• hayatımda yaşadığım en büyük aşkla beni tanıştırdığı için, ayrı bir sevgi beslediğim ilçe.
    yanıbaşındaki karasu ve akçakoca'nın hızlıca gelişmesine karşın garip bir biçimde pek gelişememiştir. ilçe merkezinin nüfusu 2000 yılı sayımlarına göre 13.793 tür. son birkaç yıldır yapılmayan fındık festivali güzel bir hareket kazandırmaktaydı ilçeye; yazık oldu. karadeniz'in deli dalgalarına rağmen; benim için önemli olan sakin bir yer olması diyorsanız, tatil için tercih edebilirsiniz.
  • sakarya'nın küçük bir kıyı ilçesidir. batıdan karasu'ya, güneyden hendek'e, doğudan ise düzce'nin kıyı şeridini oluşturan ilçesi akçakoca'ya komşudur. karadeniz'in hırçın dalgaları bu ilçeye de geniş bir kumsal hediye etmiştir. ancak deniz mevsiminin kısalığı, karadeniz'in genelde dalgalı oluşu ve denizin nispeten kirliliği nedeniyle -bi ara zift sorunu vardı, ayaklara zift yapışırdı mesela- turizm kaynaklı bir geliri yok denecek gibidir. bunda ilçe nüfusunun denize bakışı da etkindir. yani ömrü kocaali'de geçip de 500 metre aşağıdaki denize hiç girmemiş birçok insan vardır. bu sebeple kocaali coğrafi olarak bir kıyı ilçesidir ancak sosyo-ekonomik olarak küçük bir tarım-hayvancılık(ki hayvancılık da artık yok denilebilir) ilçesidir. bu yüzden kıyı şeridinde kolayca sayılabilecek kadar az miktardaki yazlık ilçenin turizm adına ancak sağlayabildikleridir.

    en büyük gelir kalemi fındıktır. ilçede sosyal ve ekonomik hayat fındığa endekslidir. şöyle söyleyeyim, temmuz başından ekim sonuna kadar muhabbetlerin, çabaların, uğraşıların ana maddesi bahçedeki, harmandaki, çuvaldaki fındıktır. fındığa dayalı gelirlerin önceki hükümetlerde tavan yapması ilçedeki hayvancılığı bitirmiştir. ak parti dönemiyle birlikte fındık fiyatlarındaki azalış da ilçe ekonomisine önemli bir darbe vurmuştur. 5-10 yıldır buradaki hayatlar fındık sonrasına kadar vadeli alınan borçlar üzerine kuruludur. "fındıktan sonra öderim" cümlesi de heralde insanlar arasında en çok kullanılan cümledir.

    fındık fiyatları haricinde ilçenin başka sorunları da vardır. en önemlileri işsizlik ve susuzluktur. sanayi adına ilçe karasu yolundaki 1-2 beton imalathanesinden başka birşeye sahip değildir. aileden kalan fındık geliri olmayan genç nüfus işsizdir. bu yüzden ilçe istanbul'a ve adapazarına göç verir. diğer sorun da susuzluktur. evet yanlış duymadınız şehir nüfusu 15 000'i geçmeyen, aldığı yağış miktarı türkiye ortalamasının çok üzerinde olan ve sınırları içerisindeki melen'den istanbul'a her gün su pompalanan ilçe yazları resmen susuzluktan kırılmaktadır.

    buna rağmen basiretsiz belediyesi yıllardır rekreasyon alanları yaratmakla, sonra onları yıkmakla, sonra yeniden yapmakla meşguldür. susuzluk konusuna buldukları çözüm, belediye memurlarını yazlıkların olduğu yerlerde devriye gezdirip bahçesini sulayan, arabasını yıkayan insanlara ceza yazmaktır.
  • izmit/kocaeli ile karıştırılma potansiyeli çok yüksek olan sakarya ilinin en kuzeydoğusunda yer alan ilçe.
  • sakarya’nın kocaali ilçesi’ne bağlı 4 köyde oturanların kredi borçlarını ödeyememesi üzerine 70 ev, arsa ve fındıklık satışa çıkarıldı. köylüler, istanbul’a içme suyu sağlayacak melen projesi kapsamında baraj alanı içerisinde kalan arazilerinin değerinden satılması için bddk’dan da yardım istedi.

    özel bir banka internet sitesinde ve yerel gazeteye verdiği ilanda 250 haneli açmabaşı köyü’nün de aralarında bulunduğu kocaali ilçesine bağlı 4 köyde 70 ev, arsa ve fındıklığı tespit edilen tahmini bedellerle satışa çıkarttı. kocaali’ye bağlı 250 haneli açmabaşı köyü’ndeki bu durum bankaya borçlu olduğu için arazilerinde el koyulanlara kredi alınırken onlara kefil olan yakınlarının aralarının bozulmasına da neden oldu. sıkıntının büyümesi halinde köylerdeki borçlu olanlar ve kefilleri arasında tatsız olayların yaşanmasından korkulduğu belirtildi.

    köy muhtarı alim hoşgör, köylerinde 25 dosyada 51 parça tapu ve 748 dönüm arazinin bankanın elinde olduğunu söyledi. muhtar hoşgör çesitli tarihlerde bankadan çektikleri kredi nedeniyle icralık olduklarını belirterek şunları söyledi:

    "bu arazilerin içerisinde baraj sahasında olanlarda olmayanlar da var. banka baraj sahasının dışında olanların satışını yapıyor. vatandaş şu anda kurtarmak istiyor. ancak baraj sahasında olanların satışını yapmayarak kendi ipoteğinde tutuyor. bddk’ya yazı yazdık, bankanın bunları 3 yıl içerisinde elinden çıkarması gerekiyor. fakat bununla ilgili bazı istisnai durumların olduğu söyleniyor. bunların ne olduğunu bilemiyoruz. vatandaşımız o dönemdeki sıkıntıların bir kısmını atlattı ve bankanın ipotek ettiği arazilerini almak istiyor. banka ise, satmıyor. kendi malımızı kendi paramızla alamıyoruz. daha önce ’sizden aldığımız fiyatın yüzde 12 gecikme faiziyle beraber paranızı getirirseniz geri vereceğiz’ dedikleri halde baraj istimlağı başladıktan sonra bu yerleri satmayacaklarını beyan ediyorlar. mücadelemiz bu yerleri kurtarmak. istimlak sahasında yer alan arazilerin dönümü şu an 30 bin lira. normal bir bahçeyi satmaya kalkarsak 7-8 bin lira. çiftçiler, baraj sahasındaki arazilerini kurtarmak için başka yerdeki arazilerini satıp burayı almaya çalışıyor. çünkü baraj sahası değerlenecek. baraj sahası dışındaki yerini satarak, saha içindeki yerini kurtarmak istiyor. fakat parayı verse de banka satışını yapmıyor."

    muhtar alim hoşgör, önemli bir sorunun da köylülerin birbirine kefil olması, hiç borcu olmadığı halde kefil olduğu için arsalarına el konularlar bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: "borçlu olanlar parayı ödeyemedikleri zaman kefillerle araları bozulacak. toplumsal olaylar da söz konusu. yani adamın 30 dönüm yeri baraj sahasında. yaklaşık 1 milyon tl para alacakken, şu an kefilin yeri de bankanın elinde, geleceği de ipotek altında. bu durum komşular arasında gelecekte büyük kavgalara olaylara gebe. bu olmasın diye mücadele veriyoruz."

    melen baraj sahasında bulunan arazileri bankanın elinde bulunan köylülerden ali şirin, 2006 yılında açmabaşı köyü’nde 4 arkadaşı ile bankaya gittiklerini, tapularımızı ipotek göstererek 85 bin tl kredi çektiklerini anlatırken, "2 sene içinde 59 bin tl’yi yatırdım, kalan taksitlerde sıkıntı çektim. 26 bin tl borçlu kaldım. o parayı ödeyemeyince banka faizleri yükseltti. faizleri yükseltine bu işin altından çıkamaz hale geldik. banka satışa başladı. 1 ve 2’nci satışta alan olmayınca banka 3’üncü satışta arazinin dönümünü 2 bin 600 liradan kendi üzerine aldı." köylüler, gerekirse istanbul’da ilgili bankanın genel müdürlüğünün önünde çadır kuracaklarını, şu anda kocaali’nin tüm köylerinde aynı sorunun var olduğunu öne sürdü.

    kaynak: milliyet.com.tr

    29 aralık 2011
  • haftasonları istanbuldan uzaklaşır hem de bazı günler home office çalışırız diye yalı mahallesinde aldığımız yazlığa nasıl internet bağlatabileceğimi bilemediğim ilçedir.
    turk telekom altyapısı yok sanırım. air fiber diye şeyler karşıma çıkıyor arattığımda. burada yaşayan ve tavsiye verecek komşularıma selam olsun.
  • villaları oldukça ucuz olan sahil kentidir. önceki entrylerden çıkarımıma göre bol bol villalar yapıldı ancak oturacak kimseyi bulamadılar.
    atama olursa kesin yazacağım, kafayı taktım buraya.
  • 2010 yılında buranın sahilinde (sakarya'nın ilçesi olan) yazlık aldığımızda sahildeki evler tek tük idi... şimdi neredeyse boşluk kalmadı, karasu'da yer bulamayan buraya akın ediyor!

    serindir her zaman. müthiş bir kumsalı var ama denizine girmek için bazen 5-10 gün beklersiniz. yılda 3-5 defa berrak ve duru bir deniz bulursunuz karşınızda! ama dinlendirir, dalga sesleri bazen rahatsız bile edebilir sevmeyeni...

    yazın durduk yere yağmur yağabilir. fırtına çıkabilir. kışları da sert geçer. dam-çatı akar, göçer yeri gelir.

    sahilinde türk telekom ve vodafone asla çekmez! 2010'dan beri tt'ye yazarım asla ilgilenmezler. burada sıkça boğulma hadisesi yaşanır, biri boğulurken telefon açmaya çalışsanız çoktan ölmüştür o! boğulma demişken, illa biri boğulur ya boğulduktan sonra deniz yasağı gelir!! bizdeki kafa türü!!

    ama yine de güzeldir kocaali. mütevazı bir yazlık beldedir bana göre. evde serin serin yatması bile güzel ve yeterdir.
  • 22 yaşımdan 24 yaşıma dek iki yıl görev yaptığım ve içinde de yaşadığım ilçe. sakarya’nın en uzak, karasu ve akçakoca gibi iki büyük ilçe tarafından kuşatıldığı için arada köy gibi kalmış ilçesidir.bu köy gibi olma halini aşacak bir gayreti ve isteği de yoktur; bu ilçelerin büyüklüğünü kabul etmiş bir vaziyette kendi kendine takılmaktadır.
    şehir merkezi deniz kenarından birkaç km içerde hafif yüksek bir konumda yer alır. deniz kenarının zamanında bataklık olduğu,sinek ürettiği için tercih edilmediğini söylerdi yaşayanlar. denizden bu uzaklık; denizle olan ilişkisini kısmen azaltmış, deniz kenarını yazları şenlenen bir yazlık ortamı ıssızlığına terk etmiştir. aslında hem sahili hem de kumu pek güzeldir, yazlık fiyatları makuldur ama istenen patlama bir türlü gelmemiştir.
    ilçe merkezi ufaktır, her tarafı orman gibi fındık bahçeleriyle kaplıdır. insanlar fındıktan iyi para kazanırlar ama ya bu parayı bir şekilde ezerler ya da karasu’dan vs konut alırlar. dolayısıyla paranın harcandığı yer de kocaali olmadığından ekonomi durağandır.
    insanları manav olsun karadeniz göçmeni olsun kozmopolit olsa da hakim kültür taşra kültürüdür. sosyal hayatta erkek egemen kahve kültürü ve sürekli ihtiyaç karşılamak için gezinen köylü erkekler hakimdir. yaz akşamları sahil kısmına biraz canlılık gelir onun haricinde ortam sakindir.
    memuriyette çalışanlar bilir; genç yaşlarda ilk görev yerinin taşra olması ve orada geçen acemi zamanlar ilerde hep nostalji ile hatırlanır. gerek sosyal ortamı gerek para harcamadaki kısmi rahatlık bu yılları altın yıllar olarak nitelemeyi getirir. benim için de kocaali böyle bir yerdi; marmara bölgesi’nin taşrasıydı ve geçen zamanı iyi hatırlıyorum.
  • yalı mahallesinde yol kenarında bulunan çöp kutularını bir anda kaldırmış, inanılmaz zeki bir belediye tarafından yönetilmektedir ama diğer taraftan sakarya ilçesine bağlı oldugu için pek şaşırmıyorsun. olan gariban çöp toplayıcı işçilere oluyor. her evin önünde biriken çöp yığınlarını elleri ile toplayıp kamyona atıyorlar. yaz sıcağının ortasında yapılan harekete bak.
  • yazın oldukça güzel olan, arabayı alandere sahile çekip kutularca bira içebileceğiniz ilçe. tüm kıyı boyunca denize girebilirsiniz. deniz mevsimi haziran 15 civarı başlar. eylül girince biter. kalabileceğiniz bir yer çok azdır. yerli halkı neredeyse yok gibi olduğundan kimse sahiplenmez. bu yüzden gelişmemiştir ve oldukça bakir kalmıştır. bir süre sonra karasu'nun bu ilçeyi yutması kaçınılmaz.

    ha, kışın idare eder. gerici bir yer değildir. ramazanda otlanabileceğiniz mekanları vardır. üstelik iftardan sonra açık tekel bayii bile bulabilirsiniz. meyhaneleri perşembe akşamları genelde kapalıdır.

    ayrıca abaza, gürcü, çerkes, hemşinli, boşnak, karadenizliler ve vakti zamanında ta cezayir'den gelmiş kişiler bir arada yaşar. sakarya'nın iki mebusu da bu ilçedendir. bülent uygun, gürkan uygun ve orhan ak da bilinen kişileridir.
hesabın var mı? giriş yap