• bu adamlar hiç de aptal değil. herşeyin formülünü bulmuşlar. bizden çok film izliyor, bizden çok kitap okuyor, bizden çok dizi takip ediyorlar. dizinin adı, 2002 yapım bir filmin adı.(bkz: knafayim shvurot). senaryosu için (bkz: #8968283). mekan, çok izlenen bir filmin mekanı. e ama artık müziği bari kendiniz yapsaydınız. ağlayan çayırın müziğini al, türk usulü çal. al sana dizi müziği.
  • figüran askerlerin bir yerlere koşarken sürekli birbirleriyle çarpıştıkları ilginç dizi.
  • oyunculuğun iyi olduğu (ki figüranlar gerçekten çok kötüler)
    ama bir şekilde hep bazı detayların işin akışını bozduğu dizi.

    misal, askerleri toplamışsın hepsi öyle çayırda yatıyor
    birden toplar patlıyor.
    saldıranlar nerde?
    saldırı bekleniyorsa sen niye yatıyorsun öyle?

    sonra siperlere koşuyorlar, "allah allah nidaları" ile
    ulen saldırıya mı kalktın da "allah allah" diye bağıyorsun

    ben de diyorum ki bu yapım ekibi uzaylı mı ?

    sonra siperlere yatıp nereye ateş ediyorsun?
    bir kez karşı cepheyi göstermedi ki adamlar, sanırsınız ki öyle top ateşi ile uzaktan yokluyorlar.

    tamam aşk var, aşk hep var
    tamam özge özberk , begum birgoren e de aşık olunur hani de
    sonuçta böyle de savaş çekilmez ki canım!
  • diziden önce "şu çılgın türkler diye bir kitap yazıldı, millet kurtuluş savaşını okuyup okuyup ağlıyor, ne güzel hissiyat had safhada, bizde uyanığız hemen senaryoyu hallettik, alelacele bir set kurduk, cephe nedir savaş nedir fazla bir araştırma yapmaya gerek yok zaten, aşk hikayesi olmadan dizi çekeni de taksim meydanında sallandırdıklarından kelli verdik gazı buyrun kırık kanatları" şeklinde bir açıklama geçmesini beklediğim dizidir.
    zaten kurtlar vadisinde anlatılan olayların hiç bir şekilde türkiyeyle alakası yok canım sıkkın.
  • onca masrafı düşündükçe "yazık olmuş.." dediğim dizidir. üzgünüm. kilit karakterlerin inandırıcılığı yok. belki daha taze bitmiş bir rolün dumanı çoğunun yüzlerinde tüttüğü içindir. detaylara boğulmayayım diyorum ama siper/ savaş sahnelerine güldüm ben. üzülerek güldüm. tamam hiçbiriniz savaş yaşamadınız çok şükür ama savaş filmi de izlemediniz mi, eski belgeselleri, dokümanterleri, trt'nin emeklerini filan hiç mi gözden geçirmediniz ve dahi hiç mi eski fotoğraf görmediniz*...

    ya bi de ben çok sıkıldım enstrüman çalamayan oyuncuları görüntülemenin yolunu bulamayan yönetmenlerden. tamam, anladık hatta kabullendik; nedense bizim oyuncuların robert de niro kadar boş vakti yok hiç değilse üç beş temel parmak/ bilek hareketine çalışmak için ama yönetmenim o zaman siz çalışıp daha iyi bi plan, zeki bi kadraj yapınız da dilimize düşürmeyiniz genç yeteneklerimizi (!). üstelik de bu kadar önemli bir sahneyse bu. kız çocuğunun babası öteki dünyaya keman eşliğinde gidecekse, keman çalan ellere methiyeler düzülecekse ya oyuncu bacım biraz çalışacak ya siz.. böyle valla...
  • bu hafta ikinci bölümü yayınlanacak aliteli bir dizi, ancak birebir "şu çılgın türkler" kitabındaki gibi değil. o kitaptan yola çıkılmış dendiğinde ben daha bir geniş bakış açısı canlandırmıştım kafamda, istanbul hükümeti-istanbul halkı-işgalciler ve anadolu hep birlikte ele alınacak diye düşünmüştüm ancak bu bölümde, olayın sadece anadolu'nun bir köyü ile sınırlandığını gözlemledim ve hayal kırıklığına uğradım açıkçası bu açıdan.

    oyuncular çok kaliteli, dizi de kaliteli aslında, müzikler de çok güzel, seyredilecek bir dizi, ama bu bölümde izlediğim kadarı ile "şu çılgın türkler" kitabı ile alakası yok, bu diziyi o kitapla karşılaştırıp kitaba göre hazırlandığını belirtmek bence hata olmuş. pekala "kurtuluş savaşı zamanındaki zorlu şartlar ve bu şartların etkilediği köylerden birinde geçen bir aşk hikayesi" gibisinden reklam yapılabilirdi kitap karıştırılmadan. kimse de bir şey demezdi, dizi de pekala yine izlenirdi bu kalite ve oyuncu kadrosuyla. savaş sahnelerinin kitapla bağlantısı olduğu söylenebilir ama kimse kusura bakmasın, normal bir cephe savaşı sahnelerini daha önce birsürü filmde de gördük daha o kitap yayınlanmadan. ayrıca bu bölümdeki cephe savaşı görüntüleri inandırıcılıktan uzak görünüyordu. o kitabın en büyük özelliği, bizim halkımızın, hükümetimizin, işgalcilerin ve diğer yabancıların durumları, tavırları ve tutumlarının ayrıntılı olarak verilip, ayrıca kurtuluş savaşı muharebelerinin yine geniş bir bakış açısıyla, her yönü ile ayrıntılı olarak verilmeleri ve sanıldığından daha zor şartlarda kazanılması açısından bu zaferin anlamının gerçekten de büyük olduğunu vurgulamasıydı.

    sonuç olarak dizi güzel. ancak "şu çılgın türkler" kitabındaki gibi geçmesini bekleyenler hayal kırıklığına uğrayabilir benim gibi.
  • sponsorluğunu yine bir dijital uydu alıcısı firmasının yapması ile, kurtuluş savaşı cephelerindeki çanak antenleri gözümün önüne getirmeme sebep olan yeni eğlencemiz.
    (bkz: kurtlar vadisindeki canak anten)
  • dizinin kendi reklamını "şu çılgın türkler'i dizi yapıyoruz hazır olun" diye yaptığını hatırlamıyorum; onu söyleyenler yeni bir dizinin başlayacağını haber vermeye çalışan gazetelerdi bildiğim kadarıyla. bu yüzden dizi "şu çılgın türkler"le karşılaştırılmamalı. ayrıca dizi zaten kendi reklamını yaparken aşk hikayesi işleyeceğini gayet vurguladı, bu yüzden üstelik dizinin henüz sadece ilk bölümünü izlemişken "niye aşk hikayesinin üstüne gidiyorlar ki?" diye eleştirmek biraz yersiz oluyor bence.
  • an itibariyle dizide yeni bir yakışıklı boy gosterip 3 kızın yavukluları tamamlanmıştır.
    (bkz: hadi hayırlısı)
  • dizide boy gösteren yeni yakışıklı berk hakman'dır.
hesabın var mı? giriş yap