• gerekmedikçe konuşmuyoruz.
  • benimki limoni
    siz behiç ak’ın bakışıyla değerlendirin
    https://eksiup.com/p/vr70208hg2t9
  • ben daha iyilerine layığım.
  • hunharca fıstık ezmesi yerken sekiz milyar kalori sınırını aşınca "ye aslanım ye, kimseye hesap verecek değilsin" diyorum. seviyorum kendimi.
  • kendisiyle arası kötü olanın , diğer insanlarla arası asla iyi olamaz .
  • yaşadığım ülke dışında başka bir ülke görmedim. gördüğüm şehir sayısı iki elin parmakları kadardır en fazla. gördüğüm ilçe sayısı yaşım kadar değildir, köy sayısı da öyle. doğduğum şehri, ilçeyi, köyü, görmüşlüğüm yok. sadece birkaç kez uçağa bindim. gün içerisinde çoğu kez temas kurduğum insan sayısı beşi geçmez. babam öldüğünde ağlamadım, üzüldüğüm de söylenemez. en son camiye gireli 25 yıl olmuştur. çorap giymek kadar beni zorlayan çok az şey vardır. yer yön duygum yok. sağımı solumu idrak edemem. kaygı, panik ve öfke yönetilmesi en güç duygular gibi geliyor. mutedil insanların üstlenmiş gibi yaptıkları görevlerin çoğunlukla sorumluluktan azade olmaları üsttencilik mi kolaycılık mı acaba? bunu neden yazdım bilmiyorum.

    genelde insanlara karşı bir şey hissetmiyorum. insana dair her şeyle aramda camdan bir duvar var sanki. yaşamak, deneme çekimli bir rol gibi. yaptığım çoğu şeyi başardım, başardığım çoğu şeyin rol kesme başarısı olduğunu düşünüyorum. bu aynı zamanda başarısızlığın tanımı bana göre. olmayı umduğum yerden daha ilerisine gitmek, gereksiz görünüyor gözüme. gördüğüm şeylerin çoğunu görmemiş olsam bir şey kaybetmiş olmazdım. dünya ve insan gözüme aynı iklim ve coğrafyada yan yana duramayacak olan hayvanların seyirlik bir gaye ile bir araya toplandığı bir hayvanat bahçesi gibi görünüyor. yaşamımı büyük bir kafes içinde kendi kafesleri kendilerine yaptırılanların yaşadığı bir insanat bahçesinde sürdürüyor gibiyim. yaşantımın üst başlığı, ölmeyi beklerken oyalanmak. oyalanmak, uyumak için yapılan mastürbasyona benziyor. hazzı malul yorgunluğu yavan.

    insan ilişkileri düzleminde dışarıdan duyumsadığım en net koku rutubet. herkesin ruhu bir başka şey veye insana duyulan özlemle kirlenmiş ve her özlemin bize kendimizi bok gibi hissettirmesi bundan gibi. aslında olmasaydım da olurdu. bunu niye yazdığımı biliyorum. emek, temas ve dil insanın üzerine konuşması düşünmesi gereken en önemli üç şey gibi geliyor bana. ahlakı, yaprağı çiçeği eşitlik, dalı budağı gövdesi hukuk, toprağı vicdan olan bir ağaç gibi düşünürüm. asgari düzeyde iç hukuk ahlakın, asgari düzeyde iç ahlak da hukukun çekirdeğidir. ahlakın yaprağı çiçeği eşitlik hukukun ki özgürlüktür. eşitlik ve özgürlük ahlak ve hukuk olmadan olmaz. bunları şimdi niye yazdım bilmiyorum. dil ağrıyan dişe değiyor galiba ondan.

    en büyük zaafım boş zaman yaratma...

    istemediğim işlerde yapmam gerekenden fazlasını yapmak beni yoruyor.büyük oranda sezgici, araştırmacı ve içe dönüğüm. meraklı ve rasyonel bir tavrım var. bundan olsa gerek gündelik hayat bana sadece geçimlik bir dünya gibi geliyor.
    zaaflarım çok ama beni en çok yoran zaafım sınır bilmezlik ve beni kendime budandıran en önemli gerçek de bu.

    kendimle aram nasıl?

    görüyorsunuz anlatmaya gerek yok. gördüğünüz üzere kendimi mükemmel şekilde tarif edebiliyorum, hahahaha aferin la bana. yine de bu yazıyı okuyup kendime olan düşkünlüğümü anlamanızı beklemiyorum. geçimlik dünyada kurmak için kıçımızı yırttığımız bir sıçımlık hayatların şerrinden kitaplara sığındım, sığınırım, sığınıyorum, sığınacağım...
  • ağzının tadı kaçmasın diye her şeyi görmezden gelerek kuyruğunu dik tuttuğunu düşünen ali rıza bey gibiyim.
  • - kendinle aran nasıl?
    + hangisiyle?
  • tatile girmesinden birkaç gün önce çalar saat'i izliyordum, ismail küçükkaya son reklam arasına girmeden önce konuğuna "şimdi ben kendime bir kahve ikram edeceğim, isterseniz siz de benimle birlikte içebilirsiniz" dedi. baya güldüm. işte ismail'in o an kendisiyle arası nasılsa benimki çoğunlukla öyle.
  • kendimi sikeyim, hiç beğenmem , çocukluğunu bilirim , o zaman da sevmezdim.
hesabın var mı? giriş yap