• her kadının tuttuğu defterin adıdır. kavga sırasında göz kapatılıp kavganın konusuna göre defterin ilgili sayfası bulunur (günü gününe not alınmıştır çünkü) ve erkek adamın yediği haltlar bir bir sıralanır "sen zaten fi tarihte şöyle yapmıştın..." gibi başlayan cümlecikler kurulur. erkek kişi bu gibi durumlarda (kafadan not alma gibi bir özelliğe sahip değilse - ki genellikle değildir -) "vay canına neleri de hatırlıyor" der ve dumura uğrayıp, kilitlenir...
  • (bkz: kırmızı kitap). hatta fantastik versiyonu için bir de (bkz: #636098)
  • paul auster ın bir kitabı
  • içinde kısa öykümsu anıları olduğu , gayet akıcı, sevdiğim bir paul auster kitabı.
  • beni paul auster ile tanıştıran kitaptır. içerisinde; kendisinin ve çevresinin başına gelen, tuhaf rastlantısal olayları anlatan pek çok anının bulunduğu, tesadüflere inananlar için birkaç saatliğine hoş vakit geçirtecek kısa hikayelerden oluşur.

    “geçen yıllar en azından bana şunu öğretti: cebinde bir kalem varsa, büyük olasılıkla bir gün onu kullanmaya başlamak gelecektir içinden.”
  • paul auster'in okuduğum en başarısız kitabı.

    raslantı temasını temel alarak , yazarın yaşadığı şehirler ve tanıdığı insanlar çerçevesinde yazdığı öykücükler edebi bir eser tadı vermiyor; hatta yer yer yakın dostları hakkında dedikodu yapıyormuş hissine kapıldığım anlar oldu.

    kitabın tek olumlu tarafı, öykü yazmanın ne kadar büyük bir ustalık gerektirdiğini bir kez daha idrak ettirmesi oldu. (bkz: kısa öykünün büyük ustaları) gibi bir çalışma varken zamanımı bu kitapla kaybettiğim için üzgünüm.
  • bir paul auster kitabı. öykülerden oluşan bu kısacık kitap yazarın yıllar içinde yaşadığı tesadüflerin bir birikimi gibi gözüksede, kitaptaki hikayelerin tamamen gerçek olup olmadığı meçhul. kitabı okumayı zevkli kılan detaylardan biri de bu belirsizlik hissi, hangi olayın kurgu hangisinin gerçek olduğunu düşünmek keyif verici. kısacık olmasına rağmen kitap yazarın yazma eylemine olan yönelimine ışık tutuyor.
hesabın var mı? giriş yap