• aralanmış pencereden sızan ılık güneş ışığını izlerken, bu anın benim için uzun samandır saf huzurla dolu ender anlardan biri olduğunu ve bu hissin pek çoklarımız için bir lüks olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. hiç bir şey yapmadan yatakta uzanıp kitap okuyabilme lüksü, üstelik güneş açmış, hava güzel, ertesi günü düşünmeden. kitabın ilerleyen sayfalarında okuyacağım çarpıcı cümleler ile ani bir kararla markete gidip şarap alma fikrine henüz uzakken.

    "insanın kendi yalnızlığının sorumluluğunu da, gene kendisinin taşıması gerektiğini de kavramalı." yazıyor okuduğum kitapta. aklıma, yazarın abisinin bir kitabında yazdığı bir paragraf daha geliyor, arayıp buluyorum o paragrafı da. "daha doğrusu, yaşadığım gündelik hayatı, yaşamın ta kendisi olarak görmüyordum. ötede, daha uzakta, varılacak bir yerdeydi o. hayallerle yaratılmış, güneşli bir ada sanki. duyguların fışkırdığı, doyumların birbirini kovaladığı yalancı bir cennet. burada, beyoğlu'nun sokaklarında dolaşırken nasıl olurdu da o düşlediğim yaşamın, kendiliğinden yaşanan hayat haline dönüşmesini bekleyebilirdim?" düşünüyorum.

    her şey daha kolay olabilirdi, eğer daha az hissetmeye razı olabilecek kadar sakinleşebilseydim. doyumsuz muhabbetler ve haftalarca hayal edilmiş uzun araba yolculukları ile dolu bir ilişki değil de, kendi konfor alanımızı yaratabileceğimiz biriyle birlikte olsaydım mesela. tekdüze bir işte çalışıp düzenli bir gelire sahip olsaydım, etim belli budum belli, emekliliğe kadar yaşayabileceklerim ve yaşayamayacaklarım belli. kim bilir belki yaşayacağım evi çok severdim, hep heves ettiğim gibi avrupa'dan biriktirdiğim kullanılmış, yırtık pırtık olmuş o şehir haritalarını asardım duvara. çok sevdiğim lacivert, mat şarap kadehlerimin de bir evi olurdu. belki on sene sonra bir köpek sahiplenebileceğim bir bahçem olurdu, kim bilir? çok kolay olurdu eminim, eğer aynı dili konuştuğum kişilerin peşine düşmeseydim. anlama ve anlatma ihtiyacım olmasaydı. anlaşıldığımı düşündüğüm kişilerle bağ kurmaya çalışmasaydım, herkes 'herhangi biri' olsaydı ve belki biraz daha bencil olsaydım. eminim çok daha kolay olurdu hayat. yaş aldıkça çekici gelmeye başlıyor bu konfor alanı. herhangi bir işte çalışıp, herhangi biri ile birlikte olup, herhangi anılar biriktirmek. yaşlandığımda hangi senaryodan daha çok pişman olurdum, kestiremiyorum. şüphesiz ki hayatı bu kadar ciddiye aldığım için sinirlenirdim kendime. ya da birilerini. bir şeyleri. bir ideoloji, bir yazar, bir şarkıcı.

    bilemiyorum.

    yaşıtlarım geceye hangi barlarda devam edilmesi gerektiğine dair tavsiyeler paylaşıyorlar birbirleriyle. kalabalık mekanları hiç bir zaman sevemediğim için de pişman olur muyum yaşlanınca acaba?

    ekim aylarını çok seviyorum, ekim aylarında güney sahillerini. ekim güneşini. ekim meltemlerini. artık sararmış otların kokusunu, belki ilk yağmurları hatta. ekimlerde çalışmak istemiyorum. yağmurda yüzmek istiyorum. kamp ateşi yakmak istiyorum. basit şeyler istiyorum. basit şeylere ulaşmak için zor yolları tercih etmek garip geliyor. bazen yalnız hissediyorum. bazense çok sevildiğimi. bazen birilerine 'bence biz çok iyi anlaşırız seninle, hadi gel bi' kadeh şarap içelim!' yazmak istiyorum, bazen tek başıma yollara düşmek.

    çok kolay olurdu, eminim, beklentim olmasaydı. senden, kendimden, yazarlardan, şarkıcılardan. bilhassa ekimden.
  • samsun ili, bafra ilçesine bağlı altınkaya barajı yolunda çok güzel bir belde. kral mezarları, asar kalesi ve hem maviyi hem yeşili barındıran doğasıyla kesinlikle görülmeye değer bir gizli cennet.
  • oluverir. istemsizdir. çabucak, alelacele. oldu bittiye geliverir.

    aklıma vücut geliyor. çünkü, bir insanın bir insana verebileceği en kolay şey bedenidir.
    bedenden sonra yola birlikte yürümeye karar verilir.
  • hastalıklı ve çekicidir.
  • fifth element'te leeloo'nun ancient language'de "easy" anlaminda soyledigi kelime..
  • aslında kolay ile basit aynı şey değildir; (bkz: kolay ile basit arasindaki fark)
  • ülke arabeskinin bir numaralı albümü küskünüm'ün a yüzünün beşinci şarkısı.

    kısmetse olur derler, kısmet değilse olmaz
    karşılıksız sevgiye hiçbir gönül dayanmaz
    her şey senin elinde, unutursun istersen
    yoksa iş işten geçer, böyle devam ederse
    kahrolursun arkadaş, tükenirsin, bitersin
    yok olur inançların, kimseyi sevemezsin
    kolayı var arkadaş, sen de ona gülersin
    onun yaptığı gibi başkasını seversin
    bulursan sakla derler, kaybedersen arama
    o gelirse sen de git, aramazsa arama
    seninkisi delilik, tek taraflı aşk olmaz
    başlamadan bittiyse o zaten aşk sayılmaz
    ne çıkar ki terk ettiyse, bırakıp da gittiyse
    aşkınla alay edip, başkasını sevdiyse
    kolayı var arkadaş, sen de ona gülersin
    onun yaptığı gibi başkasını seversin

    burhan bayar
  • kanatlarını çırpmaya başladığında uçmak.
  • görece bir yapma, olma eylemi betimleme sözü.
hesabın var mı? giriş yap