• bugün çok başka bir planım vardı, öğleden sonra güneşini kaçırmayayım nasılsa akşama çok var diyerek kadıköy’e indim. dönüşte bir kitapçıya girdim. evde başucumda okunmayı bekleyen tam onüç kitap olmasına rağmen raftan bu kitabı aldım, bir köşeye geçtim ve ayaküstü ilk bölümü okudum. sonra bir kitap daha alıp kasaya gittim, daha o an akşamki planımı iptal edeceğimi biliyordum.

    çoktandır alışkanlık haline getirdiğim kitap okuma ortamını hazırlayıp başlamam saat 20.15’i buldu. bu kitaba özel bir şey yaptım ama. geçenlerde sözlükte bir başlıkta murakami’nin spotify caz listesi paylaşılmıştı. onu da ayarladım ve arada balkonda verdiğim bira-sigara zamanında bile okumayı kesemedim. üç saatte bitti.

    çok mu iyi bir kitap? hayır, hatta benim edebiyat beğenime göre vasatın altı diyebilirim. tıpkı çekirdek çitlemek gibi. hiçbir faydası yok ama yine de kasenin dibini görmeden bırakamazsın ya kitap da aynı öyle.
    bunu murakami’nin yazdığından emin miyiz diye yayın evine mail atasım var. bomboş bir romantizm, şehirli orta taş krizi çeken erkek saçmalıkları, hiçbir yere bağlanmayan yan hikayeler ve resmen yazmaktan sıkılınmış da bitsin diye yazılmış bir son. ucuz roman bile değil.*

    bilmem hiç yeni türk edebiyatçıları okur musunuz? böyle vıcık vıcık bir “hiçliğin ortasındayım, neden yaşıyorum, kimse beni anlamıyor, çocukluk benim sığınağımdı büyüdüm ve artık dünya berbat” zırıltısı vardır. aralarında tanıdıklarım da olan ve neyse ki yazma konusunda çabuk pes eden bu arkadaşların bir iki ortamda “işte benim de kitabım var güzellik, geceye benim evde devam edelim mi?” diyerek birkaç akılsız kadınla takılmaktan başka bir faydasını göremedikleri bu kitapları anımsadım. onlardan tek farkı iyi bir editörün elinden geçmiş olması olabilir.

    sözlükte özellikle roman entrysi girmemeye çalışırım. çünkü roman/öykü/novella artık adına ne derseniz, bunlar çok kişiye özeldir ve yazdığımız her şey gereğinden fazla subjektiftir. bunu yazmamın sebebi ise gerçek haruki murakami bu değil demek. edebiyat eleştirmeni veya yazarı değilim sadece sıradan bir okuyucuyum ve bu okuduğum beşinci kitabı, lütfen bunu bir murakami kitabı diye okumayın. adam aslında çok iyi bir yazar, bunu içkisine ilaç karıştırıp yazdırmışlar.*
  • uzun yıllardır yazarını içgüdüsel olarak görmezden gelişimin ne denli doğru bir karar olduğunu ispatlayan roman. içinde ufak bir edebi tat bulmak için harcanan emek kitabın tek zorlayan tarafı. yayınevine verilen söz yüzünden yazılmış sanki. izlediğim uzak doğu filmlerini düşünerek, her yeni sayfasında beni içine alacak bir duygu umudu taşıdım, son satırı bitene kadar. ama gerçek bir hayal kırıklığı. bir ara şu memeli kalçalı çinlinin kitabını okuyayım diyordum ama o biraz beklesin.
    neyse gidip güzel bir dilin, kurgunun ve hikayenin olduğu bir kitap bulayım bari ben.
  • yeni okumaya başladım ama direkt beni rahatsız eden bir çeviri hatası çıktı karşıma. kitabin 23. sayfasında şöyle bir cümle var. -" adını karl marx'tan sonra koymuşlar, ister inan ister inanma. " acaba pınar polat isimi çevirmen bu kitabi ingilizceden mi çevirdi de, named after kalibini ondan sonra şeklinde düşündü?

    bu kadar değerli bir yazarın çevirilerini daha profesyonel bir ekibin yapması gerekiyor. yaban koyununun izinde'de de bir sürü saçmalık vardı,türkçede kullanilmayan sözcükler falan. belleten ne anasını satayım? belki oturgacli goturgec gibi birşeydir, ama bir şey ifade etmiyor okura.

    edit: her murakami kitabi gibi bir solukta okunuyor. gerçi bu sefer bi günde bitirdim, ama okuduğum murakami kitapları arasında en vasatiydi sanırım. bir de kosmasaydim yazamazdim var ama o zaten otobiyografik, yazarın bazi notlarindan oluşuyor.

    murakami'ye yeni başlayacaksanız kesinlikle doğru kitap bu değil. abarttiklari adam bu muymus deme olasılığı çok yüksek. benim kişisel tavsiyem renksiz tzukuru'nun hac maceralari ya da imkansizin şarkısı olabilir. ben sahilde kafka ile tanismistim kendisiyle ama sonradan okuduğum zemberekkusunun güncesi çok daha güzel geldi bana. şimdi sirada 1q84 var bakalım.
  • (bkz: sınırın güneyinde güneşin batısında)

    --- spoiler ---

    insanın gerçeklik hariç her yerde mutlu olabileceğini düşündüren roman.

    --- spoiler ---

    + 'bu resime bakarak' dedim 'yeryüzündeki en mutlu kız olduğunu söyleyebilirim.'

    - fotoğraflara bakarak hiçbir şey söyleyemezsin. onlar sadece birer gölge.
    gerçek ben çok daha farklı. bir fotoğraftan anlaşılamaz.

    south of the border
  • imkansızın şarkısı, sahilde kafka, 1q84 ve hatta renksiz tsukuru tazaki'nin hac yıllarını okuduktan sonra bir hayli vasat gelen murakami romanı.

    --- spoiler ---

    evet hala betimlemeler güzel, insana o anı yaşatan, sahnenin içine çeken anlatımlar mevcut ancak bu sefer gerçekten bir sonu yok. bir şeyler çıkacak, bir şeyler olacak diye bekledim bütün kitap. ancak %90' ını okuduğumda kitabın halen basit bir aşk üçgeni belki dörtgeni şeklinde geçti. şimamoto aslında yokmuş, şimamoto paralel evrenden geliyormuş, hacime şizofrenmiş, şimamoto aslında tuzlukmuş gibi bir sona getirilerek daha iyi bağlanabileceğini düşündüm açıkçası. belki öyle bir son değildi planlanan yalın bir aşk hikayesi ve duygudurum betimlemesiydi ancak benim için hayal kırıklığı. murakami okumaya başlayacaksanız çok daha güzelleri var. burdan başlayıp soğumayın.

    --- spoiler ---
  • haruki murakami'nin sihirli gerçeklikten uzaklaşma çabası olarak adlandırdım bu eserini. zemberekkuşu'nun güncesi'nden önce yazılmış olmasına rağmen ve bu kitabı imkansızın şarkısı ile paralel okuduğumdan olsa gerek bu eserinde neden böyle bir yol izlemiş olduğuna pek anlam veremedim açıkçası.
  • güzel bir haruki murakami romanlardan birinin adıdır.

    --- spoiler ---

    "bu dünyada, değiştirilebilen ve değiştirilemeyen bazı şeyler var. ve geçen zaman geri döndürülemez. bugüne kadar geldiysek, geriye dönemeyiz. öyle değil mi?"
    kafamı salladım.
    "belli bir süre geçtikten sonra, işler sertleşiyor. kovanın içindeki çimento gibi. ve artık geri dönemeyiz. demek istediğin, senin içinde büyüdüğün çimento artık sertleşti, bu nedenle şu anki sen, başka biri olamazsın."
    --- spoiler ---

    kitaptan alıntılar için; tık tık.
  • --- spoiler ---

    "sometimes when i look at you, i feel i'm gazing at a distant star," i said. "it's dazzling, but the light is from tens of thousands of years ago. maybe the star doesn't exist anymore. yet sometimes the light seems more real to me than anything"

    --- spoiler ---
  • konu itibariyle pek ic acici olmasa da muhtesem bi kitaptir. collesmis hayatlari okumaz adeta yasarsiniz.
  • işten güçten başımı kaldırıp da uzun bir aradan sonra okuyabildiğim ilk kitap. yeniden sahalara dönmek için iyi bir seçim olmuş. murakami'yi de özlemiştim doğrusu, belki de ondan bir solukta bitiverdi. fakat her murakami kitabı sonrası kapıldığım o hissi tekrar yaşadım; kitap çok güzel, kurgu, karakterlerin aklından geçenler, duygu dünyalarının bize yansıtılma şekli vs. her şey çok güzel ama neden bunca soru işaretiyle bitmek zorunda ki? ve yine her zamanki gibi -sitem etsem dahi- belki murakami'de sevdiğim şeylerden biri de budur diye düşünmeden edemedim. biraz noruvei no mori'yi anımsatması da hoş oldu aslında. ve evet kitabı yeni bitirdim, kafam karışık*
    yine de doğan kitap'a bir selam çakmadan edemeyeceğim: bir kitabın 4. baskısında nasıl bu kadar hata olabilir? umarım bir dahakine yeni baskılarda bir kez daha okuma zahmetine katlanırlar.
hesabın var mı? giriş yap