kitle yönlendirmede kader ve tevekkül istismarı
-
malikaneden > gecekonduya; "yapacak bir şey yok. kader işte. napalım. halimize şükretmemiz lazım. daha kötü de olabilirdi. açlık sınırındasın ama çok da kötü değil aslında. hâlâ yaşıyorsun. şükret biraz. gelecek sizin olacak. hah şöyle uysal ol oğlum. afferin. al şu bozukluğu da. kralsın be oğlum sen var ya. hayat sana güzel"
"islâm'ın ilk çöküşü, emevîler ile başlar. (ömer gibi bütün zenginliğe ve ihtişama sırt çeviren) ilk halifelerin zühdüne karşı, medine toplumunun esprisinden tamamen kopmuş fakat mutlak siyasî güç ve mülkiyetten kaynaklanan bütün bozulmalarla bizans imparatorluğunun zenginliğini ve despotizmini taklit eden debdebeli ve kokuşmuş bir monarşi yaratılır.
gösterişli zenginlikleri ve bozulmalarıyla bu otokratik sistem, islâm'ın derûnî rûhunu bozarak ve aynı izleri taşıyan bugünkü körfez monarşilerine kadar, müslümanların nezdinde islâm'ın dış çehresini kirleterek, islâm'ın kemirici kanserlerinden birisi olacaktır. bu ahlâkî başarısızlık, doktrinel sapmaları da beraberinde getirir. emevîlerle birlikte islâm'a karşı en büyük ve en tehlikeli saldırı ortaya çıkıyordu: bu da, kralların mutlak hakimiyetini onaylayan bir ideolojidir; yani halk için bir tevekkül mektebi ve bir hâkimiyet teolojisidir.
"kader" teorisi, tiranlık ve zulmün kelâmî teminatı olabilecekti." roger garaudy – yaşayan islam
"sömürge halkı din sayesinde de sömürgeciyi dikkate almamayı başarır. kadercilik ezenin tüm sorumluluğunu ortadan kaldırır, kötülüklerin, sefaletlerin ve yazgının nedeni tanrı’ya bağlanabilir. birey bu şekilde tanrı’nın buyurduğu yıkımı kabul eder, sömürgecinin ve yazgının önünde eğilir ve içsel yapısının bir anlamda yeniden yapılanmasıyla taş gibi sakinleşir." frantz fanon - les damnes de la terre -
öz yurdunda parya olmuş yurdum insanı , öğrenilmiş bir çaresizliğe kapılmış.
tek bildiği , kabullenmek. -
"şirk dini, zillet, sıkıntı, çaresizlik ve cehalet içinde yüzen halkları, içinde bulundukları durumun kendileri, ataları ve çocukları için ilahî bir takdir olduğuna inandıran ve buna teslim olmaya çağıran bir uyuşturucu görevini görür." ali şeriati (bkz: şirk dini/@eksantrik forvet)
(bkz: guns germs and steel/#73373227) -
(bkz: ütopyacı gelecek vaadi)(bkz: l'homme revolte/#75984119)
-
"bugünkü kaza-kader inancımız, muaviye’nin oluşturduğu ve bize bıraktığı bir hediyedir. tarih açıkça göstermektedir ki, kader ve cebr* inancı, emevîlerin oluşturdukları bir inançtır. bu inanç sayesinde müslümanları, her türlü sorumluluktan, teşebbüs ruhundan ve eleştiriden alıkoymuşlardır. zira cebr, var olan ve sunulan her şeyi kabul etmek demektir. oysa hz. peygamber’in ashabına baktığımızda, onların, her an için toplumsal sorumluluk duygusuna sahip olduklarını görürüz." ali şeriati - dine karşı din
[cebriye: insanın fiilleri, insan kaynaklı değil allah kaynaklıdır. insanın iş yapma kudreti olmadığı için işlerini kendi iradesi ile değil, mecburen yapar.] -
the painted veil (2006) filminden;
[doktor, kolera salgınınındaki ölümleri önlemek için yapılması gerekeni anlatıyor]
- şayet su kaynaklarını temiz tutabilirsek ve düzgün bir sağlık koruma programı uygularsak birkaç hafta içinde, ölümleri binlerce kişi azaltma imkânı oluşturabiliriz.
[bölgenin halk tarafından tapılırcasına saygı gösterilen derebeyi sinirli bir şekilde]
+ unutun bunu! insanlar ölüyorsa bu kaderlerinde var demektir! elimizden bir şey gelmez.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap