• aramızda kitap kokusuna bayılan bir cenah var. aslında öğrenilince ufku iki katına çıkartan şeyler'e de yazılabilirdi, ama kokunun sebebi; kitap yapraklarında üreyen mantarlar ve bu mantarların bazılarının halusinojenik etkileri var. (bkz: magic mushroom)

    dünyanın en taşaklı tıp dergilerinden biri olan lancet'te yayınlanan makalenin iddiası şu ki, eski kitaplarda üreyen mantarların ve sporların solunması kafa yapıyor ve bu bir çok bilim adamı ve sanatçının düşünce şeklini ve ürettikleri ürünleri doğrudan etkiledi. lsd benzeri etkiler elbette çok bariz değil, ama rahatlama, hayal gücünün ve yaratıcılığın artması vb etkiler kitabın nostaljik etkisinden değil, kafa yapıcı etkisinden olabilir.

    yaa, işte öyle entelim ayağına sayfaları kokluyorsun, amma sen benim gözümde tinerciden farksızsın. anlıyor musun beyim? gözümde pul kadar bile değerin yok.
  • 3. sinif kagida basilmis ve sararmis bir kitap sadece kokusu icin bile alinabilir...
  • kitabin ne kadar güzel bir varlik ve kitap kokusunun ne kadar güzel bir koku oldugunu anlayabilmek icin bence rönesans'a atifta bulunulmali zira kitabin en cok deger gördügü dahasi dünya tarihi acisindan degerlendirirsek en cok ise yaradigi cag kanimca bu dönemdir.

    mesela 18. yüzyil ortalarinda orta avrupa'da yasayan zengin bir asilzade olun.

    yemyesil mese, köknar, cam agaclarinin ortasinda; bahcesi bakimli ciceklerle ve düzgünce bicilmis cimenlerle bezeli gotik mimari üsluba sahip bir malikaneniz olsun.

    simdi evinizin icine girin, genis bir salon karsilasin sizi ve kafanizi kaldirinca üst kata iki koldan cikan merdiveni görün. hemen yukariya cikin, calisma odaniza. tabiki koridor boyunca ilerlerken pahali yagli boya resimler duvar boyunca asili olsun. odanizin ahsap islemeli adeta kendi basina sanat eseri gibi duran kapisini acin ve kendimizi victorian stili, ahsap oymalarin bolluguyla dikkat ceken, raflari eski ve yeni yazma eserlerle, kitaplarla, ansiklopedilerle dolu olan kütüphanenizi, kakmali kocaman calisma masanizi, rahat deri koltuklarimizi ve karsidaki duvarin ortasina gömülü gürül gürül yanan söminenizi barindiran calisma odaniza adiminizi atin.

    o gün niyetiniz fransiz ihtilali’nin kökeni ile olan iliskisini merak ettiginiz françois marie arouet yada bilinen mahlasiyla voltaire’in bir kac eserine göz gezdirmek olsun. hemen raflarinizin önüne gidin ve voltaire’in dictionnaire philosophique isimli eserini elinize alin. söyle bir kapagini silin ve acin; kokusunu icine cekin sonra en rahat ettiginiz koltugunuza tabi öncesinde kahvenizi de elinize alarak oturun ve bu zeki adamin düsünceleri ile basbasa kalin.
  • yalnızca kitapta olmayan kokudur. ele, yüze, saçlara, boyna, bacaklara, kıyafetlere de siner. kapıdan eve girdiğinde karşılayan insan uyuşturucu arayan k-9lar gibi etrafında dönerek gerçekleştirdiği küçük bir koklama seansı sonrası "kitap gibi kokuyorsun" cümlesini kurunca kendinizi koklayıp, inanamayıp, elleri melleri bir daha bir daha koklayıp, sahiden de kitap olduğuna kanaat getiriyorsunuz. hatta yetinmeyip odada giyilip çıkarılmış eşyalara yaklaştığınızda da kütüphaneye girmişsiniz gibi bir koku alabiliyorsunuz, olabiliyor. kirli sepetinden bildiğin soğuk kütüphane arşivi kokusu geliyor. kitap kokusu sevenlere tavsiyem kendinizi yeterli miktarda kitaplara maruz bırakırsanız o kokuyu toptan alıyor bedeniniz kendine, deodorant falan dinlemiyor, hafif hafif serin serin yayıyorsunuz etrafa sonra, deneyin, pişman olmayacaksınız. sevmiyorsanız ve kitap kokusundan dem vuran birileri karşınıza çıkarsa da ince ince yaydığınız matbaa kokusu ardından kısık ve hafif tiksinen gözlerle "ben kendim olmuşum sahaf, sen ne anlatıyorsun?" bakışı atabilirsiniz. açıkçası biz dörtgözle üzerimde ne zaman antik fontlarla yazılmış kelimeler belirmeye başlayacak diye bekliyor, ilk beliren yazı ne olacak diye tartışıyoruz. benim durumumun ucu kaçtı çünkü, evrim başladı, tutamadık. biz dedim ama düzelteyim, herkes değil. kokuyu keşfeden k-9 elinde dağ esintili yumuşatıcıyla bekliyor. aşk olsun.
  • (bkz: bibliosmia)
  • kitap eskiyse sayfayı çevirdikçe ufak ufak burnunuza çarpar. akabinde okumayı bırakıp kitabı şöyle bir koklamanıza neden olur.
  • dünyanın en güzel parfümünden bile güzel kokar kimine göre... yepyeni gıcır gıcır bir kitabın kokusunu hiçbir şeye değişmem. kitapçıya girdi mi bütün kitapları almak isteyen bir insanım. benim için kitap kokusuyla, sayfasıyla, kağıdıyla, her şeyiyle bir bütün.
    ama hani eski kitaplar vardır ya ne kitabın ismi ne de yazarın ismi duyulmuştur. tek baskı yapılmıştır ama onlar bile satılmamıştır doğru düzgün... sahaflarda onları öyle boynu bükük gördüğümde onları elime alırım. onların kokusu beni o eski yıllara götürür ve hüzünlenirim. kimbilir nasıl çoşkularla yazıldılar. ne hevesler ne tutkular belki de ne zorluklarla... ama hak ettikleri değeri göremediler. umduklarını bulmadılar çoğumuzun hayattan umduğunu bulamadığı gibi... adlarını bilen bile yok...
  • şu romantik ve elit ortamı bozmak istemezdim ama tutkalda kullanılan sığır ödü kokusudur o. adam parfümünü yaptırtacakmış yahu. dola işkembeyi boynuna o çakma fularının yerine, dolaş cihangirin entel kavelerinde. uff karnım ağrıdı gülmekten.
  • kitap kokusu güzeldir. gel gelelim, kitap bahsi açıldığında ilk kelamı "kitap kokusu" olan zevatı toplayıp meşe odunuyla enikonu bir dövseler, ülkedeki cehalet konusunda sağlam bir adım atılmış olur.
  • reseptör skerteni için; (bkz: sahaf kokusu)

    ayrı dünyaların insanıyız vesselam.
hesabın var mı? giriş yap