• 2000 yılında başlayıp 2001 yılında son bulan gizemli ve faili meçhul cinayetlerdir.. toplam 8 farklı insana ait bulunan kesik bacaklar, istanbul'un muhtelif semtlerindeki çöp kutularında poşete konulmuş, önceden tuzlu suda bekletilmiş ve kanı akıtılmış bacaklarmış.

    bulunan bacakların tamamı genç ve bakımlı kadınlara ait olup, özenle kesilmişken sadece bir bacak erkek bacağıymış ve o da gelişigüzel kesilmiş.

    işin garip yanı cesetlerin geri kalanı asla bulunamamış.

    konuyu detaylı biçimde anlatan mini belgesel
  • büyük ihtimalle yapan kişi öldü ya da hapiste. bir de seri katil olmak acayip mesai isteyen bir iş. çıkıp uygun kurban arayacaksın, öldürmek için yer arayacaksın, bunun için zaman ayarlayacaksın... kaldı ki bu herif daha zoruyla uğraşıyor. hem bedeni saklamakla uğraşıyor hem de bedenden ayırdığı uzuvları sergilemekle uğraşıyor. bu 2 kat daha salaklık 2 kat daha efor demek. yapmaya devam etse kesin yakalanırdı.

    tabi bunları biz götümüzden uydurmadık. seri katillerin bir antolojisi olan mindhunter’ı izlemenizi tavsiye ederim. bir david fincher eseridir ve diyaloglar, uzman yorumları, olaylar tamamen gerçektir.
  • profil ile ilgili kişisel tahminlerim:

    -katil, erkeklerden hoşlanan biri değil, onları kıskanan biri; bunun sebebi de ya iktidarsız(zayıf ihtimal) ya da aşırı çirkin(büyük ihtimal) ve bu yüzden kadınlar ile birlikte olabilen erkekleri kıskanıyor ve onlara aşırı öfke duyuyor. bu yüzden onlara vahşi şekilde muamele ediyor. kadınlara erkeklerden daha özenli muamele göstermesi de bu kanıyı destekler nitelikte.

    -katil, eğitimsiz biri değil, aptal hiç değil. istanbul'a başka bir ilden gelmiş, mantıklı; tahminim üniversite okumak için gelenlerden(yani istanbul'daki üniversitelerden birini kazanabilmiş) ve bar vb. yerlerde part time veya full time çalışanlardan. böylece çevreyi ve kurbanlarını tanıyabiliyor. suçuna ortam hazırlayabiliyor.

    -katilin bacaklara ilgisi ve onları teşhir etmesinin sebebi, kadın bacakları cinselliğin ve erotizmin sembolüdür diyebiliriz yani kurbanların cesedinden geriye bacaklarını bırakması katil için bir skor. bazı erkekler birlikte olduğu kadınların hesabını tutar, başkalarına anlatır ya işte katilinki de o hesap diye tahmin ediyorum.

    -katil, muhtemelen başka bir cinayet işlemeye çalışırken öldü. aksi takdirde cinayetin tadını alan biri yakalanana veya ölene kadar devam eder. yakalansa idi şimdiye çoktan çıkmış olur ve kaldığı yerden devam etmeye çalışırdı ve yine yakalanır, diğer suçlarını da itiraf etmek zorunda kalırdı.
  • aklıma beyza'nın kadınları filmini getiren olay. bu haberi ilk defa ekşi'de gördüm bu arada, üzerinden 20 yıl geçmiş ve sanırım o dönem harici hiç konuşulmamış. en çok fav alan entrydeki detaylar tüyler ürpertici ve bunca detayı hatırlayıp yazabilmek de çok acayip.
  • 3 temmuz 2002 tarihinde birbiriyle ilişkili olduğu düşünülen cinayet sayısı 13'e yükseliyor. ancak son cinayette gövdeden ayrılan bacakların (çağlayan'da çöplükte bulunuyor) yanı sıra galata köprüsünün karaköy'e bakan ayağında başı olmayan, iç organları çıkartılmış gövde de bulunuyor. hürriyet
    aynı haber kaynağına göre bacaklar gövdeden oldukça muntazam şekilde ayrılmış vaziyette bulunuyorlar, bu sebeple katilin anatomi bilgisinden yola çıkarak tıp eğitimi almış/alıyor olabileceği konusuna yoğunlaşılıyor. hatta organların çıkartılmış olması nedeniyle organ mafyası gibi senaryoların üstünde de duruluyor.

    aynı olayı ele alan bir başka haber kaynağına göre ise cesedin kolları, gövdede yer alan organların çıkartılması sonrasında ortaya çıkan boşluğa yerleştirilmiş şekilde bulunuyor. haber vitrini

    bu tarihten sonra ise kesik bacak cinayetleriyle ilişkilendirilen bir cinayet olmuyor/bilinmiyor. ancak son cinayet hem katilin cesetlerden kurtulma metotunu kısmen göstermesi ( dereye/denize atmak) hem de kurbanlarının bedenlerine uyguladığı (iç organların çıkarılması) vahşet anlamında önemli bir yer tutuyor.

    polis 13. cinayet sonrasında katilin anatomi/cerrahi bilgisi olduğuna emin diyebiliriz . buradan yola çıkarak kurbanlar arasında yer alan hukuk öğrencisi merhumenin tıp fakültesinde okuyan erkek arkadaşının çevresi ve tanıdıkları ile ilgili bir araştırma yürütüldü mü belirsiz. yine aynı kurbanın öğrenci yurdundan arkadaşı olan bir kız ögrenciye, oluşan şüphe sonrasında yapılan baskılar ise akıl almaz boyutlara ulaşıyor. soruşturmayı yürüten polisler arasında yer alan 33 kişi, cinayet sonrasında sadece yurt değiştirdiği için kendisinden şüphenilen kız ögrenciye işkence yapmaktan dolayı sorusturmaya uğruyorlar. kız öğrenciye işkence yapıldığı adli tıp incelemesinde kesinleşiyor ve devlet 100 milyar tl tazminat ödemeye mahkum kılınıyor. davacı tarafın itirazları neticesinde tazminat 250 milyar(dava sonuçlandığı zamanki para birimi ile 250 bin tl) olarak belirleniyor. işkence yapmaktan sorumlu tutulan polis amirleri arasında kamuoyu için oldukça tanıdık bir sima da yer alıyor: adil serdar saçan
    hürriyet

    2000'li yılların başında gerçekleşen bu vahşi cinayetler, ekonomik kriz ve siyasi konjonktürün hızlı değişiminin gölgesinde kalarak unutulup gidiyor.
  • ekşi şeyler’i okurken haberdar olduğum seri cinayetler.

    öncelikle 37 yaşında biri olarak, 2000 -2001 yıllarında yaşanan böyle sansasyonel bir olayı hatırlamıyor olmama hayret ettim.

    bu adamın ölmüş olabileceğini düşünmüyorum, başka bir cinayetten dolayı cezaevine girmiş olmalı. son cinayeti 2002 ağustos’ta işlediğini ve bundan kısa bir süre sonra başka bir suçtan içeri girdiğini düşünüyorum.

    dahası, cezaevlerinin fedoncularla bu kadar dolu olduğu bir dönemde, 20 yıl yattıktan sonra bırakılacağını varsayarsak, bu herif seneye aramızda dolaşıyor olabilir.

    2000-2002 yılları arasında şehir kameralarının bu kadar yaygın olmadığı bir dönemde, işlediği suçlardan yakayı sıyırması ve büyük vücut parçalarıyla uzun mesafeler katledebilmesi mümkün.

    benim profil eklemelerim de şöyle olacak eğer kabul ederseniz;

    1) bir kere bu adam bir apartmanda yaşıyor olamaz. üst kat komşum osursa sesini ben duyabiliyor iken, 11 insanın öldürülmesini, parçalara ayrılma sesini komşular duyardı. kan izleri bir şekilde ortaya çıkardı. bu adam ya çok çok uyduruk bir yerde ya da çok iyi müstakil bir yerde konaklıyordu.

    2) kurbanlarını bayıltmayıp sakinleştirici veriyor ve bilinçli ama aciz kalmalarını sağlıyor olmalıdır. bu durum, kurbanı üzerinde müthiş bir güç gösterisi yapmasına imkan verecektir. kurbanlarına kendi tecavüzlerini ve ölümlerini izletmiş olması muhtemel.

    3) katilin daha önce kasap/mezbaha gibi bir yerde çalışma geçmişi olmalı. veya istanbul’da tıp/veterinerlik okuyor olmalı. bu iş uzaktan birine kurşun sıkıp öldürmeye benzemez, bununla ilgili daha önce deneyimleri olması gerekir. hangi kemiği nereden keseceğini, hangi kası nereden ayıracağını biliyor olması gerekir.

    4) profil çıkaran ilk yazarın düşündüğünün aksine, katilin cesetlerden hemen kurtulduğunu düşünmüyorum. tuzlu suda bekletme işlemi ile kurbanın bir tür turşusunu kuruyor ve çürümesini engelliyor. bence tüm vücut parçalarını bir küvette ayrı ayrı salamura yapıyor ve bu parçalardan sıkıldıkça farklı farklı zamanlarda kurtuluyor. polisin belli bir yere bırakılmış veya suya atılmış beden bulamaması da bu yüzdendir. yani 1-2 ayda bir cinayet işlediğini düşünürsek, önceki kurbanın parçalarının işinin bitmesinin 1 gün değil en az 1 ay olduğu sonucuna ulaşırız. tuzlu suda beklemiş bir başı torbaya koyarak, gece vakti bir park/bahçeye gömmek 5-10 dakika almayacaktır.

    5) benim de aklıma yatan; adamın o zamanlar 20’li yaşların ortasında, okumak için şehir dışından gelmiş ancak okulla kağıt üzerinde bir kayıt haricinde alakası kalmamış bir öğrenci eskisi olduğu yönünde. full-time çalışıyor ancak 2001 krizinden etkilenip işsiz kalmış olabilir. 2001 krizinin patlak verdiği günlerle, cinayet sekanslarına bakıldı mı acaba merak ediyorum.
  • bugün cleveland torso ve elizabeth short cinayetleriyle ilgili yabancı kaynakları karıştırırken bu başlığın önüme çıkması kesinlikle tesadüf değil.

    konuyla ilgili hiçbir fikrim yok fakat üstte güzel bilgi verilmiş entry sonucunda ben de taksim üzerinde en ama en çok bulunduğum konumun beyoğlu anadolu lisesi ve etrafındaki bazı yemek yerleri olduğunu fark ettim (patatos vb mekanlar)(oda kule önü).

    cinayetin işlendiği zamanı bilmem fakat 2010-2020 arasındaki taksim ve odakule tecrübelerimden yola çıkacak olursak kesinlikle odakule, kasımpaşa (metro çıkışı), pera, oda kule arkasındaki otopark tarafları hâlâ şehrin en ücra yerleri.

    kesinlikle üstteki analizler çok güzel, bir insanla tanışmak için en güzel lokasyon kesinlikle oda kule önünden istiklalin sonu ve başına doğru yaklaşık +-200 metre diyebiliriz. (pasajlar, kilise, onlarca kafe, onlarca yemek yeri)

    fakat ben şunu anlamıyorum, bu cesetlerin vücut parçaları (torso) bu bölge içerisinde bir yerde olmak zorundalar ve nasıl oluyor da 18-19 yıldır kimse bu ücra köşelerde veya beyoğlu civarında bu parçalar ile denk gelmediler? tarlabaşı civarında bu kadar büyük kazılar yapıldı ve orada da bu tarz parçalar bulunmadılar.
    amerika gibi yerlerde yüzey alanı nüfus başına çok fazla olduğundan dolayı cesetlerin bulunmasının zor olmasını anlayabilirim fakat istanbul'da (20 milyon kişi) nasıl oluyor da kimse bu parçalara denk gelmiyor?
  • 20 yıl sonra neden hortladığı da soru isareti olan konudur.
  • bir sürü şey yazılmış ama çoğu katil üstüne. burada gözden kaçan asıl önemli mevzu 8 kayıp insandan sadece birinin kimliğinin teşhis edilmiş olması. abi bu nedir ya? bu nasıl bir rezalettir?

    türkiye'nin en büyük, en kalabalık, suç oranı en yüksek, en modern şehrinde, hem de şehrin en göbek, en işlek noktalarında kesik bacaklar bulunuyor. şüphelinin yürüyerek dolaştığı nerdeyse kesin gibi bir şey... ve öldürülen yani kayıp ilanı verilmiş olması gereken veya yakınlarının, arkadaşlarının polise başvurmuş olması gereken en az 6 (altı) birbirinden farklı insan var. üstelik ve üstelik bu insanlar kadın. hem de genç, bakımlı kadın. e yuh amk. oğlum bugün bakıyoruz bir tane genç kadının etrafında 3597 tane erkek var. maktüllerin de onlarca tanıdığı, yavuklusu, kankası, manitası, fakbadisi, arkadaşı, dostu, ve özellikle de aileleri nerede? nerede amk?

    polis cesetleri bulmadan işin ucunu bırakarak, suda yeterli arama yapmadan, ve üzerinden yıllar yıllar geçmiş olmasına rağmen bu kadar insanın kimliğinin tespit edilememiş olması gerçekten inanılmaz bir rezalet.

    o kurbanların kim olduklarını bulmadan nasıl çözeceksin amk cinayet serisini? şaka gibi ama gerçek. kurban tespiti yapılamamış, ve halen yok. yahu hiç kimsenin bir sevdiği, bir yakını, bir akrabası, bir seveni kayıp başvurusunda bulunmadı? taa 2000'lerin başlarından beri? bulunmuştur.

    polis bence bu işin ucunu fazla boş bırakmış. özellikle bu kurbanların teşhis edilememiş olması, cesetlerin gerisinin bulunamamış olması, madem köprüden attı, nasıl bulunamaz 6 kişiden herhangi biri? öte yandan elde dna'ları var, kayıp başvurusunda bulunan olası kişilere geriye doğru dna testi yapılarak aile üyeleri tespit edilebiliyor vs. hadi onu bırak elde en azından bu 6 kişiye daraltılmış bir liste olur. 20-30 kişiye filan düşürülmüş olur ortak yanları aranır, ve nihayetinde bu kurbanların kim oldukları ortaya çıkar. biri, ikisi... ama 6 kişi birden. saçma. kim bu kadar tanınmaz, bilinmez, hiçbir kimse tarafından aranmaz sorulmaz olur. fahişelerin bile kendi aralarında grupları olur, birbirilerini kollarlar. kim bu kadar izole olabilir? yabancı? köyden şehre yeni gelmiş, tek başına kimseyi tanımayan? yok. akla ilk fahişeler geliyor tabii. polisin olayın ucunu boş bırakmasının ardında da sanki bu olabilir. dünyanın en riskli mesleklerinden birini icra eden kişi ölmeyi de göze almıştır diye bakabiliyorlar. o saatte orada ne işi varmış gibi... fahişe olduklarını düşünmüşler ve aramaya değer görmemişler... mi? bilmiyoruz. ama bulamamaları çok garip ve bence rezalet.

    hala nasıl hiçbiri bulunamamış olabilir? aklım almadı vallahi. 6'da sıfır. (bkz: incompetency)

    ha şimdi aramaya kalk ki bulasın... muhtemelen (bir de o arada devasa bir haliç temizliği yapıldı) haliç'in dibinde koca bir mezarlık var. iskeletler kim bilir 20 senede nerelere dağıldı, bir insanın bile oltasına bir insan kemiği takılmadı mı, bir kişi bile bir tane insan kemiği bulmadı mı? bu da başlı başına bir acayip. belki de hiçbir kurbanı suya atmadı, belki de arkadaşının arabasını aldı, ormana gömdü, belki inşaatlarda işçiydi, inşaatlara gömdü... yani haliç dediğiniz sik kadar (köprü çevresi ve yakın kıyılar) bir alan. teorize edildiği gibi dibinde minimum 6 insan iskeleti varsa, bir haftalık filan bir dalgıç aramasıyla oradan çuvalla kemik çıkması lazım.

    daha kurbanların kimliğini bilmeden neyi çözüyonuz burada şerloklar :)) kadının bacağı elinde dururken sen onun kim olduğunu bulamıyorsan elinde bırak eşgalini daha gölgesi bile bulunmayan birini bulman beklenebilir mi? maktüllerin kimliklerinin bilinmemesiyle baştan patlamış olay.
  • katlin bulunamamış olmasına aşırı sinir olduğum haber oldu. hani kusursuz cinayet yoktu! 20 yıl geçmiş. katil ilk fırsatta bunu tekrarlayacaktır.
hesabın var mı? giriş yap