• k.k.t.c de üretilen rakıdır. üzerinde göbek atan bir hatun resmi vardır. adını iki duble içene göbek attırmasından almış derler. kıbrıs'a giden eşe dosta ısmarlanır. *
  • tatlılar tatlısı bir rakı. işin erbabını, tekirdağ rakısı ile karşılaştırmaya davet ediyoruz.
  • 35 cl'si 3.5 ytl'ye satılan, şişe arkasında da işten anlamayanlar için rakı mezelerini bir güzel sayan farklı bir rakı. sema veoğlu ltd şirketine göre en itibarlı meze çeşitleri şunlar imiş:
    balık
    beyaz peynir
    domates
    salatalık
    roka
    marul
    maydanoz
    soğan
    tahta (yemeyin la; bi filmden çaldım espriyi)
  • kıbrıs göbek rakısı yazıyor üzerinde. etiketinde göbek atan iki dansöz çizimi var. derhal soğuk su ve buzluğun yanında yerini alıyor. bembeyaz bir masa örtüsünün üzerine ahenkle, zevkle döşenmiş olan soframızı yukarıdan izlemeye başlıyor. “nasıl olmuş abi?” der gibi bir bakış atıyorum şişeye. “ellerinize sağlık gençler” der gibi duruyor sanki o da. gözü hala çıtırdayan sıcacık kalamarda, mis gibi zeytinyağı kokan çoban salatada, deniz börülcesinde, patlıcan ezmede...

    kadehler önümde dizili; şişeyi alıyorum elime. bizim “eski, yeni rakımız” gibi. bilye falan yok. bildiğin gri aluminyum kapak. çeviriyorum, çıtırt diye bir sesle açılıyor. özlemişim bu sesi...

    rakı yağ gibi kayıyor kadehlere. o büyülü koku sarıyor etrafı. limon kokusuyla, mangaldaki deniz levreklerinin kokusuyla, bahçedeki çiçeklerin kokusuyla, hemen ilerimizdeki denizin kokusuyla karışıyor. radyoda çalan sanat müziğiyle karışıyor. bambaşka oluyor bir anda. suyu ekliyorum üzerlerine. direniyor ısrarla suyla karışmamak için; içiride dalga dalga bir mücadele başlıyor. herkes durmuş bu mucizevi olayı izliyor. sonunda kopkoyu, adeta fosforlu bir beyaza dönüşüyor renk.

    usulca kadehlerimizi alıyoruz.

    “e, hadi bakalım hoşgeldiniz !!”
  • abartıldığı kadar güzel değil. tamam fena değil diyelim, o da rakı olduğu için. sonuçta bir rakı ne kadar kötü olabilir?

    tadı biraz acımsı ama tatlı acımsı. ağzı değil içi yakan cinsten. evet ben de anlamadım nasıl bir şey olduğunu. illa bir karşılaştırma gerekse kırmızı burgaz gibi diyebilirim.

    şişesi ise çok güzel ama. tam bir klasik. kapağında kocaman rakı yazar, çok nettir. arkada mezelerin isimleri ve resimleri mevcuttur. ilginç tarafı ise domates ve salatalığın buluştuğu kare. ona bakıp da ağızdaki rakıyı püskürtmemek elde değil. salatalığı dik koyup altına sağlı sollu iki tane domates yerleştirmek kimin aklına geldi?

    ayrıca %50 alkol oranı ile benim bildiğim en yüksek alkol oranına sahip rakı olma özelliğini de taşıyor.
  • tadı ülkemizdeki muadillerine göre** hayli sert, çok yoğun kıvamlı bir rakıdır. üzerine eklenen suya karışmamak için türlü şekillere girer; bu nafile çabalar sırasında beyazının diğer rakılara göre ne kadar hakiki olduğunu görürsünüz. insan gibi içildiğinde** kısa sürede çakırkeyf ediverir. aksi takdirde dağ gibi adamları bile taklaya getirir, çocuk eder. alev kusturur. red dragon a çevirir.
  • akşamcı romantizmine gerek yok, ciddi anlamda kötü bir rakıdır. rakı kültürü olan ve asgari ağız tadına sahip birinin bu şeyi beğenmesine imkan ve ihtimal vermiyorum.

    bahsedildiği gibi sert bir rakı da değildir. aşırı derecede alkol kokusu ihtiva ettiği için adı sert rakıya çıkmış ama sert rakı yoğun anason içerir ve içerken kendini hissettirir. bunda ise tek hissettiğiniz kolonya benzeri bir alkol kokusu. deney tüpü koklamak gibi bir şey.

    hülasa ucuz ve kötü bir rakıdır efendim. içip ağzınızın tadını bozmayınız.
hesabın var mı? giriş yap