• taraf'ın yazı işleri müdürü.

    defne joy evinde fenalaşınca doktor bulmak için sokağa çıkmış, bulamayınca geri dönmüş.

    işte sağa sola akıl verenler bunlar..
  • defne joy foster'ın ölümünde beceriksizliğinden öte korkaklığıyla öne çıkan kişi. evinde rahatsızlanan bir kişi için dışarı çıkıp doktor aramak gibi bir saçmalığı başka türlü açıklayamayız. belli ki bu arkadaş, o gece yaşananlardan kimsenin haberi olmasın diye olayı kendi yöntemleriyle çözme yoluna gitmeye çalışmış. tabii mazallah kızı hastaneye falan götürse ertesi gün tüm yaşananlar ortaya çıkacak, kerem altan da kendi hesabına göre "yakalanacak". yahu yakalansan ne olur yakalanmasan ne olur? bir insanın canı söz konusu. al işte, şimdi hem o insan öldü, hem de senin korktuğun başına geldi.

    netice itibariyle kendi itibarını defne joy foster'ın hayatından önde tutmuş, onu hastaneye götürmek ya da direkt 112'yi aramak yerine sabaha karşı klinik gezmiş bu insan.
  • küçük bey açıklama yapmış, gece gittikleri barda aralarında duygusal yakınlık yaşanmış, eve geldiklerinde de devam etmiş ancak eyleme tam anlamıyla dökülmemiş. velev ki böyle bir şey oldu, henüz toprağa girmemiş o genç bir kadının, 1.5 yaşındaki oğlunun ve gözü yaşlı kocanın hatırına sus.. ya da aslında konuş ki kim olduğunuz, gerçekte nasıl insanlar olduğunuz daha çok çıksın ortaya..

    bu nasıl insanlık, bu nasıl erkeklik, sahiden anlam veremiyorum. insanların kafasındaki soru işareti, neden 112'nin aranmadığı, eve niçin ambulans çağırılmadığı, neden bunca vakit kaybedildiği ile ilgili, yoksa kim kimden hoşlanmış, kimin evine gitmiş bunları merak etmiyoruz. vatanı kadın memesine satmakla övünen bir adamın oğlunun, geleceği adına neler yapabileceğini biliyoruz ama artık..

    http://www.milliyet.com.tr/…011/1347702/default.htm

    edit: açıklama yapmamış, ifadesi basına sızdırılmış. ne fark etti? gereksizlik hala aynı gereksizlik, iğrençlik hala aynı iğrençlik..
  • cidden dayanılır, inanılır gibi değil şurda dönen tantana. the altans diye babasından sövmeye başlayan gerzek davranışa karşın, liberalliğin namını kurtarmak adına adamın (çocuk deyip durmuşlar, sakallı adam lan?) şuursuz davranışlarını aklamaya çalışan ibişler ordusu.

    eldeki veriye bir bakalım, bu kerata (kadın düşmanı hıncal uluç'un kerem altan için kullandığı tabir) neler yapmış. verdiği ifadeyi, saatleri, kayıtları filan da hesaba katarak;

    kerem altan defne joy ile eve geliyor. defne fenalaşıyor, yıkıyor filan defneyi, fenalaştığının farkında tabi,, defne iyi olmuyor (1). kadını evde bir başına bırakıp dışarı doktor aramaya çıkıyor, bulamıyor doktor, dışarda bi 15-20 dakika filan kaybediyor zaten, eve dönüyor, defne hala fena (2), hatta söylediğine göre yığılmış. sonra bekliyor başında, defne hala fena! (3). dışarıda koşturup durmasından durumun vehametini anladığını görüyoruz, eve döndüğünde de durumun vehametinin sürdüğü açık, ve bu adamın, tüm bunların ardından back-up aracılığıyla bir ambulans çağırması için 40 dakika geçiyor (mobese kameralardan kaydedilen eve döndüğü süreyle ambulansın arandığı süre arasında geçen süre). 40 dakika ya, yapmayın allahaşkına. ambulans 8 dakika sonra geldiğinde defne ölü. bu da bana, malesef, nihayet ambulansı aradığında defne'nin ölü olduğunu düşündürüyor.

    defne joy kerem altan'a ilk başta ambulansı filan aramamasını söylemiş olsa bile, -ki bence böyle bir şey olsa kerem altan bunu belirtirdi- kadının durumu ciddileştikten sonra (ya da en azından örneğin doktor filan bulamadıktan sonra) sktiredip araması gerekirdi. ama yapmadı ve kadının başında resmen ölmesini bekledi, gibi görünüyor şu haliyle en azından. bu adamın defne joy'u kasıtlı öldürdüğünü filan asla söylemiyorum, insanlar kasıt olmadan da kötü şeyler yapabilirler (ve bu kötü değil düşüncesiz olduklarını gösterir fakat kuşkusuz düşüncesiz olmak daha iyi bir şey değildir) işin içinde niyetli bir kötücüllük aramıyorum, o kadarını beklemiyorum yani, ama şunu teslim edelim, katil değil ama hatalı yahu, resmen şuursuz. bu kadar basit. ambulansı aramayı akıl edemedi değil, bilinci yerinde görünüyor gayet durumun da farkında, ama gayet düşüncesizce davrandı ve defne öldü. biri demiş türkiye'deki en cahil insan bile yapmaz bunu diye, aynen öyle. adamın eli ayağı dolaşsa paralize olsa neyse, ama ne sarhoş, ne korku refleksi gösteriyor ne de panik atak geçiriyor bu kesin. madem bu adamı aklıyosunuz, mazur görüyosunuz, allah akıl fikir versin diyorum. birinizin evinde bir gün ne ben ne de başka biri yığılsın isterim. korkarım ben sizden. sizin tavuk vicdanınızdan. ihmalkarlık yine bir can aldı diye her gün haber çıkan ülke değil zaten burası. ve beklenmedik bir durumla karşılaşma, yapacağınız en denyo hareketleri kendiliğinden meşru kılacak, merak etmeyin.

    defne öldü ama bir yandan da bir sürü can kurtarmış oldu belki bu vesileyle, acil durumla karşılaşınca ne yapacağını bilmeyen şuursuz kitleye bir ders vermiş oldu. yanında biri yığıldı, bilinci gitti, gelmiyor, naparsın? ambulansı ararsın, olmadı hastaneye götürürsün. başında oturup ölmesini bekleme ama.
  • saat gece 11.30 falan. bostancı'da evime gidiyorum. normal bir gece. işten gelmişim, arkadaşlara aramış tekrar çıkmışım vesaire. neyse klasiktir anahtarı unutmuşum evde. zile basıyorum abim evde ya, yok arkadaş adam açmıyor kapıyı. ışıklar yanıyor evde, tv falan da açık belli, ama ne zili duyuyor ne telefonu ne de camı vurmamı. 5 dakika geçiyor hala duymuyor. çilingiri arıyorum ve bir taraftan da çilingirin yönlendirmesi ile polisi arıyorum...

    abartmıyorum polis 2 dakika sonra geldi, beraber kapıya vuruyoruz, biraz ortalığı karıştırdı onlar, çok bağıra bağıra konuştular apartman uyandı ama abim hala uyanmıyor. tırsıyorum tabii, bayağa tırstım meraklanıyorum bi de.

    polislerden biri sakinleştiriyor beni, "dur olm rahatla bişi olmaz diyor". o arada ambulansı arıyor diğer polis her ihtimale karsı ben aradığım anda buraya ambulans gönderin gibisinden.

    ben heyecanlanıyorum ama aradan geçen zaman içinde bizimki kapıyı açıyor hiç bişi yokmuş gibi, bayağa zaman sonra ama. bütün apartman uyanıyor ama bizimki en son uyanıyor. ya uykusu ağır, ya da gripti bu adam ya duymadı heralde; korkusu yetti bana.

    neden anlatıyorum bunu, birilerine bi şey olması değil de olma ihtimali varsa bile polisi, ambulansı aramada sakınca yok benim gözümde. kerem altan bunu yapmamış, ya korktu ya ürktü ama neden back-up'ı aramış? zaten istanbul'un göbeğindesin. saat sabah 5 ,trafik de yok 5 dakikada gelir ambulans. soğuk kanlı olamamış sanırım, ama her durumda da bize ne yazık ki yorum yapmak düşmez ama yaptık bi kere.

    polisi, 112'yi aramak o kadar zor olmamalı. ve inanın hemen geliyorlar, ben bunu gördüm.
  • hastaneye giderken hastayı evde unutmuş olan, 112'yi aramayı da akıl edememiş olan, kıza dünyanın zamanını kaybettiren şahıs.
  • uluslararasi gecerli ilk yardim sertifikam var. ilk yardim egitimi almis biriyim yani. 3 gün süren egitimin sonuna dogru, egitmen "simdi bir deneme yapalim" dedi, ve birden "aman allahim" diyerek pat diye kendini yere atti. sinifta hepimiz bunun rol oldugunu biliyoruz ama ona ragmen oldugumuz yerde cakildik kaldik. taa bir süre sonra aramizdan biri kalkti da sonunda gidip kadina bize ögrettiklerini uyguladik.

    bu sertifikayi aldiktan sadece birkac ay sonra da mutfakta esim konserve kutusunu acarken parmagini derince kesti, bir yandan ciglik atiyor, bir yandan da aciyla elini deli gibi salliyor, oraya buraya kan sicriyor. ilk anda ne yapacagimi sasirdim, deli tavuk gibi ortalikta döndüm, esim bana yardim isteyen gözlerle bakiyor bir yandan, neyse sonunda kendimi toparladim da ilk yardim cantasindan sargi bezi alip ögrendigim sekilde parmagina tampon yaptim, sonra atladik arabaya hastaneye gittik.

    kerem altan bahsedilen gece gec saatte eglenceden dönmüs, büyük ihtimal hem alkollü hem yorgun. o durumdayken arkadasi nefes darligi geciriyor. o panik durumunda yardim istemek icin disari cikmis, sonra bulamayinca geri dönmüs. yaptigi hareketlerde bir kusur bulamiyorum. 112'yi arasaymis, ambulans cagirsaymis demek kolay ama insanin en ilk secenek olarak en dogru hareketi yapmasi ne yazik ki her zaman mümkün olmuyor.
  • sevemedim seni kardeş, kusura bakma..

    bunun bana göre nedenleri var, sayayım;

    birincisi; o deli dolu kızı çok severdim. o beni hiç görmedi veya tanışmadık olsun. severdim o değişik insanı. herkesin kasıntı kasıntı gezdiği dünyada insancıl , insana yakın durduğu için severdim. sanki aldatılan, sevdiceği başkasının yanında can vermiş gibi üzdün beni.

    ikincisi; senin özel hayatın seni ilgilendirir, amenna..bana ve hepimize bok yemek düşer.
    ağzından kan gelen bir insana hâlâ votka servisi yapıyorsun. nuri alçovari hareketin kızdırdı beni.. belki çok yanılıyorum,öyle olmadı o olay, özür dilerim senden ama nedeni birinci nedendir..

    üçüncüsü; olan biten senin evinde diye çağırmıyorsun ambulansı, önce kendini düşünüyorsun, adını düşünüyorsun, orada bir insanın can vermesi değil senin derdin, işin içinden bir an önce kendini sıyırmak..belki öyle değil.hepimiz gibi ne yapacağını bilemedin, panikledin, korktun. aynı durumda ben olsam belki ambulans yerine komşuları kaldırırdım ya da daha saçma şeyler yapardım. kusura bakma, sevmiyorum işte seni.

    dördüncüsü; bir zamanlar beraber olduğum astım hastası eski kız arkadaşım geliyor aklıma. aynı şeyin onun başına gelmesinden korkuyorum. senin gibi kötü adam kılıklı(belki de son derece temiz ve iyi) kriz yönetiminden sınıfta kalmış sakallı bir insanın evinde one night stand yaparken can verme olasılığı sıkıyor canımı. senin başına gelen şeyin , ileride kendi başıma gelme ihtimali, apışıp kalma ve akabinde sevdiğim insanları kaybetme kaygısı dağlıyor içimi , kimbilir...

    kusura bakma sevmiyorum seni. git o sakallarını bi' kes, belki hakkındaki düşüncelerim değişir.
  • gazete karşısına çıkıp açıklama yapmış gibi bir hava yaratılıyor. dikkatli okursanız hakkındaki haberlerin başında "altan’ın ifadesinde geceyi şöyle anlattığı öğrenildi: " diye bir ifade var.

    burada bir saygısızlık varsa önce o ifadeyi basına sızdıran poliste sonra o ifadeyi haber yapan gazetecilerde var. adam tabii ki en ince ayrıntısına kadar geceyi polise anlatacak, anlatmak zorunda.
  • polise verdiği ifade basına sızdığı için linç edilen genç altan. ironiye bak be.

    edit: taraf'ın yazı işleri müdürü olması nedeniyle bu sızma işlerinin nasıl can yakabildiğini, ne kadar hukuksuz olduğunu ve nasıl kullanılabileceğini anlamış olduğunu dilediğim insan.
hesabın var mı? giriş yap