havasız şeylerin olduğu oyun. boğucu, acı ve en fenası da gerçek…
inci aral’ın aynı adlı eserinden uyarlanan,
bakırköy belediye tiyatroları'nca sahnelenen oyun iki perde ve ara dahil ortalama 125 dakika sürmekte. (sondaki muhteşem parçayı dinlemek için bi 5 dakika daha ilave edebilirsiniz)
yeri gelip bir mahkeme salonu yeri gelip bir insan kapanı olan davul imgesi oyuna çok yakışmış. hem hikayeler arası bağlantı hem de kültürel bir detay olarak kuvvetli bir fikir. bu açıdan dekorda
barış dinçel, kostümde sadık kızılağaç, ışıkta yakup çartık ve koreografide
cihan yöntem bir bütün olarak çok iyi iş çıkartmışlar.
oyunun ilk perdesi hem sahne sanatı olarak hem de hikayenin vurucu kısmını, katliamın tanıklarını sırtlandığı için daha çarpıcı. ikinci perde ağırlıkla mahkeme aşamasında devam ederek işaretlerin kaldırıldığı finaliyle buruk ve zayıf da olsa bir umutla kapanıyor. "biriz hepimiz, neyi paylaşamıyoruz?"
kendi adıma ben bu simgesel anlatımı sevdim. fakat bu anlatım tarzı aynı zamanda sahne adına bir eksiklik olabilir. oyunu ve
maraş katliamını bilen biliyor ama ola ki bilmeyenlere göstermek ve yeni kuşağa aktarmak için belki de daha açık adı konularak sahnelenmeliydi. gerçi sahnelenebilir miydi o da tartışılır ya. normal olanı işte bu ülkede bu, bu ve şunun sorumluluğunda bunlar oldu hatta şimdi fırsat olsa (olması yakındır) daha da beteri olur, işte öyle bir ülke burası diyebilmektir. yani normal bir ülkede yapılan sanatta bunu diyebilmektir. ama biz normal miyiz? cevap belli dolayısıyla değil cesurca bir söylem sırf konuyu sahneye taşıyabildiği için bile emrah eren alkışı hak ediyor bence. yani tekrar paragrafın başına dönecek olursak ben bu simgesel anlatımı sevdim. acıları damıtmadan, yalınca.
oyunculuklar yine bütün olarak son derece uyumlu ve başarılı. ali kil,
cihan inan bekar, damla karaelmas,
defne şener günay, didem germen, faruk üstün, fidan tek koşar, gözde ayar, muhammet çakır ve sonya dicle akbaş özverileriyle etkiliyorlar.
canlı müzikler, parçalar ve ağıtlar da güzeldi. müzik;
ayşe tütüncü, şarkı sözleri; faruk üstün ve orkestra; senem zeynep ercan, çağlayan çetin, ebru sonakın, nilay sancar, ersin toz, aykut yıldırım,
melih yüzer, adem elkaya, mehmet boyacı, harun koç da alkışı hak ediyorlar. aralarında atladığım varsa affola. bbt'nın yeni sitesi bilet işini güzelleştirdi ama oyunların teknik bilgisine ulaşmak zorlaştı.
özetle yakın tarihten bizlere fısıldayan bir oyun. gidin ve kulak verin, beyaz yemeniler nasıl kızıla dönüşmüş izleyin derim.