• ilk albümleri birkaç parçanın dışında beklentiyi karşılamayan, vasat bir albüm olmuş maalesef. amatör olarak seslendirdikleri çok güzel türküler vardı. onları koyabilirlerdi albüme. ne yazık ki albüm için hazırladıkları repertuvar zayıf kalmış.

    ancak destan'ın düzenlemesi gayet güzel olmuş. sevdim onu, döndüre döndüre dinliyorum. yolları açık olsun, daha güzel bir ikinci albümle karşımıza çıkarlar umarım.

    ayrıca neden taklit olsunlar? bu eleştiriye de anlam veremiyorum. karmate veya kazım koyuncu taklidi olarak görmemek gerek. bu topraklarda kazım abi'den sonra karadeniz müziği yapılmasın mı yani? her çıkana taklit mi diyeceğiz? kazım abi; benden sonra yapmasınlar diye mi müzik yaptı?
    biraz insaf yahu, bu genç insanlar kendi kültürlerinin elçiliğini yapıyorlar, yapmaya da devam edecekler. önce kazım abi vardı, şimdi resul var, marsis var, karmate var, koliva var. silip atalım mı? kazım abi'nin büyük bir katkı sağladığı yolda, onu taklit etmeden, kendi yollarını oluşturarak müzik yapmaya, kültürlerini yaşatmaya devam edecekler. o yüzden hiç de gereksiz değiller, iyi ki varlar.

    dillere dolanmış bir kazım koyuncu. tamam, eyvallah da bu genç müzisyenlerin hevesini kırmak niye? hep aynı muhabbet. ne zaman bir karadenizli müzisyen, grup televizyon programına çıksa hemen aynı sözlere, sorulara maruz kalıyorlar.
    hani bu eleştirileri yapıyorsanız cidden kazım abi'nin düşüncelerine, bıraktığı müzik mirasına ayıp.
  • doğu karadenizde "rize" dolaylarında haşlanış mısıra verilen isimdir..
    ayrıca mısırın taze haline (pişirilmemiş haline) : lavus (ya da laus)
    popcorn olarak kurutulup patlatılmış haline: pafuli
    farelerden korunmak için saklandığı dört taş sütun üzerine dikili yapılarada : nayla
    denir.....
  • izmirde okuyan bir kaç öğrencinin kurduğu müzik grubu. adlarından da anlaşıldığı gibi karadeniz müziği yapıyorlar. sanırım şu an sadece cover şarkıları mevcut.

    twitter
    facebook
  • neden koliva sorusuna albümlerinde aşağıdaki gibi cevap vermiş olan grup.

    --- spoiler ---

    dedemin ''koliva beklemek'' söylemiyle başlarda neyi kastettiğini anlamamıştım. bu koliva nedir? neyin nesidir? diye sordum bir gün. koliva bizim oralarda dört ayak üzerine inşa edilmiş küçük avcı barınağı anlamına gelirmiş. peki bunu beklemek de neyin nesi? dört ayak üzerindeki bu yapı bir yerlere kaçmasın diye miydi bu bekleyiş? anlayamadım... meğer bunun da bir anlamı varmış bulutların ülkesinde. eskiden dedelerimiz o sene içerisinde emek vermiş oldukları ekinler (fındıklar, mısırlar, fasülyeler, lahanalar) ziyan olmasın diye her akşam köyün gençleri olarak nöbet tutmak için kolivada toplanır ve geceden sabaha kadar orada beklerlermiş.
    dedem bir gün: ''-bak torun! bizler eskiden beri ekinlerimiz ziyan olmasın, domuzlar, kuşlar, yabani hayvanlar onlara zarar vermesin diye tarlaların başında ufak bir barınak yapar bekleriz. bir gün biz bu diyardan gittiğimizde yerimize bostan korkulukları veya teknolojik aletler koymayın. koliva beklemek dedelerimizden kalma bir gelenektir deyip kısa bir süreliğine dahi olsa bu geleneğin ruhunu yaşayıp sizden sonrakilerin de bunu yaşaması için özen gösterin. unutmayın ve unutturmayın! bu bile kafidir'' dedi.
    bu sözler karşısında daha ne söylenebilirdi ki? basit gibi görünen fakat arkasında büyük özverilerin ve hikayelerin yer aldığı bir geleneğin kaybolmasını istemeyen ''kültür bekçisi'' bir adam vardı karşımda. bunu hiç yaşamayan birisi için belki de anlamsız gelebilecek bir geleneğin, dedem için bu kadar önemli olmasının tek bir nedeni vardı; nice yaşanmışlıklar, mücadeleler ve zenginliklerle dolu bu değerli kültür unutulmasın ve yok olmasın.

    biz koliva'mızı inşa ettik ve bekliyoruz dede! unutmayacağız ve unutturmayacağız...
    --- spoiler ---

    söz konusu dedenin harika şarkısı ise,

    destan.
  • koliva karadeniz ailelerinin bir zamanlar çitleyecek çekirdek bulunmayan dağ başlarında ürettiği bir çerezdir. karadeniz tarım ürünlerinden olan mısırdan yabılır.
    demin yedik baktım bu bilgi düşülmemiş hemen düşeyim.

    aslen kabuğundan suyulmuş mısırdan ibaret bir şeydir. yemesi hafif ve güzeldir. naısl yapılır hemen onu da söyliyeyim.

    bu kabuğun bu mısırı terketmesi için haşlamak yetmez efendim.

    tencereye mısır konur, su konur, bir de kül, evet doğru duydunuz, kül konur. eskiden fırınlardan temiz kül alırlarmış ve fakat elektrik fırınlara geldi geleli insanlar kendi küllerini kullanıyorlar. kül mısırın kabuğunu kaldırıyor ve sonra mısır kabuğu daha doğrusu o incecik ama mukavemetli zar, kül ve su çöpe gidiyor. geriye tertemiz mısır taneleri kalıyor.

    bunun çok pişmişi iyi olmaz. hafif sert kalması gerekir. üzerine tuz serpince tuzlu suda pişmiş kolivadan daha fazla randıman verir. afiyetle yersin.

    oh bebeğim, yersin.
  • isimlerini çok duyacağız. naifliklerini, saf müziklerini, gençliklerinin tüm temizliklerini benimserken hiç ama hiç zorlanmayacağız. medyanın dize getiremediği yok ama çok merak ediyorum bakalım nasıl bozacaklar bu genç delikanlıları.

    biber gazına boğulmuş ulusa taze oksijenle geliyorlar. hoşgeldiniz çocuklar........
  • rumlarin geleneksel tatlisi. sanirim bugdaydan yapiyorlar.
    turklerin irmik helvasi gibi, olunun arkasindan yapilip konu kom$uya dagitilir.

    icinde birsuru malzeme vardir, cok lezzetli birseydir.
  • ortalığın tozunu attıracak bir şarkı yorumlamışlardır. burdan ;

    https://www.facebook.com/…=209461965754626&comments
  • kardeş türkülerden bildiğim güldaniyemi karadeniz şivesiyle yorumlayışları da harika olan sevimli grup.

    aha da linki:

    http://www.youtube.com/watch?v=3urdx2cf2f0
  • bir arkadaşımın* tavsiyesi üzerine dün akşam konserlerine giderek inanılmaz eğlendiğim, sahnedeki enerjilerine hayran olduğum gruptur. neşet ertaş'a ve kazım koyuncu'ya selam çakmayı da ihmal etmemişlerdir. yalnız adamlar sahnede müzik yaparken kendileri de o kadar güzel eğleniyorlar ki, siz karşılarında eğlenmezseniz ayıp edersiniz. karadeniz müziği sevenlere şiddetle tavsiyemdir, konserlerine gidin, dik oynayın. *
hesabın var mı? giriş yap