• belli bir sıcaklığın üzerinde ısıtılmış yağa denir.
    yağ, yoğunluğunun azlığından olsa gerek, suya nazaran daha sabırlı bir oluşumdur. dolayısıyla kızgın hali daha fazla yakar: özellikle de tavada kızartma yaparken en kızgın hallerinden birine tanık olunur, cazır cuzur ederekten insanın sülalesini söver..
  • (bkz: grejuva)
  • ısıl kapasitesinin yüksekliği sebebi ile yüksek yerlerden aşağıya sıcaklığını kaybetmeden dökülebilir ve de bu özelliği ile yüzlerce yıl savunma savaşı yapanların gözde malzemesi olmuştur
  • bir yağın kızgın olması için su gibi fokur fokur kaynamasına gerek yoktur zira yağın öz ısısı sudan farklı olduğundan kaynama sıcaklığında çok daha yakıcı olabilir.
  • işkence malzemesi olarak kullanılabilir. can yakar.
  • acı verir.

    çocukken gittiğimiz bir piknik yerinde, annem kızgın yağ dolu bir tencereyi taşırken aniden yağan yağmurun bir kaç damlası tencereye gelmiş ve sıçrayan yağ yüzünden annem tencereyi kolunun üzerine ve bacaklarına dökmüştü. o günden beridir hep korkardım kızgın yağdan. bugün o kadar ciddi olmasa da kendi başıma geldi. yüzüme gelmediği için şanslıyım. boyunla kurtardık. sanırım hayatım boyunca hep kızgın yağ fobisi yakamı bırakmayacak.
  • atak yönünü değiştirdik. artık kendi kalemize saldırıyoruz*. kaleden bir zaman önce çıkmıştık... saldırınca bizimkiler üstümüze kızgın yağ döküyorlar. bize "hainler taburu" adını taktılar.
  • su ile birleşince tehlikeli bir silaha dönüşebiliyor.
  • teninize değince verdiği acı, ağrı çıtanız yüksek olmasına rağmen gözünüzden yaş getirebilir.

    dün gece belamı arar gibi aç olmadığım halde gecenin 3 ünde nereden estiyse beynime komut verilmişcesine robot gibi kalkıp birden kocaman bir patatesi alıp soydum güzelce dilimledim ve tavaya yağı döküp altını açtım. ilk turu kızarttıktan sonra tabağa aldım ve ikinci tura geçerken nereden nasıl geldiğine dair en ufak fikrim olmayan bir su damlasıyla başladı her şey. olacağı var ya ardından neyse deyip patatesleri çevirmeye çalışırken 2-3 dilim birbirine yapışmış diye hadi tek seferde hepsini birden çevireyim dedim. demez olaydım aq.

    o uzunca da sayılacak 3 dilim patates çatalın ucundan kayıp laaap diye tavaya düşüp tavadaki bilmem kaç ml kızgın yağı sağ el parmaklarıma boca etti. anlık yanıp of desem de sallamadım önce bir kaç saniye sonra işin boyutunun ciddi olduğunu anlayıp hemen elimi suya soktum. tam geçti neyse derken elimi kuruladım ve sanki yeniden yanmış gibi inanılmaz hızla artan bir acı başladı. tarifi yok iğrenç bir acı.

    elimi buzluğa soktum direkt ve bir kaç saniyede geçti. ohhh diyorsunuz ama işin aslı öyle olmuyor işte. asıl olay yeni başlıyor. çünkü elinizi buzdan ne zaman çekerseniz çekin saniyeler içerisinde kaldığı yerden devam ediyor acı hızla artmaya ve dayanılmaz bir hale gelmeye devam edene kadar. yeniden suya buza sokmazsanız eşşek kadar adamı bağırtabileceğini hissediyorsunuz artmaya devam ettiği için.

    bunun sebebi yanığın 2. derece olması. yani üstten derinin yüzeysel bir yanık ile kalmaması. ne yapsam olmuyor çeşme altında soğuk sudan çektiğim anda başa dönüyor her şey.

    4 den sabah 8 e kadar abartısız sürekli buzlu su yapıp sağ elimi saatlerce ara ara çıkarsam da hep suyun içinde tutmak zorunda kaldım. ne kadar hafiflese yine geçmiyor yine geçmiyor.

    ellerim 130 yaşındaki birinin elleri olabilecek kadar buruştu sudan artık. sabah 9 da birini nöbetçi eczaneye gönderttim ve özellikle yanıklara inanılmaz iyi geldiğini bildiğim eczanede satılan ama adını bilmediğim yumurta akı içeren bir ilacı istettim.

    eczacı bir tane sandoz krem vermiş bir tane gümüş içeren bir krem ayrıca 3. olarak da iz kalmamasını sağlayan bir krem daha...

    sandoz kremi sürdükten yaklaşık 1 dakika sonra ağrı gittikçe azaldı azaldı ve bir kaç dakika içinde yok olup gitti. parmağın biri zeplin gibi şişti su toplayarak ve o kısım hala patlamadı. sonra 2. kremle pansuman yapıp 3. kremi de ayrıca belli bir süre sonra sürdüm.

    10 saat önce sağ elimle kalem dahi tutamıyorken şu an yumruğumu sıkıp parmaklarımı ya da elimdeki derileri esnetmeme gerdirmeme rağmen en ufak sızı yok sadece en küçük parmakta minik bir leke yüzük parmağında ise daha üst seviye bir leke (doğum lekesi gibi) karikatürlerdeki düşünme baloncuklarının devamı gibi görünen küçük büyük ve daha büyük şeklinde de 3 tane su toplamış kısım var.

    ben bu kadar derine işleyeceğini, o sıçrayan az yağdan bu kadar etkili yanacağımı hiç ummazdım. inanılmaz sinir bozucu saatler yaşattı. nitekim elimi saatler sonunda sudan kurtarmış olup krem pansumanı ardından el kuruyunca anlaşıldı yanığın boyutu. evet okkalı yanmışım.

    şükür şu an bir şey yok denecek düzeyde iz de zamanla kremlerin de takviyesi ile geçer diye umuyorum.

    not: daha önce çok derin yanıklara rağmen sağlam yanan bir kadının vücudunda hiç iz kalmamasını ise furacin % 0,2 merhem sağlamış. benim kullandıklarım fito ve iltihap kapmaması adına da silverdin. ağrıyı yanmayı mucizevi şekilde trak diye yok eden de sandoz anestol % 0,5

    neyse sabahın 4 ünde bir yandan sağ elim buzlu su içinde şok tedavisindeyklen sol elimle de o patatesleri keyifle yedim.

    bana bu olayda tek ilginç gelen şey elimi suya daldırdığım anda sanki hiç yanmamışım gibi anında yok olan acının sudan elimi her çıkardığımda 20 saniyede en başa dönüyor olmasıydı. bu kısırdöngü sandoz krem gelene kadar yani tam 4-5 saat sürdü.

    kızgın yağ başında atom parçalıyor gibi dikkatli olun gerçekten şakası yok. demek yanlışlıkla kol falan takılsa tava komple üzerinize boca olsa perişan edecek. hastanede barım barım bağıracaksınız. yanmak kurşun yemekten beter bir şey. o büyük derecede vücudu yanan kişileri düşününce cidden içim acıdı. o derece büyük vücudu kaplayan yanığın acısını düşünemedim o an ölmek bile isterler inanın.
  • reçeteniz şu olmalı:
    önce anestol sürüyoruz.
    akabinde silverdin.

    ne kadar erken davranırsanız kalıcı iz bırakmama şansınız da o derece yüksek. acısını zaten anestol aldı götürdü sonra teşekkür edersiniz.
hesabın var mı? giriş yap