• elli karakter sınırı nedeniyle en anlaşılabilir şekilde başlık açılmaya çalışılmıştır. telefonda kendini savcı olarak tanıtan kişinin gerçekten savcı çıkması durumudur.

    maalesef istanbul'da bir vatandaşın başına gelmiş, karşısındakinin dolandırıcı olduğunu düşünerek hakaret etmiş ve telefonu kapatmış. sonuç mu, bu vatandaşa savcıya hakaretten dava açılmış.

    yahu televizyonlarda kamu spotu bangır bangır "telefonda kendini savcı olarak tanıtanlara itibar etmeyiniz" şeklinde insanları uyarırken bu ne şimdi? gül geç, karakoldan memur yönlendir gerçek olduğunu ispatla, anlamlı bir şey yap. belli ki karşındaki insan sana değil dolandırıcılara çemkiriyor. siz böyle davalar açarsanız halk "kendini savcı olarak tanıtan dolandırıcılara" karşı nasıl cesaretli olsun.

    ne diyeyim. trajikomik ülkeyiz...

    https://haberport.com/…nca-davalik-oldu-h16939.html
  • savcılar ne zamandır kolluk kuvvetlerini veya resmi tebligat yolunu kullanması gerekirken telefon açıyor?
    vatandaşa aferin gereğini yapmış, ceza meza da almaz.
    devlet ciddiyeti prosedürlere ve teamüllere uymayı gerektirir ki kamu görevlileri de bu konuda azami hassasiyet göstermelidir.
  • sonraki aşama sanırım savcının telefondaki kişiyi parkta kavgaya çağırması...
  • tam bir kara mizah örneği.

    ifade almak için savcının bizzat araması uygulamada görülmediği için, vatandaşımız her şekilde haklıdır. bu davadan ceza çıkarsa, o malum kamu spotunu alıp dürüm yapsınlar.
  • başka bir örneğini yaşadığım olaydır.

    lise son sınıfta öğrenciyken 4 arkadaş bir kavgaya karışmıştık. karşı taraf şikayetçi oldu olay jandarmaya intikal etti. okul müdürünün araya girmesiyle ifade verme soruşturma açılma vs gibi olaylarla karşılaşmadık o dönem. daha doğrusu biz öyle sanıyormuşuz.

    neyse mezun olduk, üniversiteye yerleştik. aradan 3-4 ay geçti bir sabah telefonum çaldı. kendisini jandarma olarak tanıtan bir kişi ilçe jandarma komutanlığına gelmem gerektiğini söyledi. tabi ki inanmadığım için telefonu kapattım.

    daha sonra tekrar aradığında olayı anlattı ve ikna oldum. fakat üniversitede olduğum için farklı bir şehirde ikamet ettiğimi belirttim. üniversiteyi kazanamayan bir arkadaşımız gitti ifade verdi, savcı da saçma bir lise kavgası olduğunu düşünerek üzerinde durmadan kapatmış sanırım.
  • söz konusu savcıya soruşturma açılacak mı? tabii ki hayır. ceza almasa bile sıradan vatandaş davalı konumuna düşerek adliyeye gitmek zorunda kaldı mı, endişeli bir ruh haline girdi mi? evet.

    o zaman yetki aşımına giden, ego patlaması yaşayan bazı yetki sahiplerini durduracak mekanizma nerede? aranan vatandaş şu süreci yaşayarak mağdur olmuş zaten, bu mağduriyetin tazmini ya da cezai karşılığı var mı? yok...

    siz yine de kendini savcı olarak tanıtanlara inanmayın, dolandırılmak yerine en fazla adliyeye gider hakime durumu anlatırsınız.
  • (bkz: savcı ve hakimlerdeki muazzam aşağılık kompleksi)

    ekşi sözlüğün en nefret ettiği meslek grupları:
    doktorlar,
    öğretmenler,
    dolmuşçular
    ve taksiciler.

    ama benim bu ülkede en rahatsız edici bulduğum ve mümkünse toptan mesleklerinden ihraç edilmesi gerektiğini düşündüğüm meslek grubu ise savcılar ve hakimlerdir.

    milyon kere yazdık, milyon tane böyle fecaat örnekle karşılaşıyoruz. ama bu meslek grubundaki o ulvi mesleğe zerre liyakatı olmayan bir kısmının sebep olduğu bu gibi haberler bitmiyor. (öğretmenleri halı sahada "önce ben oynuycam" kavgasıyla tutuklatan, trafikte insanlarla yol verme kavgası edip daha sonra o kişinin evine haksız ceza makbuzu yollatan vs tiplerin rezaletleri)

    halbuki egolarını ve komplekslerini ehilleştirip kendilerini eğitebilmiş bireyler olsalar, bu gencin gayet doğal ve haklı sebeple bu tepkiyi vermiş olabileceğini idrak edebileceklerdi. devleti de (ve dahi zaten yoğunluğundan şikayet ettikleri yargıyı da) kendi ucuz meseleleri ile ekstradan meşgul etmezlerdi.

    fakat heriflerde öylesine bir kompleks oluyor ki, acaba çoğusu toplumun en, en, en aşağı sınıfından mı çıkıp bu mesleklere yükseliyorlar (!) da bu sebeple ego ve kompleksleri altında ezilip böyle itici kibir hikayelerine neden oluyorlar diye düşünmeden edemiyorum.

    az buçuk hayatın orta seviyesinden çıkıp, her meslek sahibi gibi mesleğini hazmedebilen ortalama bir insan böylesi hazımsız tepkiler vermez. dediğim gibi, sanırım bazısı toplumun en ezik, horlanmış, aşağılanmış kesiminden çıkıyor olmalı ki küstahlığı kendilerine psikolojik bir savunma mekanizması olarak hak görebiliyor.
  • savcı hakkında soruşturma açılması gereken olaydır.

    savcı oldun diye kendini padişah mı sanıyorsun, hakim mi sanıyorsun yargıç mı sanıyorsun sen.
    eskaza beni bir savcı arasa, ana avrat kayarım.

    kendisini savcı yada emniyet personeli olarak tanıtan kimselere inanmayın diye 50 yerde haber geçildi, dizilere filmlere kamu spotu diye verdiler resmen. üstüne birde sen misin bana küfür eden diye olayın üstüne gidiyor. nasıl bir dönem lan bu böyle.
  • karşısındakini anlayıp dinlemeden direkt küfür eden adamı savunmak istemiyorum, ona iyi olmuş.

    ancak bu olaydaki problem şurada: bu konuda televizyona çıkan bazı devlet görevlileri defalarca ana haber bültenlerinde "kendini polis-savcı olarak tanıtanlara küfür edip telefonu kapatın" dedi. devlet adamı nasıl karşındakine küfür et diyebilir? bunu da soruşturmak lazım.

    örnek: http://www.hurriyet.com.tr/…r-edip-kapatin-40047195

    benzer bir şikayeti polis arkadaşımdan da dinledim. telefonda kendilerini tanıttıklarında konudan bağımsız olarak küfür yediklerini anlatmıştı. insanlar artık polis ya da savcı kelimesini duyunca direkt küfür ediyorlar. çünkü devlet küfür et dedi (?).
  • vatandaş savcıya küfür etmişse cezasını çeksin. tamam kamu spotları ile bu tip durumlara itibar etmeyiniz diyorlar ama biri aradı inanmadıysan kapatırsın telefonu geçersin.

    araya küfür etmek lüzumsuz bir hareket. cezasını da çekmeli.
hesabın var mı? giriş yap