• koray ve neriman arkadaşım olsun istiyorum, üçümüz havuz başında galete yiyip gerzek gerzek konuşalım istiyorum. hayali bile kahkaha attırıyo.
  • öncelikle belirteyim ben de bu dizinin sıkı bir takipçisiyim. lakin türk dizilerindeki bu başrol erkeklerin başrol kadın oyuncuları sıkıştırması, böyle tutup kendine çekip öpmesi gibi zorlama içeren hareketler beni inanılmaz derecede rahatsız ediyor. ve ne yazık ki sadece beni rahatsız ediyor. okuduğum ve gördüğüm kadarıyla etrafımdaki kadınlar bundan oldukça hoşnut. sözlerimin yanlış anlaşılmasını istemiyorum umarım doğru sözcükleri seçebilirim. bana bunlar erkeğin kadına tacizini teşvik eden hareketler gibi geliyor. adam kovalıyor, kız istemiyorum diyor ama aslında aşık. sonra adam kızı her yerde sıkıştırıyor, "dur ,gitme ,yapma "tarzı emir kirpleriyle konuşmalar, burdan bir yere ayrılma diye emir vermeler... ve bu sıra esas kızın hiç sesinin çıkmaması, sen benimle ne biçim konuşuyorsun bile diyememesi, sadece mest olmuş bir şekilde alık alık bakması...benim yurdumun gerizekalı erkeği de aşkı böyle bir şey sanıyor. kadının peşine takılıyor, sonra kadın hayır dedikçe bizim salağın hoşuna gidiyor. başlıyor sözlü tacize, orda burda sıkıştırmaya. bir de görüyor ya dizi izleyen kadınlar bundan oldukça memnun. demek ki kadın sıkıştırılmaktan kendine öküz gibi davranılmasından hoşlanıyor diyor kendi kendine. ve ne yazık ki tv deki yaz dizilerinin çoğunda var bu durum. verilen mesajlara biraz daha dikkat edilmeli diye düşünüyorum.
  • fragmanından anlaşılacağı üzere iş adamıyla garson kızın arasındaki olayı anlatan dizi. yahu şu dizileri yapma demiyorum hobi olarak yapın ama türk kızını çok etkiliyorsunuz. böyle sosyal statü farkı içeren ilişkileri görüp özeniyorlar ondan sonra "acaba bi holding sahibine varır mıyım?" diye hayal kuruyorlar. sıfırın altında özgüvenleri birden tavan yapıyor. kezban hastalığı başlıyor, sonuç hüsran.
  • birbiri için yanıp tutuşan iki sağlıklı bireyin yan yana yataklarda sevişmeden durmayı başardığı dizi.

    bu ne amk!
  • sağlam cinsel alt metin yüklü bir dizi (olumsuzlamak için söylemiyorum yalnız analiz yapıyorum).

    sekreter-patron, tecrübesiz erkeklerle muhattap olmuş üniversite çağı kızı - zengin, hükmeden, güçlü iş adamı, köle-efendi fantezilerini okşamak üzerine kurulu olsa da dizi, bunu lokalleştiriyor ya da türkiyelileştirerek yapıyor, böylece izleyicilerimiz seyir sırasında 'lan acaba' olmuyorlar.

    dizinin büyük bölümü patron olan zeki, güçlü, kaslı, üstten bakan, neredeyse aşağılayan, emir veren, himaye eden sert görünüşlü erkeğin; çıtı pıtı, beyaz tenli, bebek yüzlü, çekici, tecrübesiz, çekingen, ürkek kızı her bir bölümünde aşağılama, üstün gelme, emir verme unsurları vesilesiyle kendine hayran bırakmaları sekansları ile geçiyor.

    yemeyelim birbirimizi, erkeğin o kinayeli tafralı etkileyici tavırları ve kızın 'ayş, pardon, uh' tadındaki tepkileri ile aslında hepimizde uyarılan o dominant adamın bu çıtı pıtı kızı kolundan ya da saçından tutup (ki yukarıda yazılanlara göre bir bölümde kolundan çektiği bir sahne var) yatak odasına atması ve gerisi de son dönemde özellikle fifty shades of grey ile iyice ayyuka çıkan bdsm, hard sex (hatta rough) türevi şeylerin aralarında vuku bulması.

    edit: mesela benim denk geldiğim bir sahnede kız telefonla konferans ayarlayacağı yerde tüm aramaları birbirine katıyor ve patron eleman öfkelenip laps diye odasına dalıp kızın üstüne yürüyor falan sağlam seksüel-agresif bir tepkiydi mesela. ya da abuk subuk bir kaza falan yüzünden şırak diye kızın önünde gömleği falan çıkartıyor, kızı kafasına göre kolundan omzundan tutup çekebilecek hakkı kendinde görüyor gibi şeyler. bütün bunlara rağmen sözlükte dahi kadınlardan tepki almak yerine aferin alıyorsa, olaylar reel olarak değil cinsel ya da bir fantezinin parçası ya da böyle bir master-slave fantezisi için foreplay kıvamında algılanıyor olmalı, ki tepki çekmesin, bu da zaten benim savımın doğru olduğunu gösterir (söylediğim gibi, burada -neredeyse- hiçbir şehirli, maddi bağımsız, sosyal hayatta olan kadını rahatsız etmeyip çekici gelmesi dizinin cinsel alt metninin delilidir).

    tabii esas oğlanı legalize etmek için bir tane fakir ama gururlu mentor ayakkabıcı ustası uydurmayı ihmal etmemişler, malum seyirci izlerken 'lan acaba' dememeli mazallah bunu izleyen nice edepli namuslu ahlaklı kızımız var hanilerinden ...

    millet kore dizileri falan demiş de bildiğin grinin elli tonu sonrası çok tutan dominant erkek ürkek kadın kontrastı mevzu. ee babaları bu kadar sıkıntılı bir toplumda doğal olarak kadınlar kendilerini en güçlünün kollarına bırakma eğiliminde olur.

    modern kadınların paradoksu da bu herhalde; erkeklerin sert, aşağılayan tutumlarından rahatsız olup (burada haksızlar demiyorum) fantezilerini süsleyen erkeklerde genelde bunları aramaları (ama adamların çekici olmaları şartı ile).
  • bu kadar hakkında beğeni yazılmıs dizinin, en absürt karakterlerinden mineye değinilmemiş hayret. neriman cağırdı mı bir depar atıp eşyaların üzerinden atlayarak gelişi efsane. kaşı,gözü ... bence cok güzel oynuyor. repliği yok ama yine de göze çarpıyor.
  • --- spoiler ---
    koris: depresyondayim. hoslandigim insan fakir cikmis gibi hissediyorum resmen.
    --- spoiler ---
  • 'sevgili turk kizi, ömer gibi biri yok, olsa bile seni bulmayacak' uyarisini alt yazi olarak mutemadiyen gecmeliler.
  • senaristini aşırı ataerkil bulduğum dizi.

    ilk bölümlerde "`gurur ve önyargı" referansları vardı bol bol. hatta ömer karakterini oluştururken mark darcy'den esinlenilmişti. ama aynı esin, esas kadının payına hiç düşmemiş demek ki.

    laf cambazı, ukala, sivri dilli, iki ayağından başka dayanak aramayan, özerkliğini ilan etmiş elizabeth bennet yerine türk erkekleri ve patriarşi sempatizanı kadınların görmek istediği bir defne karakteri oluşturuldu, üzerine tüy dikiliyor haftalardır.

    geçen bölümlerden birinde ömer zorla sanat filmi izletiyordu kıza. sanırım bir önceki bölümde de istakoz yemeye zorlanıyordu. kızın ağzından dökülen "mükemmelsin, şahanesin" referanslarına karşılık karşı tarafın soğukluğunu mark darcy sendromu ile açıklayacaksak, dengeleyici bir elizabeth bennet unsuru gerekmez mi?

    neden bir kadının, bir kadın senarist tarafından yerin dibine sokulmasını izleyelim ki? senaryonun akmamasının,başrollerin yanyanan gözükmemesinin de ötesinde bir sorun bu bence. çünkü bu türkiye'nin büyük kadın sorununun en popüler dizilerden birinde tezahür edişi benim gözümde.
  • ya onca diziden bu dizinin bu kadar tutmasının, reytinglerde survivorla burun buruna gelmesinin sebebi nedir diye bi oturup düşünseler, bu senaryoyu çakma türk filmi kıvamına getirip bok etmeyecekler aslında ama düşünme yetisi sıfır. sanıyolar ki ne versen izlicek insanlar dizi tuttuktan sonra. no canım.

    ya yaptığın zaten yaz dizisi. ne olay çözmek istiyo bunu izleyenler ne de entrika görmek. evinde cuma akşamı dışarı çıkmayıp "getir şöyle cipsleri de accık tv izleyelim" diyenler izliyo bunu ya. bi yandan cipsini yiyo, camını açmış essin diye, bi yandan da romcom tadında bi dizi bulmuş onu izliyo. güzel kız var, oğlan da güzel, eh kurlaşmalar, flörtler, açılamamalar, kıskanmalar falan, bi ilişkinin en güzel kısımları ya bunlar heh izleyen onu görmek için izliyo tamamen. hani gerçekte olmayacak kadar güzel gidince her şey onun büyüsüne kapılıyo yani. yoksa her şeyin filmlerdeki gibi olmayacağını söyleyeceksen onu zaten biliyoruz canım.
    ay demem o ki, ne de olsa tuttucu kafaların saçma sapan twistlerine tokuz bence hepimiz. kimse kavuşamayan aşıklar görmekten hoşlanmıyo işte ya azcık düşünce azcık.
    bir yaz dizisi için de 3 paragraf entry girdim kafama ediym ya.
hesabın var mı? giriş yap