• -sabahın köründe hava aydınlanmadan kalkmak.
    -çok üşümek.
    -biri kaybolmuş çoraplar.
    -çişin daha sık gelmesi.
    -havasız kalmış kapalı alanlar.
    -kat kat giyinmek.
    -banyodan sonra dışarı çıkamamak.
    -şemsiye denen aygıtı kullanmak zorunda kalmak.
    -meyve kıtlığı. muz-elma-portakaldan sıkılmak.
  • sabah uyandiginda havanin karanlik olmasi.
    isten ciktiginda havanin karanlik olmasi.
    genel itibariyle havanin pek aydinlik olmamasi.
    havanin en aydinlik oldugu saatlerden senin degil, is vereninin yaralanmasi.
  • hayretler içinde okuduğum sebepler. millet anasının karnından yazın çıkmış, sonra kışı görünce nefret etmiş. çünkü her gün duş almalıyız duştan çıkınca bornoz keyfi yaparken üşümemeliyiz. asla kat kat giyinemeyiz, incecik giyinip salınmalıyız, kalın giyinenlere spor yapmıyor, anemik vb. teşhisler koymalıyız. falan...

    ... öğrencilik hayatında yurttan bile daha soğuk gecekondularda yaşamak zorunda kalmış, diş fırçalarken zangırdamış, kapıyı pencereyi geçtim tuvalet deliğinden ayaz vurduğunu görmüş, duşunu geçtim banyosu bile yalan olmuş, eldivenle yazı yazmış, bereyle uyumuş/uyuyamamış, hala o yıllardan kalma babaanne donu giyme alışkanlığını üstünden atamamış*, elektrikli ısıtıcının kablosunun kullanıcı hatası olmaksızın zivilzivil erimesi neticesinde dumur olmuş, bunu erken fark etmekle belki de ölümlerden dönmüş, bir daha hiçbir markaya güvenmeyip alet çalışırken başında beklemiş, her sabah önce karanlıkta ayazı yüzüne yemiş sonra hafif aydınlanan havada çiğ tanelerini saçına yemiş, sonra ilk kalkan taşıta binmiş ve araç içi ısınana kadar koltuğa değil buza oturmuş, hala o yıllardan kalma iç donu giyme alışkanlığını üstünden atamamış, koskoca üniversitenin dandik dersliklerinde doğunun tek göz ilkokullarındaki buzz gibi konforu tatmış... ve muhtemelen ilerde bir süre daha bu şartlarda çalışılması gerekeceğinden hayattan soğumuş, hayallerini derin dondurucuya kaldırmış biri olarak...

    hala daha kış mevsiminden o kadar da nefret etmiyorum. hatta güneşin kavuruculuğuyla kıyaslarsam kışı tercih ederim. sonuçta mevsimlerin bir kabahati yok ama şansımıza tükürebiliriz o ayrı.
  • birincisi, doğalgaz ve elektrik faturası.
    ikincisi, sokakta yaşayan evsiz insanlar. ve tabii ki sokak hayvanları. bu ikisi bana çok dokunur.
  • piç virüsler sizi, guzelim kışı zehir ediyonuz..

    (bkz: grip)
    (bkz: nezle)

    buna bir de covid eklendi amk...
  • ayağın üşümesi ama aynı zamanda terlemesi ve terledikçe daha da üşümesi.
  • montla sıçmak zorunda kalmak.
  • dolma gibi giyinip yine de usumek. enerjim 0 bu mevsimde. canim sıkıldı şimdi dusununce. hof.
  • sabah sıcak yataktan çıkmak zorunda olduğumda nefret ederim sadece.
  • rutubet alan bir evde yaşamak, kar yağdıktan 2 hafta sonra sokaklarda oluşan çamur birikintileri, doğalgaz faturaları, otomobillerde kısa mesafelerde artan yakıt tüketimi...

    bunlar sebep olabilir. ben nefret etmiyorum o ayrı.
hesabın var mı? giriş yap