• ilk kıyamet habercileri kuşkusuz peygamberlerdi. gılgamış yazınında bahsi geçen tufan kadim kıyamet mizanseninin de bilinen ilk timsalidir. bu olağanüstü felaket aynıyla tevrat'a da yansımış; yapılan araştırmalar, tufan mitinin kolektif bilinç dışının arkaik imgelerinden biri olduğunu ve birçok uygarlıkta öyle veya böyle yer aldığını ortaya koymuştur. sanırım âdemoğlu felaket ve kıyamet senaryolarına bir hayli düşkün çünkü sinema sanatı da buna kayıtsız kalamadı. uzatmayalım.

    tekinsiz girizgâhı kafka'nın "dava" romanını anımsatan bu sovyet romanında çok açık biçimde kıyamet aydın bireyi ablukaya alan bürokratik mekanizmanın kendisidir. kıyamet polis gücüdür, otoritaryen kurumların varlığıdır, ajanların fink attığı sansürden ibaret bir düzendir, bir demir yumruktur bilim adamlarının tepesine inen. ve daha birçok farklı biçimlerde çirkin suratıyla entelektüel öznenin karşısına dikilir ve ürkünç bir hayalet gibi her an her yerdedir.

    önemli sorular doğar buradan:

    bu paranoyak, gerilimli, rahatsız edici ortamda bilim adamının görev bilinci nedir? aydın kişi bu koşullarda ne yapmalıdır? sisteme boyun mu eğmelidir? özgürlüğün bedeli nedir? özgürlük mümkün müdür? faşizm nerede bitip nerede başlar? işte bu distopik roman bu soruların çevresinde dönenir durur.

    homojen kalıpların içinde kimliğini ve özgürlüğünü kaybeden aydın özneler ve bilim adamları iktidarın basit robotvari kuklaları haline gelirler. birer papağana dönüşürler. artık kişisel düşünceleri önem taşımaz. ne dayatılırsa onu uygulamak zorundadırlar. tanıdık gelmedi mi? ve belki de en kötüsü de otosansürdür ki romanda buna dair çıkarımlar da vardır.

    bir distopik bilim kurgunun daha sonuna geldik ama baskı rejimleri devam ediyor. dolayısıyla bu tarz romanlar güncelliğini koruyor. demek ki tarih sürgit kendini tekrar ediyor. özgürlüğümüze sahip çıkalım, baskıya boyun eğmeyelim, haksızlıklar karşısında birlik olalım, demekten kendini alamıyor insan. dün aynısını sovyet aydınları söylüyordu. bugün de biz söylüyoruz. değişim ve özgür irade şart! hayvanlardan bir farkımız olmalı çünkü! ve tarih sürekli aynı şeyleri yazmamalı! insanı mücadelemizi de kayda düşürmeli!

    'şimdilik' kaydıyla distopik roman karalamaları:

    1984
    (bkz: a clockwork orange /@hanging rock)
    (bkz: as intermitencias da morte /@hanging rock)
    (bkz: brave new world /@hanging rock)
    (bkz: ensaio sobre a cegueira /@hanging rock)
    (bkz: ensaio sobre a lucidez /@hanging rock)
    (bkz: fahrenheit 451 /@hanging rock)
    (bkz: lord of the flies /@hanging rock)
    (bkz: man in the dark /@hanging rock)
    (bkz: maymunlar gezegeni /@hanging rock)
    (bkz: memoirs of a survivor /@hanging rock)
    (bkz: mıy /@hanging rock)
    (bkz: never let me go /@hanging rock)
    (bkz: sonnenfinsternis /@hanging rock)
    (bkz: the dispossessed /@hanging rock)
    (bkz: the girl who was plugged in /@hanging rock)
    (bkz: the handmaid's tale /@hanging rock)
  • arkadi ve boris ştrugatski kardeşlerin birlikte kaleme aldıkları bilimkurgu kitabı.

    yakın bir tarihte ithaki yayınları tarafından bilimkurgu klasikleri dizisi kapsamında yayımlanmıştır.

    bu da, kitabı merak edenler için hakkında yazılan bir inceleme.

    (bkz: ithaki yayınları)

    (bkz: bilimkurgu klasikleri)
  • yeni başladığım bilimkurgu romanı. kitap sürükleyici olmasına rağmen ithaki yayınları sağ olsun, kitapta öyle hatalar var ki, dayanamıyorum, dikkatim dağılıyor ve ilerleyemiyorum, kitabı yarım bırakmanın eşiğindeyim.

    yaptıkları hataları instagram hesabında açıkladım, umarım bir sonraki baskıda dikkate alırlar.

    kimler kimler editörlük ve redaktörlük yapıyor, ben oturduğum yerde çürüyorum. ithaki yayınları beni redaktör olarak işe alsın kampanyası başlatmayı düşünüyorum.

    8 ağustos editi: kitabın sonuna geldim, fakat sonundaki malyanov olayına bir anlam veremedim. anlatım bozuklukları ve yazım yanlışları yüzünden kitaptan çok fazla puan kırmıştım, sonunu tam olarak kafamda oturtamadığım için ve yaşattıkları eksiklik hissi için kitaba puanım 5/10.
  • an itibarı ile okumakta olduğum kitaptır. fakat ben henüz bir bilimkurgu öğesine rastlayamadım. evet kitabın yazarları bilimkurgu yazarlarıdır fakat bu daha çok bir ajan veya psikoloji romanı tadında ilerliyor. kitabın yarısında bu konuya varmış olmamı da dip not olarak belirteyim.
  • rus edebiyatına alışık olmayanların okurken biraz zorlanabileceği bir kitap.

    rusların kesinlikle çok değişik bir düşünme stiline sahip olduklarının başka bir kanıtı
  • strugatski kardeşlerin, altmetinlerle sovyetleri eleştirdiği bilimkurgu eseri. hatta kitaptaki eylemlerin kapitalist bir ülkeye yöneltilmesi ve homeostatik kainat kavramının çıkarılması gibi öneriler sunulmuş zamanında.

    öte yandan, anlatıcının tanrısaldan 1.tekile geçişini; (yukarlarda bir arkadaş yayınevi hatası demiş) anlatıcıyı mantıklı bir temele oturtmak zorunda olmadıklarını düşünerek yaptıkları kanaatindeyim. (en berbat yayınevi bile böyle bir hata yapamaz çünkü) bu adamlar klasik edebiyatın üslubunu da parçalamaya çalışmışlar böylelikle. keza bölüm başlarının, bir cümlenin yarısından başlıyor olması da buna örnek.

    "nasıl bir presin altında ezildiğinizi değil, basınç altında nasıl davranacağınızı düşünmelisiniz."
  • rusça isminin (bkz: za milliard let do kontsa sveta) doğrudan çevirisi "dünyanın sonundan bir milyar yıl önce" olmasına rağmen ingilizce'ye nedense "definetely maybe" olarak çevirilmiş roman.

    itiraf: ben bu kitabı pek anlamadım galiba.

    --- spoiler ---
    bir grup bilim insanının çalışmalarının bir şekilde engellenmesini konu alan romanda bu çalışmaları engelleyen şeyin ne olduğu tam olarak açıklığa kavuşturulmuyor. ana hikayeyi oluşturan ve bu soruya cevap arayan beyin fırtınası bölümünde uzaylı, gizli bir örgüt veya evrenin kendisi gibi fikirler ortaya atılıyor. en sevdiğim fikir bunun evrenin entropi yöneliminin bir sonucu olduğu fikri. kitapta şöyle bir pasaj var:
    "her şey basit bir varsayımdan ortaya çıkıyor aslında: kainat kendi yapısını korur. fiziğe göre evrenin entropisi sürekli olarak artmaktadır. ve bu nedenle de yüksek bir uygarlık mevcut olamaz, çünkü yüksek bir uygarlığın aklı o denli gelişmiş olacaktır ki azalmayan entropi yasası üzerinde hakimiyet kurabilecektir. bu da kainatın yapısının kaybolacağı ve bir kaosun egemen olacağı anlamına gelmektedir. bir nevi kıyamet de diyebiliriz."
    evren kendi düzensizliğini korumak için yüksek uygarlıkların yol açacağı kaostan korunmak istiyor.

    sanki tanrı evreni oluşturan bir canlı ve biz o canlının içerisinde yaşayan mikroorganizmalarmışız hissi yaratıyor.

    --- spoiler ---
  • ithaki yayınlarının bilimkurgu klasikleri serisinde çıkardığı kitap.

    kitap yayınlandığında yasaklanmış zaten bu rusya'da bir kitap çıktığında yasaklanmasın şaşarım. kitabın yazarları arkadi strugatski & boris strugatski kardeşler.fazlaca matematiksel ve fiziki terimler var. bu yüzden sözelci beynim bazı yerlerde error verdi, klasik bilimkurgu adı altında gruplandırılan kitaplar gibi değil, ince olmasıına rağmen okuması vakit alıyor lakin romanda karanlık bir hava var ve her bölümde ''haydaaaa şimdi n'oldu'' diyorsunuz.

    doğaya bambaşka bir bakış açısı getirmiş. insanlık yüzleşmeye hazır olmadığı gizemleri çözmekle uğraşmamalı temalı. mutlaka okunmalı mı? ben bilimkurguyu severim, onu sineme yatırır pamuklara sararım, azıcık da fantastik olsun diyen varsa okumalı.
  • kendisini okuttu ama yine de benim için anlatımı ağır olan, anlayamadığım kitap. sonundaki olay neydi?
  • kitabın sorduğu ana soruya kendimce şöyle bir cevap veriyorum:
    soru: fantastik olayları fantastik olmayan varsayımlarla nasıl açıklarsın?
    cevap: açıklayamazsın.
    burada fantastik tanımına girmeyeceğim fakat aklıma direk tanrı'nın ve dinlerin geldiğini itiraf etmem gerek.kitapta bilim adamlarının hayatları pahasına fikirlerini savunma imkanı varken dinlerde ise sonsuz hayat ile ödüllendirilme fikri var.sırf ödül- ceza mekanizması var diye bir ihtimale inananlar(teistler) ile fikirlerini bir ihtimalin peşinde çöpe atan insanlar gördüm ben romanda.

    hayat, non-teistler için bir nevi sonsuzdur ve ölüm ise sonsuzluğun sonudur.karakterlerin yaptıklarına hak veriyorsam eğer benim gibi birinin dinlere inanması gerekiyor gibi gözükebilir.ama kilit nokta şu ki şüphe ile iman etmekle, çalışmalarını ölmemek için yok etmek aynı şey değil.din daha kompleks, sana tek bir fikir dayatmıyor.

    kısaca herkese hitap eden bir bilimkurgu değil, hatta bilimkurgudan ziyade felsefik roman olabilirmiş.garibime gidense kitap sansüre uğramış ilk zamanlar.acaba millet neler neler gördü de sansür uyguladı.sütyenden ötürü (rusya'da dahi) ve homeostatik evren modelinden ötürü kısıtlamışlar ama asıl nedeni merak ediyorum.

    not: kitap ilk 1976 sscb'de basılmış.
    leningrad'ta (st. petersburg) geçiyor.
    kurgusu bakımından 'the man from earth'e ilham kaynağı olmuş olabilir.
hesabın var mı? giriş yap