlatıyorsan ondan zaten bi cacık olmaz. emin olun okumadan geçen ya da okuyup artı eksi oy bile vermeden geçen çok insan var. bunu bir özeleştiri gibi almak lazım.

    hmmm unutmadan kendini anlatanların bundan keyif aldıkları gibi başkalarını da dinlememe gibi özellikleri vardır genelde. o yüzden sanmıyorum ki şu yazıyı okuyup "la acaba ben de böyle bir şey yapıyor muyum?" diye düşünsün..
hesabın var mı? giriş yap