yeri az biraz sapa kalan ama gidip de elinden kokoreçi yediğinizde "isterse
dünyanın ucundaki fenerin bahçesinde pişirsin, gelmeyen namerttir!.." biçiminde bir düşünceyi kafaya nakşeden kokoreç ustasıdır.
izmir'i geçtim, türkiye'deki en iyi kokoreççidir iddiasındayım.
önünden otobüsler minibüsler de geçiyor ama kaç numaradır, hangi hattır bilmem. çamdibi'nde konuşlanmış küçük bir dükkânı var, şubesi de varmış ama herhalde ileride bir yerde. neyse,
atatürk stadı'nın yanından geçen mersinli yolu'nda bir shell istasyonu var. onun sokağına girip dümdüz yürüdün mü, önce solda
sıdıka rodoplu anadolu lisesi'ni görüyorsun, daha da yürüyünce bir yol ayrımına geliyorsun. çatalın sağ yoluna girip devam edersen, bir köşede asım usta, elinde bıçağı ile çıkıyor karşına. ben gittiğimde hanım hanım bir hanım, yanında küçük prensesi ile gelmişti. bir adet peugeot spor model, hayvani bir mercedes 4 çeker, bir adet alfa romeo önüne parketmişti, fluence'ler bilmem neler ne ki?!? kibar hanımlar, asortik beyler yanında benim gibi sırt çantalı tipler, elinin yağını sildiği bezi tulumunun arka cebine tıkıştırmış araba servisi ustaları, herkes bir arada paşa paşa sırasını bekliyordu.
nihayet o büyülü an geldi ve tam ekmeğe istediğim ama servis yapan delikanlının "ağbi sıcak sıcak yersin, iki taksitte yedireyim ben sana!.." ısrarıyla önce yarısı verilen kokoreçi elime alıp yumuldum. kendime geldiğimde yandaki küçük prenses ağlamaklı, delikanlı şaşkın, önüme gelip kurulan hamile güzel de düşenlere yumulmuş bir halde halinden memnun bana bakıyordu. artık nasıl kendimden geçtimse, hani çantamı filan bırak alıp beni götürseler farkında olmayacağım.
zaten bahar çarpmış, bir de o tam kıvamında pişip nar gibi kızarmış ve de yumuşak kalmış yerleriyle kokoreçi yedim ya, yamuldum resmen. ikinci yarım da bitti, hesabı ödemek için gittim tezgâhın başına ama ayaklar geri geri gidiyor ağbi. bir yarım daha yerim de acaba 2 tam ekmeğe tamamlar mıyım hesabındayım. ama asım usta'ya bakıyorum, aklıma
antep'teki
halil usta geliyor. halil usta, en sadık müşterisini bile "yer misin biraz daha?" deyip gaza getirip, 3. defa
küşneme isteyenleri terslemesiyle ünlü. asım usta'da da öyle bir hava seziyorum, sanki "
boşan da semerini ye!.." diyecek biraz daha istersem. iki ustanın da öyle bir havası var, "kararında yiyin, herkes yesin. burda paradan daha önemli şeyler var!.." der gibiler.
"
aliağa tarafından trene atladım geldim. değdi valla!.." diyorum. ısınmaya başlamış bir izmir gününde, ocağın başında bunalmış gibi görünen ustanın yüzü aydınlanıyor, "gene bekleriz." diyor. delikanlı kolonyalı mendil veriyor, hesabı çıkartırken "yolunuz açık olsun." deyip uğurluyor. parasıyla adam döveceğini sanan hanım, sipariş karışıklığından ötürü sinirli sinirli söylenirken gönlünü almaya çalışıyorlar. çeyrek söylemişler yarım gelmiş, afraları tafraları bundan. yanlarından geçerken arkadaşına fısıldadığını duyuyorum, "ay o kadar laf ettik ama keşke yarımları alsaymışız. çok güzelmiş be panpiş!.."