• söz konusu olan kitapçıda adam gibi oturacak yer var ise fazla kalın kaçmayan* bir kitap* ile gerçekleştirilmesi mümkün olan eylem. ayrıca konuyla alakalı olarak:
    (bkz: azimle sıçan betonu deler)
  • içinde kafe ya da oturacak yer ihtiva eden kipatçılarda çok da rahat yapılabilecek aktivite.
  • (bkz: #2238448)
  • ulkedeki kutuphane ve okuma kuluplerinin eksikliginden kaynaklandigi dusundugum durum.
  • istanbul'da adam kitabevi'nde de gerçekleştirilebilecek eylem.
  • okuyan us kitabevinde gerçekleştirenler olduğu bilinen davranış örüntüsü. hem de harry potter 5 ile 2 gün zarfında. kitabevinin şeker çalışanlarının okuyucuya çay bile ikram ettikleri rivayet ediliyor.
  • artik hemen hemen her kitapcida yapilabilen eylem. kitapcilarin bu durumdan sikayet ettigini sanmiyorum, cunku bilinen ornekleri oldugu halde artik daha buyuk oturma bolumleri sagliyorlar artik. askidaki kahve gibi bir olay bu iste, parasi olandan kazanilanla parasi olmayana hizmet etmek gibi. o yuzdendir ki, ilk baslarda bir sayfasinin neden ucundan kivrildigini anlayamadigim kitaplarin o sayfalarini duzeltmiyorum artik.*
  • 1...... 2........ 3......
    4:
    - pardon... merhaba. rahatsiz etmek istemem ama biz aslinda o kitaplari satiyoruz (kutuphane mi lan burasi demek isteniyor).
  • oturma yeri yoksa kitapçıda ayakta kitap okumak eylemi ile yapmanın zor olduğu aktivite.
    "okumak" yerine "bitirmek" kelimesi ayıplar niteliğinde olsa da geçmiş yıllarda yurtdışında, son zamanlarda türkiyedeki bazı kitapçılarda oturup kitap okumak normal karşılanmaktadır, sanırım. öyle ki almanyada bir kitapçıdaki milli kütüphane tarzı lambalı masalarda, rahat koltuklarda veya kafeteryada çayını yudumlarken kitap okuyanları gördüğümde oldukça şaşırmıştım.
  • bir kaç ay önce çok sevdiğim yazar haruki murakami'nin uyku adlı küçük kitapçığını okumuştum kitapçıda oturup bir çırpıda.

    şöyleki; bir gün bir avmde kitapçıda geziyordum, yeni kitaplara bakıyordum. derken böyle ciltli ve de çok afili ama bir o kadar da incecik bir kitap gözüme çarptı değişik ilüstrasyonlu (çizimli) "uyku" adında. bir baktım ki yazarı da bizim murakami! ne zaman yazdı, ne ara çıktı dedim bu kitap kendi kendime hiç duymamıştım zira?

    alıp baktım kitaba biraz şöyle. kuşe kağıda, yarısı çizimlerle dolu bir hikayeciği kitap yapmış harukiciğim benim. başladım okumaya. yarım saatte bitiverdi kitap.
    --- spoiler ---

    uykusuzluk çeken bir evhanımı kadının hikayesiydi. uyku uyuyamama sebebi belli değil; üniversitede yaşamış benzer bir durumu. ve uyumadıkça açılan belleği ve bilinci sayesindeki yaşadığı farkındalıkları anlatıyordu hariko. kendisini kitap okumaya ve spora verişini, geceleri arabayla gezişlerini falan derken acaba n'olacak kesin ilginç bir şekilde bitmeli, vurucu olmalı sonu diye beklerken pat diye bitiverdi kitap tüm hayalkırıklığıyla. hani ikinci kitabı gelecekmiş gibi devamı niteliğinde.
    --- spoiler ---

    eh be dedim bu yazar da mı kapitalizmin kurbanı olup elif şafak ve zülfü livaneli'den sonra popülist kitap yazmaya, kıçından uydurmaya başladı diye hayıflandım kendi kendime. hayır ne gerek vardı o kadar süsleyip de o fiyata insanlara yutturmaya o kitabı anlamadım? ahanda ben kitapçıda oturup bir solukta okuyuvermiştim satın almadan ve kötü mü oldu diye de düşündüm. iyi ki boşuna onca parayı vermedim dedim, versem kesin pişman olurdum. ah be harukicim murakamam sen de mi yapacaktın bunu bize, olmadı bu işte diye de dedim hayalkırıklığıyla.
    işte kitapçıda kitap okuma maceram da ilk ve son böyle oldu. *
hesabın var mı? giriş yap