• dün akşam kardeşimi iş arkadaşı aradı, bitişikteki iş yerinde biri ölmüş onun haberini verdi.

    kardeşimin morali çok bozuldu; noldu çok mu yakındınız neden bu kadar üzüldün? dedim. yok arada konuşurduk öyle çok yakın değildik, üzüldüm çünkü kimsesizdi, dedi. meğerse kimi kimsesi yokmuş, bir annesi varmış o da bir ay önce ölmüş, o öldükten sonra dükkanda yatıp kalkmaya başlamış, 43 yaşında, ölüm raporu veren doktor kalp krizi demiş, kesin sonuç dört ay sonra çıkacak otopsi raporunda belli olacakmış.

    kardeşim, bir başına bir dükkan köşesinde öldü, dedi. adamın ölmesinden çok ölüm şekline üzülmüştü, ben de üzüldüm. şimdi onu kimse hatırlamayacak dedi bir de ona üzüldü.

    kimsesizlik nereden bakarsan bak kötü, insana insan gerek.
  • bu bayramın bana hediyesi bunu fark etmem oldu. esasında hüzünlenirim ağlarım falan sandım da büyümüşüm galiba bir olgunluk gelmiş oşacak ki kabul edip he ya öyle aman napiimle geçiştirdim bu aydınlanma anlarımı. ya eski ben hele ki bu kadar yatak döşek hastayken bu fikir aklına şıpladığı anda basardı zırlamayı. ne değişecekse… aslında kendimin kimsesi olmayı öğrendiğim ve kimse olmadığında daha dingin olduğumdan da olabilir sakinliğim bir de uzun zamandır bu kadar kendi kendime kalmamıştım hasta olmasam nefis eğlenirdim dışarı falan atardım kendimi o leş gibi kalabalığa karışıp tiksiniyorum senden istanbul ama senin gibisi de yok tiratları atardım da bugün yarım saatliğine 2 km yürüyünce ebemi tersten gördüm iyi ki çıkmamışım bayılırdım kimsem de yok ömer seyfettin gibi kadavramı parçalarlardı. var her işte bir hayır. kimsesiz olmayı, hatta bayram tatilinde hasta yatıyor olmayı birileriyle yarışmaya yarınlar yokmuş gibi koşturmaya tatildeyim ben çok eğleniyorum görün çatlayın oh en çok ben gezdim en fazla ben eğlendimcilerin yapaylığına tercih ederim bu arada. midemi iyiden iyiye bulandırıyor bu yarışlar kuyruğunu kovalayan köpekler misali komik de değil üstüne. acınası bayağı yanık yağ kokusu gibi sinmiş herkesin üzerine.
  • bir kemalettin kamu şiiri.

    özellikle son dörtlük can acıtır...

    kimsesizlik

    yıllardır ki bir kılıcım kapalı kında
    kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi
    muzdaribim bu duvarın dış tarafında
    şefkatine inandığım biri var gibi

    sanıyorum saçlarımı okşuyor bir el
    kıpırdanmak istemiyor gözkapaklarım
    yan odadan bir ince ses diyor gibi "gel"
    ve hakikat bırakıyor hülyamı yarım

    gözlerimde parıltısı bakır bir tasın
    kulaklarım komşuların ayak sesinde
    varsın gene bir yudum su veren olmasın
    başucumda biri bana "su yok" desin de
  • garip bir histir bu. ara sıra gelir konar böyle üzerime üzerime. anne, baba, arkadaş tamamdır da hani hep o küçüklükten beri varlığına inandığın insan vardır ya. onun yokluğudur bu kimsesizlik hissini yaratan. uzun uzun konuşabileceğin, uzun uzun dinleyebileceğin ya da sadece bakıp seyredeceğin birinin varlığı. ruh eşi midir bu nedir bilmiyorum. ben ona küçüklüğümden beri "kurtarıcım" diyorum ve oralarda bir yerlerde var olduğuna inanıyorum. kırmayacağım, incitmeyeceğim her şeyimi gönül rahatlığıyla ortaya dökeceğim aynı hayatı yaşamaktan bıkıp usanmayacağım biri olmalı bu.. çıkıp geldiğinde beraberinde birçok şeye şekil verecek güçte biri. belki daha güzel olmayacak ama bir şeyler değişecek. değişen ne olur bilmiyorum. mekan mı, hissettiklerim mi yoksa tamamen benliğim mi ama bir şeyler değişmeli. sıkıldım bu kimsesizlik halinden. konuşamamak, dertleşememek, kafanı koyacak bir omuz aradığında her daim boşluğa düşmek..zor bunlar.. planlarına kimseyi dahil edememek, keyif aldığın şeylere katılacak birini bulamamak.. çok mu zor bunlar ya da hak etmiyor muyum bilemedim. ama bir yerlere davet edildiğimde "hayatındaki insan da gelebilir" denildiğinde boş gözlerle bakmak yordu artık. olana bitene, herkese kocaman bir nanik çekip yollara düşmek istiyorum gönlümce yanımda en sevdiğimle.. sıkıldım artık "başka türlü bir şey benim istediğim" diye diye sızlanmaktan..
  • hem çok güçlü olmaya hem de içten içe çürümeye sebeptir. abi/abla kardeş iyi hoş da anne baba öldükten sonra kimsesizsindir.

    kalbimin ortasına saplanan iki mezar taşı var. tam ortasında. öyle ulu çınarlar gibi, düştükçe en baştan ayağa kalkıp yeniden yükselen bir hayatım olsa da, her düşüncesiz lafta her kasıtlı incitişte biraz daha acıtan iki mezar taşı. kalbim yokmuş, incinmezmiş gibi görünmeme sebep budur, dilimin, sözümün, tepkilerimin soğuk oluşuna da.

    aileye dahil olan kişinin sapsız üzüm olmasından daha iyisi nedir? şamda kayısı. atlanan büyük bir ayrıntı var. sapsız üzüm olan kişi söylenen ve söylenmek istenen her şeyi anlıyor. kimsesizlik anlama ve algılamada bir kayba neden olmuyor zira. anlıyorum ve kalbim biraz daha acıyor. kalbim acıdıkça acıtana karşı soğuyorum. anne ve babasızlığımı vurgulayan her söz sahibiyle birlikte donup kalıyor içimde. nasılsa güçlüdür diye rahat rahat söylenen her şey... sırf öfke kesiliyorum, sırf gözyaşı. ağlamıyorsam akıtacak gözyaşım kalmadığındandır.

    garip olan, sen böyle değildir sitemi. bana senin kimin kimsen yok, varsa yoksa biz varız, bize mecbur, bize mahkumsun iması içeren cümleler sarf etmeden önce düşünecektiniz. hesap soracak kimse yok mu sanıyorsunuz? sanıyor musunuz ki, illa yakaya yapışılıp sorulur hesap denilen şey? hesap kesilir. bağlar kopar. "anne" "baba" hitaplarının içi boşalır. köprünün altından çok su akar, köprü yıkılır.

    zamanda kimi kimsesi de oluyor insanın. çoluk çocuğa karışıyor. ve her incindiğimde, evlatlarım incinmeyecek duruma gelinceye kadar sağlıkla yaşamayı diliyorum.

    "kimsesiz çocukların kalbi üçtür."*
  • en zor olanı koca bir aile içinde yaşanmış olanıdır. varlıkları ile yoklukları eş değer olanların sizde yarattığı berbat bir duygudur.
    kimsesizlik kara bir gölgedir bizi her daim biraz daha boğan, korkutan, insanlara daha çok sarılma isteği uyandıran.
  • günler öncesine kadar müdavimi olduğumuz onkoloji bölümünde arada bir rastladığımız durumdur. kişi kanserdir, epeyce kilo vermiştir ama hastaneye kemoterapi için yalnız gelmiştir. bitmek bilmeyen işlemleri kendisi yapıyordur. kimsesizlik bunu gerektirir çünkü.

    (bkz: hayata dair ic burkan detaylar)
  • belki bir gun kendinizi kimsesiz hissedersiniz ama asla yalniz degil. yalnizlik kimsesizlik degil. sahip olmamakdir kimsesizlik. belkide ait olmaktir birine. asla katha altini ciziyorum sevmek kimsesizlik degildir, payla$amamak* kimsesizliktir. hissetmemek kimsesizlik degildir. hissedememek kimsesizliktir.
  • “ kişinin yalnız başına kalması değil; çaresiz kalmasıdır kimsesizlik.”

    ~ epiktetos
  • başınızı yaslayacak bir taş bulamamaktır.
hesabın var mı? giriş yap