• çok sevdiğiniz tahta tarakla saçlarınızı uzun uzun tararken yatağının üzerinden sizi sessizce izler, izler, izler, izler...
    sonra ıslak saçlarınızdan akıp giden o tarak yere düşer ve ortadan ikiye bölünür, aynı anda arkadaş yataktan fırlar ve ayakta dans ederek şarkı söylemeye başlar...

    iç dünyamı son gücümle baskılayıp ben de gülümsedim, sonra da japon yapıştırıcısı ile yapıştırdım tarağı, ilk hali ile aynı oldu.

    mesela, hediye gelir sana, alır bakar,suratı asılır ve ertesi gün aynısını sevgilisine aldırtır, haha.

    senin çok istediğini bildiği bir şey, onun gram aklında yokken hatta ne olduğunu bile bilmezken bir anda onun da rüyalarını süslemeye başlar ve her imkanını, ona senden önce sahip olmak için kullanır.

    o değil de, yalnız olan, kimsesiz olan, elinde bi haltı olmayan benim; bu insanlara ne oluyor, bi canım var o mu battı insanlara anlamadım. hehe
  • kıskançlığını belli etmemeye çalışırken kasar da kasar, ıkınır da ıkınır. kıpkırmızı olur. idealleri kıskanır, başarıları kıskanır. çabalayıp ulaşmak istediğiniz noktayı bile kıskanır, ağzından en ufak bir destek sözü çıkmaz.

    bazen de, kıskanılan durum/şey büyük önemli bi şey olsa neyse de, ufacık değersiz şeyleri bile kıskanan kişilikte olur, işte onu boşverin, o sizi kıskansın, siz onun düştüğü hal ile eğlenin.
  • her soktuğu lafi sen sineye çekerken artık bir yerde dolup sen ağzini acinca zeytinyağı oluveren tiptir..
    ama bu habis kalbinden dolayı ne uzar ne kisalirsin iste.
  • artık sadece erkek arkadaş edinme kararı almama neden olandır.
  • düşman başına olandır. bir de bunun kıskandığını açıkça söyleyeni vardır, uzak durulmalıdır. hiçbir başarınızdan mutluluk duymazlar, sürekli daha iyisini yapmış gibi göstermeye çalışıp egolarını her daim öne sürerler. sizden hiçbir beklentileri yokmuş gibi görünür ama içten içe kin tutarlar. etrafınızda böyle bir "arkadaş" varsa yol yakınken uzaklaşmaya ya da çözüm bulmaya çalışın, çünkü gün geliyor mutlaka patlıyor. mutluluğunuzu da üzüntünüzü de paylaşabilecek ve daha da önemlisi kaldırabilecek insanlarla arkadaş olmaya çalışın. ben ettim siz etmeyin.
  • az biraz da zeki ve üstüne üstlük fesatsa çok ciddi problemler yaratabilecek arkadaştır.

    bunun bir de kıskanç kuzen versiyonu vardır ki evlerden ırak.
  • dostunun başarısını içten takdir etmek, tanımadığın birini takdir etmekten daha güçlü erdem gerektirir
  • kendinize iyi gün dostu edinin arkadaşlar. kötü gününüzde asıl herkes dost oluyor, niyeti bilemiyorsun ki. adam belki de senin mutsuzluğundan haz duyuyor o an. evet var böyle psikopatlar.

    mutluluğumla, başarımla mutlu olacak insan benim dostum olmalı. iyi günde herkes dost denir güya ama öyle olmuyor, iyi gününde içten olan dostun oluyor.
  • bir araya gelmemesi gereken iki sözcükten oluşan tamlama. ama kıskançsa arkadaş değildir o. yanında rahat olamadığın, şunu anlatsam kıskanır mı diye çekindiğin insandan arkadaş olmaz zaten. farkedildiği an ufak ufak uzaklaşmak en iyisi.
  • lisede çok iyi bir arkadaşım vardı. benim matematiğim çok kötüydü. gerçekten bölme işlemi yapmayı bile unutmuştum, aklımdan bölüyordum. o kadar kötü hani. ama üniversite sınavında hukuk kazanmak istediğim için en azından belli miktarda matematik çözmem de şarttı.

    bu arkadaşımın matematiği biraz daha iyiydi. en azından denemelerde 15-20 net çıkarabiliyordu. benim netim sıfırdı.

    bana yardımcı oldu, öğretti falan. neyse. ilk yıl girdik üniversite sınavına. ben 120 bininci oldum, 12 matematik neti yapabildim. kendisi 300 küsür bininci oldu. ikimiz de tercih yapmadık.

    ikinci yıl girdik. ben 50 bininci oldum. ygs'de 21, lys'de de 15-20 arasında bir net yapmıştım. o yine 300 bininci oldu. ben bir vakıf üniversitesinde hukuk yazdım, onun ücretini ödemek için de bir işe girdim ve hem okuyup hem çalışmaya başladım.

    arkadaşım üçüncü yıl yine sınava girdi. bu defa 250 bininci olabildi. ne olduysa ondan sonra oldu.

    sürekli "sen özel üniversitede okuyorsun." "parayı bastın girdin tabii" gibi laflar söylemeye başladı. bazen saçmalasa da böyle bir şeyden dolayı kalbini kırmak istemedim. sürekli salak salak konuşmasına rağmen hiçbir şey demedim. sonraki yıllarda nadiren de olsa görüşmeyi sürdürdük.

    sonra bir gün twitter'a girdim. bir baktım beni takipten çıkardığı yetmiyormuş gibi engellemiş. oha amk.

    geçen ay ortak bir arkadaşımızla buluştuk. sohbet ettik. herkese "hitokiri çok değişti, öyle böyle değil. eskisi gibi değil artık." falan diyormuş.

    yedi kafayı herif.
hesabın var mı? giriş yap