• normal olan bir durumdur. okudukça hissediyorsun o eksikliği.
  • mantıklı bir laf. zira insan kitap okumamanın eksikliğini hissetmez, çevresindekilere hissettirir. zaten "kitap okumuyorum, eksikliğini hissetmiyorum" açıklamasında bile bu eksiklik ayan beyan ortada.
  • bir de yemeyi dene belki selüloz ihtiyacını karşılar.
  • doğrudur. eksikliğini dahi hissedemez.
  • sen hissetmiyor olabilirsin ama sen konuştukça ve yazdıkça biz bu eksikliği fazlasıyla hissediyoruz be yavrum. onu ne yapacağız?
  • allahtan iskenderiye kutuphanesinin kurulmasi ve organizasyonundan sorumlu olanlar boyle dusunmemisler, zira burasinin bir kultur merkezi olarak atinaya rakip olabilmesi icin dunyanin butun kitaplarini barindirmasi ongorulmustu.

    dunyanin en onemli kutuphanesi de oldu bir sure sonra lakin yakildi yikildi hepimizin bildigi gibi. guzel bir idealdi yine de.

    yine boyle bir ideale, kitap okuyanlarin ve bunun getirilerini hissedenlerin yakindan taniyacagi campanella sahipti. bu zati hatirladigim kadariyla hapse tikmislardi ve o arada gunes ulkesini yazmisti. herneyse, hapse atilmadan ve bu kitabi yazmadan once de okumaya o kadar duskundu ki, bir anisinda yahut mektubunda, okuma sevdasindan bahsettigi paragrafi "dunyadaki tum kitaplar doyuramazlar acligimi" diyerek bitirmisti.

    o zamanlar campanellayi hapse tikan zihniyet, daha sonralari -tam olarak 1751de-, fransiz devrimi ve aydinlanma caglarindaki kilometre taslarindan biri olan ansiklopedi yazarlarini rahatsiz ettiler. diderot ve dadaslarinin giristigi bu is, dunyadaki tum ise yarar bilgileri bir kitapta toplamayi amacliyordu, bir nevi yeni cag iskenderiye kutuphanesiydi. zaten isin bu buyuk boyutu yuzunden diger ansiklopedi girisimlerinden ayrilmis ve yazilarin dogmalardan uzak ve bir nevi sozluk gibi, alayci ve esprili yazilmasiyla da halkin ilgisini cekmisti... dunyanin tum ise yarar bilgileri ve kavramlari... diderot bu girisiminin oncesinde yazmis oldugu basit bir erotik romani yuzunden hapis tecrubesi edinmisti zaten (bu eseri sanirim halen en cok basilan ve cevrilen eseridir, ismi aklimda degil)(edit:ismi la religieus- rahibe imis; aethewulfa selam yolluyoruz) sonucta yeralti basim yayin dunyasina iliskin verdigi birkac bilgiyle ve voltaire gibi unlu tanidiklarinin yogun baskilariyla serbest kalmisti. iste bu kasarlanmisligi yuzundendir herhalde, ansiklopedi yuzunden tekrar hapse atilmadi ama neredeyse tum ileri gelen yazarlar baskiyi hissettiler ve ortalik yatisincaya kadar gorece liberal olan hollandada beklediler.

    "dunyanin tum kitaplari" yakilmisti, dunyanin tum kitaplarini okumak isteyen insanlar da hapislerde curutulmustu, lakin dunyanin tum bilgilerini iceren bu kitaptan 25 bin kopya basildi ve baskiya ragmen insanlara ulasti. bu da bir gelisme sayilirdi.

    simdi ise internet var; cin, kuba, iran, vb yaklasik 20 ila 45 arasi ulkede internet uzerinde degisen oranlarda yasakcilik ve sansur uygulaniyor. lakin artik hicbir routerin kapatilmasi, hicbir serverin yikilmasi, hicbir gazetenin kapatilip, kutuphanenin yakilmasi insanin bilgi birikiminde bir gerilemeye yolacmayacak, insanlari bilgiden koparamayacak.

    yani asil sorun artik bilgiye ulasmak degil, bunu istemek, buna merak duymak. ne yazik ki kitap okumanin entellik dantellikle ozdeslestirilmesi, garip birseymis gibi gorulmesi bu yuzden uzucudur. bakin, entrynin bu kismini gunluk tadinda yazayim. birkac sene evvel cesmeye gitmistim. cilgin attigimiz zamanlarimizi yavas yavas geride biraktigimizdan olsa gerek, tek derdim gunduzleri yuzmek, geceleri guzel yemek yiyip, sarap muhabbeti esliginde sizmakti. o sebelendir ki gunduz beach clublara giderken pek normal birsey sanaraktan yanima kitaplar aliyordum. fakat gel gor ki nereye gittiysem kendimi albino sempanze gibi hissediyordum, her goren bir garip bakiyordu. etrafima bakindikca da baska bir allahin kulunu goremedim kitap okuyan; en yakin entellektuel hareket tavla oynamakti. tabii isin kotu yani, parasal yonden rahat bu insanlarin kitap okuyan birini loser olarak gormelerinin yaninda, bunu dile getirecek kendine guvenden de yoksun olmalariydi.

    bu insanlarin da cogunlugu eminim iyi kalplidirler, sevenleri sevdikleri vardir. lakin bir kopegin de sevenleri var ve bir kopegi de clubdaki minderlerin uzerine koyup beynine elektrotlari baglasak, tum gun boyunca ayni miktarda zihinsel aktivite gozlenebilir. demek istedigim imkani oldugu halde ogrenmek istemeyen, merak etmeyen, edenleri de hor goren bu cahillerden nefret etmek gerekmez, lakin bu sizden daha assagi varliklar olmadiklari anlamina da gelmez. nasil ki bir sempanzenin hayati bir tapirinkinden, onunki de bir karincaninkinden daha degerlidir, sizinki de bunlarinkinden daha degerlidir. tabii kitap okumayip cesitli yetenekleri olanlari tenzih etmek lazim ama burada ihtimallerden bahsediyoruz zaten, genelleme yapmiyoruz. yoksa her okuyan da adam olur diye bir kaide yok. ama kitap okuyan birinin, okumayan ve okuyana da anlam veremeyen birine kiyasla, entelektuel acidan daha degerli olma ihtimalinin daha yuksek oldugu asikar. ve eger ki biz insansak, entelektuel degerimiz hersey demektir.

    tabii, bilgi dedigimiz seyin icinde bilimsel makale de var, teknik dokumanlar da var ve bu konuya dikkat cekenleri de tebrik ediyoruz zira bilimseliz diye gecinip hayatinda bir tane makale satiri okumamis sayisiz insan var.

    lakin bunlar kitaplarin yerini doldurmaz. kimse cisco router spesifikasyonlarini okuyarak campanellanin hayallerini, diderotnun ozgurlukcu medeniyetleri tarif ettigi hayali gezi yolculuklarini, marcus aurelius ve sextus empricus gibi stoacilarin hayranlik uyandiran dunya goruslerini, dostoyevskinin psikanalizinin derinligini, 1984 gibi distopyalarin hayalgucunuz uzerindeki etkisini, jack londonun surukleyici hikayelerini, o manyakoglumanyak oscar wildein zekasini, buyuk varoluscularin edebi yeteneklerini kesfedemez. pek ilgi duymasam da, insan shakespearein kendisine ifade ettigi seyleri baska nerede bulur? bunlari okumadan, nasil kendi basina, bu insanlarin kaleminden cikmis duygu ve dusuncelere tum kapsamlariyla vakif olabilir? kitaplar bu dehalarin, bu zekalarin akillarina acilmis pencerelerdir ve oradan iceri baktiginizda kendi basiniza sittin sene akil edemeyeceginiz, goremeyeceginiz yeniliklerle karsiliasiriz. iste bu yuzden kitaplar ufkunuz acar; dan brownun macera romanlarindan ibaret degil ki bu meret. einstein'in makalelerini okumaniz, onun ideas and opinions kitabindaki fikirleri hakkinda size ne ipucu verebilirdi, yahut pek muhterem fizikci richard feynmanin acayip hikayelerini dinlemenin verdigi zevk baska turlu bana nasil malum olabilirdi?

    [not: tum bunlardan sonra "iyi de zamanim yok" diyenlere oncelikle televizyonlarini komsuya vermelerini oneriyor, sonra da yaradana siginip reklamimi yapiyorum. (bkz: felsefenin oykusu)]
  • demet şener'in "en son hangi kitabı okudunuz..?" sorusuna verdiği cevap..
    (bkz: süper zeki ünlülerden veciz sözler)
  • bizim, üçüncü kolumun eksikliğini hissetmiyorum dememizle eşdeğer bir söylem. üçüncü kolumuz hiç olmadı ki varlığının ne kazandıracağını bilelim.

    yani bilmediğin bir şeyin yoksunluğunu yaşayamazsın zaten güzel kardeşim.

    kitabın ne olduğunu bilen biri zaten okur. diğerleri için de önerim, 'sen ne anlarsın' denilip savuşturulmaları.
  • hayatında bir kere bile kitap okumuş olsaydı eksikliğini hissederdi dediğim insandır.
  • söyleyeninin, sözü "kitap okumuyorum çünkü bilgi açlığımı internetten ve görsel medyadan karşılıyorum. fırsat oldukça da önemli kitapların ses kayıtlarını dinliyorum" mealinde kullandığı düşünmek gerçekten kaydedeğer bir iyimserlik örneği olsa gerek.

    son beş yüz yıldır bilgi edinmenin kaynağı kitaplar olagelmiş. son on yılda kaynağın değişme eğilimi göstermesi, ne bilginin ne de bilmenin değerinin azalmasına sebep olmadı. üstelik, bu son on yıl kitaplarda yayımlanmış tüm bilgilerin bilgisayar ortamına aktarılmasına da yeterli olmadı. sanırım halen dahja bilginin en önemli kaynağı kitaplardır.

    kendisini kutsal bilgi kaynağı olarak anan bir internet sitesinde, müdavimlere, kitap okumanın tek bilgi edinme yolu olmadığını anlatmaya çalışmak ve bunu, kütüphaneciye interneti anlatmak ile özdeşleştirmek, geniş düşünme kabiliyetinden yoksun bendenize, kitap okumaktan hazzetmemenin bilmek arzusu ile çelişmesini bastırarak rahatlatma yollarından biri gibi gözüktü.

    bilgi sahibi olmak içerisinde bulunduğumuz çağın aranan özelliğidir. ayrıca bilgi, sahibine sosyal statü de sağlar. bu sosyal getiriyi güzelliği ile elde etmiş insanların şu sıralar halen daha kitap okumak ile özdeşleştirilmiş olan bilgi edinme süreçlerini gerekli görmemeleri doğal karşılanabilir. yine aynı kişilerin bilgi edinmeye gerek duymamaları da tam da onlardan beklenendir.

    bahane güzeldi ama yemedik.
hesabın var mı? giriş yap