kitaplık

• bir okuduğu kitabı bir daha okumayan insanların varlıklarını gereksiz buldukları bilgi haznesi. anlaşılamayan şu ki kitaplık dediğin şeydeki kitaplar, sırf insanlar o kitapları sevdikleri için değil, yeniden o kitaplara başvurabilsinler, hatta çoluklarına çocuklarına aktarabilsinler diye vardır. zaten "kitaplık çok gereksiz, sırf sevdiğin için kitapları niye esir edersin, ver başkasına gitsin" diyen adamın kitap okuma kültüründen de kitap niyetine ne okuduğundan da gerçekte ömründe kaç kitap okuduğundan da kuşku duyarım (kesin hükümünü keserim demedim, kuşku duyarım dedim).
  
  zaten hiç kitaplığı olmamış birisi, hiç kitaplığı olmayan, dolayısıyla hiç kitap okunmayan bir eve doğmuş demektir ki o evde zaten okuma alışkanlığı kolayca edinilmez. ancak arada sırada piyasa romanları falan alınır, sonra başka arkadaşlara verilir.
  
  işin bibliyofillik boyutuna girmiyorum bile.
• kendimi bildim bileli en buyuk hayalim. basit gibi geliyor kulaga ama degil aslinda.
  
  kitaplik demek ev demek, ustelik en az bir odasi buyuk bir ev demek. senede bir iki defa tasinmiyorsun demek. artik bir sehre, bir ulkeye yerlestin, hayatta yerini buldun demek.
  
  iste tam da bu sebeple benim icin cok ozel bir hayal kitaplik sahibi olmak.
  
  yilbasinda biri bana en sevdigim kitabi^* (tesaduf eseri kendisinin de en sevdigi kitaptir ayrica) hediye etti, icinde "umarim yakinda kitapligina kavusursun ve ilk kitabi bu olur" diyen tatli bir notla.
  
  2016 bana sans, mutluluk ve kitaplik getir ulan!
• çoğu evde, vitrinde bulunan televizyonun üstündeki tek raftan ibarettir.kalın bir tam ilmihal , namaz hocası, gazete promosyonu bi kaç kıytırık kitap ve eski bir ansiklopedi setinden ` : meydan larousse` müteşekkildir.
• http://bookshelfporn.com/
• jean-claude carriere ile umberto eco diyalogundan bir kuple:
  
  eco: evinize ilk defa gelen, heybetli kütüphanenizi görüp de size, "hepsini okudunuz mu?" diye sormaktan daha iyi bir şey bulamayan birine dostlarımdan biri şöyle cevap verirdi: "daha fazlasını beyefendi, daha fazlasını." kendi adıma, iki cevabım var. ilki: "hayır. bu kitaplar yalnızca önümüzdeki hafta okumam gerekenler. okumuş olduklarım üniversitede." ikinci cevap da şu: "bu kitapların hiçbirini okumadım. yoksa niye tutayım ki?"
  
  eco: kitaplık kocaman bir labirenttir. dünya labirentinin simgesi içine girersin; ama dışarı çıkıp çıkamayacağını bilmezsin. her kül tapınağının sütunlarından içeri girmemeli.
  
  carriere: kimbilir değerli nice belge, nadir nice kitap sırf dalgınlık, dikkatsizlik, ihmal yüzünden yok olmaya terk edilmiştir. ihmalkârlar, yok edicilerden daha çok zarar vermişlerdir belki de.
  
  (bkz: kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın)
• evimin sınırları dahilinde ipini koparan, herhangi bir yere aidiyet duygusu hissetmeyip orada burada serbestçe dolaşan kitaplarımı evcilleştirerek yerleştirmek istediğim zımbırık. yerleri yurtları olmayan kitaplar ev içinde tur atmaya, çeşitli odalarda ot gibi bitmeye başladı. hiçbir kitabı tek seferde ve sabit bir yerde bulamıyorum. aradıklarım ya bilgisayar masamdan, ya koltuğun üzerinden, ya oturma odasından ya da mutfaktan çıkıyor. yemek yerken kimi zaman kitap okuduğum doğru; ama ben kitap yerken kimi zaman yemek okumaktan korkmuyor değilim.
  
  2-3 aydır ha bugün ha yarın iyi bir kitaplık bulacağım diye kendimi ve annemi kandırmakla meşguldüm. bu çabamla nobel bile alabilirdim. hayır, bu eforumu kitaplığı satın almaya harcasaydım şimdiye tüm kitaplarımı dizginleyebilmiştim.
  
  şimdilerde kitaplık için 8. defa ikea'nın internet sitesine bakıyorum. billy diye 3 raflı şirin bir kitaplık gözüme çarpıyor gene. şekil olarak güzel. malzeme olarak kendime yakın hissettiğim kadar var: sunta. eşek ölüsü gibi ağırdır şimdi o. annem internetten bim'e de bakalım dedi. oradaki kitaplık gökdelen gibiydi. devlet dairesi arşivleri için kullanılan cinstendi. beğenmedim. armudun sapı, üzümün çöpü, kitaplığın rafı diye diye kitaplıksız kaldım iyi mi! neyse, kitapsız olmaktan iyidir.
  
  editoz mühimoz: noryth aquanum ve a spectre haunting in europe "ne ikea'sı, koçtaş'taki kitaplıklar alayına gider" dediler. ikea'nın üzerine çarpı attım; koçtaş'ın önüne artı koydum.
• "her yıl biraz daha genişleyen küçük bir kitaplık, insanın hikayesinin saygıdeğer bir parçasıdır. kitaplar almak bir insanın görevidir. kitaplık bir lüks değil, hayatın gerekliliklerinden biridir."
  
  — henry ward beecher
• bazıları resmen "kitap okumaya vaktim yok" diyenler için imâl edilmiş gibi duruyor, hatta alenen tüketici sikme odaklı modelleri var. arkadaş şunlar nedir allaseniz yavv, ulan hepi topu 10-15 kitap koysan yer kalmıyor. bizi mi sikiyosunuz kodumun gösteriş budalası herifleri, biz mi öküz gibi okuyoruz yoksa milletin mi parası bol anlamadım hee.
  
  http://i.imgur.com/muchowo.jpg
  http://i.imgur.com/mqltcip.jpg
  http://i.imgur.com/08ojyax.jpg
  http://i.imgur.com/xblwsb3.jpg
  http://i.imgur.com/1xc2lkh.jpg
  http://i.imgur.com/9vual2g.jpg
  http://i.imgur.com/hq9yvwh.jpg
  http://i.imgur.com/vxwhe0q.jpg
  http://i.imgur.com/rpa4vmw.jpg
• asla bir standart tutturulamamis guya kitaplar icin tasarlanmis mobilya turudur.
  tamam,kitaplar da standart boyutlarda degildir ama sen ne diye tum raflari ayni ebatta yaparsin?hele ki resim ve fotograf sanatcilarinin albumlerine merakliysaniz neredeyse hic sansiniz yoktur.sifoniyer almak daha mantikli bile olabilir bu durumlarda.
  baska bir dengesizlik de bu kitapliklarin derinlikleri ile ilgilidir.oyle derin yaparlar ki bu kitapliklari kitaplari koydugunuzda on kisimda kocaman bir bosluk kalir.bosluk sadece kitaplari koydugunuz anda bosluktur.cunku illaki o kısım bos diye oraya bir suru sey konacaktir,kalemler,cuzdan,anahtarlik parfum,deodorant,cd..vs..vs..
  ne zaman bir kitap almaya kalksaniz bu seylerden biri yere duser mutlaka.aradan kitabi cikarmak semsiye cıkarmak gibi olur.
  tamam,derin yaptın kitapligi,album filan koy diyorsan...peki kardesim niye 40 cm derinlik yaptigin yere 20cm boy yapıyorsun.ben o kitaplari ustuste koymak zorunda miyim?
  illa ki alacagiz olcuyu kendimiz yaptiracagiz...
  allah allah ya...
• evde olanı, yaşamındır.