• (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler)
    sadeliği yücelten ve toplumsallığın yozlaştırıcı olduğunu savunan bir tür erdem yolu. efsaneye göre diogenes, bu öğretiyi, kendini toplumsal ihtiyaçlardan yalıtmak için yaşamını bir fıçının içinde devam ettirmeye vardırarak eyleme dönüştürmüş.
  • büyük iskender’e dahi “gölge etme başka ihsan istemem” diyerek meydan okuyan sinoplu diyojen’in yoludur kinizm.

    ‘sinik aklın eleştirisi'nden 'siborg manifestosu'na: 21. yüzyıl için siyaset arayışları’ isimli makalesinde k. murat güney kinizmi şöyle tanımlamıştır:

    ‘küfesinde yaşayıp sokaklarda yatan, herkesin ortasında sıçan, osuran, sevişen, küfreden ve bu nedenle kendisine yunanca ‘köpek gibi’ anlamına gelen ‘kynikos’ (kinik) sıfatı atfedilen diyojen, bu yaptıklarıyla aslında paraya pula, mala mülke ve hatta büyük iskender’in iktidarına dahi en ufak bir değer vermediğini, evrensel ve mutlak bir ahlak, doğruluk ve iyilik tanımı olamayacağını gözler önüne seriyor ve yadırgatıcı davranışlarıyla insanları da yaşadıkları hayata yadırgatıyordu.

    kiniklik, ahlaki veya politik tüm değerlerin anlamsızlığının farkında olup da bunlarla neşeyle dalga geçmek ve her türlü totaliter yapıyı ironi ve alay ile ayaklar altına almak demekti.’
  • küfede yaşayıp bol bol 31 çekmektir. karnını suyla doyurmaktır.

    (bkz: felsefeye ihanet etmek)
  • vikipediden...

    "kiniklerin temel felsefi konumları, zamanın uygarlık değerlerine yönelik aldırmaz tavırları ve eleştirel yaklaşımları tarafından şekillenir. onların temel etik ilkesi erdemdir ve bundan anladıkları da, insanın özgürlüğü ve kendi iç bağımsızlığı ile yaşamını sürdürmesidir. insan, her tür gereksinmeye olan bağımlılığından kurtulmalıdır. dolayısıyla böyle bir erdem anlayışı, bilgi ile temellendirilir; yani, insan ancak bilgilenme aracılığıyla kendisini kuşatmış olan gereksemelerden sıyrılabilir. onlar açısından bilgi ve ahlaki ilkeler bu nedenle salt soyut bir bilme meselesi değil, somut yaşamda yaşanması gereken şeylerdir. kinik filozoflar, bütün bu yaklaşımlarına uygun bir kişilik örneği olarak sokrates'e işaret ederler. kinizme göre, insan kendi kendisine dayanmalıdır, ki erdemli, yani kendine yetebilen bir kişi olabilsin. insanın doğaya karşı geliştirdiği toplumsallık, büyük ölçüde gereksiz ve yozlaştırıcı nitelikler arz eder; kinikler buna karşı doğal ve sade yaşamı öne çıkarırlar."
  • kiniklerin savundukları temel düşünce:

    gerçek mutluluk tüm dış etkenlerden (para pul, mal mülk, iktidar, sağlık,vs) bağımsızdır; çünkü bütün bu etkenler değişkendir, gelip geçici ve rastlantısaldır. oysa gerçek mutluluk değişken ve gelip geçici, rastlantısal değildir ve bu yüzden de değişken olan dış etkenlere bağlı olamaz. dış etkenlerden bağımsız olduğu için, mutluluğa herkes ulaşabilir. gerçek mutluluk elde edildikten sonra da bir daha yitirilemez.

    en ünlü kinik diogenesdir. herhangi bir arzusu olup olmadığını soran büyük iskender'e, "gölge etme başka ihsan istemem" demiştir.

    kinizm ile ilgili olarak, çoğu insanı rahatsız eden bir düşünce vardır: "başkalarının çektiği acıları dert edip kendini sıkma". bu düşünce nedeniyle, kinizm, günümüzde "duyarsızlık" gösteren insanlara atfedilen bir yafta haline gelmiştir. fakat, unutmamalıdır ki, "başkalarının çektiği acıları dert edip kendini sıkmak ve bu sıkıntı, üzüntü sebebi ile onlara yardım edemeden bir kenarda oturmak başkadır, "başkalarının çektikleri acıları dert etmeden, kendini sıkmadan ve bu nedenle soğukkanlı kalabilmeyi başararak, acı çekenlere yardım edebilmek başkadır.
  • kinizm antik yunan felsefesinde ortaya çıkan şüpheci ve gereksinimsizlik okuludur. kinizm bir kuramsal öğretiden daha çok edimseldir, deneyleyendir, yaşayandır. kinik filozoflar, içsel bağımsızlık ve özgürlüğü kazanmak için dışsal bağımlılıklardan arınmayı seçerler. kişi ne kadar az gerekserse, o kadar çok özgürdür onlara göre.
    kynismós sözcüğüne dayanan bu öğreti köpek/köpeksi anlamındadır. kinik felsefeyi yaşayan sinoplu diyojen'in büyük iskender'e "gölge etme" / "güneşimden çekil" tümcesinin her yerde meşhur olduğunu söylersek, yanılmayız sanırım. ancak türkçe'de "gölge etme, başka ihsan istemem" olarak bilinen tümce bu şekliyle yanlıştır; böyle bir şey demez diyojen. ihsan diyojence değildir; diyojen havlayan bir köpek de değildir. diyojen ısırır ve yaralamak için değil, öldürmek için ısırır. hiçbir aforizması eleştiri içermez; her tümcesi analitik bir öldürücü darbedir. iyilik ya da kötülük diyojen'nin ilkesi değildir, o daha çok doğasına göre yaşar; böyle olunca da toplumsala doğrudan karşı durmuş olacaktır, nitekim bütün bir yaşamını toplum içinde toplumdan bağımsız yaşayabilmiştir.
    - atina meydanında mastürbasyon yapan diyojen'e delirdin mi diye çıkışanlara "ah, keşke açlığımı da karnımı okşayarak giderebilseydim" türünden yanıt verir.
    - "insan iki ayaklı kılsız bir hayvandır" diyen platon'un sözleri üzerine diyojen, tüylerini yolduğu bir tavuğu kalabalığa göstererek "işte platon'un insanı" demiş. bunun üzerine platon, hatasını kabul ederek şöyle düzeltmiş tümcesini: "insan tüysüz, iki ayaklı ve geniş düzgün tırnakları olan bir hayvandır."
    kahramanı sokrates'i diyojenle kıyaslayan platon, diyojen'e "deliren sokrates" demekle diyojen'e daha çok değer verdiğinin farkında mıydı acaba?

    yazı :
    halil ibrahim türkdoğan
  • neden kinikler artıyor?

    bertrand russel aylakliga övgu adlı eserinin gençlerin kinizmi üzerine bölümü kinizmin yaygınlaşmaya başlamasının sebebini anlamamızda yardımcı olacaktır.

    russel, bu konu üzerine yazdığı denemenin girişinde, ‘’ batıda gençliğin neden kinik olduğunu anlayabilmeniz için, doğu’da gençliğin neden kinik olmadığını anlamanız lazım.’’ diyerek, söz ettiği doğu ve batı ülkelerinin siyasi ve kültürel analizlerini yapıyor. örnek olarak, rusya’da gençlerin kinizme yönelmiyor oluşunu (iğneleyerek) şöyle açıklıyor:

    ‘’rusya’da gençlik kinik değildir, çünkü orada gençlik bütün olarak komünist felsefesini kabul ettiği gibi, aklın yardımıyla sömürülmeye hazır doğal kaynaklarla dolu koskocaman bir ülkeye de sahiptir. dolayısıyla orada gençliğin önünde, işe yarayacağına inandıkları bir meslek hayatı vardır. ütopya yaratma süreci içinde boru döşerken, demiryolu kurarken ya da köylülere dört millik bir cephe üzerinde ford markalı traktörleri aynı anda kullanmayı öğretirken hayatın amaçlarını düşünmek zorunda değilsiniz. işte bunun bir sonucu olarak rus gençliği zindedir, ateşli inançlarla doludur.’’

    ancak russel’ın asıl önem verdiği nokta neden kinik olunduğudur.

    ‘’eğer zamanımızın batılı genci sadece kinizmle tepki gösteriyorsa, bunun özel bir nedeni olsa gerektir. gençler sadece kendilerine söylenene inanamamakla kalmıyorlar, aynı zamanda başka bir şeye de inanamıyorlar. bu, üzerinde durulması gereken garip bir durumdur. önce, eski ülküleri teker teker ele alalım ve neden bu ülkülerin zamanımız gençlerine, eskiden olduğu gibi bağlılık ilham etmediğini araştıralım.’’

    russel’ın bahsettiği bu ülküleri şu şekilde sıralayabiliriz: din, yurt, ilerleme, güzellik, gerçek.
    kısaca bu 5 ülkünün gençler üzerinde eskisi kadar etkili olmadığını dile getiren russel: ‘’eğer bu teşhis doğruysa, modern kinizm sadece vaaz vermekle ya da gençlerin önüne, bu gençlerin vaizleriyle hocalarının fersude kör inançlar deposu içinden seçtikleri daha iyi ülküler koymakla tedavi edilemez.’’ diyerek, denemenin sonunda şu cümleleri dile getirmiştir:

    ‘’dünyaya hükmedenler öteden beri hep budalalar olagelmiştir, ne var ki, bu budalalar, eski zamanlarda şimdiki kadar güçlü değillerdi. bu sorun çözülemez mi? imkânsız olduğunu sanmıyorum, ama bunun kolay olduğunu da asla iddia edemem.’’
  • temel etik ilkesi erdemdir, insan, her tür gereksinmeye olan bağımlılığından kurtulmalıdır anlayışına sahip fikir akımı.
    anthisthenes mutluluğa ancak erdemle ulaşılacağını, ve bu erdemin de dünyevi hazları yadsımakla mümkün olabileceğini savunmuştur. kinizme ün kazandıran, ise diogenes'tir. diogenes bu öğretiyi eyleme dönüştürmüştür ve gerçek erdeme ancak bu şekilde ulaşılacağını savunmuştur.
  • kiniklerin temel felsefi konumları, zamanın uygarlık değerlerine yönelik aldırmaz tavırları ve eleştirel yaklaşımları tarafından şekillenir. onların temel etik ilkesi erdemdir ve bundan anladıkları da, insanın özgürlüğü ve kendi iç bağımsızlığı ile yaşamını sürdürmesidir. insan, her tür gereksinmeye olan bağımlılığından kurtulmalıdır. dolayısıyla böyle bir erdem anlayışı, bilgi ile temellendirilir; yani, insan ancak bilgilenme aracılığıyla kendisini kuşatmış olan gereksemelerden sıyrılabilir.*

    uzun lafın kısası

    (bkz: sahip oldukların zamanla sana sahip olur)

    (bkz: fight club)
  • sokrates'den esinlenen diogenes,antisthenes ve krates gibi,insan için en büyük mutluluğu her türlü gereksinim ve tutkudan uzak bulunmaktan ibaret saymakla kalmayıp,topluluk törelerini de hor gören eski yunanlı filozofların bağlı oldukları akım.
hesabın var mı? giriş yap