• kırılan nesneyi eskisinden daha güzel ve değerli hale getirmek amacı ile çatlak ve kırıkların altın kullanılarak onarılması esasına dayanan japon sanatı.
    https://www.google.com.tr/…i=nykxt9cnoirn4qtcz5cpcq
  • kırılan nesnelerin altın, gümüş veya platin kullanılarak onarılması, kırılan yerlerin gizlenmesi yerine daha da belirgin yapılması ve oluşan kusurları sevme sanatı. altın onarımı anlamına gelen bu sanat, antik japon felsefesinde kırıkları değerli bir şekilde onararak yeniden var olma çabasını öğretiyor.

    değerli kırıklar sanatı...

    sol kolumda çocukluğumdan kalma bir yara izi var; dirseğimin üstüne düşmüşüm ve parçalı kırıkla oluşmuş, doktorlar platin kullanarak onarmışlar tıpkı kintsugi gibi.* kas ve yağ dokusu yok, kemiğin üstünde dikişli deri var sadece, sağ koluma göre oldukça ince yani epey kusurlu görünüyor. üstüne dövme yaptır ya da estetik yaptır diyenler oldu ama hiç düşünmedim bunu, hatta istemiyorum, sanki de bu halini daha çok beğeniyor gibiyim.* bir kintsugi çömleği kadar estetik görünmüyor elbette ama iki yaşımdan beri benimle ve hep benimle olmaya devam edecek.
  • hayranlık uyandırıcı bir buluş. oldukça derin anlamı olan sanat. uzak doğu felsefesinin bizlere armağanı.

    kırılan bir nesneyi altınla birleştiriyoruz ve eskisinden daha güzel daha değerli oluyor. sanatlı oluyor. vay anasını.
  • - "bana getirilmişti.
    kırdım.
    nasıl oldu bilmiyorum:
    galiba sallantılı, dengesiz bir yere koymuşum, yeterince dikkat etmeden; sonra, ters bir hareket etmisim, düştü, kırıldı...
    yeterince düşünmemiştim üzerinde, demek.

    elimdeki, artık, birkaç iri parça ile bir sürü ufakcığıydı; bazısı, neredeyse, kırıntı, kıymık - öyle, dağılmış duruyordu.

    tek tek bir yere topladım hepsini: yok olmamalıydı.

    gittim, uygun bir zamk aldım.

    geldim, hepsini bir kağıt üzerinde düzenleyerek, biraraya getirmeye başladım: şu parça, buna uyuyor mu? ya, bu şuna...

    zamanla, parçaların kopma noktalarındaki dokularının; ve zamkın, tutma ve yapıştırma niteliklerini, öğrendim.

    bazı parçalarsa yapıştırılamayacak kadar ufaktı; onların bulunmaları gereken yerlerde boşluklar oluştu.

    tek tek yapıştırdım, yapıştırabildiklerimi. çok uğraştım. sonunda ortaya aslının eğri-büğrü bir simgesi gibi birşey çıktı.
    ve şu tümce:

    - "dikkatsizlik ederek düşürüp kırdığın -sevdiğin kişinin izlerini taşıyan; senin için değerli- bir nesneyi, parçalarını tek tek toplayıp, dikkatle -saatlerce uğraşarak- özel olarak aldığın bir zamkla yapıştırıp onardığında, ortaya, orası burası eksik-gedik, yamru-yumru bir şey çıkar - ama eskisinden de daha değerlidir artık; çünkü, şimdi, senin izlerini de taşıyordur.

    başka birşey yapamazdim".

    (bkz: oruç aruoba)
    (bkz: yakın)
  • kırılan parçaları birleştirme sanatı:

    "bu sanatın özelliği ortaya çıktığı dönemin koşulları göz önüne alındığında daha çok ortaya çıkıyor. zira o yıllarda batı’da, kırılan objelerin değerini yitirdiği ve bir daha kullanılamayacağı inancı hakimken, doğuda yükselen bu zanaat yeniden kullanım gibi ulvi bir amaca da hizmet etmiş oluyor.

    27 yaşındaki japon kintsugi sanatçısı muneaki shimode, kintsugi’yi, “bozduğunuz bir şeyi kendinizin tamir ettiği, güzel bir yaşam biçimi.” şeklinde tanımlıyor. önemli olan kırılan eşyaların deformasyonlarını gizleyerek “eskisinden daha iyi” ya da “yeni gibi” bir hale getirmek değil, tam tersine bu deformasyonları mümkün olduğunca ortaya çıkarmak."
  • “the world breaks everyone, then some become strong at the broken places"

    e. hemingway

    yukarıdaki alıntıyla başlayan yazı için: http://sarikent.blogspot.com.tr/2016/06/krk.html
  • kintsugi sanatı bize "kaos düzendir." diye sesleniyor sanki. james joyce'un muazzam bir şekilde ifade ettiği gibi "kaosmoz"dur. şeylerin bir anlık görüntüsü güzellik halini alıyorsa bunun biçimle değil, daha çok alışkanlıkla ilgisi vardır. biçimin doğası mütemadiyen bozulmaya, değişmeye, yani dönüşmeye dayalıdır. bu yüzden kintsugi veya diğer adıyla kintsukuroi sanatında kırılan bir nesneye değil kaosa bakmayı öğreniyor gibiyiz. kırılarak formunu terk eden nesne olmaya devam ediyor aslında, ondan kırılışını devralarak kırılmış olanı bir düzene değil, kaosu sanata çeviren bir sonuçla karşılaşıyoruz. aynı düşünceyle kintsugi felsefesi acıları unutmaya çalışmayın, bunun yerine kırılan yeri kendiyle onarın diye sesleniyor.

    bizdeki kırık vazo hikayesine hiç benzemiyor, biz kırılan vazoyu terketmekle övünüyoruz neredeyse, zira haklı çıkmak gibi bir niyetimiz var.
  • sadece altından yapılan; gümüşten yapılanına gintsugi denen sanat. zira "kin" altın, "gin" gümüş demektir. ("tsugi" de dolgu/yama.)
  • death cab for cutie'nin bu ayın sonunda yayınlanacak yeni albümünün adı.
    albüm bir ayrılık albümüdür ve ismini aldığı japon sanatıyla direkt olarak ilintilidir. gönderme yaptığı iki ayrılık vardır: solist ben gibbard'ın zooey deschanel'den ayrılması ve chris walla'nın gruptan ayrılması.

    ayrılıklar sonucu bütünlükleri bozulmasına rağmen aradaki çatlakları tamir ederek daha değerli bir noktaya geldiklerini ifade eder.

    track list şöyledir:

    1. no room in frame
    2. black sun
    3. the ghosts of beverly drive
    4. little wanderer
    5. you've haunted me all your life
    6. hold no guns
    7. everything's a ceiling
    8. good help (is so hard to find)
    9. el dorado
    10. ingenue
    11. binary sea
hesabın var mı? giriş yap