• dişçi'leri * ile ünlü ilçemizdir. şimdiler de durum nasıl bilmiyorum ancak bundan 10 - 15 yıl öncesine kadar kırıkhan dişçileri tüm doğu ve güneydoğu anadolu'da çok meşhurdu. diş problemi olanlar buraya gider ve 1 gün içinde ağızlarına tam protez yaptırarak dönerlerdi. hatta oraya gidemeyenler için seyyar dişçiler anadolu'da ki şehir ve kazaları ellerinde bir çanta ile dolaşır ve protez ihtiyacı olan kişilere 2-3 saat içinde hemen protez hazırlardı. kırıkhan'a gidip diş yaptırmak bir statü göstergesi idi bir zamanlar.
  • eset'ın esad olduğu, rte ile beraber yüzdükleri gunlerde işlerim sebebiyle bulunmak zorunda kaldığım ilin küçük ilçesi. kırıkhan hakkında en çok aklımda kalan şey yüksek okula yakın olan kardeşler lokantasıdır. mekan kebap ve kuru fasülye yapardı. öyle bir kuru fasülye düşün ki öğlen yemeye giderdik 1 tencenre yer, akşam yemek yemez ve hatta iyice acıkalım da daha çok yiyelim diye sabah kahvaltısı bile yapmazdık. tek öğün kuru yerdik bir günde. öyle efsane bir şeydi.
  • bu memleketteki genç erkek nüfusunun büyük bir bölümü kıbrıs'ta bulunmaktadır.
  • deprem sabahı iskenderun'da yaşayan ve çok değer verdiğim bir hanımefendiye ulaşamadım. hayatımda böylesine endişelendiğim çok az hadise olmuştur. bir süre sonra kendisi mesaj atmış "iyiyim" diye; nasıl hafiflediğimi tarif edemem...

    kendime geldim.

    depremin büyüklüğünün farkındayım ama böylesi yıkıcı olduğunu birkaç saat sonra sosyal medyadaki paylaşımlarla algılayabildim.

    öncelikle dahil olduğum sakaryaspor taraftarlar derneğini aradım ve depremi duyar duymaz bölgeye yardım tırları ile intikal edeceklerini öğrendim. ardından bulunduğumuz hava şartlarından ötürü çevre illere yardım götürülmesinin zor olduğunu düşünüp ayrı bir minivan araçla üç arkadaş gitmeye karar verdik. medikal malzemel ile doldurduğumuz aracı depremin ikinci günü hatay mkü hastanesinde boşalttıktan sonra kırıkhan'a konuşlanan derneğimizin yanına gitmek için çıktık hastaneden. caddeye iner inmez birisi aracımıza el uzattı, durduk ve aldık. şehir hastanesine yakın bir yere bırakmamızı rica etti. kendisine geçmiş olsun dileyerek, bir kaybının olup olmadığını sordum (dilim tutulsaydı da sormasaydım) gencecik,yakışıklı, dağ gibi çocuk bana sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlayarak: annesi, babası ve kız kardeşinin enkazda kaldığını; annesinin sağ çıktığını ve çıkarken "eşim öldü" dediğini ve görevlilerin haklı olarak; canlı vardır diye ölen babayı daha sonra alırız diyerek kurtarma çalışmalarına devam ettiğini söyledi...

    baba ölmüştü, kız kardeşten haber yoktu. hem babanın naaşını hem de kız kardeşi canlı veya cansız ulaşacak şekilde hastanelerde aradık.

    şehir hastanesindeki görüntü gerçekten tarif edilebilecek gibi değil;
    her yerde cansız bedenler, yakınlarının naaşını arayan insanlar...
    kendim eskişehir'de yaşıyorum ve soğuk havaya hayli dayanıklıyımdır derdim. havanın ne denli soğuk olduğunu belirtmek için söylüyorum: hayatımda ilk defa hatay'da o günü içlik giydim.
    neyse
    saatlerce hastane bahçesinde ceset torbalarını açarak baba ve kız kardeşi aradık, tüm yetkililere sorduk ne kardeşi ne de babasını bulabildik. tır dorselerinde de cenazeler olduğunu öğrendik, oraya yöneldik. girdiğimiz son dorsede, bakacağımız son cansız bedendi ve "babam" diyerek bağırdı kardeşimiz...
    indik dorseden mutluluktan ağlayarak sarıldı bize: "siz olmasanız bulamazdım ağabey" diyerek teşekkür edip defalarca sarıldı bize.
    o an tarif edilemeyecek, karma karışık duygular içine büründüm.
    "babasının naaşını bulduğu için mutluluktan ağlıyordu".
    resmi işlemleri yaptıktan sonra ailesine haber verildi, arabamıza geçip ailesini beklemeye başladık. yaklaşık iki saat sonra ailesi geldi ve babasının cansız bedenine baktılar.
    babası değildi...

    "ama çok benziyor" diyerek savundu kendisini.
    inanılmaz bir travma yaşadı, yaşadık.

    artık bizim yapabileceğimiz pek bi' şey kalmamıştı; telefon numarasını alıp, kendisiyle vedalaşıp, ayrıldık ve kırıkhan'a geçtik.

    belediye başkanının bile terk ettiği yere, tek bir kepçe yokken ulaşanlardı

    tatangalar

    artık hatay ve çevre illerde para ile satın alınabilecek hiçbir şey kalmamıştı. insanlar gıda ürünlerine ulaşmakta zorlanıyorlardı ve sakarya'dan gelen yardım tırlarının bir kısmını aracımıza yükleyerek çevre köylere dağıtmaya karar verdik.

    öncelikle incirli köyüne ve çevre köylere ulaştık

    görsel

    görsel

    oradaki çocukları, gözlerindeki mutluluğu görünce 99'da yaşadığım felaketin çaresizliğini yaşadım. inanın yardım getiren insanların ne getirdiği umrumda değildi; temiz kıyafet görmek ve içinde bulunduğumuz durumu bilen insanların varlığı mutlu ediyordu... gittiğim, elimizin uzandığı tüm bölgelerdeki çocuklar o kısa kolları ile sarıldılar bize ve ben 99'u yaşadım o küçük omuzlarda.

    ulaşabildiğimiz kadar köye ulaştık derneğimiz ile birlikte. köylerden döndüğümüz akşamı içinde battaniye, mont vb. materyallerin bulunduğu yeni bir tırın hatay'a yaklaşmakta olduğunu öğrendik ve antakya'ya mkü hastanesine götürmeye karar verdik (medikal malzeme bıraktığımızda battaniye, mont, bot ihtiyaçları olduğunu söylemişti görevli).
    neyse tırı indirdikten sonra hastane çevresinde bir yerde konakladık. sabahı antakya'ya yaklaşık 30 kişilik bir grupla inip elimizden geldiğince çalışmalara yardım etmek istedik.

    teyitli bilgi sonucu neresi olduğunu hatırlamadığımız bir bölgeye hareket ettik ama bizim izlemek dışında yapabileceğimiz bir şey yoktu; profesyonel ekipler çalışıyordu. çalışma yapılan enkazın karşısında bina önünde bir amcamız yardım bekliyor iki tane afad görevlisi evin içine girmişler ama bir şey bulamamışlar.

    yıkılmak üzere olan bir apartman
    ve haliyle görevliler risk almak istemiyor.

    bizim çocuklar bir saniye düşünmeden girdiler. farklı bölgelerden dairenin tüm odalarına erişip; anne, baba ve bir kız çocuğunun cansız bedenine ulaştılar... üçü de aynı yerde birlikteymiş...
    babayı çıkarabildik, kız ve anne için saatlerce uğraştık ama olmadı. dışarıda bekleyen aile büyüğü babadan bizlere duyduğu minneti tarif edemem. öptük elinden, helallik istedik diğerlerini çıkaramadığımız için ve bölgeden ayrılıp evimiz olan kırıkhan'a geri döndük.

    kırıkhan artık bize adapazarıydı ve öyle bir dayanışma vardı ki gerçekten tarifi mümkün değil.

    depremin ikinci günü tek bir görevli, tek bir kepçe yokken girdiğimiz ilçeden dün benim de dahil olduğum bir kısım grup ayrılmak zorunda kaldı. malum çalışmak zorunda olduğumuz bir işimiz var.

    dönüş yolunda herkes o kadar mutsuzdu ki geçerli bir sebep bulup yoldan geri dönmeyi defalarca düşündük.

    bu cümleleri yazarken inceden gözlerim de doluyor...

    tekrardan, daha güzel günlerde seninle görüşeceğiz kırıkhan.

    dipçe: kırıkhan belediyesi önünde ve karşısında yardımlarımız devam ediyordur.

    görsel
  • depremin olduğu günün akşamında istanbuldan sağlık desteğine gittiğimiz hatayın bir ilçesi. öyle bir ilçesi ki yaklaşık on yıllık meslek hayatımda görmediklerimi gördüm, hiç ummadığım insanların nasıl çalıştıklarına şahit oldum, en güzel dostluklara şahit oldum. en büyük acılara şahit oldum. umudun ne denli güçlü olduğunu gördüm, hayatım boyunca en büyük çaresizliği hissettim. insanların sorularından gözlerimi kaçırdım. çok zor günler geçirdim ama şimdi özlüyorum kırıkhanımı. yeri çok çok büyük benim için kendimi 15 günde oralı hissedecek kadar büyük. elbet geri döneceğiz hatay, elbet geri döneceğiz kırıkhanım.
  • istanbul teknik üniversitesi'ne göre 6 şubat 2023'te meydana gelen büyük depremlerden birinin merkez üslerinden olduğu açıklanan ilçe. kesinlikle katılıyorum.

    (bkz: hatay/#149992008)
  • çocukluğum, gençliğim, anılarım, evim, annem, abim, kardeşim içindeydi bu şehrin. hepsi gitti. ben hayatımda bir kez mezara gittim, annemi götürdüm annesinin kabrine. şimdiyse, o mezarlıktan ayrılmak istemiyorum. sanki üzüntümüz üzerimizde kabuk değiştiriyor sürekli. böyle de devam edecek, son kabuğa sıra gelince ben de onların yanına gideceğim.
  • kırıkhan ilçesinin ismi, ticaretin yoğun olduğu yıllarda kervanların konaklaması için yapılan kırk-hanın bulunmasından gelmektedir.
  • eski müdavimleri ermenilerdir.
  • ilçeye atanan askerler, öğretmenler, memurlar vs. için yazıyorum. genelde bu tarz başlıkları sizler okuyorsunuz biliyorum. öncelikle yeni göreviniz veya yeni görev yeriniz hayırlı olsun..

    kırıkhan benim doğduğum, büyüdüğüm ve 18 yılımın geçtiği yer. yani memleketim. şu an istanbul'da yaşıyorum ama ailem hala kırıkhan'da bulunuyor ve haliyle yılda bir kaç defa gidip geliyorum bu ilçeye.

    neyse. size elimden geldiğince ilçeyi tanıtacağım.

    kırıkhan; kendine özgü hiçbir özelliği olmayan, şu özelliği de çok iyi be diyemeyeceğimiz, sıradan bir yer. eskiden dişçisi ile meşhurmuş. hala geçmişten kalan tek tük dişçi esnaf var ama onlarda kaybolup gitmek üzere.

    ben 18 yıl yaşadım ama ilçede isterseniz 100 yıl yaşayın yine de sevilecek bir taraf bulamazsınız. çünkü çekici olan tek bir özelliği bile yok. ne sahilinde dolaşabileceğiniz bir denizi falan var ne de başka bir şeyi. sosyal aktivite yapma imkanınız yok. hani gece dışarı çıkmak falan sıkıntı olmaz ama çıkıp nereye gideceksin diye bir sorun var. akşam 6-7 olunca tüm esnaf evine çekilir. ilçe merkezinden geçen kanatlı caddesi üzerindeki dükkanlardan başka gezilecek, alışveriş yapılacak bir yer de yok açıkcası.

    insanların çoğunluğu çiftçilik yaparak kazandığı para ile geçinir.

    herkes kendi halinde. kimse kimseye karışmadan aksiyonsuz, entrikasız yaşayıp giderler.

    nüfus ilçe merkezinde 100.000 civarı ama etnik olarak epey karışık. mezhep tamamen sünnidir fakat türk, laz, kürt, arap hangi ırkı ararsanız bulursunuz. ilçede muşlular, aydınlılar, trabzonlular, kürtler, araplar gibi ne olduğu belli olmayan, kendini bu şekilde ifade eden çeşitli gruplar var. zamanında trabzonda sel felaketi olmuş, trabzonlular gelmiş. muş’daki ahıska türkleri gelmiş onlara muşlu deniyor. türkleştirme politikası yüzünden yörüklerin yerleştirildiği bölgeler var. bu yörüklere aydınlılar deniliyor ilçede. bu arada ben de o aydınlılardan biriyim onu da belirteyim.
    bu gruplara bir de savaş yüzünden suriyeliler eklendi. ilçede epey suriyeli var.

    devam edelim.

    tarihi, kültürel hiçbir eser yoktur ilçede. sadece beyazıt-i bestami türbesi vardır o da ilçe merkezinde olmayıp hassa yolu üzerindedir.
    müze yok tiyatro yok sinema yok. butik bir yer değil kırıkhan. eş dost çevren olur onlarla birlikte pikniğe yada civar ilçelere gidilir gezilir öyle bir yer.
    sıkıcı, sıradan bir yer dedim ama içiniz rahat olsun. öyle rahatsızlık falan duymazsınız. kendinizi güvende hissedersiniz. halkın çoğunluğu milliyetçidir. hani arap, kürt, türk falan hepsi vatanını milletini seven, tutucu ve muhafazakar insanlardır. terör tehlikesi yoktur. ilçe halkı misafirperverdir sıcakkanlıdır.

    ilçe merkezinden geçen otobüslerle antakya'ya ve iskenderun'a yarım saatte gidebilirsiniz. hafta sonlarınızı kırıkhan'da değil bu yerlerde geçirmenizi öneririm. özellikle antakya çok güzeldir. ortam istiyorsanız da serinyola gidebilirsiniz.

    ilçe yazları oldukça sıcaktır. o yüzden nüfusun yarısına yakını sezonluk olarak belen ilçesindeki yaylalara veya kırıkhan'ın dağ köylerine alan yaylasına göç eder.
    kışın kar falan hiç yağmaz. ben 18 yıl yaşadım. 1 defa kar yağdı ama o da tutmadı. yani soğuk bir kış yaşanmaz kırıkhan'da. o konuda da içiniz müsterih olsun. üşümezsiniz. çok doğalgaz kömür gideriniz olmaz. yazın klima gideriniz olur.

    kavun ve havuç üretiminde türkiye'nin önde gelen yerlerindendir. zaten kavunu epey meşhurdur. ama hormon falan girince kavunda da o eski tat kalmadı. yine de yenilebilir.

    onun dışında kayısı, elma, nar, üzüm vs. aklınıza gelebilecek çoğu meyve veya sebze ilçede yetişir. bunları ilk elden alıp taze taze tüketebilirsiniz. hatta şu an canım incir çekti:)

    edit: kurtlusoğuksu yolu üzerinde edem park açıldı arkadaşlar. eş dost misafir gelirse oraya götürülebilir. yemek için de antakya yolundaki saraybahçe ve sünberoğlu restoranları iyi, çarşıdaki güven kebab ve bostanın yeri iyi. künefe tatlı vs için çarşıdaki edem tatlıcısı iyi. kabak tatlısı ilçede meşhur. humusu da deneyin. ciğerci cumaya gidin iyidir. dağ ceylanlarının yetiştirildiği bir yer var reyhanlı yolu üzerinde orayı gidin görün.

    edit: hayat genel olarak istanbul, ankara vb metropollere göre oldukça ucuz. özellikle gıda sektörü kırıkhan tarım kenti olduğu için ve her şey yetiştiği için epey ucuz. ev kiraları uygun.

    edit: belediyesi hiç çalışmıyor. sadece çöp toplamak için belediye kurmuşlar galiba. 1990'lardan kalma bir hizmet anlayışı var ilçede. toplu taşıma kötü. ağaçlandırma, şehir planlama vs çok zayıf. yollar kötü özellikle mahalle aralarında. keşke daha iyi olsa. belki de imkan yokluğundandır bilemiyorum. büyükşehir chpde olunca o da hizmet etmiyor yada edemiyor.

    edit: suriyeliler halkla entegre olmuş durumda. ilçede varlar ama kültürümüze uyum sağlamışlar. hissetmezsiniz.

    yardımcı olunacak bir şey varsa benimle iletişime geçebilirsiniz.
    neyse. eyyorlamam bu kadar.

    edit: deprem sonrası ilçede epey yıkım var ve bu gidişle 2 seneye dümdüz olacak. 3300 küsür ölü oldu depremde.
hesabın var mı? giriş yap