• hayalgücünü en iyi geliştiren 2 şeydir.
    1.si mi? tabi ki büyük ikramiye çıkarsa hayali.
  • kitap okumayı zevkli kılan yegane şeydir.
  • her okur gibi yaptigim sey. stieg larsson’un (bkz: ejderha dövmeli kiz)serisini(bkz: ateşle oynayan kız) (bkz: arı kovanına çomak sokan kız)okurken onume stockholm haritasini acmistim. kitapta bahsi gecen sokak isimlerini takip ede ede okudum kitabi. her bir sokaktan da gecmis oldugum icin gozumun onunde daha net canlandi. hic bir kitabi bu kadar zevk alarak ve canlandirarak okumamistim. bende yeri ayridir.
  • raif bey olup maria puder'le konuşarak aşkın doruklarını yaşadığımız, bazarov ile hayatı sorguladığımız, giovanni drago ile bir bekleyişi tattığımız, hercule poirot ile büyük bir sırrı ustalıkla çözdüğümüz ve christy brown ile hayatta başımıza ne gelirse gelsin pes etmeden savaşmayı deneyimleriz. dünyanın bu berbatlığında kitaplar bizim ruh dinginliğimizi sağlayan limanlardır.
  • özellikle fırtınaışığı arşivi kitaplarında yaşanması muhtemel olaydır. zihinde canlanması yetmez rüyanda parekılıcınla savaşırken bulabilirsin kendini.
  • suç ve ceza insanı psikopata bağlıyor, her insanın içindeki vahşi ikinci beni ortaya çıkartmakta üstüne bir kitap tanımam genç werther'in acıları'nı okuyup intihar edenleri düşününce bir de yazarın gözünden bakmak istiyor insan işte.
  • zihnin standart çalışma metodunun bir sonucudur aslında. sadece kitap okumayla sınırlı bir durum değildir. günlük hayatımızda da aklımıza herhangi bir kişi, nesne, olay geldiğinde ya da biri bize bahsettiğinde ya da metin olarak okuduğumuzda ilgili imgeler zihnimizde görüntü olarak canlanır zaten. tabi kitap okurken bu durum çok yoğun ve sürekli olarak yaşandığı daha çok farkına varırız.

    edit: imlâ

    edit 2: aphantasia'dan muzdarip bireyler istisna oluşturuyormuş bu duruma.
  • abi okudğun kitabı zihinde yaşayamıyorsan okuyamazsın ki. o kitap bitmez, bitsede sana birşey katmaz.
  • daha cok kitap alıp insanlardan daha çok uzaklasmama sebebiyet veren durumdur.

    özellikle haruki murakami gibi yazarlarin kitapları icimde yeni kapilar açıyor. "kosmasaydım yazamazdim" diye bir kitabi var belki de en az satan kitabıdır onu okurken bile murakami ile koşuyordum japonya sokaklarında..
  • hüseyin rahmi gürpınar'ın hakk'a sığındık adlı romanını okurken istemsizce yaptığımdır.

    öyle içten ve bizden betimlemelerle yazmış ki bunu yapmadan duramadım. yazık olurdu çünkü. abdal veli'nin o pis kıyafetleri, bir çirkinlik heykeli gibi süzülüşünü, kolundan tutup üstünü aradıklarında avazı çıktığı kadar bağırışlarını yaşattım zihnimde.

    içten içe o kavganın ortasında olmak iyi hissettirdi. ya kaostan besleniyorum ya da bu tür bir canlandırma yapmak gerçekten etkili.
hesabın var mı? giriş yap