• aidiyetsizlik. geldiğin yerden çok uzak, olduğun kişiden çok farklı olma hali. daha tıp terminolojisinde yeri olan bir hastalık değil üstelik ilacının da farmakolojide yeri yok.
  • ben bile kendimi tam anlamıyla tanımamış iken birinin beni gerçekten tanımasına imkan yok..
  • bunu fark ettiğimde; "en büyük yalnızlığımdır yüreğimin bilinmemesi ve en büyük yoksulluğumdur beni dost bilenin, dost dediğimin beni bilmemesi" diye bir kenera yazdığım gerçekliktir.
  • insanın kendini bile tam tanıyamaması gibi bir durum varken çok da şaşırılmaması gereken durum.

    her yıl kendime hayret edeceğim şeyler çıkıyor ortaya.

    hayat garip.
  • herkes beni böyle görüyorsa ben kendimi başka türlü görüyorsam hangisi gerçek peki,ben olduğum kişiyi biliyorum ama bu kadar çok insan olduğum kişiden farklı bir kişiyi inanılmaz bir aynilikla görüyorsa acaba ben mi yanılıyorum.
  • her insanın kendisine bile itiraf etmeye korktuğu çekindiği şeyler varken, kimse kimseyi gerçekten tanıyamaz, ancak çizdiğiniz profili tanır.
  • "..öyleyse dürüstlük, bir kimse ile ilgili olarak ne kadar şey bildiğindir, hepsi bu."

    nadine gordimer - july's people
  • herkes karşındaki kişiyi işine geldiği gibi yorumladığı için, şaşırılmaması gereken durumdur.
  • çoğu zaman kendime yabancıyken, ikinci bir kişinin beni "gerçekten" tanıması nasıl mümkün olabilir?
  • egoya yönelik tek yönlü bakıştır. sevgi açlığı içerir. bu nedenle zaman zaman ben de böyle hislensem de, "aman öldüm, bittim, çok yalnızım" arabeskisini küçümsüyorum.

    nasıl ki sizi gerçekten kimse tanımıyorsa, siz de bir başkasını gerçekten tanımıyorsunuz. sen kimsin ki biri gerçekten seni tanıyacak? bir ikincisi, sen eğer bir "şey"sen, seni gerçekten tanıyacak kişi de bir "şey". yani karşındaki insan da seni o yönün itibariyle tanıyabilecek zeka seviyesinde. yani o insanın da tanınmaya ihtiyacı var.
hesabın var mı? giriş yap