• sonuna kadar destek verdiğim kampanya. türkiye kurulduğundan beri halkına bu kadar düşman bir yönetim görmemiştir sanırım.
  • ben keyfi olarak işten çıkarılmak istemiyorum!
    yaşadığım ülkedeki koyunlar sana tapıyor diye yaşam standardımı düşürmene izin vermeyeceğim! tazminat güvencemi elimden almana izin vermeyeceğim! benim babam senin g.tünün kılı değil diye yalakalarının cebini doldurup beni ötekileştirmene izin vermeyeceğim.
    bugün geldin yarın gideceksin, keyifle izleyeceğim.
  • fon demek o anki hükümetin parayı yiyip, diğer hükümetlere geçirmesi olayıdır.
  • her şeyi geçelim, patronların kıdem tazminatı yükümlülüğünün ortadan kaldırılması demek yaşlanan ama emeklilik yaşına henüz ulaşamayan işçilerin, emekçilerin anında ve kolayca kapı önüne konulabilmesi demektir. bunun nasıl bir geleceksizliğe, güvencesizliğe ve ne tür yaşamsal tehlikelere yol açabileceğini oturup bir düşünmek gerekir. unutulmasın ki, bir işyeri, patronun mülkü olsa da, aldığı maaşın karşılığından çok daha fazla zamanını, bedenini ve alnın terini o işyerine harcayan işçinin de, işten çıkarılması halinde, o malı mülkü asıl yaratan ve çoğaltan kişi olarak kıdem tazminatı hakkına sahip olması gerekir. kıdem tazminatı fona dönüştürüldüğü takdirde ise, o karşılığı ödenmeyen emeklerin bedeli patrondan değil, halkın yani yine işçilerin, emekçilerin ödediği vergilerden karşılanacaktır. kıdem tazminatı uygulamasının kaldırılmasındaki hukuksuzluk da bundan ileri gelmektedir.

    (bkz: kıdem tazminatı fona dönüşürse ne olacak)
  • seçim sonrası nasıl da soktular ama hahahaha. nasıl olsa daha diğer seçimlere 4.5 yıl var unutulur gider diyip geçirecekler bunu da. emeklilik yaşını 65e çıkardıklarında millet ellerinde tabut mezarda emeklilik istemiyoruz diye meydanlara dökülmüştü (o zaman türkiyede eylem falan yapılabiliyordu düşünün) sonuç ne oldu? emeklilik yaşı 65e çıktıgı gibi şimdi onu da almak zorlaşıtırlıyor.

    yetmez ama evet, kökle reis. dibi görmeden yukarıya çıkamayız. dolar 3 lira oldugunda da bu cümleleri kurdu, 4 lira oldugunda da. hepsinde millet gitti oyunu verdi. ne zamanka dolar 6 liraya dayandı halk soğan için kuyruga girer oldu anca tepki gösterdi. daha bunlar iyi günler.
  • çalıştığım işyerinde onu savunup oy veren çoğu personel 3600 gününü doldurdu diye tazminatını alıp istifa ediyorlar. keşke böyle bişey olmasaydı da ona oy verenler olarak yıllardır çalışmalarının karşılığını alamasalardı. olan bize olacak sinirliyim.
  • sonuna kadar desteklediğim kampanya.
  • bu arada önümüzdeki 4 yıl seçim yok arkadaşlar.

    bakın bakın kıdem tazminatınız gidiyor. el sallayın.*
  • gündeme gelmesi gereken kampanya.
  • geç kalmış kampanyadır.

    akp sayıştay'ı iğdiş ederken sesi çıkmayan, çılgın yolsuzluk projelerini alkışlayan, 301 tane insan madende katledildiğinde ses çıkarmayan, 16 senede 20 binden fazla işçi katledilirken kılını kıpırdatmayan insanlar başlarına ne gelirse hak ederler.

    daha çok öleceksiniz, çektiğiniz yoksulluk artacak, sizden çalanların ayak işlerini yaparken ömrünüzü çürüteceksiniz belki bir nesil, belki bir kaç. belki de bu düzen hiç değişmeyecek. ancak akıllandığınızda, sayıştay ile kıdem tazminatı arasındaki bağı anladığınızda değişir.

    kıdem tazminatı ile yukarıdakilerin bağlantısını anlamayan varsa boşuna bana mesaj atmasın. survivor, o ses türkiye izlerken çekirdek çitlemeye ve çay içmeye devam etsin.

    ta ki çaykur'da yaptığı yolsuzluklarla zarar etmesi imkansız bir şirketi batağa saplayan, tarımın içine eden akp çayınızı ve çekirdeğinizi elinizden alana kadar.

    son 2 haftadır yaşadıklarımız da yukarıda yazdıklarımın sonucu. şu anda ibb'yi teslim etmeyip, keyiflerince belediyenin içini boşaltıyorlar. bir ihtimal işlerini halledene kadar oyalayıp sonra kaybettik diyerek veya tekrar seçime giderek iyice ezilip ibb'yi ekrem imamoğlu'na teslim edecekler.

    fakat imamoğlu kağıttan bir kaplanın belediye başkanı olacak gibi duruyor. eli kolu bağlanmış, kağıt üstünde yetkisi var ama hareket edemez bir halde çırpınacak. o çırpındıkça da üstüne gidecek yandaş medya.

    ne zamanki hakkın, hukukun, şeffaflığın bir ülkenin kaderindeki en önemli etkenler olduğu anlaşılıp partilerden bunlar talep edilir sandığa gidenlerin çoğu tarafından, o zaman ülke düzlüğe çıkar.

    yoksa kıdem tazminatları gidecek, maaşlarınızdan daha çok çalacaklar, yakınınız ölecek ama sorumlusu ortada olmayacak, gizli kapaklı yapılan torpiller yavaş yavaş alenen yapılacak.

    daha çok ağlayacaksınız. özellikle de hala akp'ye güvenenler. çünkü bir anda cennette değil de cehennemde olduğunuzu fark edeceksiniz.

    aç kaldıkça, sıkıntı çektikçe, haksızlığa uğradıkça efsunun etkisinden kurtulacaksınız.
hesabın var mı? giriş yap