• kolajen kolajen kolajen, neymiş bu kolajen?
    evet şurada (bkz: #82171902)söz verdiğim rehber yazıma bugün başlıyorum. kolajen nedir, ne işe yarar, nasıl üretilir, hangi tip kolajeni ne kadar tüketmeliyiz, hangi marka, neden pahalı, ne kadar sürede etki eder, bilimsel arka planı nedir?

    yazı kapsamlı olacağından bu entry'i zamana yayacağım, eklemeler olacak ilerde.

    sen kimsin kardeşim diyenler için peşinen söyleyeyim: doktor değilim. kolajen üretimini görmüş, bu işte bizzat çalışmış, bu konuda yapılmış onlarca bilimsel çalışmayı okuyup incelemiş kolajen tutkunu bir vatandaş diyelim.
    --------------------------------
    evet, çok teknik mevzulara mümkün mertebe girmeden bilal'e anlatır gibi başlıyorum.

    kolajen nedir?
    el-cevab: kolajen, bir proteindir. yalnızca insan ve hayvanlarda bulunur. vücudumuzda en çok bulunan protein tipidir aynı zamanda.

    ne işe yarar?

    el-cevab: vücudumuzu tutkal gibi bir arada tutar, cildimize yapı ve esneklik kazandırır. kemikler ve eklemlerdeki organik dokunun çoğunluğunu oluşturur. vücutta aklınıza gelmeyecek onlarca dokuda bulunur.

    kolajen takviyesi kullanınca ne faydasını göreceğim?

    saymakla bitmez inan. kolajen bulunan tüm doku ve organlarınıza iyi gelecek. ama en merak edilenleri söyleyeyim.

    1. güzellik faydaları
    cilt kırışıklıklarınız azalacak, cildinizin esnekliği ve nemi artacak. egzamaya karşı da etkilidir. saç dökülmesi azalıp saçlar güçlenecek, tırnaklarınız ise daha güçlü ve canlı olacak, daha hızlı uzayacak.

    2. sağlık faydaları

    eklem ağrılarınızda belirgin azalma olacak, kıkırdak ve kemik dokunuz güçlenecek.
    sporcuysanız kas ve performans gelişiminizi pozitif yönde etkileyecek. daha enerjik hissedeceksiniz.
    bcaa ve arginin içeriği özellikle yüksek. hidrolize bir protein olduğu için kana hızlı karışacak kas iyileşmelerini antrenman sonrası hızlandıracak.
    bağ dokularınızı güçlendirerek sakatlık riskinizi azaltacak.
    tendon, menüsküs sakatlıkları için de birebir. yara iyileşmesini de hızlıca sağlar.
    geçirgen bağırsak sendromuna da iyi geliyor çünkü bağırsaklarımız da yüksek oranda kolajenden oluşuyor.

    ne kadar sürede etki eder?

    bu kişiden kişiye göre değişir ama 1 ay sonunda ilk etkiler görülür, 3 ay aralıksız kullanım sonucunda zirveye ulaşır. bu söylediğim cilt, saç ve tırnak için.
    eklem, tendon, bağ doku ve kemik rahatsızlığı yaşayanlar kıkırdak dokuyu vs. güçlendirmek eklemleri iyileştirmek için 6-8 ay kullanabilir, bu bölgelerin metabolizması ağır işliyor, etkisi daha geç oluyor.

    kolajen takviyeleri nasıl üretilir?

    kolajen takviyeleri haliyle hayvansal kaynaklardan üretilir. sığır derisi, balık derisi ve kılçıkları, tavuk kemiği başlıca kaynaklardır. hayvanların kolajen yönünden zengin bu dokuları fabrikalarda toplanır, çeşitli yıkama temizleme işleminden sonra büyük kazanlarda yüksek sıcaklıklarda su ile parçalanır(hidroliz). ileri aşamada enzim ile daha da küçük amino asit zincirlerine ayrıştırılarak kurutulur, kolajen peptidler elde edilir. bunlara hidrolize kolajen, kolajen hidrolizat da denir, esasen protein tozudur aslında.

    besinlerden kolajen alamaz mıyım?

    alabilirsin ama çok zor. kolajenin faydalı olabilmesi için düzenli kullanım gerekiyor. kolajen yönünden zengin besinler neler? kelle paça çorbası, tavuk ve balıkların kılçık, deri ve kıkırdakları, ilikli kemik suyu vs. bunları düzenli bir şekilde tüketirim derseniz buyrun. yeterli miktarda kolajen alımı için bolca tüketmeniz lazım, bu da kalori ve kolesterol olarak sizi zorlar, kilo aldırır. tercih sizin.

    kolajen takviyesi neden gerekli, vücut kolajeni kendi üretmiyor mu?

    kolajeni vücudumuz kendi içinde sentezler, doğru. mamafih özellikle 30 yaşından sonra vücutta kolajen üretimi azalır. sonuç olarak azalan kolajen nedeniyle cildimizde kırışıklıklar, nem kaybı, eklem ve kemiklerimizde ağrı ve şikayetler meydana gelmeye başlar.

    peki ne yapmak gerekir? bu süreç durdurulabilir mi?

    bu süreç yaşlanma olarak tanımlanır ve maalesef durdurulamaz. ama yavaşlatılıp etkileri minimize edilebilir.

    kolajen takviyesi nasıl çalışır, gerçekten azalan kolajen yerine geçer mi?

    el-cevab: burası biraz karışık. teorik olarak cevap hayır, pratikte ise evet. nasıl mı?
    temel biyoloji bilgisi malum, yediğimiz besinler en küçük yapı taşlarına ayrılır daha sonra vücudumuzda ihtiyaca göre kullanılırılar.

    bu kural tabi ki kolajen için de geçerli. kolajeni vücudunuza beslenme yoluyla aldığınız vakit amino asitlerine parçalanıp, sindirim sisteminden geçerek kana karışır. kolajen artık serbest amino asitler veya kısa peptitler halindedir.

    peki bu kolajen parçacıklarından vücudumuz neden kolajen üretiyor da başka yerde kullanmıyor?

    burası net değil ama bilim adamlarının en yaygın teorisi: kolajen tükettiğimiz zaman vücudumuzda kolajen üretiminden sorumlu hücreler uyarılıyor, daha fazla kolajen üretmesi sağlanıyor.

    peki nasıl?

    bilim adamlarına göre kolajen peptidler kana karışınca beyne yanıltıcı sinyal gönderiyor: "vücudun kendi kolajeni yıkıma uğradı" şeklinde. bu mesajı alan vücudumuz daha fazla kolajen üretiyor.(isteyene bilimsel araştırma linklerini gönderebilirim)

    bir diğer yaygın kanaat ise kolajen yapımından sorumlu hücreler kolajen üretimi için hazır kolajen peptidleri görünce kolajen üretmeye daha meyilli oluyorlar. burayı biraz açmak istiyorum. tamam, vücut kolajen sentezini farklı amino asitlerden de gerçekleştirebiliyor. ama bu zaman ve enerji alan bir operasyon. farklı amino asitleri alacak, dönüştürecek, sentezleyecek uzun ve meşakkatli iş. siz kolajen için yapı taşlarını hazır olarak vücuda verdiğiniz zaman vücudunuz adeta size teşekkür ediyor. yormuyorsunuz onu, farklı amino asitleri dönüştürmek için uğraşmıyor ve haliyle daha rahat bir şekilde hazır kolajen parçacıklarından yeni kolajen sentezini gerçekleşiyor.

    bilimsel olarak nasıl gerçekleştiği kesin olarak açıklanamasa da tek bir gerçek var: kolajen takviyesi gerçekten işe yarıyor. zaten yüz yıllardır atalarımız tüm dünyada kolajen yönünden zengin besinleri boşuna tüketmemişler. kelle paça, kemik suyu benzeri yiyecekler sadece bizim değil tüm dünyanın mutfağında sağlık faydaları nedeniyle tüketile gelmiş.

    birçok bilimsel araştırma var faydaları ile ilgili. bunları geçiyorum. kolajen takviyesi kullananların yorumlarına baktığınızda zaten şüpheye yer kalmayacak. ingilizcesi olanlar amazon.com'da en çok satan 3-4 kolajen takviyesini kullanan binlerce farklı kişinin yorumlarına bakabilir.şu 3 tanesinin yorumlarına bakın mesela.1 23

    hap, toz, sıvı kolajenin farkı nedir?
    hepsi aynı kolajen. en başta belirttiğim gibi kolajen bir protein tozudur. sıvı ürünlere de ekleyebilirler, kapsüle de ekleyebilirler, doğrudan toz olarak da satışı olan bir ürün. ben olsam en ekonomik ve sağlıklı olan formu seçerim.

    peki bu hangisi?

    to be continued...
    --------------------------------------------------------------------

    bu entry dolayısıyla çok mesaj alıyorum, tek tek cevap veriyorum herkese ama bir türlü oturup devamını yazamadım. bugün biraz daha ekleme yapalım dedim geçtim klavye başına.

    evet nerede kalmıştık, hangi kolajen diyorduk? bu sorunun yanıtını vermek için önce temel kriterleri belirlememiz lazım. yani bir kolajen takviyesinde neler olmalı veya olmamalı, hangileri daha etkilidir bilmeliyiz.

    peşinen söyleyeyim, krem ve maskelerdeki kolajen cildin derin katmanlarına ulaşmaz, ulaşsa da gerçi oradaki yapıyla bütünleşmez. o nedenle kolajen içeren krem, maske, diş macunu, şampuan vs. fantazisine girmeyin. ağız yoluyla alacağınız kolajen size fayda sağlar. o zaman başlayalım:

    1. üründeki kolajen miktarı

    ideal doz 10 gr( 10.000 mg) ben değil bilimsel araştırmalar söylüyor. onlarla uğraştırma bizi diyenler osman müftüoğlu'na kulak verebilir (her ne kadar kolajen tipleri konusunda yorumlarına katılmasam da)

    2. hidrolize edilmiş formda olup olmadığı

    bakın burası çok önemli :) kolajen hidrolize edilmemişse gönül rahatlığıyla çöpe atabilirsiniz. bağırsaklardan emilebilmesi için molekül ağırlığının düşük yani hidrolize edilmiş olması lazım.

    3. menşei

    türkiye’de henüz endüstriyel olarak üretimi bulunmuyor. çin menşeili kolajenden uzak durun, kalitesizdir. avrupa ya da daha iyisi güney amerika ( brezilya-arjantin-uruguay) menşeili olanları tercih edin, buradaki kolajen birinci kalite daha da önemlisi meralarda yetişen hormonsuz gdo’suz beslenen hayvanlardan üretiliyor.

    4. içinde kolajen dışında hangi elementler var
    eğer saf kolajen değilse aldığınız kolajen içinde vitaminler vs olabilir. burada tercih size ait, kolajen dışında sizi cezbeden elementler varsa paraya kıyıp bu ürünleri tercih edebilirsiniz. şuna dikkat edin: içinde koruyucu, şeker vs olmasın. uzun süre devamlı kullanacaksınız güzelleşecem diye sağlığınızdan olmayın.

    5. toz, tablet, kapsül, sıvı hangisi?
    gençler ve kendini genç hissedenler. hepsi aynı kolajen. yukarıdaki kriterleri karşıladıktan sonra hangi üründe daha çok kolajen varsa ve fiyatı ekonomikse o bir adım öndedir. burada şampiyon toz ürünler, özellikle saf kolajen. hap ve kapsüllerde çok düşük miktarlarda kolajen var, emilimleri de çok düşük sindirim esnasında kayba uğruyorlar. sıvı veya toz ürünlere yönelin. sıvılarda genelde koruyucu ve şeker olur dikkat edin.

    6. tip 1,2,3 hangisi?

    biyoloji bilgisi devreye giriyor burada. hiç fark etmez hepsi aynı derecede faydalıdır. osman müftüoğlu’na bu konuda katılmıyorum; yanlış bilgiler verilmiş kendisine. en son bir tv programında kemik yapısının tip 2 kolajenden oluştuğunu söyleyerek dumura uğratmıştı beni (%90 tip 1) o yüzden bunlara takılmayın. kolajen hammaddesini alıyorsunuz siz vücudunuza. yirmi küsür tane kolajen tipi var vücudumuz hepsini bu hammaddeden sentezliyor kafanıza takmayın, o işini bilir. tip2 kolajen alınca tip 2 kolajen sentezleyecek diye kural yok veya tam tersi, hangi bölgede ihtiyaç varsa orada kullanıyor.

    balık mı, sığır mı, tavuk mu?
    hepsi aynı faydayı sağlar. balık hem pahalıdır(çünkü toplanması vs zor) hem de tadı ve kokusu çok kötüdür, içilmez. tavukların beslenme şekilleri ve ne kadar sağlıklı olduğunu da kamuoyunun vicdanına bırakıyorum :) dipnot: tip2 kolajen tavuktan üretilir bu arada ve çok pahalıdır.

    peki tüm bu kriterleri sağlayan kolajen ürünlerinden bahset kardeşim biraz uğraştırma bizi dediğinizi duyar gibiyim. tamam söz bir dahaki güncellemede markaları karşılaştıracağım, hangi ürünler fiyat/fayda olarak öne çıkıyor göreceğiz. takipte kalın ;)
    -----------------------------------------------------------------------
    üçüncü ve uzun bir süre için son editi yapalım dedim geçtim pc başına. 2 saat sonunda size güzel bir içerik hazırladım galiba. ilk iki bölüme yeni içerikler ekledim, biraz daha detaylandırdım. şimdi sıra geldi markalara. kaldığımız yerden devam edelim.

    baştan belirteyim, çok fazla kolajen takviyesi ve kolajen içerikli ürün var piyasada, hepsini burada değerlendirmem imkansız. marketlerde satılan kolajenli çikolata, gofret ve içecekleri vs. değerlendirmeye almıyorum.

    tablet ve kapsülleri de değerlendirmeye almıyorum. en kralında 1.000mg (1gr) kolajen var, bu miktar bir işe yaramaz. günde 10gr almak için 10 tane tablet almak kadar mantıksız bir şey yok, zaten emilimleri de düşük. tablet ve kapsüller düşük dozajda mikro gram düzeyinde etkili etken maddeler için ideal, kolajen için saçma bir tercih.

    bu bölümde gerçekten işe yarayabilecek, güvenilir, düzenli kullanımı mümkün ürünlerin üzerinde duracağım.

    değerlendirmeye alacağım kolajen takviyesi markaları şöyle:

    voonka
    collazen
    collagen lift paris
    supra protein
    doppelherz
    suda collagen

    (yurt dışından kaçak olarak, bavullarda vs. türkiye’ye getirilen özellikle abd menşeili kolajenler de var, bunlar internetten, instagramdan satılıyor. %100 orijinal olduğuna eminseniz tercih edebilirsiniz, ben olsam temkinli yaklaşırdım.)

    bu ürünler nerede satılıyor ve neden internet fiyatları daha ucuz?

    ürünlerin nerede satılacağı firmaların tercihi. bazı markalar ürünlerini eczanelerde satarken, kimi markalar hem kendi web sitesinde hem eczanelerde satabiliyor veya sadece kendi web sitesinde satıyor.

    not: eczanede 200 liraya satılan ürünü internette neredeyse yarı fiyatına bulabiliyorsunuz. bunun sebebi ile ilgili şu forumda güzel bir tartışma var okuyabilirsiniz, ben yorum yapmıyorum.
    https://www.kadinlarkulubu.com/…neden-ucuz.1063085/

    ama firmalar, internette satılan ürünlerin (kendi resmi satış siteleri hariç) garantileri kapsamında olmadığını belirtiyor, sahte veya tarihi geçmiş ürünler de olabilir dikkat edin.

    daha fazla uzatmadan marka değerlendirmesine başlıyorum.

    1. voonka

    sıvı ürünleri artık üretmiyorlar, tablet ve kapsülü de değerlendirmiyorum. saşe şeklindeki toz ürünlerini inceleyelim.türkiye’de kampotu ilaç tarafından üretilen helal sertifikalı bir ürün, pazarlama ve satışını eczacıbaşı yapıyor.

    https://voonkabeauty.com/…ollagen-beauty-plus-30lu/

    artıları
    30 günlük bu ürün her serviste 10 gr sığır kolajeni içeriyor
    hiyaluronik asit, selenyum, çinko, biotin, vitamin c, bakır ve b vitaminleri ile desteklenmiş
    farklı aroma çeşitliliği: ananas, yeşil elma ve karpuz-çilek
    toz form ve pratik kullanım
    koruyucu ve şeker içermiyor

    eksileri
    tatlandırıcı olarak sukraloz içeriyor. (göreceli aslında, sağlığa zararı pek yok)
    pahalı. 30 günlük 30 saşe ürünün bugün itibariyle resmi satış fiyatı 547.79 tl. internette çok daha ucuza satan üçüncü firmalar var ama bunlar garanti kapsamında değil, orijinal olmayabilir veya tarihi geçmiş olabilir. (bu madde tüm ürünler için geçerli o nedenle bir daha ayrıca belirtmeyeceğim)
    firmanın resmi internet satış sitesi yok sadece eczaneler aracılığıyla satış yapıyor.

    2. collazen

    https://collazen.com.tr/

    yunanistan menşeili ithal bir ürün. firma hem kendi resmî web sitesinde satış yapıyor, hem de eczanelerde satışı var.

    artıları
    yaklaşık 30 günlük bu ürün her serviste 10 gr balık kolajeni içeriyor.
    glikozamin,kondroitin, metilsülfonilmetan,hyalüronik asit,vitamin c, biotin ile desteklenmiş.
    sıvı ürün, aç kapağı iç.

    eksileri

    tatlandırıcı olarak sukraloz içeriyor.
    koruyucu içeriyor, sıvı ürünlerin handikapı.
    pahalı sayılır, resmi satış fiyatı bugün itibariyle 450 tl.

    3. collagen lift paris
    https://www.collagenliftparis.com.tr/

    adından anlaşılacağı üzere fransız menşeili ithal bir ürün daha doğrusu ürün grubu diyelim, 4 çeşit ürün var. ithalatçı firma yalnızca anlaşmalı güzellik merkezleri üzerinden satış yapıyor.

    artıları

    4 farklı formüllü ürün çeşidi
    tek kullanımlık tüpler haline taşıma kolaylığı
    sıvı olduğu için içime hazır, suya karıştırma zahmeti yok

    eksileri

    ürünlerinde her serviste 5 gr sığır kolajeni var, daha fazla olabilirdi
    web sitelerinde ürün içeriklerini tam paylaşmamışlar, şeker ve koruyucu var mı yazmıyor ama sıvı ürün olduğu için olma ihtimali var, almadan teyit edin.
    en güzelini sona bıraktım. çok pahalı. aylık kullanım paketi 800-900 tl diyorlar. diyorlar diyorum çünkü web sitelerinde açıkladıkları fiyat yok, satış noktalarını arayıp öğrenmek lazım.

    4. supra protein
    https://www.supraprotein.com/

    kolajen konusunda uzman firma olduklarını daha önce belirtmiştim. bu sene kendi markalarıyla kolajen takviyeleri de çıkarttılar. şu an sadece web sitelerinden satış yapılıyor.

    artıları

    3 farklı ürün çeşidi
    fiyatları çok uygun. mesela 280 gr kolajeni 100 küsür liraya türkiye’de başka yerde bulamazsınız, yok. amerika’da gerçi fiyatlar bu seviyede oradan getirtebiliyorsanız o da olur.

    collagen beauty formulaürününde her serviste 10.000mg sığır kolajeni var + c vitamini, e vitamini, b3 ve b6 vitaminleri, biotin, metilsülfonilmetan, hyaluronik asit ve koenzim q10 ile desteklenmiş.
    doğal tatlandırıcı stevia kullanılıyor. fiyatı emsallerine göre çok uygun. 300 lira seviyelerinde.
    koruyucu, şeker içermiyor. helal sertifikalı.
    üründe güney amerika menşeili kolajen peptit kullanılmış. buradaki kolajen, doğal beslenen gdo ve hormondan uzak hayvanlardan üretilen sağlıklı hayvanlardan üretiliyor.

    eksileri

    ürünler her yerde bulunmuyor, ya web sitesinden ya da anlaşmalı oldukları sayılı noktalardan alabiliyorsunuz.
    aroma ve ürün çeşidi az

    5. doppelherz
    http://www.queisser.com.tr/…system/kollagen-beauty/

    alman menşeili ithal bir ürün, resmi olarak yalnızca eczanelerde satılıyor. birçok vitamin ve mineral takviyeleri var zaten eczanelere işi düşenlerin sıkça karşısına çıkar. aslında kolajen içerikli çok ürünleri var ama türkiye’ye bir tanesini getirmişler.

    artıları

    1 aylık sığır kolajeni, içime hazır sıvı ürün tekli flakon tüplerde
    açai, vitamin c, çinko, vitamin e, bakır, 1 biotin ile zenginleştirilmiş.
    fiyatı uygun sayılır, 329 tl

    eksileri

    kolajen miktarı çok düşük: 2,5 gr ( 2500 mg)
    web sitelerinde ürün içeriklerini tam paylaşmamışlar, şeker ve koruyucu var mı yazmıyor ama sıvı ürün olduğu için olma ihtimali var, almadan teyit edin.
    aroma ve ürün çeşidi az

    6. suda collagen
    https://www.sudacollagen.com/…ute_=urunler/toz-sase
    https://www.sudacollagen.com/…er/suda-collagen.html

    türkiye’de farmatek firması tarafından üretilen, resmi olarak sadece eczanelerde satılan ürünler var. kolajen tablet, toz ve sıvı var. ben toz ve sıvı ürünlerini değerlendireceğim.

    artıları
    ürüne göre 5,5-8 gr arası sığır kolajeni
    toz versiyonda probiyotik eklemişler, ve koruyucu bulunmuyor
    sıvı versiyonda vitaminler, biotin, hyaluronik asit, koenzim de bulunuyor
    her iki ürün de 14 günlük tekli paketlerde pratik kullanım

    eksileri
    sıvı üründe kolajen miktarı daha yüksek olabilirdi, koruyucu da içeriyor
    sıvı ürün fiyatı pahalı. 14 günlük kullanım resmi satış fiyatı 249 tl
    reklamları çok ama kolajen konusunda pek uzman değiller gibi, web sitelerinde sık sorulan sorularda bunu belli etmişler.
    https://www.sudacollagen.com/….php?_route_=sss.html
    suda collagen®’in içerisindeki kolajen nereden elde edilmektedir? sorusuna veridkleri cevap: “suda collagen®helal sertifikasına sahip, alman verisol markalı, %100 kırmızı etten üretilen sığır kolajeni ile üretilir.”
    birileri arkadaşlara kolajenin kırmızı etten değil ( kırmızı ette kolajen olmaz zaten), deri ve kemikten yani kolajen dokudan elde edildiğini anlatıversin. gerçi kendileri kolajeni satın aldıkları yere sorsalar söylerler :))

    bahsettiğim gibi çok ürün var hepsini burada değerlendiremem. belki ilerde farklı markaları da eklerim buraya öne çıkan olursa.

    peki sen hangisini önerirsin?
    bu saydığım tüm ürünler size bir şekilde fayda sağlar. ben avantaj/dezavantajlarını belirttim, karar sizin :)

    buna yalnızca ben karar vermeyeyim dedim ve referanduma gitme kararı aldım, halk karar versin*
    aşağıdaki linkte bir anket hazırladım, hangi kolajen markasını fiyat fayda kapsamında olarak önerirsiniz anketi. birden fazla seçenek işaretleyebiliyorsunuz. buna katılın, oy kullanın ve sonuçları görelim, ben de merak ediyorum.

    ankete katılın: https://www.strawpoll.me/17934169/

    kolajen tüm dünyada yeni bir konu.o yüzden yeni gelişmeler, ürün ve markalar çıkacak. ben de elimden geldiğince bunları paylaşıp bu entry’i güncellemeye çalışacağım. buraya kadar okuduysanız bravo! hala sorusu olan varsa yeşillendirsin elimden gelen desteği veririm ;)
  • vücudumuzdaki proteinlerin üçte birini oluşturan kolajen aynı zamanda bilinen en sağlam malzemelerden biri.
    68 milyon yıl önce yaşamış bir dinozorun (tyrannosaurus rex) fosilinde sağlam kolajen proteinleri bulunmuş.
    başta kemik ve deri olmak üzere tüm dokularda bulunan kolajen aynı zamanda genç ve pürüzsüz bir cilde sahip olmamıza da yardımcı olur. son 10 yılda kolajenle ilgili çalışmalar hız kazanmış olmakla birlikte daha bilmediğimiz pek çok şey var. kolajen dünyasında olup bitenleri kontrol edebildiğimiz gün, yaşam boyu gençliğin kapısını da aralamış olacağız.

    hücrelerden oluşmayan hiçbir canlı yok. çok hücreli canlılarda benzer işlevleri olan hücreler bir araya gelerek dokuları, dokular da organları oluşturuyor. her bir dokunun milyarlarca hücresi var ve tümü uyum içinde çalışıyor. uyumlu çalışma için uygun yerleşim yerleri ve altyapı tesislerinin bulunması şart. çünkü milyarlarca hücrenin bir arada bulunması ve daha da önemlisi hareket sırasında dağılmaması gerekiyor. insan saatte ortalama 5 km hızla yürüyebilir, bunun 3-4 katı bir hızla koşabilir. en hızlı kara hayvanlarından çita saatte 70 km hızla koşar ve gerektiğinde hızını saatte 120 km’ye çıkarabilir. ani hız artışı özellikle av sırasında ona büyük bir üstünlük sağlar. kuşlar ise, inanılması güç ama saatte 300 km hıza ulaşabilir. tüm bu hareketler sırasında canlıları oluşturan organlar (ve doğal olarak hücreler) dağılmaz, bulundukları yerlerdeki konumlarını muhafaza ederler. hücrelerimizi bir arada tutan ve istenilen işlevleri yapabilmelerini sağlayan şey özel proteinlerden oluşan bir yapıdır. bu yapının ana çatısını proteinler oluşturur, kolajen de bu proteinlerin başında gelir.

    bulunduğu yerler

    vücudumuz temel olarak proteinlerden, şekerlerden ve yağlardan oluşur. bunlardan en bol olanı proteinlerdir. proteinler içinde en bol olanı da kolajendir. birbirinden çok farklı farklı dokularda görev alan kolajenden başka bir protein yok denilebilir. kemikte, deride, damar duvarında, tendonda, epitel hücrelerin üzerine oturduğu yapılarda (bazal membranlar) kolajen temel proteindir. kolajen sadece bu yapılarla sınırlı kalmayıp beyin dâhil hemen hemen tüm dokularda bulunur. kolajen sadece insanlara özgü bir protein de değildir, tüm hayvanlar tarafından sentezlenir.

    kolajen mimarisi

    vücudumuzda görev yapan diğer proteinlerin mimarisinde çok sayıda ortak yön bulunurken kolajenin kendine özgü bir mimarisi var. kolajen protein olduğundan doğal olarak amino asitlerden oluşur. zincir şeklinde birbirlerine bağlı aminoasitler sentezden sonra sarmal şeklinde kıvrılarak yeni bir yapı oluşturur. bu yapıya kolajen alfa zinciri denir. kolajen zincirinde tekrarlanan üçlü birimler vardır. zincirler glisin ve prolin isimli amino asitler bakımından zengindir. her üç amino asitten biri glisindir. ancak tüm zincirlerde bu üçlü yapı düzenli gitmez. bazı kolajen tiplerinde üçlü amino asit tekrarının kesintiye uğradığı yerler bulunur ve bu özellik ilgili kolajene işlevsellik ve esneklik kazandırır. daha da ilginç olan nokta, kolajen zincirlerinin içinde kolajen olmayan yapılar keşfedilmesi oldu. kolajen bu yapılar sayesinde diğer biyomoleküllerle etkileşir ve işlevlerini yerine getirir. kolajen zincirlerinin uzunlukları farklı farklıdır. son yapılan araştırmalarda zincir uzunluğunun 662 amino asitten 3152 amino aside kadar değişebildiği gösterilmiştir. kolajen mimarisi sadece tek zincirle sınırlı değil. dna’da olduğu gibi zincirler de kendi aralarında yeni sarmallar oluşturuyor, ancak kolajende ikili değil üçlü sarmal var. üç zincir sarmal şeklinde bir araya gelerek kolajen sarmalı denilen yeni bir yapı oluşturuyor, tıpkı halat gibi.

    insan genomunda 42 farklı gen farklı kolajen zincirleri kodlar. farklı dokularda bu genlerin farklı kombinasyonları bulunur. 42 genin kodladığı farklı zincirlerden, binlerce kolajen üçlü zinciri oluşturmak mümkün. oysa günümüzde bilinen kolajen tiplerinin sayısı sadece 28. bu da demektir ki çok sayıda yeni kolajen tipi keşfedilmeyi bekliyor. kolajen bulunduğu dokudaki işlevine göre daha karmaşık yapılar oluşturur. örneğin kemik, tendon, deri gibi yapılarda kolajen lif şeklinde iken, bazal membran dediğimiz epitelyum hücrelerin üzerinde oturduğu yapılarda daha çok ağ şeklinde bulunur. çok sayıda farklı dokuda görev aldığı için adeta ilgili dokuya özgü ve onun gereksinimlerini karşılayacak şekilde organize olur.

    kolajen sentezi

    tüm moleküller gibi kolajen de hücre içinde sentezlenir. ancak bu devasa protein, sentezden sonra pek çok aşamadan geçer, değişime uğrar. tıpkı mobilya yapımı için ahşap malzemenin kullanılması gibi. dalları ile birlikte ormandan getirilen ağaçlar önce yontulur, daha sonra kesilip biçilerek türlü işlerde kullanılır. kolajen de sentezlendikten sonra lif, ağ veya kullanılacağı diğer amaçlara göre yeniden düzenlenir. fazlalıklar kesilir ve zincirlere yeniden şekil verilir. ayrıca zincirler arası etkileşimi artırmak için bazı eklemeler de yapılır.

    kolajen mekanik olarak bilinen en dayanıklı biyolojik moleküldür. sahip olduğu dayanıklılık yapısal organizasyonundan kaynaklanır. kolajen zincirleri arasında kolajene özgü özel çapraz bağlar vardır. bunlar kolajene ek dayanırlık sağlar. topuğun arkasında yer alan aşil tendonda olduğu gibi, gerilmeye karşı dirençli olan kolajen liflerinde zincirler arası çapraz bağ sayısı hayli fazladır. bağların oluşumunu sağlayan özel biyolojik katalizörlerin (enzimler) çalışabilmesi için vitaminlere (c vitamini) ve eser elementlere (bakır) gerek vardır.

    c vitamini eksikliğinde kolajen sentezi baskılanır ve azalan kolajenin yerine yenisi yapılamaz. 18. yüzyıla kadar denizcilerin en önemli hastalıklarından biri de diş eti kanamasıyla kendini belli eden iskorbüt hastalığıydı. ölümcül olan bu hastalıkta c vitamini eksikliği vardır. c vitamini eksik olunca kolajen liflerinin arasındaki çapraz bağlar oluşmaz ve sonuçta kolajen kendisinden beklenen yapısal işlevleri yerine getiremez. damar duvarlarındaki en önemli yapılardan biri de kolajendir. c vitamini eksikliği nedeniyle yapısı bozulan damar duvarlarındaki sorunların kanamaya yol açması doğal. iskorbütte sadece damar duvarında değil, yara iyileşmesinde de sorunlar görülür ve kolajenin bulunduğu pek çok başka doku da etkilenir. iskorbüt, sağlıklı kolajen için sağlıklı beslenmenin ne kadar önemli olduğunu gösteren iyi bir örnek.

    yaşam süreleri

    kolajen hayli uzun ömürlü bir protein. yapımı ve organizasyonu için hücrelerimiz çok uğraşıyor. ancak diğer proteinler gibi onun da bir yaşam süresi var. yıpranan kolajenlerin yenisi ile değiştirilmesi gerekiyor.

    hücre içi ve dışı proteinlerin yaşam süreleri farklıdır. hücre içi proteinlerin yaşam süreleri saatler ya da günlerle sınırlıdır. bunlar hızla yenilenen proteinlerdir. hücre içinde bulunan proteinlerden en uzun ömürlü olanı histonlardır. histonlar genetik bilginin saklandığı dna’nın organizasyonunda görev alır ve ömürlerinin 18 gün kadar olduğu gözlenmiştir. kolajenler hücreler arası alanda bulunur, yani hücre dışı protein olarak işlev yapar. hücre içi proteinlerin hızlı döngüsüne karşılık, hücre dışı yapısal proteinler nispeten daha uzun ömürlüdür. örneğin deride bulunan tip ı ve ıı kolajenin 15 ila 95 yıl kadar durabildiği bildirilmiştir. kolajenleri yıkmak için özel bir enzim grubu kullanılır. bunlar matriks metalo proteinaz olarak adlandırılır ve her biri belli tip kolajeni daha küçük parçalara ayırır. kolajen hücre dışı bir protein olmakla birlikte yapımı gibi yıkımı da hücre içinde gerçekleşir.

    kolajenin yıkım ürünleri de aktif nasıl kolajen protein dünyasında hem miktar hem organizasyon olarak kendine özgü bir yere sahipse, işlevsel olarak da kendine özgü yönleri var. çok sayıdaki kolajen tipinin dağılımı, işlevleri ve yapıları birbirlerinden çok farklı. bazı kolajenler yıkılınca bambaşka moleküller ortaya çıkıyor, bunların da önemli işlevleri var. kolajenin yıkım ürünlerinin işlevleri kendilerini oluşturan moleküllerden hayli farklı. kolajenin bu özelliği onu adeta eşsiz kılar. yıkım ürünleri ile birlikte zaten kalabalık olan kolajen ailesi daha da çoğalır ve çok sayıda yeni işlev kazanarak zenginleşir. matrikriptinler dediğimiz bu yıkım ürünlerinden pek çoğunun işlevleri ve yapıları aydınlatılmıştır. matrikriptinler özelikle kanserin gelişiminde, yayılmasında ve yara iyileşmesinde önemli. kolajen kanser ilişkisi, önümüzdeki yıllarda belki de üzerinde en çok araştırma yapılacak konulardan biri.

    kolajenin işlevleri

    bir haltercinin kaldırdığı yüzlerce kilogram ağırlık kolajenlere biner. organlarımızı oluşturan hücreler kolajen sayesinde bir arada durur, kemiklerimiz kolajen sayesinde mekanik olarak dayanıklı ve işlevsel olabilir. damarlarımız kolajen sayesinde esnek ve sağlamdır. kısacası vücudumuzda nereye bakarsak bakalım karşımıza kolajen çıkar. kolajen, dokuların şeklini belirlemede rol aldığı gibi metabolik olayları organize etmede de rol alır. bundan birkaç yıl öncesine kadar kolajenin daha çok mekanik dayanıklılık sağlayan ve lif şeklinde organize olmuş bir yapı olduğu düşünülüyordu. oysa günümüzde kolajenin yapısı ve işlevleri ile ilgili çok önemli bilgiler elde edildi. şimdiye kadar kolajen süper ailesinin (büyük aile) 28 farklı üyesi tespit edildi. kuşkusuz bunların tümünün işlevi ve yapısı aynı değil. bunlar mekanik dayanırlık sağlamakla birlikte daha pek çok ek işleve de sahip. kolajen hücre dışına gönderildiğinde de hücre ile sürekli etkileşim içindedir. böylece hücre, kolajenle ilgili olup biten her şeyden haberdar olur. bu amaçla hücrelerin yüzeyinde kolajeni tanıyan almaçlar bulunur. kolajen bu almaçlar yoluyla hücre ile iletişim kurar. bu etkileşim ile kolajen hücrenin çoğalmasını, gerekirse başka yere göç etmesini ya da şekil değiştirmesini düzenler.

    kolajenin lif şeklinde olan tipi en bol bulunan kolajen tipidir. bazı kolajen tipleri son derece az miktarda bulunmakla beraber çok önemli işlevlere sahiptir. örneğin kolajen tip vıı deride bulunur ve derideki kolajenin ancak % 0,001’i kadardır, fakat derinin yapısal organizasyonu açısından son derece önemli işlevlere sahiptir. araştırmalar kolajenin dokuların yapısal, işlevsel ve gelişimsel yönleri konusunda ve özellikle de sinir sistemindeki işlevleriyle ilgili önemli bilgiler sağlamıştır. kolajenin artık sadece deri, kemik, kıkırdak, tendon gibi yerlerle sınırlı olmadığı biliniyor. örneğin kolajen tip 28, ağırlıklı olarak sinir sisteminde sentezleniyor. sinir sisteminin gelişiminde kolajenlerin önemli işlevleri var. beynin bazı bölgelerindeki sinir hücrelerinin bağlantı bölgeleri olan sinapsların oluşumunda da yine kolajenin önemli işlevleri var. sinir sisteminin yapısında ve organizasyonunda görev aldığına göre, bazı sinir sistemi hastalıklarında da karşımıza kolajenin çıkması hiç şaşırtıcı değil. yaşlı nüfusun arttığı günümüzde başta alzheimer olmak özere sinir sistemi hastalıkları gündemdeki yerlerini koruyor ve daha uzun yıllar tıp dünyasını meşgul edecek. alzheimer hastalarının beyinlerinde bazı kolajen tiplerinin biriktiği ve daha da önemlisi kolajen ile alzheimer arasında genetik bir ilişki olduğu gösterildi.

    vücut yamaları ve kolajen

    kolajen tüm bu yaşamsal işlevlerinin yanı sıra bambaşka bir işlevle daha karşımıza çıkıyor. dokularımızın önemli bir kısmının kendi kendini yenileme yeteneği yok. örneğin kalp kasını oluşturan hücrelerin ölümü durumunda kalbimiz kendini yeni kalp hücreleri ile onaramıyor. çünkü kalbimizin rejenerasyon yani kendini yenileme yeteneği yok. ancak bu kalbimiz zarar gördüğünde ölen hücrelerin yeri boş kalacak demek değil. kalbimiz ölen hücrelerin yerine yenilerini yapamıyor, ancak hasarlı bölgede yama yaparak hiç olmazsa kalbin bütünlüğünü sağlıyor. yama için kolajen kullanılıyor. yamalar hasarlı bölgeyi belki yapısal olarak kapatabiliyor, ancak işlevsel değiller. kasılma işlevine katılmıyorlar. adı üstünde: yama. yamalar daha pek çok yerde görülebilir. yanık sonrası cildin kendini onarması bir başka yama örneğidir. büyük yanıklarda onarım özgün cilt hücreleri ile yapılamıyor. yanık bölge bağ dokusu ile anatomik olarak kapatılarak vücudun bütünlüğü sağlanmaya çalışılıyor.

    kolajene saldıran antikorlar

    bu denli önemli işlevleri olan kolajenin kontrolsüz yıkımı ya da organizasyonundaki bozukluklar yaşamı tehdit eden hastalıklara neden oluyor. bazen vücudumuz kendi kendine savaş açıyor ve bizleri çeşitli hastalıklardan koruyan silahların namluları hücrelerimize, proteinlerimize çevriliyor. tıpkı kendi kolajenlerimize saldıran antikorlar gibi. kendi moleküllerimizi yok etmek üzere vücudumuzun ürettiği antikorlara otoantikor diyoruz. doku ve hücrelerimizi yıkıma uğratan antikorları kendimiz üretiyoruz. bir an düşünün, vücudunuz en değerli yapıtaşlarına saldırıyor. otoantikorlar tıpkı kontrolden çıkmış silahlı birimler gibi belli dokuları yok ediyor. kolajen otoantikorları çok sayıda organı örneğin cildi, akciğeri, böbreği etkileyen ve yaşamı tehdit eden hastalıklara neden oluyor. bu hastalıkları bağışıklık sistemine zamanında müdahale ederek önemli oranda tedavi edebiliyoruz. ancak kolajeni ilgilendiren hastalıkların tümü otoantikorlardan kaynaklanmıyor. kalıtsal olan ve kolajeni etkileyen pek çok hastalık var ve bunların tedavi edilme şansları da pek o kadar yüksek değil. ancak son yıllarda hücre tedavileri umut vaat ediyor. bu hastalıklarda kemiklerde, deride ve tendonlarda yapısal bozukluklar oluyor. örneğin eklemler aşırı derecede hareketli olabiliyor. çeşitli gösterilerde vücutlarını şekilden şekle sokabilen kişilerde bazen bu hastalık görülebiliyor. bunun bir hastalık olduğu, yetenek olmadığı unutulmaması gereken önemli bir nokta. hastalar bu hareketlerle sadece kendilerine daha fazla zarar vermiş oluyor.

    kolajen ve cildin yaşlanması

    en ağır organımız olan cilt, toplam ağırlığımızın %15’ini ve daha fazlasını oluşturur. cildimiz, adeta barkodumuz. sadece dış görünüşümüzü yansıtmakla kalmıyor, içimizde olup bitenlerin de aynası. dış dünyanın tüm olumsuz etkenlerine karşı bizi bir zırh gibi koruyor. sadece sıcak, soğuk gibi iklim etkilerinden değil aynı zamanda hastalık yapıcı pek çok mantara, parazite, bakteriye ve virüse karşı da bizi korur. derimiz iki tabakadan oluşur: üsteki tabaka epidermis, alttaki ise dermis olarak adlandırılır. cildin organizasyonunda ve iki tabakanın birleşiminde kolajen önemli rol oynar. derinin esneklik ve dayanıklılığını sağlayan kolajen tip ı ve tip ııı’tür. bunlar dermiste en bol bulunan proteinlerdir. cilde mekanik dayanıklılık yanında gergin bir görünüm de verirler. deride kolajenin yanında glikozaminoglikan adlı bileşikler (zincir şeklinde bir tür şeker) ve önemli bir protein olan elastin de önemli yer tutar. bunlardan özellikle glikozaminoglikanlar derinin su tutmasında önemlidir. cildin yaşamsal işlevlerini sağlıklı bir biçimde sürdürürken, hücreler arası alanda belli oranda su tutması gerekir. cilt yaşlanınca giderek esnekliğini kaybeder, kurumaya başlar ve hiç sevmediğimiz kırışıklıklar ortaya çıkar.

    cildin yaşlanmasına neden olan etkenleri iki temel grupta toplayabiliriz. iç ve dış etkenler. kendini yenileyebildiği sürece cildimiz bu etkenlerle baş edebilir. ancak zamanla cildin kendini yenileme yeteneği giderek azalır. cildin yaşlanması üzerinde diğer organlar üzerinde olduğundan daha fazla kontrole sahibiz. en azından dış etkenleri kontrol edip cilt yaşlanmasını önemli oranda yavaşlatabiliriz. iç etkenlerin etkisiyle yaşlanan deride, hücreler arası alanda bulunan yapıların organizasyonu bozulur ve kendini yenileme yeteneği azalır. dış etkenlerin özellikle güneşin etkisiyle yaşlanan deride kolajen miktarında azalma olduğu görülür.

    derinin hücreler arası kısmında görev alan proteinler çok uzun ömürlüdür. örneğin deride bulunan tip ı ve tip ıı kolajenin ömrü 15-95 yıl kadar uzun olabilir. bu proteinler yıllar boyunca çeşitli olumsuz etkenlere maruz kalır. bu nedenle derimizdeki kolajenlerin özellikle korunmaya ihtiyacı var. çünkü onlar iç etkenlerin yanı sıra dış etkenlerin de olumsuz etkisi altında.

    güneş kuşkusuz yeryüzündeki yaşamın kaynağı. onun yokluğu yaşamın yokluğu demek, ancak bu dostumuzun bazı zararlı yönleri de var. cildimizin yaşlanmasına neden olan en önemli iki dış etken güneşin zararlı ışınları ve tütün. o zaman şu soruyu sormalıyız, güneş ışınları nasıl oluyor da derimizde yaşlanmaya ve kırışıklıklara neden oluyor, derimiz neden güneşe maruz kalınca daha hızlı yaşlanıyor? güneş ışınları hem doğrudan proteinlerin yapısını bozuyor, hem de onların yıkımını sağlayan bazı enzimlerin etkinliğini artırıyor. uzun ömürlü proteinlerin yıkımı beraberinde pek çok sorun da getiriyor. proteinlerde bulunan bir grup amino asit (aromatik amino asitler olan fenilalanin, tirozin, triptofan) özellikle güneşin ultraviyole ışınlarını emer, onların etkilerine açıktır. üstelik bu amino asitler derideki hücreler arası proteinlerde nispeten daha fazla bulunur. güneşin zararlı ışınları ayrıca dna’nın yapısını doğrudan bozar ve cilt kanserinin gelişimine neden olur. derinin hem iç hem de dış etkenlerin etkisiyle yaşlanmasını geciktirmek için a vitamini içeren kremlerin ve nemlendiricilerin kullanılması yararlıdır. a vitamininin kolajen sentezini artırdığı ve mevcut kolajenlerin yıkımını yavaşlattığı düşünülüyor.

    sonuç olarak, uzun yıllar sadece kemiklerde ve tendonlarda etkin olduğu düşünülen kolajenin pek de öyle olmadığı artık biliniyor. kolajen dünyası sürprizlerle dolu. alzheimer gibi sinir sistemi hastalıklarından, kanser ve yara iyileşmesine kadar her alanda karşımıza çıkıyor. keşfedilmeyi bekleyen kolajen, genç araştırmacıları bekliyor.

    kaynaklar
    • ricard-blum, s., “the collagen family”, cold spring
    harbor perspectives in biology, cilt 3, s. 1-19, 2011.
    • naylora, e. c., watsona, r. e. b., sherratta, m. j.,
    “molecular aspects of skin ageing”, maturitas,
    cilt 69, s. 249-256, 2011.
    • shoulders, m. d., raines, r. t., “collagen structure
    and stability”, annual review of biochemistry,
    cilt 78, s. 929-958, 2009.
    • varani, j., warner, r. l., gharaee-kermani,
    m., phan, s. h., kang, s., chung, j. h., wang, z. q.,
    datta, s. c., fisher, g. j., voorhees, j. j.,
    “vitamin a antagonizes decreased cell growth and
    elevated collagen-degrading matrix metalloproteinases
    and stimulates collagen accumulation in naturally aged
    human skin”, journal of ınvestigative dermatology,
    cilt 114, s. 480-486, 2000.

    -doç. dr. abdurrahman coşkun / bilim ve teknik 2013
  • kolajen konusunda yorum yapmayan fikri olmayan kalmamistir.

    hekim olmam ve kozmetige olan ilgim sebebiyle 2 kelime etmeden gecmeyeyim dedim.

    1. kolajen pahalidir, cünkü bu kadar büyük bi proteini minicik tüplere sigdirmak cok pahali bi teknoloji. o yüzden ucuz ürün aramayin bence. sadece ecza depolari websitelerinde eczanelere göre daha ucuza satiyorlar cünkü araya eczane transport masrafi girmiyor vs.

    2.kullandiginiz kolajen hidrolize olmus olmali yani barsaktan emilebilir olmali. lütfen alirken eczaciniza veya doktorunuza danisin.

    3.günde 10 gramin altinda kolajen takviyesi pek ise yaramiyor. vucudunuzda depo düzeye ulasabilmeniz ve verim almaniz icin bu miktarda kullanilmasi sart.

    4.balik veya sigir kolajen arasinda fark yok

    5.kolajeni c vitamini ile birlikte kullanirsaniz emilimini arttirirsiniz.

    6.kolajeni 3 ay düzenli kullanmanizi öneririm, vucutta maksimum düzeye 3 ayda ulasirsiniz. devaminda idame dozda yani hafta 1 ya da 2 alarak bi 3 ay daha devam edin. sonra bir 3 ay daha hergün alin. sonra tekrar mola. ama elbette beklenmeyen yan etkiler olusursa daha uzunnara verin.

    bu konuda ve anti aging ile ilgili bilgi alabileceginiz söyle bisi var

    kolajen, hyaluronik asit, c vitamini, biotin ve melatonin hakkinda

    son edit: kolajen takviyesi dogal yoldan yapayim, bu eczanelere ilac sirketlerine para yedirmeyeyim diyorsaniz da günde en az 15 ila 20 tabak kelle paca corbasi icmeniz gerekir bu da imkansiz :) maalesef 500 yil öncesi gibi bir yasam yok. organik ürün neredeyse hic bulamiyoruz. takviyesiz hayatta kalamadigimiz bir dönemdeyiz. bunu kabul etmek lazim. dogal yol dedigimiz de ne kadar dogal bunu da tartismak gerek.
  • bağ doku sağlığı için önemlidir.

    ama destek ürünleri büyük bir pazara sahip. hile hurda da çok döner.

    işte uzun uzun bakamadım ama öncelikle fda onaylı supplement diye bir şey yok.

    debe’ye giren entry’de ilk sırada görünen bmo nutrition’ın sitesi türkçe ve hiçbir yerde amerikan sitesi yok. adına açılmış instagram hesabı da gayet yeni.

    diğer bir ilginç ayrıntı da, markayı en başa yazan yazar arkadaşın, bmo nutrition’ın iletişim adresinin bulunduğu ankara’da ikamet ediyor olması. bkz. son entryleri.

    ek: bir detay daha. yazarın önceki yazılarında reklamını yaptığı color sky 5k’nın kurucusu ile bmo nutrition facebook sayfası yöneticisi de aynı kişi.

    daha detaylı kurcalanırsa başka sıkıntılar da bulunabilir. dikkatli olmakta fayda var. supplement sektöründe çok pislik dönüyor.
  • kemiklerin belli limitler dahilinde eğilip bükülmelerini sağlayan, onlara esneklik veren madde. eğer bu madde olmasaydı, her düştüğümüzde cam gibi parçalanırdık.
  • trendyolun sahte yorumlara göz yumduğunu ve sahtekarlığı teşvik ettiğini kanıtlayacağım kategori.

    trendyoldaki sahte yorumlardan ve hiç bir şey yapılmamasından o kadar bıktım ki oturup bazı analizler yaptım ve bu yazıyla paylaşma ihtiyacı duydum. size örnekleriyle sahtekarlığın nasıl yapıldığını ve trendyolun sahte yorumlara hem göz yumup hem de dolaylı olarak nasıl teşvik ettiğini popüler “kolajen” kategorisinde göstereceğim.

    öncelikle sahte yorum olayı sistematik bir çalışmayla yapılıyor. hem satıcılar hem de trendyol çok büyük paralar kazanıyor.

    trendyoldaki milyonlarca ürünün arasından sıyrılabilmek için bazı satıcılar kaliteli ürünlerini hızlıca kargolayıp olumlu yorum almaya çalışır. bazı satıcılar da sözde “ajanslarla” çalışma yapıp sahte yorum yazdırarak trendyol sistemini manipüle eder. güzel yorumlar ürün satışını çok etkiler, çünkü bir çok insan yorumlara bakarak hangi ürünü alacağına karar verir.

    bu instagramda takipçi almak gibidir. sahte takipçilere instagramın göz yumması gibi trendyolun da sahte yorumlara göz yumduğunu görüyoruz. öncelikle sahte yorum için ürünün satın alınması zorunlu, bu nedenle “ajans” ekibindeki kişilere ürünü aldırır, ürün (veya boş paket) alıcıya kargolanır, alım yapana para iadesi yapılır ve yorum yazması beklenir. bu arada satış sahte de olsa trendyol komisyonunu alır (%15-20). sistematik bir çalışma.

    ben sahte yorumları tespit ederken ilk baktığım yer yorum sayısının değerlendirme sayısına oranı oldu. kategoride bu oran %65 civarında. yani değerlendirme yapanların %35’i sadece yıldız verir, yorum yazmaz. herkes yorum yazıyorsa burnunuza sahte yorum çalışması yapan sözde “ajansların” kokusu gelmeli.

    çalışmalar amazon gibi pazaryerlerinde insanların %5-8 oranında değerlendirme yaptığını gösteriyor. trendyolda da aynı oranın geçerli olduğunu varsayalım. bunların da %65’i yorumludur. yani her 100 siparişte 7 değerlendirme gelmeli, bunun 4’ü yorumlu olmalı ve 3'ü sadece yıldız olmalı.

    son olarak insanlar olumsuz durumlarda yorum yazmaya daha meyillidir (kargo gecikirse, ürün kırılmışsa, aldıktan sonra fiyatı düşmüşse, beğenmediyse vs.). yani 5.0 veya 4.9 gibi çok yüksek puanlar “sahte yorum ajans çalışması” sinyali verebilir.

    sahte yorum ajansları bunu sahte satışlarla yaptığı için trendyolun “en çok satanlar” listesini de manipüle edip tüketicileri kandırmış oluyorlar.

    yorumlarını analiz ettiğim ilk kolajen “voop collagen tip 1 ve tip 3 5500 mg nar aromalı
    incelediğim sırada üründeki 1500 değerlendirmenin 1460 tanesi yorumluydu. yani değerlendirme yapanların %97’si yorum yazmış. ortalama %65 olmalıydı.
    ürünün yorum puanı 4.8.
    ilk yorum 19 mayıs 2023’te yazılmış ve sonraki 77 gün boyunca 10 yorum gelmiş. günde ortalama 0.13 yorum.
    6 ağustos - 6 eylül arasında muhtemel “ajans çalışması” ile 30 günde tam 773 yorum yazılmış. günde 26 yorum.
    sonra muhtemelen bazı normal yorumları görüyoruz, 7 eylül-13 kasım arasında 67 günde 40 yorum. günde 0.6 yorum. geçen ay günde 26 yorum gelirken şimdi günde 1 yorum bile gelmiyor.
    14 kasım - 21 kasım arasında yeniden muhtemel “ajans çalışması” ile 8 günde 433 yorum yazılmış. günde 55 yorum. bu kadar yorum için günde 1.300 farklı sipariş olması gerekir. biz sipariş adetlerini göremiyoruz ama trendyol görüyor. trendyol her şeyi biliyor. bunu bilmesine rağmen sahte yorumlarla ilgili aksiyon almayarak sahteciliğe göz yumuyor. hatta bunu yapanları ön plana çıkararak (en çok satanlar listesine koyarak) daha çok satış yapmalarını sağlıyor ve dolaylı olarak onları ödüllendirip sahtekarlığı teşvik ediyor.
    bir ürünün 2-3 günde 1 yorum alırken bir anda günde 55 yorum alıyor olması hayatın olağan akışına aykırıdır.

    başka bir kolajenin “icollagen kolajen ve probiyotik tablet” yorum analizi:
    bu ürün 17 ağustos 2023’te tarım bakanlığından satış izni almış ve 20 ağustos civarında trendyolda satışa çıkmış. her tablette 0.8 gram kolajen varmış. yani 1 gramdan az. (fayda görmek için doktorlar günde 7-10 gram alarak 2-3 ay kullanın diyor).
    incelediğim sırada üründeki 840 değerlendirmenin 683 tanesi yorumluydu. yani değerlendirme yapanların %81’i yorum yazmış.
    ilk yorum 24 ağustosta yazılmış. ilk 2 haftada 2 yorum var ama 10 eylülden itibaren aşırı yorum yazılmaya başlamış.
    10-27 eylül arasında muhtemel “ajans çalışması” ile 18 günde 398 yorum yazılmış. günde 22 yorum. ürün ortaya çıkalı 1-2 hafta olmasına rağmen 11 eylülde yazılan 25 yorumda da ürünün mucizeler yarattığı, harika ötesi olduğu, abartıla abartıla yazılmış. günde 0.8 gram kolajenle 1 haftada bu kadar fayda görülmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. zaten ekim/kasım aylarında gelen muhtemelen gerçek 100 civarı olumsuz yorumdan durumu anlayabiliyorsunuz. bu olumsuz yorumların etkisiyle ürün puanı 4.5 seviyesine düşmüş.
    önceki analizdeki gibi, bu kadar yorum için günde 550 farklı sipariş olması gerekir. biz sipariş adetlerini göremiyoruz ama trendyol görüyor. trendyol her şeyi biliyor. bunu bilmesine rağmen sahte yorumlarla ilgili aksiyon almayarak sahteciliğe göz yumuyor. hatta bunu yapanları ön plana çıkararak (en çok satanlar listesine koyarak) daha çok satış yapmalarını sağlıyor ve dolaylı olarak onları ödüllendirip sahtekarlığı teşvik ediyor.

    başka bir kolajen “vitanil's nutrition hidrolize marine collagen” yorum analizi:
    incelediğim sırada üründeki 88 değerlendirmenin 85 tanesi yorumluydu. yani değerlendirme yapanların %97’si yorum yazmış. ortalama %65 olmalıydı.
    ürünün yorum puanı 5.0.
    ürüne ilk soru 23 temmuzda gelmiş, yani o sırada satışta. 13 eylüle kadar 2 yorum var.
    14-20 eylül arasında muhtemel “ajans çalışması” ile 7 günde 80 yorum yazılmış. günde 12 yorum.
    sonraki 2 ayda 3 yorum yazılmış. yani normal zamanlarda ayda 1-2 yorum alan ürün ajans çalışmasıyla 7 günde 80 yorum almış.
    önceki analizdeki gibi, bu kadar yorum için günde 300 farklı sipariş olması gerekir. biz sipariş adetlerini göremiyoruz ama trendyol görüyor. trendyol her şeyi biliyor. bunu bilmesine rağmen sahte yorumlarla ilgili aksiyon almayarak sahteciliğe göz yumuyor. hatta bunu yapanları ön plana çıkararak (en çok satanlar listesine koyarak) daha çok satış yapmalarını sağlıyor ve dolaylı olarak onları ödüllendirip sahtekarlığı teşvik ediyor.

    başka bir kolajen “vitanil's nutrition revival hair&nail shot” yorum analizi:
    incelediğim sırada üründeki 117 değerlendirmenin 116 tanesi yorumluydu. yani değerlendirme yapanların %99’u yorum yazmış. ortalama %65 olmalıydı.
    ürünün yorum puanı 5.0.
    14-21 eylül arasında muhtemel “ajans çalışması” ile 8 günde 52 yorum yazılmış. günde 7 yorum.
    21-28 ekim arasında muhtemel “ajans çalışması” ile 8 günde 60 yorum yazılmış. günde 7 yorum.
    bu ajans çalışmaları dışında ürüne 2 ayda 4 yorum yazılmış. yani normal zamanlarda ayda 1-2 yorum alan ürün, ajans çalışmasıyla 14 günde 112 “sahte” yorumla 5.0 ürün puanıyla halen trendyol aracılığıyla satışta. unutmayın trenyol tüm satışlarda %15-20 komisyonunu alıyor.
    önceki analizdeki gibi, bu kadar yorum için günde 200 farklı sipariş olması gerekir. biz sipariş adetlerini göremiyoruz ama trendyol görüyor. trendyol her şeyi biliyor. bunu bilmesine rağmen sahte yorumlarla ilgili aksiyon almayarak sahteciliğe göz yumuyor. hatta bunu yapanları ön plana çıkararak (en çok satanlar listesine koyarak) daha çok satış yapmalarını sağlıyor ve dolaylı olarak onları ödüllendirip sahtekarlığı teşvik ediyor.

    burdaki sahte yorumlar çok bariz olduğu için şimdi bunları yazdım, vakit buldukça diğer muhtemel “sahte yorumlu” kolajenleri de inceleyeceğim. yroumları size garip gelen bir kolajen varsa bana yazarsanız vakit bulduğumda bakabilirim. her biri yaklaşık 1 saat sürüyor.

    eticaretin ülkemizdeki merkezi trendyolun artık bu sahtekarlığa bir son vermesi gerekiyor.
  • insan vücudunda en çok bulunan proteindir. en fazla sentezlendiği dönem bebekliktir, yaşla birlikte azalır. menapoz ve andropoz dönemlerinde neredeyse cilt kollajeni %50 oranında azalır. genç ve sağlıklı bir ciltte bu oranın %75 dolaylarında olması beklenir.

    kemikleri, kasları, dokuları bir arada tutan maddedir. deriye elastikiyet kazandırma, deriyi nemlendirme ve derinin sıkılığını sağlama gibi işlevleri vardır. bu nedenle tüm antiaging tedavilerin major konusudur. tedavi planı yaparken ya sentezi indüklenir ya da yıkımı engellenir. sentezinde katalizör olarak görev yapan bileşikler ve mineraller; askorbik asit, amino asitler, bakır ve çinkodur. bu nedenle alınan bir ürünün içerisinde bunların da olması beklenir ya da ek takviye yapılır.

    yukarıdaki bazı yazarlarımızın da bahsettiği gibi, kollajenin tipleri bulunur ve farklı dokularda yoğunlaşırlar. deri, saç ve tırnaklarda çoğunlukla tip 1, bir miktar da tip 3; eklemlerimizde tip 1 bulunur. bu nedenle bu ürünleri almak için eczaneye gittiğinizde kullanım amacınızı da belirtin ki, eczacınız içerik kontrolü yaparak size doğru ürünü önersin. ayrıca kollajenin molekül büyüklüğü çok büyük olduğu için ağızdan alındığında zor emilir, vücut büyük haldeki molekülü kullanamaz ve itrah eder. bu nedenle aldığınız ürün işe yarasın istiyorsanız, hidrolize (parçalanmış) kollajen kullanmalısınız. vücudun kullanabilmesi için bu molekülün 3000 dalton civarına düşürülmesi gerekir. böylece bu kollajen peptitler hedef dokulara daha kolay ulaşır ve işlevini yerine getirir.

    kollajen peptitler; sığır, domuz, tavuk ve balığın tendon, kemik ve derisinden elde edilir. ülkemizde en çok kullanılan sığır ve balık kollajenidir. bunların sindirimi ve biyoyararlanımı daha yüksektir, özellikle sığır kollajeni cildimizle daha uyumludur.

    entry'yi okurken “ ne para vereceğim, kelle-paça içerim, ben kollajenimi doğal yoldan alırım” dediğiniz noktada yanılırsınız; çünkü molekül çok büyük, kullanamazsınız. ayrıca kemik kaynatmayı bilmeyen halkımız, ağır metalli suyu dökmeden ve köpük temizliğini yapmadan kaynatma işlemine saatlerce devam ettiği için faydadan çok zarar görürsünüz. tabi bu arada bir de o hayvanın pestisit, antibiyotik ya da hormon yemediğininden de emin olmamız lazım.

    30'lu yaşlardan sonra, kürler halinde (yılda 1-2 kür) günlük en az 2,5 g olacak şekilde ( ortalama 5-6 g) ve içeriğinde yukarıda saydığımız kofaktörlerin de olduğu tip 1-3 kollajen alıp, antiaging amaçlı kullanabilirsiniz. bu preparatları cilt yenilenmesinin en aktif olduğu saatler olan gece saatlerinde almanızı öneririz.

    hamiş: bunlar sihirli değnek değil, içer içmez işe yaramaz. cilt yenilenme döngüsü takriben 3 haftadır. 3 hafta sonra etki etmeye başlar ve en az 2-3 cilt döngüsü kullanılmalıdır ki, aynada fark edebilesiniz. sevgiler...

    sorular üzerine edit:
    1- kanser yapar mı?
    hayır yapmaz; ancak bağ dokusu kanseri varsa kişide kullanmasını tavsiye etmeyiz çünkü bağ dokusunu destekleyeceği için prognozu kötüleştirebilir.

    2- gebelikte kullanılır mı?
    sonuçta vücudumuzda olan bir protein; ancak ilk trimestrede kesinlikle kullanılmaz. ileri dönemlerde de kullanılmasını tavsiye etmeyiz.

    3- doğum sonrasında kullanılır mı?
    evet, süte geçebilir; ancak bebeğe zararı yoktur. hatta doğum sonrası sezaryen izleri için endikedir.

    4- makro mu hidrolize mi?
    sonuçta ikisi de sindirilip hücre içinde aminoasitlerine ayrılacağından çok önemli olmasa da makromoleküller daha fazla sindirim işlemine uğrayacağından mide ağrısı yapabilir. hidrolizenin biyoyararlanımı daha iyidir, daha tercih edilendir.

    5- sıvı kollajen mi? kapsül, saşe kollajen mi?
    eczacılık açısından baktığımızda, sıvı preparatların stabilitesini yani raf ömrünü uzun tutabilmek için daha fazla koruyucu koyarız; bu nedenle kimyasal takıntınız varsa kapsül veya saşe tercih edebilirsiniz.

    6- günlük 10 g'ı aşmayın.

    7- sigara, otoimmün hastalık, yüksek şeker tüketimi kollajen seviyesini azaltır.

    8- kilo aldırır mı?
    preparatların içerisinde hyaluronik asit olduğu için su tutar; yağlanma artışı yapmaz ancak tutulan su miktarı arttığı için (istenilen etki) baskül değeri değişebilir.

    9- topikal kullanım?
    emilimi düşüktür, çok efektif olmaz. ürünleri de pahalıdır. bence topikaller f/p düşük ürünler. oral kullanılacak saşe olan ürünü içmeyip su veya sütte çözüp yüzünüze sürebilirsiniz mesela :)

    10- tansiyon hastalarında kullanım?
    su tuttuğundan kan basıncı artabilir. bu tip hastalar yarım doz kullanabilir.

    11- gençlerde yılda 1 kür, 35 yaş sonrası yılda 2 kür, ileri yaşlarda (postmenopozal) biraz daha artırılabilir.

    12- bilinen toksisitesi yok, hayvan gibi miktarlarda suyu bile içemezsiniz. efendi efendi 1-2 kür yeter. organları yorma!

    13- kürlerin süresine ve arasına hekim/eczacınızla karar verin.

    14- kollajenle resveratrol alımı, prolinli gıdalar (yumurta beyazı, lahana vs) dermal etkiyi artırır; daha güzel sonuç verir.

    15- eklem sağlığı için kollajenle birlikte glukozamin de tavsiye edilir; kombine formülasyonları tercih edin.

    16- fibrokistik memeye, myoma sahip kadınlarımız, böbrek yetmezliği olanlar ve mide kanamalı hastalar kullanmasın bu ürünleri!!! (garanticiyiz)

    15- basal laminayı yenileme özelliğinden dolayı covid sonrası akciğer yenilenmesi için denenebilir (?). neden olmasın...

    16- kollajen tüketenler su tüketimlerini artırsın; aksi halde dokulardaki suyu emeceğinden örneğin; migren atağınızı bile tetikleyebilir.

    17- erkekler beden kitle indeksi fazla olduğu için doz artırmaya kalkmasın, zaten günlük 10 g yüksek bir miktar.

    18- kolesterol üzerine etkileri?
    bununla ilgil çelişkili makaleler var. bazı makalelerde aterosklerotik plaklarda kollajen peptidlere (özellikle tip 2) rastlanılmış. ancak bazı çalışmalar ise diyete kollajen takviyesinin eklenmesinin postmenapozal kadınlarda kilo artışını azalttığı, kan lipid seviyelerini düşürdüğünü göstermiş. bir çalışmada da tip 1 kollajeni parçalayan enzimdeki artışın ateroz plak oluşum riskini artırdığı gösterilmiş. genel olarak kolesterol üzerine etkileri olumlu görülse de çalışmalar biraz çelişkili. ancak kişisel görüşüm de yılda 1 kür kullanmanın tek başına çok da kolesterol metabolizmasını olumsuz yönde etkilemeyeceği yönünde. karar sizin sevgili hiperlipidemikler.

    19- sedef ve egzemada kollajen işe yarar mı?
    yaradığına dair çalışmalar var. kollajenin su tutma kapasitesine bağlı olarak ve cilt elastikiyetini artırma özelliği sayesinde kalınlaşmış ve kurumuş cilt tabakalarının nemlenmesine faydası olacağı düşünülüyor. ayrıca kollajen parçalandığında ortaya çıkan aminoasitlerden birisi olan glisin vücut için glutatyon kaynağı olur ve vücut için antioksidan etki gösterir. malumunuz psoriasis ve seboreik dermatit otoimmun bağ dokusu hastalıkları arasında kabul edildiğinden antioksidan etkinin bu otoimmun savaşa olumlu etki edeceği düşünülmektedir. ama kesinlikle tek başına bu iki hastalık için yeterli değildir, sadece komplementer bir tedavi olarak düşünülebilir.

    edit: lütfen ama lütfen bana marka sormayın. canımı yiyin ama marka sormayın. valla şu entry'yi yazdım yazalı bunaldım yemin ediyorum. o kadar anlatıyoruz, sonra bir şekilde mesajlarda sinirimi zıplatmayı başarıyorsunuz. nasıl olsa gerzek influencerların tavsiye ettiği, kuvvetle muhtemel sahte olan ürünleri internetten alacaksınız. şu ekşi eczacınızı boşuna yormayın lütfen. ne siz beni yorun ne de ben sizi. o kadar laf anlattıktan sonra mermere mi anlattım ben diye bana düşündürmeyin, ne olur!

    edit 2: kolajene onkoloji ilacı muamelesi yapmayın. yaşım şu, kaç kür içmeliyim diye bana sormayın. gidin kolajeni alacağınız trendyol'a sorun. ha eczaneden alacaksanız zaten eczacınız seve seve kafanızdaki soru işaretlerinizi giderecektir.
  • kolajen peptit entryimle ilgili aldığım bir sürü mesajda bana kolajen markası soranlar için bu yazımda "ithal kolajen" markalarını karşılaştıracağım. yerli markaları da bir sonraki yazıya bırakalım.

    _ ö z e t _ (vakti olmayanlar için)
    9 ithal kolajen peptit takviyesini karşılaştırdım. sıvı kolajenlerde koruyucu ve tatlandırıcı olduğu için ben olumsuz bakıyorum çünkü sürekli kullanılacak bir takviye bu, eğer sizin için sorun yoksa kullanabilirsiniz. tablet olanlarda kolajen miktarı çok düşük, günde 7-8 tablet almazsanız faydalı olmayacaktır. benim favorim toz kolajen. detaylar aşağıda.

    _ d e t a y l a r _
    ithal kolajen markaları: (_alfabetik sırayla_)
    1.active gold kolajen
    2.bmo kolajen
    3.collagen lift paris-kırmızı kutu
    4.collango kolajen
    5.collazen
    6.doppel herz kolajen
    7.eurho vital kolajen
    8.naara kolajen
    9.solgar kolajen

    yerli markalar
    collajenune
    collagen forte
    collaquin
    day 2 day kolajen
    dr.sammy’s kolajen
    hud kolajen
    kino kolajen
    kiperin kolajen
    natures supreme
    ncs kolajen
    nutraxin gold
    ovio kolajen
    suda kolajen
    supra protein
    venatura kolajen
    voonka kolajen

    ithal kolajen markaları karşılaştırması (_alfabetik sırayla_)

    edit1: fda onayı ile ilgili soranlar oldu. şunu öğrendim: ithal gelen “kolajen” takviyesinin türkiye'de satılabilmesi için üretildiği ülkedeki ilgili kurumdan “onaylı sağlık sertifikası” olması zorunluymuş. türkiyedeki zorunlulukmuş bu. bu nedenle (websitelerinde belirtilmiyor ama) mesela alman malı olan ürün de almanyadaki ilgili kurum tarafından onaylıdır. yoksa türkiyede yasal olarak satışı mümkün değildir. aşağıda ayrıca düzelttim.

    edit2: bu yazıda marka tavsiyesi yoktur, kolajen araştırırken edindiğim bilgiler yazılmıştır. buradaki bilgilere websitelerinden ve kutuların etiketlerinden ulaşılmıştır. bilgilerde hata/eksik olduğunu düşünüyorsanız lütfen mesaj atınız, düzelteyim veya ekleyeyim (fda gibi).

    edit3: 2 marka daha eklendi, imla, link.

    1.active gold kolajen-sıvı
    japon malı. hammadde fransız malı.
    balık kaynaklı. tip 1. (çiftlik balığı-tilapia)
    günlük doz 4 gr kolajen
    30 günlük ürün resmi sitesinde kampanyalı 699 tl,
    + japonyadaki ilgili kurumdan onaylıdır.
    + tüketime hazır, sıvı ürün
    - koruyucu içeriyor
    - tatlandırıcı stevia aroma içeriyor
    - günlük 4 gr kolajen biraz az. aslında 30 günlük kutusu yok, 10 günlük kutudan 3 adet kampanyalı fiyatı 699 tl.

    2.bmo kolajen-toz
    amerikan malı (ürün ve hammadde).
    sığır kaynaklı tip 1 ve 3.
    günlük doz 7.5 gr kolajen
    60 günlük ürün resmi sitesinde 449 tl,
    + fda onaylı (amerikadaki ilgili kurum)
    + koruyucu içermiyor
    + tatlandırıcı, aroma içermiyor
    + tatsız olduğu belirtilmiş
    - eczanelerde bulunmuyor, resmi sitesinde satışı yapılıyor.

    3.collagen lift paris-kırmızı kutu-sıvı
    fransız malı. hammadde alman malı.
    sığır kaynaklı tip 1. günlük doz 5 gr kolajen.
    28 günlük ürün güzellik merkezlerinde 950 tl.
    + fransadaki ilgili kurumdan onaylı
    + tek kullanımlık tüpler halinde taşıma kolaylığı
    + tüketime hazır sıvı ürün
    - koruyucu sodyum benzoate e211 ve potasyum sorbat e202 içeriyor
    - tatlandırıcı aroma içeriyor
    - güzellik merkezinin 100% kar marjı nedeniyle fiyatı çok yüksek.

    4.collango kolajen-toz
    macaristan malı, hammadde fransız malı.
    sığır kaynaklı tip 1. günlük doz 10 gr kolajen.
    30 günlük ürün resmi sitesinde ve güzellik merkezlerinde 445 tl.
    + macaristandaki ilgili kurumdan onaylı
    + koruyucu içermiyor
    - tatlandırıcı stevia aroma içeriyor
    - güzellik merkezinin 100% kar marjı nedeniyle fiyatı yüksek.

    5.collazen-sıvı
    yunanistan malı. hammadde fransız malı.
    balık kaynaklı. tip 1.
    günlük doz 10 gr kolajen.
    25 günlük ürün resmi sitesinde 450 tl, eczanede 400 tl. internette 191 tl.
    + yunanistandaki ilgili kurumdan onaylı
    + tüketime hazır, sıvı ürün
    - koruyucu içeriyor
    - tatlandırıcı sukraloz e955 aroma içeriyor
    - resmi sitesinde 450 tl iken internette 191 tl olması garip. 450 tl ise pahalı, 191 tl olan gerçek ürünse uygun fiyatlı.

    6.doppelherz kolajen-sıvı
    alman malı (ürün ve hammadde).
    sığır kaynaklı tip 1.
    günlük doz 2.5 gr kolajen.
    30 günlük ürün resmi sitesinde 426 tl, eczanede 300-400 tl. internette 245 tl.
    + almanyadaki ilgili kurumdan onaylı
    + tek kullanımlık tüpler haline taşıma kolaylığı
    + tüketime hazır sıvı ürün
    - koruyucu sodyum benzoate e211 ve potasyum sorbat e202 içeriyor
    - tatlandırıcı sodyum siklamat e952, sukraloz e955 aroma içeriyor
    - fiyatı uygun ama günlük kolajen dozu az

    7.eurhovital kolajen-sıvı
    alman malı (ürün ve hammadde).
    sığır kaynaklı. tip 1.
    günlük doz 2.5 gr kolajen.
    30 günlük ürün resmi sitesinde 390 tl, eczanede 370. internette 274 tl.
    + almanyadaki ilgili kurumdan onaylı
    + tek kullanımlık tüpler haline taşıma kolaylığı
    + tüketime hazır sıvı ürün
    - koruyucu sodyum benzoate e211 ve potasyum sorbat e202 içeriyor
    - tatlandırıcı sodyum siklamat e952, sukraloz e955 aroma içeriyor
    - fiyatı uygun ama günlük kolajen dozu az

    8.naara kolajen-toz
    amerikan malı, hammadde japon malı
    balık kaynaklı tip 1. (tilapia veya snapper)
    günlük doz 5 gr kolajen
    15 günlük ürün resmi sitesinde 300 tl, internette 163 tl.
    + kolajen japonyadaki ilgili kurumdan onaylıdır.
    - şeker içeriyor
    - renklendirici e160a beta carotene içeriyor
    - kıvam artırıcı e412 guar gum içeriyor
    - 30 gün için 2 kutu alınmalı, resmi sitesinde 600 tl iken internette 326 tl, biraz pahalı fiyat

    9.solgar kolajen-tablet
    amerikan malı (ürün ve ana hammadde)
    sığır kaynaklı tip 2.
    günlük doz 1.2 gr kolajen
    30 günlük ürün resmi sitesinde 187 tl, eczanede 180 tl. internette 143 tl.
    + fda onaylı (amerikadaki ilgili kurum)
    - renklendirici içeriyor
    - fiyatı uygun ama günlük kolajen dozu çok az

    artık 9 ithal ürünle ilgili bazı bilgilere sahipsiniz, seçim sizin.
  • gıda takviyesi adı altında satılanları - yüksek ihtimalle - para koparma amaçlı olan protein. bence kesin öyle de, yapılmış küçük ve şüpheli araştırmaları göz ardı etmeden yorumlamış olalım diye yüksek ihtimal dedim. kolajen, beyin yiyince beynin gelişmesi, dana döş etinden yapılmış harikulade bir hamburger yiyince memelerin büyümesi gibi bir mantıkla yola çıkılarak tüketilen bir protein. oysa vücudun işleyişi böyle değil tabii ki, senin aldığın kolajeni ihtiyaç yoksa parçalayıp kafasına göre kullanır. nurilla'daki gibi direkt mala gitmek yerine, belki dermise hiç uğramaz bile. tipleri, tedarikleri, kullanımı falan zaten defalarca anlatılmış, ben daha çok işe yarayıp yaramadığı kısmıyla ilgileneceğim. kendisi ile ilgili baktığım türkçe kaynakların hepsi birbirinin kopyası. hal böyle olunca, bunları kaynak alanlar da aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor. benim burada paylaştığım gibi farklı kaynakları açıp okursanız, hakkında daha geniş bilgiye ulaşmış olursunuz.

    öncelikle şöyle bir kaynak var. burada anlatılanlar, ekşideki başlık altında "yapılan araştırmalar" diye belirtilen araştırmaları da kaynak olarak gösteriyor. anlatılanları özetleyecek olursam; öncelikle burada tiplerinden, eldelerinden ve hangi formlarda tedarik edildiğinden bahsediyor. sonra hangilerinin, insanda nerelere iyi geldiği düşünüldüğünü anlatıyor. sonra bazı küçük araştırmalara göre ciltte kırışıklara ve osteoartrit kaynaklı eklem ağrılarına iyi geldiğini gösterdiğini ancak bunların küçük araştırmalar olduğunu belirtiyor. devamında ise; kemik, kas, saç, tırnak, selülit, bağırsak ve kilo verme konusunda etkisi anlatılmış. ama bu saydıklarım ile ilgili araştırmalar daha az. devamında ise bu küçük araştırmalara göre ne kadar tüketilmesi istendiği belirtilmiş ve 40 mg ile 15 g arası tüketimde, küçük yan etki ihtimalleri ile, olumlu etki görülebileceği belirtilmiş. makale boyunca, sanırım 3 yerde, bu araştırmaları kolajen üreticilerinin fonladığı ve bunlar küçük araştırmalar olduğu için güven vermediğinden de bahsedilmiş. bu arada entrye gıda takviyesi açısından başladık ancak aklıma gelmişken, kozmetik alanında satılan kolajen içerikli krem, pudra vesairenin zaten kandırmadan ibaret olduğu bilinen bir şey. bu proteinin yapısı sebebiyle deriden emilmesi gibi bir şey söz konusu olmadığı için, kozmetik sektöründe kolajen katkılı diye yalan yanlış reklamı yapılan ürünlere direkt çöp diyebiliriz.

    diğer bir denk geldiğim de the new york times'da çıkan ve kolajenin işe yarayıp yaramadığını sorgulayan bir makale. adamlar bizdeki gazeteler gibi kopyala yapıştır değil, doktorlarla konuşarak ve makaleleri referans göstererek haber yapmışlar. son kısımdaki bir bölüm ilgimi çektiği için buraya alıyorum. bunlar da yazı boyunca konunun tartışmalı olduğundan, araştırmaların yetersiz olduğundan, ilerleyen zamanlarda yapılacak doğru düzgün araştırmalar ile yararı olup olmadığının anlaşılacağından falan bahsetmişler. son kısmı da "kolajeni denemeli miyiz? belki. ama kullanırsanız ve gerçekten de işe yarıyorsa, kolajen ile uzun süreli ve ciddi bir ilişki yaşamaya hazır olun. çünkü hayatınızın sonuna kadar kullanmak zorunda kalacaksınız. peki ama neden? cevabı kollajenaz. vücut sürekli bu enzimi üretiyor ve bu da vücudumuzdaki kolajeni parçalıyor. durum böyle olunca da, kolajen desteği almak cidden yararlı bir şeyse, hayatınız boyunca bu takviyeyi almanız gerekiyor" şeklinde bağlanmış.

    bir de başlıkta gördüğüm "ohoo sen 100 kase kelle paça içmen lazım ki bu takviyelerdeki kolajen miktarını alabilesin" mevzusu. piyasadaki kaliteli ürün olarak ismi zikredilen bir markanın, paketi 200 dolar fiyatlı, günlük tek kullanımlık tableti 18 gram kolajen içeriyor. ancak açıp kelle paça çorbasının ne kadar içerdiğine bakıyoruz, 25000 mg diyor. firma ile bir alakam yok, bu kelle paça yorumu da araştırma verisi içermiyor ve sözlükte yapılan yorumlar karşı tamamen benim yorumum. gıda takviyesi adı altında satılan kolajen hapları ile bu kelle paça çorbası aynı bakanlık onayı ile piyasada sonuçta.

    başka bir gördüğüm yer olan researchgate'de de griffith üniversitesinden bilim insanı claudia gasparini bir tartışma başlatıyor. soru basit, kolajen desteklerinin yararına dair bir bilimsel araştırma var mı? altta paul canavan isimli bilim insanı bu soruya cevap olarak, kolajen ile ilgili yapılmış olan 46 çalışmaya yönelik bir gözden geçirme çalışmasındaki ilgili kısmı paylaşıyor: "46 çalışmaya yönelik yapılan gözden geçirme çalışması sonucu, klinik sonuçları cesaret verici olsa da, klinik çalışmaların tam olarak doğrulanamadığı ortaya koyulmuştur. şu anda kolajen takviyelerinin kullanımına ilişkin herhangi bir kesin sonuç çıkarmak mümkün değildir. ". sonrasında ise, çalışmaları binlerce atıf almış, yüksek h indeksli başka bir bilim insanı, subhash juneja, bu alanda çalışmalar yaptığından, gıda takviyeleri adı altında satılan şeylerin çoğunlukla para tuzağı olduğundan ve yarardan çok zarar getirebileceğinden, aslolanın sağlıklı beslenmek olduğundan ve illa takviye alınacaksa kan değerlerine bakılarak doktor kontrollü alınması gerektiğinden bahsediyor.

    şimdi önümüzde bi ürün var. mucize iksir değil, ilaç değil. tarım bakanlığı onayı ile piyasada satılıyor ve reklamlar, araştırmalar, doktorlar fonlanarak millete satılmaya çalışılıyor. alandaki araştırma eksikliğinden de kimse çıkıp net şekilde çöp demiyor, diyenlerin sesi de reklamlardan daha az duyuluyor. ben de sıradan bir vatandaş olarak, ekşi sözlük isimli dandik bir forum sitesinde yazmanın rahatlığı ile, sıraladığım makaleleri de destek alarak kolajen takviyelerinin çöp olduğunu burada belirtmek istiyorum. ha kolajen almışsın, ha kalkan balığı. işe yaramıyor ama süper oluyor.

    edit: ek olarak, doktor olan bir suser şöyle bir entry (bkz: #120324596) yazmış. bunu da okumanızı tavsiye ederim.
  • daha evvel de yazmıştım ama yinelemekte fayda var. içinde yüzde bilmem kaç kolajen olan ürünleri yüze sürüp sihir beklemek sahiden fazlaca saflık olur.

    “aqua ,paraffinum liquidum, petrolatum , cetearyl alcohol, glyceryl stearate, glycerin,collagen, dimethicone, parfum,carbomer, tocopheryl acetate, olea europaea fruit oil, triethanolamine,phenoxyethanol, ethylhexylglycerin.”

    şeklinde içeriğe sahip olan ve yine ne hikmetse içinde hyaluronik asit de bulunduğunu ön yüzünde “kollagen+hyaluronic asid” şeklinde belirtmiş olan, 4 günde yukarıda yazmış olan arkadaşın yüzünde mucizeler yaratmış “scaph”markalı bu ürünün içeriğinde hyaluronik asite dair bir iz maalesef yok. içerikte yazan hammaddelerin karışımdaki yüzdelik oranlara göre sıralandığı düşünülünceyse içeriğinde muhtemelen parfüme yakın bir oranda kolajen var.bunu süreceğinize, parfüm sürmenizi tavsiye ederim yüzünüze. işte

    evet kolajen gerçekten muhteşem bir kozmetik hammaddesi ve yine yukarda başka bir arkadaşın söylediği üzere, son günlerde aşırı su ve sabuna ve yine alkole maruz kalıp yıpranan cildimize sürmek için içeriğinde kolajen olan bir krem seçmek doğru bir seçim olur.ama kolajene dair gerçekten güzel paylaşımların yapıldığı şu başlık altında saçma sapan ürün reklamları yapılmaktan vazgeçilsin.

    gelen mesajlar üzerine edit: sadece içeriğe bakıp, bu tarz çıkarımların yapılması hiç de zor değil ki ben yapmış olduğum çıkarımların hepsini de paylaşmamıştım. o halde şimdi söyleyeyim; bu üründe %0,5 kolajen bile olmadığına kalıbımı basarım, bu etiketi tasarlayan bu firmada bu işten anlayan tek bir adam da yok anlaşılan, kremlerinde kolajen olmadığı gibi zira şu formülün içine koydukları petrolatum yani namı değer vazelin o formülün içinde inanılmaz komik duruyor. gerçi o formülasyonu incelemeye kalksam ohooo... neyse efenim sonuç olarak böyle saçma ürünlere ve yine bu saçma ürünleri yapan saçma firmalara güvenmeyiniz.

    edit: evvela bu kadar kişiselleştireceğiniz bir durum yok ortada, sanki size ''kendinizin ya da bir yakınınızın ürününün reklamını yapmak için bu platformu kullandığınıza'' dair bir imada bulunmuşum gibi bir algı oluştuysa şayet, asla böyle bir amacım yoktu. sadece sizin entry'nizde paylaşmış olduğunuz üründen hareketle burada bu tarz reklamların yapılmasının aslında yanlış olduğuna dair bir tespitti naçizane.

    kopyala yapıştır kısmına gelince, evet içeriği yine bahse konu olan ürünün sitesinden kopyalayıp yapıştırdığım doğrudur. kopyalayıp yapıştırdığım bu içerikte sahiden ''hyaluronic asid” var mıymış bi de dikkatli bakalım şu içeriğe o halde;

    su,likit parafin, vazelin, setearil alkol (emülgatör), gliseril stearat (gliserin ve stearik asitin esterifikasyonuyla elde edilmiş bir hammadde olup formüle katkısı formülü emülsifiye etmek ve iyi bir yağlandırıcı olmasıdır.) gliserin, kollajen, silikon esaslı bir ajan, parfüm, polimer kıvamlaştırıcı, e vitamini, zeytinyağı, asitlik ayarlayıcı ve koruyucular.

    görüldüğü üzere bizzat kendi sitesinden kopyalamış olduğum içerikte hyaluronic asit'e dair bir iz yok. benim bu firma ya da x firmasıyla bir derdim yok ki olmasının da mantıklı bi açıklaması olamaz zaten. bu üründen yola çıkarak söylemek istediğim şey sadece yüze içinde % ne kadar olduğunu dahi kestiremediğimiz (ki genellikle bu yüzde oldukça küçük bir sayıya tekabül ediyor) kolajen ürününü sürüp, mucizeler beklemenin yersizliğiydi. kendim için hazırladığım kremlerde içerisine oldukça cömert biçimde kollajen, hyaluronik asit vs koyan biri olarak ''hiçbir'' kremin de böyle mucizeler yaratamayacağını belirteyim ki yine bu tespiti kişiselleştirmeyin.

    son olaraksa saymış olduğunuz sertifikalar ya da üts bildirime dair daha evvel yazmış olduğum birkaç yazıda bu sertifikaların ve üts bildirim sisteminin işleyişine değinmiştim şimdi yeniden anlatmayacağım o sebeple. siz ürünü madem bu kadar da memnunsunuz elbette ki kullanmaya devam edin ve hatta yakın çevrenize de tavsiye etmeye devam edin ama kusura bakmayın böyle bir mecrada reklamını yaptığınız bir ürünle alakalı da bilgim çerçevesinde iki kelam etme hakkını kendimde buluyorum.

    son edit: verdiğim linkteki değişikliği an itibarı ile fark ettim. ürün etiket ve kutusunda değişiklikler yapılmış ve hyaluronic asid çıkarılmış etiketten, demek ki neymiş üründe sahiden de hyalutonic asid yokmuş. söyleyeceklerim bu kadar.
hesabın var mı? giriş yap