• a - oo! sanırım bir kez başıma geldi.

    bence bu insanın kendine saygısızlık yaptığı bir tutsaklık. süslü bir deyiş mi kullandım? aslında hayır. her kelimemin arkasındayım.
    bir insan sana kendini değersiz hissettiriyorsa -ki kimsenin böyle bir şeye hakkı yoktur- ve sen de buna izin veriyorsan, kendine saygısızlık yapıyorsun demektir. ve seni burda tutan şey de ona olan aşkın olduğundan bu da bir tutsaklıktır. güzel ve acıdır. uzaklaşmaya cesaretin var mı?

    var mı uzaklaşmaya niyetin?
  • mümkündür. genellikle aile sevgisini yaşayamamış bünyelerde görülür. gerçek sevgi ile diğer duyguları/güdüleri karıştıran bu minikler büyüdüklerinde içsel bir çatışma yaşar durur. başta sevildiğini zanneder. gösterilen tepkinin bir sevgi göstergesi olduğuna inanılır. o kişi ne dese yapmaya çalışır ki sevgi görebilsin.
    gittiğim okullardan birinde bir müdürle yaptığım görüşmede içim parçalanmıştı. sürekli sokakta gezen tiplerle görüşen kız öğrencileri yakın takibe almışlar. rehberlik hocası kızlarda bir tuhaflık farkedince özel olarak görüşüyor. bakıyor ki çocukları kolları, sırtı falan mosmor. baba dövüyormuş çocuklarını. çocuklar da biraz ilgi gösteren sokakta takılan gençlerle görüşmek için okuldan kaçıyor.
    eğer kendini değersiz hissettiren biri ile beraberim diyorsan, neden hala çıkıp gidemiyorsun? kendini öyle hapsetmişsin ki etrafını göremiyorsun. demek ki vadesi var bu işin. dolma noktan gelmemiş henüz. hani deriz ya burama kadar geldi diye. senin daha gelmemiş. eğer o gücü bulabilirsen, iç sesine kulak ver ve seni rahatsız eden kişiden uzaklaş. artık şu ayrımı yapabilmelisin. senin yararına, iyiliğine mi bunca kötü söze maruz kalıyorsun yoksa keyfi olarak mı?
  • bırakın ilişki yaşamayı, kendinizi anlik bile değersiz hissettiren biri olursa hayatınızdan direkt atın.
    (bkz: tavsiyecik)
  • hoşgeldin arkadaş. hassas isen biraz boku yedin. ama geçiyor,kendi değerini başkalarının sevgisine bağlamamayı öğrendiğinde... biraz zorlu bir yol ama geçiyor.
  • aslında sevgi değil, takıntıdır.

    kırılan egonuzu onarmak için, sizi değersiz hissettiren kişinin onayına duyduğunuz ihtiyacı, sevgi sanırsınız.
  • "kendini değersiz hissettiren birini sevmek" değil, kendindeki değersizlik duygularını ayyuka çıkaran birini sevmek. o değersizlik duyguları zaten hep sizinledir, üzerini örtmüşsünüzdür. çocukluktan ergenliğe oradan yetişkinliğe beraberinizde taşırsınız fakat öyle sizdendir ki, durumunuzun patolojik olduğunu anlamazsınız. içinizdeki sevilmemiş, dışlanmış, aşağılanmış, değersiz hissettirilmiş o çocuğu iyileştirmezseniz -muhtemelen- sizi değersiz hissettiren bir insandan diğerine geçiş yapacaksınız. böyle insanlar tanıdık ve sıcaktır, çocukluktan alışkın olduğunuz ortamdan sıyrılmak istemezsiniz ve böyle insanlara karşı çekim duyarsınız, istemsizce. bilinç altınızın size oynadığı berbat bi oyundur bu.

    kendinizi iyileştirin, yardım alın.
  • oluyor öyle şeyler... yanlış olduğunu biliyorsun ama kurtulamıyorsun.

    ama size bir sır vereyim, illaki kurtuluyorsunuz bir süre sonra. ya zaman galip geliyor ya yeni birisi karşınıza çıkıyor.

    sonra arada sırada dönüp bir miktar acıma, bir miktar kızgınlık ile hatırlıyorsunuz o günleri.
  • başta değersiz hissettiren birini sevmiyoruz tabi ki o kadar da salak değiliz. olay şöyle başlıyor, bir yerde hayatıma dahil oluyor, harikasın, senin gibisi yok, çok akıllısın, maşallah inşallah, gece yarıları arayıp özledim demeler odur budur insan beklentiye giriyor tabii. sonra e noldu diyorsun, sen evlilik takıntılısın diyor mesela. ne kötülüğümü gördün ne yaptım? sen bir adım attıysan ben de bir adım attım.

    ondan sonra kendimi sorgulama ve ayılma faslı. tabii bu da bir süreç. kendimi suçlamaya o kadar alışmışım ki ne yaptım acaba diye düşünüyorum. karşımdakinin aslında benimle ilgili hiç bir ciddi sevgisi olmadığını benim hoşuma gidecek sözleri tespit edip söylediğini sonra da geri çektiğini anlamam için bayağı zaman geçiyor. mesela adam gidiyor hayatımdan kalan ne var bakıyorum atayım. bir iki whatsup mesajı bir iki fotograf mutlu anlardan kalma, zaten hiç bir şey paylaşmamısız ki... hiç birbirimize yatırım yapmamısız. bir beklentiyle aylar seneler geçmis.
    kökü doğduğum ailedeki dinamiklere dayanıyor. artık biliyorum sorun bende, sorunlarımı çözmeden, çekirdek ailemle yaşadığım anılarımın hesabını kapamadan hayatımı severek paylasacak insan görünmeyecek.

    allah erkekleri o kadar güçlü yaratmış ki bunlar istedikleri zaman aya çıkıyorlar, oturup atom parçalıyorlar bir ilişkiyi mi değerli kılamayacaklar.

    erkekler tarafında da değer görmeyen cok insan var ama onlar için bir şey yazamayacagim onlar da kendi değerlerini talep etsinler.
  • kendinizi değersiz hissettirdiği için sevmemişsinizdir onu; tam tersi, size kendinizi değerli hissettirdiği için sevmişsinizdir.

    burda bir yanılgı var. kimse kendini değersiz hissettiren birini sevmez.
    başlarda size kendinizi çok değerli hissettirmiştir, siz de bu değeri gördükçe onu sevmeye başlamışsınızdır.

    derken, sevdiğiniz kişi başlarda size hissettirdiği değeri yavaş yavaş hissettirmemeye; ufak ufak da sizi önemsizleştirmeye başlar.

    ve derinlerde bir yerde yatan değersizlik duygusu içinizde tetiklenmeye başlar. tetiklendikçe kendinizi daha da değersiz hissetmeye başlarsınız.
    sanki bütün değeriniz, onun sizi sevmesine bağlıymış gibi hissedersiniz.

    o sizi sevmezse, siz bir hiçmişsiniz gibi hisseder; bu sefer onun yerine de sevmeye başlar, iki kişilik bir sevgi büyütürsünüz içinizde.

    işte uyanmanız gereken nokta tam da budur.
    ben neden iki kişilik seviyorum bu ilişkide; neden değersizlik duygusu ile kıvranıyorum diye.

    şunu da bilin ki; bu herkesin yaşadığı bir sıkıntı.
    kimse tam anlamıyla, ben çok değerliyim; sen bana böyle hissettiremezsin diyip çekip gidemiyor birinin hayatından, ya da sevmeyi bırakamıyor öyle hemen.

    velev ki gittiniz; sanmayın ki, çekip gidince kurtuluyor, tüm bu hislerden arınıyorsunuz.

    ben olaya farklı bir açıdan bakmanızı öneriyorum. bu adam ya da kadın; neden böyle davranıyor; böyle değildi; ne değişti onun hayatında? bir şey olmuş olmalı ki, bana böyle davranmaya başladı, yoksa neden yapsın ki? acaba ben de mi ona kendisini değersiz hissettirdim?..
    ve acaba benim dışımda, başka hangi faktörler var onun hayatına etki eden?..

    herkese psikolojik sorunları var damgası yapıştırmayın lütfen; narsist, sosyopat vb. teşhisleri bırakın doktorlar* koysun.

    ilişkiler karşılıklı gelişen süreçler. mutlu bir ilişki için empati yapabilmeyi öğrenmeniz gerek.

    açıkçası, bugüne kadar yaşadığım ilişkileri gözden geçirdiğimde, ben de karşımdakine kendini değersiz hissettirmişim bir hayli ve bunu bilmeden yapmışım.

    çünkü onların kendini değerli hissetme biçimi ile benim değerli hissettirme biçimim farklıymış.
    haliyle ben onları, onlar beni değersizlik girdabında döndürüp durmuşuz.

    değersizlik hissiyle, karşı taraf kendini korumak adına sizden uzaklaşma yolunu seçmiş olabilir. belki de değersiz hissettiren sizsinizdir. haliyle o da sizi değersizleştiriyordur.

    ben bunu fark ettiğimden beri, daha az öfkeleniyor daha az tetikleniyorum.

    not: tabiki de burada, size kendinizi değersiz hissettiren birini sevmeye devam edin, demiyorum. yanlış anlaşılmasın. sadece, bu değersizlik hissini ilk fark ettiğimizde, bakmamız gereken ilk noktayı vurgulamaya çalışıyorum.
    yani ben bu değersizlik duygusunu yaşarken karşımdaki ne yapıyor? acaba ben de aynı duyguyu ona mı yansıtıyorum? (ben de ona mı kendini değersiz hissettiriyorum)?
    ya da kendimi değersiz hissettiğim bu ilişki duvarının taşlarını ben mi ördüm? çok mu alttan aldım, çok mu üste çıktım? dengeyi nerde kaçırdım?..

    ve asıl çözüm, şu sorudan sonra geliyor:
    “şu ana kadar yaptığım ne varsa (olumlu veya olumsuz), yapmayı bıraktığımda neler değişir?”

    bu sorulara, olabildiğince kendinize dışardan bakarak ve objektif bir şekilde cevap verebilirseniz (başta kolay değildir kabullenmek); inanın hem kendinize eziyet etmeyi bırakıyorsunuz hem de karşınızdakini olduğundan daha farklı görenin siz olduğunu anlamaya başlıyorsunuz.

    kimse mükemmel değildir; benim doğru bildiklerimle, karşımdaki kişinin doğru bildikleri örtüşmüyor olabilir; ve bu durum birimizi daha iyi, daha mükemmel, daha değerli; diğer birimizi de daha kötü, daha basit, daha değersiz yapmaz.
    (bunu ilişkiler bakımından söylüyorum, gündelik hayattaki duruşlarımız için değil.)

    ve burdan çıkaracağınız sonuç da şudur: kimse, bir ötekinden daha değerli değil; sadece uyuşmuyorsunuz, o sizin düşündüğünüz kişi değil, siz de onun düşündüğü kişi değilsiniz; ve sırf bu yüzden, yani birbirinizi olduğunuz gibi kabul edemediğinizden dolayı, birbirinizi acıtmaya başlamışsanız; kırılmadan, gücenmeden, kendinizi değersiz hissetmeden yollarınızı ayırmanız en güzeli.

    bunun için de, bu analizleri yapıp, önce içsel olarak kendimizi hazırlamalıyız; sonra da karşımızdaki kişiye bu düşünceleri aktararak devam edip etmeme noktasında onun da fikrini almalıyız. belki de, onun da söylecekleri vardır ve bu, kendinizi değersiz hissettiğiniz bu ilişkinin gidişatını değiştirebilir. ancak, eğer o da bu ilişkiyi bitirme niyetindeyse, içinizde hiçbir kuşkuya yer bırakmadan bu süreci sonlandırmış olursunuz.

    şunu da unutmayın ki; sizin değerinizi karşınızdaki insan belirlemez, kendi değerinizi kendiniz belirlersiniz. o değer de, bakış açınızı değiştirmekle mümkün. kendi değerinizi, bir başkasının gözünden belirlemeyi bıraktığınızda, hayat daha yaşanılası ve gerçekçi bir hale geliyor. değersizlik duygusuna kapıldığınız an, bunu kendinize mutlaka hatırlatın.

    yazar notu: bu entry, halihazırda bir ilişkisi olup da o ilişki içerisinde kendini değersiz hisseden suserlar için yazılmıştır. platonikler için pek anlamlı olmayabilir.
  • kendinizle ilgili acilen çözmeniz gereken sorunlarınızın olduğunu gösterir.
    bugün o "biri" mehmet'tir, yarın mehmet gider ali gelir, ali gider bilmemkim gelir, ama pattern fiks olduğu için hep aynı olaylar yaşanacaktır.
    kendiniz üzerinize çalışmadıkça, kendinizi sevmeyi, kendinize değer vermeyi öğrenmedikçe sizin değil travmatize bilinçaltınızın seçtiği birileri tarafından mütemadiyen ağzınıza sıçılacaktır.

    imza: geçmişte hep kendini değersiz hissettiren kişileri sevmiş biri.
hesabın var mı? giriş yap