• feryadımı duymuş değerli bilim insanıdır.

    (bkz: ota boka kuantum demeyin lan)
    (bkz: ntv bilim)
  • cern'deki deneylere katılan tek türk bilimadamıdır.

    the goddamn particle ile ilgili röportajı için:

    http://www.youtube.com/watch?v=vykccdqdfdm
  • habertürkte izlediğim kadarıyla fizik anlatmaması gereken kişi. tamamen pedagojiden yoksun ve bilen birine konuşuyormuş gibi bir giriş yaptı. "yeni bir parçacık bulunduğu kesin, bozon olduğu kesin, bozunum kanallarının 2 foton ve 4 muon olduğu da kesin...", sunucu direk "hiç birşey anlamadım hocam" dedi, e çok normal hiç birşey anlatmadı çünkü.
  • büyük patlama kuramı ve yaradılış hakkındaki konferansını izledikten sonra tanıdığım bilimadamı.

    http://www.youtube.com/watch?v=palgshb8mg4
  • biz onu ünlü ünlü iyi fizikçi kerem hoca diye severdik, ama o da olmayan felsefe bilgisiyle branş dışına çıkarak, çok konuşan ama birşey söylemeyen eski-bilimadamları kervanında yerini almış.

    teolojik implikasyonları yoğun cümleler söyleyip, bu cümleler yanlış bile olsa kendini alkışlatma modasını takip eden kerem hoca, entellektüel bir ateist olmakla ünlü bir ateist olmak arasındaki farkı görüp, seçimini erken yapmış görünüyor. zira odtu’de yaptığı, big bang konulu ama big bang’ten hiç söz etmeyen sunumunda dawkins’in god delusion kitabından arakladığı “tasarlayanı kim tasarladı” safsatasına yer vermiş. bir diğer ateist olan michael ruse guardian’a yazdığı yazıda dawkins’in bu kitabı yüzünden ateist olmaktan utandığını, nasıl olup da “tasarlayanı kim tasarladı” sorusunu orjinal bir soru zannederek ortaya koyduğunu aklının almadığını söylemektedir. kozmolojik delil tartışmalarının başladığı ortaçağdan beri hem ateist hem teistler tarafından sayısız kez sorulmuş bu soruyu, slaytına vurucu cümle gibi ekleyen kerem hoca, keşke fizik bildiğinin birazı kadar da felsefe bilseydi. azıcık kitap açıp okusaydı, “who designed the designer” sorusunun bin yıl önce “which is eternal, nature or transcendent being” sorusuyla yerin altına gömüldüğünü bilirdi.

    bu batı’da böyle oldu, bizde de devam ediyor. ortaya birşeyler sunan, samimi ateist veya skeptikler hep perdenin arkasında kaldı. ön cepheyi ise ünlü olma hevesinde, sayısız kez çürütülmüş ve felsefi değeri olmayan komik cümleleri argüman diye önümüze süren, ama bu şekilde halk yığınlarını etkileyebildiğinin farkına varıp bunu istismar etmeyi çıkarlarına uygun bulan insanlar aldı.

    kerem hoca batı’dan devşirdiği bu komik argümanları, bilimsel kisvesiyle ülkemizde satmak yerine kendi orjinal fikirlerini paylaşsaydı, ona olan saygım devam edecekti. zira sunumunu izlemeye çok büyük bir beklentiyle başlamıştım. ülkemizde bu inanç konuları artık tartışılabilecek mi diye ümitlenmiştim. maalesef umduğum gibi olmadı.

    cankoçak’ın geçmişine sahip birisinden, new atheism’in türkiye şubesi olmaya uğraşmasını beklemezdim. ben bir sade vatandaş olarak, profesörün sunumundan birşey öğrenmiyorsam, aksine bir sürü felsefi hata yakalıyorsam, bu o profesörün cehaletinden öte kişisel fikirlerini bilim diye satmasına işarettir. kendi öznel, metafizik, sınanabilir olmaktan yoksun iddialarını diploma arkasına saklamaya çalışan insanlar, tarihte kalabalıkları hep etkiledi, ama rasyonel düşünen şüphecilerin gözünde hep şarlatan olarak kaldılar.

    ateist olmak kerem hoca’nın en doğal hakkı, ama insanlara big bang anlatırken kendi fikirleri yerine dawkins’in replikasını sunacaksa, lütfen sussun, biz onu sadece ehil olduğu parçacık fiziği konusunda ve severek dinleyelim.

    odtu teoloji sempozyumunda yaptığı sunum, felsefe derslerinde mantık hatalarına ibretlik örnek olarak okutulabilir. başta irrelevant conclusion olmak üzere, ad hominem, strawman, no true scottsman ve daha nicesi... temel bilim sevdalısı birisi olan bana, fizik bölümlerinde de mantık dersi okutulma gerekliliğini hatırlatan bir sunum olmuştur kerem cankoçak’ınki.

    türkiye’de de bazı fikirlerin sesi yükseliyor diye ümitlenmişken, kendisi yaptığı komik sunumla türkiyenin en unsophisticated ateisti olma yarışında evrimi anlatırken lamarkcı mekanizmadan örnek veren celal şengör’ün hemen yanında yerini almıştır. bakalım branşı dışında, bilmediği konularda yanlış ve saçma konuşarak kendini küçültme yarışında kim galip gelecek...
  • bazı konularda kendisine sinirlenmiştim bir dönem (fare dağa küsmüş, dağın haberi olmamış misali), bu konuların çoğunu hatırlamıyorum şimdi önemli olan onlar değil zaten,

    ancak!

    an itibariyle habertürkte caner taslaman isimli ne iş yaptığına anlam veremediğim kişiye karşı mükemmel bir şekilde konuşmaktadır. helal olsun valla, bu kadar sakin, mantıklı ve düzgün konuşmak kolay değildir.

    (bkz: cern açıklaması sonrası programı)

    edit: kanalı yanlış yazmışım, saolsun nargilemdumanduman uyardı, düzelttim.
  • an itibariyle habertürk kanalında caner taslaman'ın eline tanrı parçacığını tutuşturan fizikçi.
  • din adamına dönüp " o zaman neden okullarda evrim öğretmiyorsunuz" diye sorması tam anlamıyla yeterli olmuştur.
    din adamının savunmak istediği şeyi nasıl savunacağından bile haberi olmadığından oraya çağrılan felsefi tetikçiyi her insan evladı gördü sanırım.
  • kendisini jön zanneden fizikçi. sözlük ateistlerimizin yeni keşiflerinden bu arkadaş. kendisini daha dün tanıdılar ama hemen bağırlarına bastılar. çünkü adam ateizm propagandası yapıyor. bizim sözlük ateistleri bilim adamının allahsızını sever, tarafsızını değil. keşke çok az da felsefe biliyor olsaydı. böylece fizik alanından felsefeye geçip hala fizik alanında konuşuyor olduğunu zannetmezdi. neyse en azindan delilsizce çirpinan ateist kardeşlere siğinacak eğreti bir kapi çikti.
  • 14 mart gecesi ekranda ilahiyatçılar beklerken, caner taslaman gibi bir dehayla karşılaşıp fütursuzca pataklanmış eski-fizikçi. neden eski-fizikçi olduğunu kendisiyle ilgili ilk girdimde anlattım: (bkz: kerem cankoçak/#32457882) bu gönderide ise 14 mart gecesi ellerinin titreyip, oturduğu sandalyeyle atlı karınca gibi bir oraya bir buraya dönmesine sebep olan, yediği ayarları konuşmak istiyorum.

    sözlük erbabı kerem hocanın yediği ayarlardan haberdar olmuş, içleri acımış, taziye mesajları bırakmışlar. ilginçtir benim bu konu altına kerem hocanın big bang sunumuyla ilgili ilk girdimi bırakmamdan hemen önce, 31.08.2010’dan 06.03.2013’e kadar 6 entry vardı. 3 yıla yakın zamanda ekşiciler tarafından 6 entrye layık görülen kerem cankoçak, 15 mart günü birden 6 entry daha almış. sizi anlıyorum sevgili yazarlar, ben olsam ben de böyle yapardım. maçı kaybedenlere üzülüp “üzülme, sen de iyi oynadın” demek insanın içinden geliyor, ya da cenaze evine akın akın teselliye gitmek. bu durum da onlardan farksız. ne de olsa ateizm her zaman kazanmalı, o yüzden caner hoca kerem cankoçak’ı pataklarsa hemen teselli edelim, doğru söylemiş gibi gösterelim. yoksa dogmalarımızı topluma aydınlık diye nasıl satarız?

    şimdi, gönderimi okuyan samimi araştırmacılar için, kerem hocanın saçmaladığı alanlardan kısaca bahsedeceğim. “çok erdemli adam, taslaman’ın eline tanrı parçacığı verdi, süper adam, harika adam, bayıldım” gibi boş kuruntuları atanlar bu saçmalıkları görmezden gelmeyi seçmişler, maalesef kendilerini üzeceğiz.

    1-) “evrenin rasyonel olduğuna dair bilimsel kanıt yoktur” diyerek ilk kıvılcımı ateşlediğinde, fizik ve diğer doğa bilimlerinin en temel kabulü olan “evren anlaşılabilirdir (universe is comprehensible, bilmeyen googlea aratsın)” ilkesini bilmediğini itiraf etmiş oldu. halbuki einstein bu konuyla ilgili “evrenle ilgili en anlaşılmaz şey, evrenin anlaşılabilir olması” demiş idi, ah einstein kerem hocanın verdiği bu “ayar”ı görünce mezarda kemikleri ters dönmüştür, gerçek fizikçi kerem hoca dinci şarlatan einstein’i nasıl da bozmuş ! ama hâlen caner taslaman’ın kerem cankoçak’a “higgs parçacığı peter higgs zihniyle dayattığı için mi varoldu” sorusuyla verdiği ayar kadar büyük bir ayar değildir herhalde. bu sorudan sonra kerem cankoçak’ın el titreme ve sandalye döndürme frekanslarında ciddi değişim oldu.

    2-) “beyin yaratılmadı evrildi” söylemiyle beynin yaratılması ve evrilmesi arasında çelişki olduğunu zannedecek kadar sığ birisi olduğunu gösterdi. okulda okuduğumuz campbell biology kitabının ilk ünitesine aldığı “evrim olmadan biyolojide hiç bir şey mantıklı olmaz” sözünün sahibi dobzhansky, ve insan genomu projesinin eski başkanı collins’in, yani dünyanın en büyük biyologlarından ikisinin ne kadar cahil insanlar olduğunu ortaya koydu. kerem hoca kendilerini bozunca, ne çok üzülmüştür dobzhansky ile collins! “tanrının dili” isimli kitabı yazan evrimsel biyolog francis collins, kerem hocanın yaptığı tespitten çok etkilenip budizmi araştırmaya başlarsa şaşırmayalım. çünkü evrim varsa yaratma eylemi yoktur, böyle buyurdu führer! şey pardon yani kerem! (bu iki isim stüdyoda kendisine taslaman tarafından söylenmişti, nato kafa nato mermer)

    3-) kerem cankoçak sonsuz evrenlere yanlışlanabilir dedi ! evet bunu dedi ! bu teoriler “teori bile değil, hipotez paçavrası” diyen roger penrose ile “diğer evrenleri düşünmek için hiç sebep yok” diyen john polkinghorne ne çok üzülmüştür bu ifadeye... alexander vilenkin taa 2003’te ortaya koymuştu, multiverse modellerin de başlangıca mahkum olduğunu. ama tabi kerem hoca fizik kaynaklarının hepsini sevmez, sadece kendi ideolojisini destekleyenlerini sever. sevgili kerem hoca, benim bir sonsuz odunlar teorim var, diyorum ki bu evrenin dışı odun dolu. lütfen bunu nasıl yanlışlayabileceğimi bana öğretir misiniz? belki sonsuz evrenleri yanlışlayabildiğiniz formül burada da iş görür.

    4-) “hassas ayar yok” diyen kerem hoca, sana scientific american’ın 2002 senesi parallel universes makalesinden küçük bir paragraf alıntılıyorum : “cosmologists infer the presence of level ii parallel universes by scrutinizing the properties of our universe. these properties, including the strength of the forces of nature (right) and the number of observable space and time dimensions (far right), were established by random processes during the birth of our universe. yet they have exactly the values that sustain life.that suggests the existence of other universes with other values” hassas ayarın varlığını dünyanın en seküler bilim dergisi scientific american, bundan 11 sene önce söylemişti. biraz bilim dergisi okumanızı öneririm, beyin sulanmasını engeller. antrophic principle ismi 1970’lerde ortaya kondu. bilim dünyasını 10 yıl geriden takip eden çok akademisyen gördük de, kerem hoca kotayı 40 yıla çıkardı. robin collins, roger penrose gibi devlerin hassas ayar konusuyla ilgili yazdığı sayısız kitap kerem cankoçak’ın dogma süzgecine takılmış, görüş alanına girememiş.

    5-) kerem cankoçak hasan onat’ın yüzüne karşı yayında demiştir ki “ilahiyatçıları çağırırsanız böyle olur”. caner taslaman’dan yediği ayarları ona ilahiyatçı diyerek savmaya çalışan bu kardeşimiz, bilgili bir felsefeci görmekten üzülmüş. sevgili didem arslan, neden stüdyoya kerem cankoçak’tan farklı düşünen birisini çağırıyorsunuz, ayıp değil mi ! aaaa hem de daha bilgili biri, daha da ayıp... çağırmayın, kendi kendine konuşsun, afyonlasın milleti. niye itiraz edecek beyinler çağırıyorsunuz!

    6-) “din kötüdür çünkü mahallede hoca beni döverdi” düzeyinde argüman üreten cankoçak, islam dinini kuran’dan tek bir örnek gösteremeden dini yanlış uygulayanlar üzerinden eleştirmeye kalkınca caner taslaman tarafından yaptığı hatanın adı önüne konularak –straw man- durdurulmuştur. “din adına yaptığını söyleyip eğitimi kötüleştirenler var demek ki din kötüdür” felsefe seviyesindeki cankoçak bu mantıkla şunu da söylemelidir “amerika demokrasi adına yaptığını söyleyerek irak’ı talan etti, demek ki demokrasi kötüdür.” bu mantığa ağzımızla gülmek çok zor.

    7-) “ahlak köklerini evrim teorisinden alır” ve “evrime göre faydalı olan ahlaki açıdan doğru olandır” diyen kerem cankoçak, “ölümsüzlük yoksa herşey mübahtır” diyen dostoyevski, ve ahlakın bir illüzyon olduğunu düşünen nietzche ve michael ruse gibi cahil(!) kimselere haddini bildirmiştir. ne de olsa felsefi derinlik açısından bir nietzche, bir ruse kerem cankoçak’ın yanında nedir ki! kendisi caner taslaman’ın ifade ettiği gibi neyin doğru yanlış olduğu sorusuyla, insandaki ahlak kaygısının nasıl oluştuğu sorularını karıştırmış olsa da, ateist fanatikleri üzmemek için bu konu örtülmelidir. zaten kendisi de nazi metaforu ile yediği ayarı, sandalyede dönme hızını arttırarak örtbas etmiştir. felsefeciler bu çoğunlukçu adamlardaki sığlıktan kaynaklanan özgüveni görse işini bırakır muhtemelen. ama ona ahlak felsefesi okuması yapmasını öğütlemeyeceğim, az önce önerdiğim scientific american makalesini ve kitapları bir okusun da, fizik konusunda kendini bir eğitsin. ahlak sonraki aşama. caner taslaman gibi çok yönlü olmak herkesin yapabileceği birşey değil.

    sonuç olarak, sevgili sözlük ateistleri, 15 mart tarihinde cankoçak’ın ekşi sayfasına attığınız taziye mektuplarını saygıyla karşılıyorum. lâkin yukarıdaki saçmalıklar ortada apaçık dururken, bu kişiyi överken saçmalıkları yanıtlamadığınız sürece, övgülerinizin boş olduğunun farkında olunuz. bayrak sallayan “vaaay kral adammış” diyen fanatik olmak kolay. ben samimi araştırmacıların önyargısız zihinlerini manipule edememeniz için, kendisinin nasıl saçmaladığını yukarıda anlattım. boş övgü ile sistemli eleştiri arasındaki farkı okuyucular takdir edecektir.

    ben de geleneği bozmayayım : geçmiş olsun kerem hoca, üzülerek izledik...
hesabın var mı? giriş yap