• hukuk sosyolojisine giriş niteliğinde şöyle bir tespite sahip kimse:

    "imparatorluk günden güne zayıflamaktadır. niçin saklamalı? onu bu hale düşüren sebeplerin başında avrupalılaşma zihniyeti gelir. temellerini iii. selim'in attığı bu zihniyeti, derin cehaleti ve sonsuz hayalperestliği yüzünden ii. mahmut son haddine vardırır. babıali'ye tavsiyemiz şudur: hükümetinizi dini kanunlarınıza saygı esası üzerine kurunuz. devlet olarak varlığınızın temeli, padişahla müslüman tab'a arasındaki en kuvvetli bağ, dindir. zamana uyun, çağın ihtiyaçlarını dikkate alın. idarenizi düzene sokun, ıslah edin. ama yerine size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın. avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunları almayın. batı kanunlarının temeli hıristiyanlıktır. türk kalınız. tatbik edemeyeceğiniz kanunu çıkarmayın. hak bellediğiniz yolda ilerleyin. batının sözlerine kulak asmayın. siz ilerlemeye bakın. adalet ve bilgiyi elden bırakmayın. avrupa efkar-ı umumiyesinin az çok değeri olan kısmını yanınızda bulacaksınız... kısaca, biz babıali'yi kendi idare tarzı'nın tanzim ve ıslahı için giriştiği teşebbüslerden vazgeçirmek istemiyoruz. ama avrupa'yı örnek olarak almamalıdır kendine. avrupa'nın şartları başkadır, türkiye'nin başka. avrupa'nın temel kanunları doğu'nun örf ve adetlerine taban tabana zıttır. ithal malı ıslahattan kaçının. bu gibi ıslahat müslüman memleketlerini ancak felakete sürükler. onlardan hayır gelmez sizlere."

    bu tespitlerinin bir çoğuna katılıyorum. örneğin, "tatbik edemeyeceğiniz kanunu çıkarmayın." demiş. hukuku toplumu düzenlemek için kullanmak hastalığına işaret etmekte. günümüz için de geçerli ve güncelliğini bütünüyle korumakta. yukarıdan aşağıya kanun yapma tekniğinin yanlışlığına ta o günden işaret etmiş. "size hiç de uymayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın." cümlesi de hemen hemen aynı noktaya işaret etmekte.
  • 18. ve 19. yüzyıllar avrupa diplomasisindeki en etkili insanlardan biridir. viyana kongresi ile yeniden çizilmeye çalışılan avrupa haritası için kalemi elinde tutan kişidir. ancien regime'in ülkelerin yönetim biçimi olarak kalması için çok uğraşmasına rağmen bunu başaramamıştır. sonuçta prensi olduğu ülkesi avusturya milliyetçilik ve liberalizm akımlarından etkilenmiş ve hızlı bir parçalanma dönemine girmiştir.
  • avrupada liberal akimin yayilmasi bünyesinde patlayan 1848 devrimi sirasinda avusturya basbakanligini yapan ve herhangi bir ulus devlet ya da milliyetçilik kavramina kesinlikle karsi çikan ve dönemin ingiliz disisleri bakani castlereagh ile fransanin napolyon önderliginde bütün avrupayi birbirine kattiktan sonra yenilip geri çekilmesinin ardindan viyana kongresinin yapilmasini saglayan taraflarin siyasi mimarlarindan biri.
  • diplomatik zekasıyla napolyon bonapart'ı sağlam tongaya getirip çöküşünde önemli rol oynamış olan alman kökenli avusturyalı diplomat ve devlet adamı.

    "1805 yılında napolyon bonapart, ulm ve austerlitz çarpışmalarında avusturyalıları aşağılamıştı. savaşın ardından yapılan anlaşmayla avusturya imparatorluğu'nun italya ve almanya'daki topraklarına sahip olmuştu. napolyon'un temel amacı, avrupa politikasında merkezi bir güce sahip olan avusturya'nın yine avrupa saraylarında kendisine belirli bir ağırlık kazandıracağını bildiğinden, zayıf ve uysal bir müttefik haline gelmesini sağlamaktı. bütünsel stratejisinin bir parçası olarak napolyon, avusturya'nın fransa'ya yeni bir elçi göndermesini istedi ve o tarihte berlin'deki prusya sarayında avusturya elçisi olan prens klemens von metternich bu göreve getirildi.

    otuz iki yaşındaki metternich, avrupa'nın en önde gelen ailelerinden birine mensup, kusursuz fransızca konuşan, siyasette muhafazakar görüşlere sahip, zarafet ve iyi yetişmenin örneği, kadın düşkünü bir adamdı. bu parlak cilalı soylunun varlığı napolyon'un oluşturmakta olduğu saraya farklı bir gösteriş katacaktı. daha da önemlisi, napolyon özel toplantılarda son derece baştan çıkarıcı olduğundan, böylesine güçlü bir adamı kazanmak, avusturya'yı zayıf bir uydu devlet haline getirme stratejisi için de çok yararlı olacaktı. üstelik metternich'in kadınlara olan düşkünlüğü napolyon'a bir yakınlaşma yolu açacaktı.

    iki adam 1806 ağustos'unda metternich itimatnamesini sunduğu zaman karşılaştılar. napolyon ona karşı oldukça soğuk davrandı. toplantı için çok şık giyinmişti, ancak o dönemde çok kaba olarak kabul edildiği halde şapkasını başından çıkarmadı. metternich'in kısa ve resmi konuşmasının ardından napolyon, komutanın kendisinde olduğunu açıkça belirtircesine salonda dolaşarak siyasetten konuşmaya başladı (karşısındakiler otururken ayağa kalkıp konuşmaktan hoşlanırdı). sofistike metternich'in oyuncağı olacak kaba bir korsikalı olmadığını kesin bir dille anlattı. toplantının sonunda istediği izlenimi verdiğinden emindi.

    ilk toplantıyı izleyen aylar boyunca napolyon ile metternich birçok kez görüştü. imparatorun planı prensi büyülemekti ama ne var ki büyü bu sefer kaçınılmaz şekilde tersten işliyordu: metternich dikkatle dinliyor, konuşmanın birçok yerinde yorumlar yapıyor, hatta stratejik görüşleri konusunda napolyon'a iltifatlar yağdırıyordu. bu gibi durumlarda karşısındaki kişi onun dehasını gerçekten takdir ettiğinden napolyon içten içe seviniyordu. metternich ile sohbetleri dört gözle beklemeye başladı ve avrupa siyaseti konusundaki görüşmeleri gittikçe açık sözlülük kazandı. iki adamın bir çeşit dostluk kurduğu bile söylenebilirdi.

    metternich'in kadınlara düşkünlüğünden yararlanmayı umut eden napolyon, kız kardeşi caroline murat'ı onunla bir ilişki yaşamaya ikna etti. kız kardeşi aracılığıyla bazı diplomatik dedikodular aldı ve metternich'in kendisine saygı duyduğunu öğrendi. buna karşılık ,caroline de metternich'e imparatorun çocuk sahibi olamayan karısı imparatoriçe josephine ile mutlu olmadığını ve boşanmayı düşündüğünü anlattı. kişisel yaşamı hakkında metternich'in böyle bilgilere sahip olmasını napolyon hiç umursamadı.

    austerlitz'deki hezimetin intikamını almak isteyen avusturya, 1809 yılında fransa'ya savaş açtı. avusturyalıları bir kez daha görkemli bir yenilgiye uğratma şansı eline geçtiği için napolyon çok sevindi. savaş çok şiddetli geçti, ama sonunda fransızlar galip geldi ve napolyon'un önerdiği anlaşmayla avusturya imparatorluğu topraklarının büyük kısmı fransa'ya geçti. avusturya ordusu dağıtıldı, hükümet düşürüldü ve napolyon'un dostu metternich, tam da imparatorun arzuladığı gibi dışişleri bakanlığına getirildi.

    bir ay sonra ortaya çıkan bir olay napolyon'u savunmasız yakaladı ama aynı zamanda da sevindirdi: avusturya imparatoru, kendisine en büyük kızı arşidüşes marie louise ile evlenmesini önermişti. avusturya aristokrasisinin kendisinden nefret ettiğini bildiğinden bunu metternich'in ayarladığını düşünüyordu. evlilik yoluyla avusturya ile ittifak kurmak stratejik bir elçabukluğu manevrası olacaktı ve napolyon teklifi sevinçle kabul etti. 1810 yılında josephine'den boşandı ve marie louise ile evlendi.

    düğün için arşidüşes'e paris'e kadar metternich eşlik etti ve böylece napolyon ile arasındaki dostluk biraz daha derinleşti. napolyon, evlilik yoluyla avrupa'nın en görkemli ailelerinden birine mensup olmuştu ve her korsikalı gibi, aile onun için de her şey demekti, üstelik çok uzun zamandır arzuladığı gibi bir yasal hanedanlık da kazanmıştı. prensle sohbet ederken artık daha içten konuşuyordu. ayrıca yeni imparatoriçenin keskin bir siyasi zekaya sahip olduğunu da fark ederek tasarladığı avrupa imparatorluğu için genç kadının fikirlerini almaya başlamıştı.

    1812 yılında napolyon rusya'yı işgal etti. metternich, harekat için napolyon'un emrine 30 bin avusturya askeri verebileceğini bildirdi. buna karşılık napolyon da avusturya'nın tekrardan ordu kurmasına izin verecekti. nasıl olsa evlilik yoluyla avusturya ile ittifak kurduğundan böyle bir adımın hiçbir sakıncası olamazdı, hatta yeni bir ordunun kurulması işine bile yarayabilirdi.

    aylar sonra rusya işgali felakete dönüştü ve ordusunun büyük kısmını yitiren napolyon geri çekilmek zorunda kaldı. metternich fransa ile diğer avrupa güçleri arasında arabuluculuk yapmayı önerdi. kıtanın merkezinde bulunan avusturya daha önceleri de bu görevi üstlenmişti ve napolyon'un fazla seçeneği yoktu: toparlanabilmek için zamana ihtiyacı vardı. arabuluculuk rolü avusturya'nın tekrar bağımsızlığını ortaya çıkarmasını sağlayacaktı ama napolyon karısının ailesinden hiç kaygı duymuyordu.

    1813 ilkbaharında pazarlıklar sonuçsuz kalınca kötü hasar almış fransa ile rusya, prusya, ingiltere ve isveç'in ittifakıyla oluşan büyük bir müttefik gücü arasında savaş çıkma olasılığı başgösterdi. bu süre içinde avusturya ordusu oldukça güçlenmişti ve napolyon'un ona el koyması gerekiyordu. ancak casusları napolyon'a, metternich'in müttefik güçlerle gizli bir anlaşma yaptığını bildirdiler. bu kesinlikle bir hile olmalıydı: avusturya imparatoru damadına karşı savaşabilir miydi? birkaç hafta sonra konu resmiyet kazandı: fransa barış anlaşmasını imzalamadığı sürece avusturya arabuluculuktan vazgeçip müttefiklere katılacaktı.

    napolyon kulaklarına inanamadı. 26 haziran'da metternich ile görüşmek için dresden'e gitti. prensi gördüğü anda büyük bir şok yaşadı: kayıtsız dost havası yok olmuştu. metternich oldukça soğuk bir sesle fransa'nın doğal sınırlarına çekilmesini zorunlu kılan anlaşmayı imzalaması gerektiğini bildirdi. avusturya kendi çıkarlarını ve avrupa'nın istikrarını gözetmek zorundaydı. imparator birdenbire uyandı: metternich başından beri onu kullanmıştı; aile bağları avusturya'nın silahlanmasını ve bağımsızlığını kazanmasını fark etmemesi için ortaya atılmış bir hileydi. 'yani avusturya arşidüşesiyle evlenerek büyük bir aptallık yaptım, değil mi?' diye sordu napolyon. 'majesteleri benim fikrimi sorduğuma göre, fatih napolyon'un bir hata yaptığını dürüstlükle söyleyebilirim' diye yanıtladı metternich.

    metternich'in zorla kabul ettirmeye çalıştığı barış anlaşmasını napolyon reddetti. buna karşılık avusturya tarafsızlığından vazgeçip müttefiklere katıldı ve orduların fiili askeri lideri oldu. avusturya'nın önderliğindeki güçler 1814 nisan'ında napolyon'u yenilgiye uğrattı ve akdeniz'in elbe adası'na sürgüne gönderdi."

    kaynak: robert greene, 33 stratejide savaş, 2011, s. 315-320
  • hayatındaki ilginç yönlerden biri avusturya politikalarını yaklaşık elli yıl yöneten metternich'in,on üç yaşından önce avusturya'yı hiç görmemiş ve on yedi yaşına kadar da avusturya'da yaşamamış olmasıdır.

    fransız ihtilalinin sonuçlarıyla beraber eski gücü kaybolan avusturya imparatorluğu misyonerce eğilimleri bulunan çar ı. aleksandr'ın tehlikesi altında olmasına rağmen bu denge politikasını çok iyi yönetmiştir.avusturya büyükelçilerinden birine şu dahiyane direktifleri vermiştir:"diğerlerinin taleplerini bertaraf etmek,bizim taleplerimizi ileri sürmemizden daha önemlidir.ne kadar az şey istersek,göreceli olarak o kadar çok şey elde etmiş oluruz."
  • avrupa uyumu ile gerçekleştirdiği diplomasi tilkiliği, avusturya-macaristan imparatorluğu'nu yüz yıl daha yaşatmayı başarmış başbakandır. hem milliyetçilik akımlarının yarattığı iç tehditleri hem de rusya ve prusya'nın dış tehdidini üfleyerek soğutmuştur. avusturyalı değil almandır. fransızcasının almancasından daha iyi olduğu söylenegelmiştir.
  • bu tarihi abimiz öyle bir statükonun lideri temsilcisi olmaya becermiş ki bastille hapisanesi baskını 1789 devriminde nasıl bir sembolik önem taşıdıysa bu abinin devrilmesi de 1848 devrimi için benzer bir değer taşımış devrimin simgesi olmuş.
  • avrupanın ve dünyanın parlamenter demokrasiye geçişini geçiktiren en büyük etmen bu zatı muhteremdir. nerede yaşasın cumhuriyet diyen bir topluluk görse üstüne kara basan gibi çökmüş ve monarşiyi tekrardan tesis etmiştir. başarılı bir diplomat ve devlet adamıdır lakin baş belası statükocu nefret edilesi bir insandır gözümde.
  • osmanlı devleti'nin gerilemesini 1834 yılında şu şekilde değerlendirmiş avusturya başbakanı:

    "türk imparatorluğunun tarihi incelendiğinde, çok temel ve sürekli bir zayıflık kaynağına sahip olduğu kolaylıkla görülüyor. bu imparatorluk, geniş toprakları yönetmektedir, ama güçlü değildir. çok verimli topraklara sahiptir ama zengin değildir. coğrafi konumu çok uygundur, ama ticareti yoktur. askerleri ölmeyi bilir, ama savaşmayı bilmemektedir. nasıl olur da hükmetmek isteyen müslüman gururunun artık hükmedecek gücü yoktur? siyasal düşünceler bu soruya cevap veremiyor. toplantı salonları ve askeri büyük birlikler çok az şeyi açıklıyor; aslında bozukluğun kökeni çok derinlerde. islamiyette temel bir durgunluk ve dolayısıyla çürüme vardır. türk imparatorluğu'nda insan zekası, lüks ve fizik zevkler tarafından ortadan kaldırılmıştır... türk imparatorluğu türk olduğu için değil, müslüman olduğu için çökmektedir. onun yerine bir arap imparatorluğu koysanız da bir şey değişmez. aynı çürüme kaynakları devam edecektir. "

    edit: kaynak: oral sander - anka'nın yükselişi ve düşüşü
  • pek bilinmez ama osmanlı'ya bir çok konuda destek olmuştur. yunan isyanına karşı osmanlı' nın yanında olan tek avrupa devletidir. rusya-osmanlı sürtüşmesinde çoğu zaman rusların güçlenmesini engellemek için osmanlı tarafında olmuştur.
    osmanlı'da yenilik hareketlerini eleştirmiş ve batıya özenerek yapılan ıslahatların osmanlı için ancak felekat olacağını, osmanlının çözümü kendi dinamiklerinde bulması gerektiğini söylemiştir.
hesabın var mı? giriş yap