• şimdi anlıyorum: aşk yakar. özcan deniz söylediğinde inanmamıştım... kız arkadaşın terk etmesi seven yüreğe atılan acımasız bir tokatsa, kız arkadaşın fedon'a aşık olup terk etmesi yüreğe atılan bir depdep tir. lisedeki kız arkadaşımın yaptığı bu tercih beni hayata küstürmüştü. beni terk edeceğini, fedon'a aşık olduğunu, bodrum'a yerleşeceğini öğrendiğimde yıkıldım. aşığınım şarkısı o zamanlar henüz patlamıştı. türk kadınları fedon'un sesinde, çevrelerindeki erkeklerde göremedikleri bir duygu seline kapılmışlardı. bunun sadece olgun kadınlar için geçerli olduğunu sanmıştım. çok yanılmışım... ikna etmek için fedon'un sürekli slip giydiğini söyledim, solaryumda yaşadığını söyledim, aşığınım klibini zorla yeniden izlettim. fedon o klibinde, bir şöminenin önüne serilmiş kaplan postunun üstüne uzanmış rakı içiyordu... hiçbiri işe yaramadı. ayrıldık... sonradan öğrendim ki okulun basketbol takımından esmer volkan'la çıkacakmış... benden ayrılmak için kullanmış fedon'u... bodrum'a da yerleşmemiş. benden ayrıldığı yaz volkan'la toroslar'daki tekir yaylası'na çıkmışlar. hayvanları hep dağ havası aldıkları için oranın kebabı güzel olur, bu bilgiyi de aktarmış olayım.

    evet şimdi anlıyorum: aşk gerçekten yakıyormuş... keşke fedon'la çıksaydı. en azından eski kız arkadaşım beni ünlü biri için terk etti der, avunurdum. yıllar yılı bu acıyla yaşadım... yolda, sokakta, plajda ne zaman beyaz sakallı kavruk tenli bir adam görsem sinirden havale geçirdim. ama her şey geçiyor... bunu da atlattım, çok şükür. zaten güzel de bir kız değildi ki... souleymanou hamidou'ya benziyordu. bugün sırf bu yüzden, hamidou gibi sempatik bir kaleciye bile mesafeliyim. alllahından bul özlem...
  • hakikaten kötü bir durumdur. fedon'la yarışmak için yapacağınız şeyleri hemen sıralayalım:
    - bir adet slip mayo alınacak
    - sürekli şarap içilip pancar gibi kıpkırmızı bir yüze sahip olunacak
    - bütün yaz eda taşpınar gibi güneş altında haşlanıp kapkara bir ten, ama ayın ondördü gibi bembeyaz bir götle gezilecek
    - ha bir de sevgili kuşum aydın'a aşık olmadığı için şükredilecek. çünkü o hususta feragat edebileceğiniz şeyler olabilir. aman diyim.
  • tetris için terk edilmekten iyidir.

    özel radyoların yeni yeni yayına başladığı zamanlardı. yurtlarda, öğrenci evlerinde yerel radyolar dinlenir, beğenilen kişilere istekler yapılır, hatta bazıları abartır aşkını bizzat kendi yaptığı radyo yayını ile ilan ederdi. cicosh kişisi bir gece yatağında kulağını küçük radyosuna dayamış şehirde çok popüler olmuş bir programı dinlerken canlı yayına biri bağlanır. allahım o ne diksiyondur, o nasıl naif, nasıl duru bir konuşmadır, üstüne bir de güzel bir şiir okuyup bir şarkı ister bahsedilen şahıs .*` :yaşlılık zor mirim` cicosh kişisi bu gazla sabaha kadar uyumaz, ertesi geceyi iple çeker ve sonraki geceyi ve sonrakini...zombiye dönüşmek üzereyken kader ağlarını örer; önce programı sunan elemanla tanışılır, sonra da daimi katılımcıya dönüşmüş şair ruhlu çocukla. tesadüfe bakındır ki aynı fakültede okunulmaktadır, tek bir sorun vardır şairimiz üç sınıf geriden gelmektedir.

    arkadaşların dalga geçmesi zerre iplenmez. her fırsatta kantinde, bahçede elemanın görüş alanı içerisine girilir, şair çocuk da fırsatları kaçırmaz doğrusu, bir nefeste cicosh kişisinin yanında biter. şiirlerden, kitaplardan bahsedilir. hatta bir gece; bahsedilen radyo programında çocuk kendisine bir şiir ithaf edip okuyunca, cicosh'da yelkenler iyice suya iner.* *

    gün gelir eleman ortalarda görünmez olur. önceleri sınıf arkadaşlarına sormaya çekinilir. lise önünde bekleyen kart zampara modundan çabuk sıyrılarak " ne var canım, belki çocuk hasta falandır, hiç sormasam daha büyük bir ayıp" denilerek kendince bünyeye gaz verilir * ve elemanın aralarda kantine pek takılmadığı, kendine yeni bir meşgale bulduğu arkadaşları tarafından pis bir sırıtışla deklare edilir. şuan anfidedir istenirse her daim orada bulunabilir üstelik. ne demektir bu şimdi? anlaşılmaz. bir nefes çocuğun anfiye gidilir ve eleman bir köşede çılgınca tetris oynarken enselenir. günlerdir bilmem kaçıncı level' a geçeceğim diye kan çanağına dönmüş gözlerde yakalanmanın verdiği telaş dolu bakışlar kısa zamanda yerini "gitse de oyuna pause ettiğim yerden dönsem" diyenlere bırakır.cicosh kişisi "sana kolay gelsin." diyerek olay mahalinden ve çocuğun yörüngesinden hızla uzaklaşır.

    (bkz: tetris için terk edilmek)
    (bkz: evet ben bunu hak ettim)
  • aşkın gözü kördür düsturunun gerçeklik kazanmasıdır. yoksa o bi' kalıp saçla, yaz/kış yanık ten ile olacak şey değil.
  • muhtemelen yatak yerine birlikte solariuma girecekleri için birlikte kavurma olmalarını temenni ettirecek durumdur.
  • bahis konusu olan kişi "fedon"! napolyon'un "kaybedeceğim hiç bir savaşa girmedim" sözü kulakardı edilerek baştan kaybedilecek bir savaşa girilmiş. allahtan, her iki tarafında kalbini kullandığı bu ilişkide taraflardan biri aynı zamanda beynini de kullanarak ilişkiyi sonlandırmış.
  • fedon dede bizi tavernaya götür.
  • bir buçuk ay önce bodrum'da kumsalda oturuyordu. etrafında güzel kadınlardan bir hale vardı. yanımdaki yürüyen ego, “şundaki popülarite bende olsa” dedi. ben de döndüm, “o iş öyle kolay değil,” dedim. başlık bulunca yazayım dedim. evet kuvvetle muhtemel birilerinin sevgilileri fedon'a vuruluyor:
hesabın var mı? giriş yap