kesik
-
ve de bir gülten akın şiiri...
"...
yaşamanın kesik bir yerinde
sevgiler yüzleri düşündürdü
gide gide incelen, kaybolan
uçucu anlamlar kalırdı ağırlıksız
kırılıp dökülen bir şeylerden
şimdi hiçbir şey değiliz doğru mu
bizim için kimse kimsenin bir şeyi değil
ilgiler gündelik giysiler gibi eski inceliksiz
isa'dan bu yana giydiği herkesin
yaşamanın kesik bir yerinde uzun uzun
deli bir adam savruk bir kız
bir duruma bağlarlardı kendilerini
var bilinen sürüp gidecek sanılan
güz geldi mi üst üste üç güz gelirdi
her gün başka olmaktan yüzlerce olurdu
her kuş yüzlerce olurdu anlatılmaz güzel
ufalır ellerimiz tutula tutula
biz şimdi güzleri ayrı ayrı
kuşları güzelsiz yüzlercesiz
bir bakıma öldük açıkçası bu
bir başka bakıma nedensiz evetsiz
unutmaya yaşıyoruz günleri doğru mu
..." -
iç ege'de çökelek için yaygın olarak kullanılan isim.
büdüt: yıllar sonra entry oylanınca fark ettim ki aşağıya kesik ile çökeleğin aynı şey olmadığına dair birkaç iddia ortaya atılmış.
şindi bakınız efem, lor ile çökeleğin lezzetini birbirinden ayıramayan insanların iddialarını önce bir dinleyip sonra bunlara kulak asmamanızı tavsiye ederim. zira lordan peynir tadı gelmez, lor daha ziyade süt kesiğidir ve dolayısıyla lordan almanız gereken tat süt tadıdır. bundan kesinlikle eminim.
emin olmadığım kısma gelirsek: iç ege'de lor diyene de pek rastlanmaz çünkü kesik genelde kendi içinde süt kesiği ve ayran kesiği olmak üzere ikiye ayrılır. zannediyorum lora süt kesiği, çökeleğe ise ayran kesiği denir. yani lor-çökelek ikilisini tattığınızda peynirimsi bir tat almanız gereken, mayalanmış olması dolayısıyla, kesinlikle çökelektir. lor değildir. çökelek almak isteyen biri pazarcıya "süt kesiği mi ayran kesiği mi" diye sorar, "süt kesiği" cevabını alırsa yürür gider. kesin konuştum; fakat emin değilim, sadece bu şekilde olduğunu tahmin ediyorum.
ayrıca sarıgöl, salihli, alaşehir pazarlarını gezer ve burada içine çörekotu konmuş çökelek ararsanız iki sebepten son derece başarısız olursunuz. birincisi çörekotu imalatçının (marketlerde paketli satılan ürünlerden değil, köylünün bizzat yaptığı ürünlerden bahsediyorum) çökelek elde etmek için kullandığı şeylerden biri değildir. dolayısıyla çökeleğin ayırt edici unsuru kesinlikle çörekotu olamaz. başarısız olacak olmanızın ikinci sebebi ise aramakta olduğunuz ürüne çökelek değil kesik deniyor olmasıdır.
ekşimiği bilemem. "al bu ekşimik" diye ağzıma ekşimik tıkan bir trakyalı arkadaşım olmadı. çökeleğe mi yoksa lora mı daha yakın olduğuna ancak tadına baktıktan sonra karar verebilirim. -
ekşimik, lor ve çökelek ile kare ası oluşturandır. lâkin şöyle bir durum var ki herhangi yöremizden bir vatandaşı seçsek hangisinin lor, hangisinin çökelek, hangisinin hede olduğunu ilk tahminlerinde ayırt edemez. ya da eder, belli olmaz yurdum insanının sağı solu. bana kalırsa da şöyle ayırt ediliyorlar. yalnız baştan söyleyeyim, bir egeli olarak yazacağım bunları, "vay efendim bizim burada öyle denmez, böyle denir ona, bilmeden konuşma." ile başlayan çemkirmeler olmasın lütfen. bir hatırlatma daha, bunları ne zaman ayırt etmeye çalışsam sonunda işin içinden çıkamayıp "ulan hepsi peynir işte" deyip kestirip atıveriyorum, ona göre.
şimdi, -bence- kesik ile ekşimik aynı şeydir, bunda bir anlaşalım. tamam hepsi sütten yapılır ama bunu direk evimizde kendimiz dâhi yapabiliriz. şöyle ki, sağıldıktan birkaç gün sonra kaynatılan süt, kaynatılmakta geç kalındığı için kesilir. üzeri kaymak kaplar, daha doğrusu o kaymaklar tane tane olur ve "süt kesildi" denir. devamında bir süzme işlemiyle kesiğimizi elde ederiz. kesik denmesindeki kasıt sütün kesilmesinden geliyor özetle. ekşimik de sanıyorum ki trakya'daki ismi bunun, emin değilim bundan da.
geriye kaldı çökelek ve lor. çökelek, kesik ile eş anlamlı deniliyor ama bence değil. çökelek bir kere çok daha tuzlu oluyor ve içinde çörek otu dediğimiz nefis lezzet bebeklerini barındırıyor. bu da bariz bir ayrım olsa gerek hani. o çörek otuna yine ege'de karaca ot dendiğini de duydum. mesela lor daha fazla benziyordur kesiğe ama onda da bariz bir peynir tadı alırsın. sıfır tuz olur. aslında yok bunun da farkı kesikten ys. bak yine oldu, demiştim ayırt olmuyor bunlar diye. en iyisi siz lora bir miktar zeytin yağı döküp üzerine biraz da pul biber ekleyin ve enfes bir lezzet elde edin kahvaltınız için. çatalla yemeyin, günahtır. ekmekle dalmalısınız.
bir de minci var bak, ona hiç girmiyorum. hülasa, ekşimik=kesik=lor/çökelek gibi bir denklem kurabiliriz bence. -
"bıçak kesmiyor" diyerek ameliyat esnasında para isteyen doktorun elindeki bıçaktan bozma bistüri şahidimdir ki, bıçak kesiyor. doktor yalan söylüyor. keskin olan her şey kesermiş. kelime köküne bakmak bile buna kafiymiş.
zaten super mario'nun tek canı kalmış haliyim. bir de salatalık soyarken mavi saplı, lazerle bilenmiş bıçakla parmağıma kesik atmak günün tescilli başarısızlığı oldu. ya sağ elimin komplosuna gittim ya da bıçak "a bu da salatalık. bunu da keseyim" dedi. kurşun adres sormazken, bıçak da salatalık sormuyor. ortada bir hain, bir kesik ve bolca kan var.
ilk bulduğum peçeteye yazık oldu. garibim fabrikasyon aşamasından kim bilir ne hayallerle çıktı. ideali peçete koleksiyonuna girip senelerce orada kalmaktı. fakat gerçek, asla aklına gelmeyecek şekilde oldu. ipeksi dokusuna kan değdi bir kere. buruştu, sertleşti. b rh+ oldu. sarıldığı parmağın şeklini aldı. kare olarak başladığı hayatına, şimdi koni olarak devam ediyor.
kanama azaldı sanki. galiba kendime ilk yardımım işe yaradı. ikinci yardıma gerek kalmayacak. zaten iki ve sonrakilerde ne yapılır bilmiyorum. kanayan yere tıpa takmak, siyah elektrik bandı çekmek, kesiği alçıpanla kapatmak gerekirse diye çekiniyorum. parmağımda bir sızı. ah bıçak ah, sabah sabah ne işler açtın başıma. -
argoda maddi bakımdan düşkünlüğü, parasızlığı temsil eder. tam vurguyu vermek için işaret parmağınızı baş parmağınızla gerdirmek suretiyle boğazınıza vurarak verirsiniz.
(bkz: kesiğim abi ya) -
bir cemal süreya şiiri;
" sokaktaki adamların gözlerinde yitik
nasıl oluyor bir türlü anlamıyorum
arada bir barış arada bir gökyüzü
her şeyin güzeli aşkla beraber
kesik kesik
hiç durmadı aşk dursa bile dünya
insanlar sevdiler hep bazı insanları
gece inmesin gözlere ve sokaklara
vücutlar arasında kadınlık erkeklik
aşkla ayakta
ama ne var eskisi gibi değil
bir başına değil aşk başka sevilerle koşullu
meselâ barışla arada bir gökyüzüyle
her şeyin gerçeği insanlıkla beraber
aşk ünlü güzellik
bir şey var değişen belli besbelli
hangi şarkıya gitsem görüyorum
açılan gözlerinde büyük büyük
almış insanları bir düşünce
hürriyet eskidi " -
bir peynir cesidi... pide ye falan konur...
-
behçet necatigil şiiri.
bir yerde ne güzel bizden ötelerde
rahat konuşuyoruz
iki şey önemli biri önceki cümle.
şimdi bura neresi buralıyız işte
bir cadde, kereste dolu mağazalarla
uzayan bir cadde
hele gece olunca geçenler - -
bir yerde bir şeyin bizden ötelerde
olması rahatlık bir iki gider geliriz
sonra kesilir sular.
sonra giderilir merak bir susuzluk gibi suda
düzayaktı galiba üç dört basamak
bu gece mi öldü bu - -
ben caddeyi galiba bir şeyle karıştırıyorum
bir yerde iyidir yanılmış olmak.
(yeni dergi, 23, ağustos 1966) -
ekşimike verilen diğer ad.
-
kagit kesigi... bakmayin siz masum gorundugune, ustura gibi keser kagit...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap