• zor bir sanattır, ülkemizde komik çok ama komedi az bulunur. ne yazık ki insanlar komiklerin, komedi yaptığını sanmaktadırlar ancak gerçek aslında hiç öyle değildir.
  • sadece dinleyicisini güldüren kederli olaylar bütünü.
    hatta bence; komedyenler çoğunlukla "insanlar bunlara nasıl gülebiliyor, şunlara da gülerler mi, neden?" sorularına cevap bulmak için yapıyorlar gösterilerini.

    güldürmediğimizde, özellikle güldürdüğümüzde gayet ciddi adamlarız halbuki biz; absürtle, mizahın kara tarafı arasında gidip gelirken dahi...
  • genellikle güldürmek amacını güden manzum veya mensur tiyatro oyunudur. durumların ve kişilerin uyuşmazlığını, gerçeğin gülünç yanlarını konu eder. antik çağdan bu yana komedi yazma ve oynama geleneği vardır. her tür mizahî malzemeyi konu edinir. acıklı komedi, lirik komedi, kahramanlık komedisi, duygusal komedi, müzikli komedi, karakter komedisi, yergi komedisi, entrika komedisi gibi çok değişik adlarla anılan türleri mevcuttur. türk sahne sanatlarında dramatik türlerden daha geniş bir yer tutar. türk gölge oyunu karagöz, orta oyunu gibi seyirlik oyunlar toplum taşlamasını eğlenceli açıdan ve komediyi kullanarak yaparlar. bu oyunlarda komik unsurlar ön plana çıkarılır ve kahramanlar komedi unsurunu geliştirmekle görevlidirler.
    ---
    (alıntı: esengül eşigül / cumhuriyet dönemi mizahı üzerinde değerlendirmeli bir bibliyografya çalışması, 2002)
  • komik, insan aklını gıdıklayan basit bir garipliktir, gülme ise insan eyleminin geri kalan bölümü ile ilişkisi bulunmayan, garip ayrı bir olay gibi görülebilir. bundan dolayı komik olan zihinsel bir yersizliktir, daha farklı bir deyişle anlatmak gerekirse; zihinsel genel alışa gelmişliğini, sabitliğini parçalayıp, değişik biçimde düşünme kapılarının girişini açan, zihne manevra yaptıran olgudur. gülmeye sebebiyet veren olay veya olaylar anlamına gelen komedi, bununla beraber insanların ve olayların gülünç taraflarını ortaya koyan sahne eserini de ifade etmektedir.

    orijinal anlamı köy eğlencesi olan komos (köy) ve aoide (şarkı) kelimelerinin birleşmesinden oluşan komedi için toplum bilimlerinin her sahasından çeşitli bakış açıları sunulmuş, gündelik yaşamın akışı içinde meydana gelen olaylara doğaçtan yakalanan insanların içinde bulunduğu gülünç hallere, önceleri tiyatroda daha sonra da sinema filmlerinde ve televizyon programlarında yer bulmuştur.

    bu tarz, eğlenme gayesinde olan izleyici tarafından ilgiyle karşılanmıştır. (bkz: platon), “(bkz: philebos)” adlı eserinde çelimsizleri, kendileriyle alay edilince intikam almaya kuvvetleri yetmeyenleri ve kendini bilmeyenleri, yani kendini gösterişsizken gösterişli, fakirken varlıklı, safken bilgili sananları gülünç bulunmuştur.

    (bkz: thomas hobbes)’a göre gülme, insanın aslında kendisini iftihar etmesidir.. hobbes, insanların, diğerlerinde olan noksanlıkları kendilerinde olmadığını gördüklerinde güldüklerini ileri sürmektedir. (bkz: aristoteles)’ de paralel olacak şekilde noksan olanın gülünç olduğunu dile getirmektedir.

    (bkz: georg wilhelm friedrich hegel) için ise komedi; gerçek dünya ve ulaşılmaya çalışılan, gerçekliği olmayan dünya arasındaki tezatlıktan meydana gelmektedir.

    aristo için, komedi hayvan korolarının, şişmanlatılmış dansçıların, sıçrayan satirlerin, seyirciyle ve kendileriyle alay edenlerin meydana getirdiği bir üründür. bu ürün 5.yüzyıl dolaylarında kendine özel bir dil ve tarz yaratmıştır. aristoteles, ayrıca “(bkz: poetika)” , adlı yapıtında komedinin aykırılıktan doğduğunu, olay ve öykü belirlendikten sonra ‘sıradanlığın altında bir karakter’ tercih edildiğini yazmaktadır.

    sanatın temelinde taklit olduğunu söyleyen aristoteles’in gözünde gülünç olan kusurlu ve noksandır. böylece gülünç olan taklit edilir. (bkz: joel feinberg), aristoteles’in düşüncesini sürdürürcesine “ne zaman mizah varsa, onda, dilin şeklini bozmaktan doğan hafif memnuniyetten, küçük düşürücü bir eşek şakası seyretmeden doğan sinsi zevke kadar değişen geniş bir spektrumda bir saldırı öğesinin bulunduğu”nu vurgulamaktadır.

    gülme eylemi zaman zaman bünyesinde ortama ya da kişiye göre mizahı barındıran, kimi zaman da bir alay ifadesi ya da küçümsemeye dair aykırılık olarak tanımlanabilir. gülme eyleminin bu iki fazından ancak birincisi toplumsal ölçekte bir onaylama ya da olumlama bulabilir. ikinci anlamdaki gülme ise onaylama ve olumlamanın haricinde, belli ön koşullar yerine geldiğinde geçerli olan toplumsal ilkeler/kurallar düşünüldüğünde, ötekileştirme döngüsünde bir uyaran olarak rol oynar. bu uyaran bireye, kültürel kazanıma, kimlik türüne, toplumsal cinsiyet idrakına ve yaşa göre görecelik arz eder.

    gülme faaliyetinin ve komedi anlayışının, toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik göstermesine karşın, platon’un da değindiği gibi kahkahaya sebebiyet veren tüm gösterileri komedi olarak tanımlamak olasıdır. bu durumda feinberg, fiziksel kusurlara, zihinsel eksikliğe, cahile ve utandırıcı durumla karşı karşıya kalanlara gülündüğünü dile getirmektedir . söz gelimi, utanç verici durumlar karşısında çoğu zaman istemsizce oluşan gülme faaliyeti devamında kimi zaman gülünç duruma düşen kişinin dışlanmasına neden olabilmektedir.

    bundan dolayı, gülme faaliyeti gülüneni dışarıda bırakarak ötekileştirme döngüsünü başlatmaktadır.

    archakis ve tsakona’nın oluşturduğu ortak çalışmalar neticesinde varılan noktada gülme; “biz”in “ötekiler”e karşı hakim geldiği durumlarda meydana gelmektedir. nezaketsiz şakalar, kelime oyunları, aşağılayıcı imalar, karşıdakinin noksan yanlarıyla dalga geçme gibi komediyi oluşturan durumlar aslında kişilerin birbirlerini ötekileştirme biçimleridir.

    kadın ve erkek ilişkilerinde bolca görülen ötekileştirmeler, dış pencereden bakan için gülünç bir durum olarak değerlendirilmektedir. olaylara, konulara karşıdan bakmayı karşılayan televizyon programlarında ise komedi, dizilerde görülmektedir.

    durum komedileri ingilizce “sit-com”dan çevrilen durum komedileri spesifik kişilikler etrafında dönen, genellikle sıradan olaylardan oluşan konuları ele alarak izleyiciyi eğlendirmeyi amaçlamaktadır. durum komedileri ortaya çıktığı ilk dönemlerde, tiyatro sahnesine andıran bir stüdyoda izleyicinin önünde çekilerek canlı olarak sergilenmiştir.

    kendine özel bir dünyanın içinde basit, küçük şeyleri, eksiklikleri ve güçsüzlükleri konusu edinen durum komedilerinde öyküler, yaşamın temeli hakkındadır. konu edinilen durumlara geniş kapsamlı bakıldığında ise kişi ve kişilerin ruh hallerinin detaylı bir biçimde incelendiği görülecektir.
    (bkz: steve neale) ve (bkz: frank krutnik)“ (bkz: popular film and television comedy)” isimi çalışmalarında televizyon durum komedisini 24 dakika ile 30 dakika ortasında yayınlanan, aşina olunan durum ve karakterlerin düzenli olarak tekrarlandığı kısa öykülü diziler olarak tanımlar.

    yine bu çalışma içerisinde durum komedileri öykülemeci (bkz: narrative)ve öykülemesiz (bkz: https://eksisozluk.com/?q=non-narrative) olarak ikiye ayrılır. sık sık öncelik verilen klasik öyküleme mantığına uyumlu olarak öykülemeci televizyon komedileri, birçok popüler metin türünde olduğu gibi serim, düğüm, çözüm sırasını izler ve bölüm başında başlayan sorun bölüm sonunda mutlu sonla noktalanır. bölüm sonunda da izleyicilerden ders çıkarması beklenir.

    belirli bir sayıda ana karaktere, düşük sayıda ve değiştirilebilir yan karakterlerin katıldığı durum komedilerinde karakterler baskın öğelerdir. bu düzlemde karakterler, izleyicilerin kendinden bir pay bulabileceği niteliklere sahiptir, bu nedenle izleyiciler oyuncularla rahatlıkla hissi bağ kurarlar.senaryonun inşası ve biçimi değişkenlik göstermediği sürece karakterler, karakterler arasındaki bağlantılar, olayların geçtiği mekanlar ve içinde bulundukları koşullar stabil kalırlar.

    ana karakter ya da karakterlerin çevresinde meydana gelen ve giderek kompleks hale gelen olaylar örgüsünü anlatan durum komedileri, yanlış anlamalar ve bahtsız olaylar çerçevesinde karakterlerin birbirlerini ötekileştirmelerinden doğmaktadır. karakterlerin birbirleriyle olan bu ilişkileri klasiktir, ya tartışırlar ya da sağlıklı geçinirler ve her iki türde de ilişki mizaha dayalıdır.

    (bkz: northrop frye)’in yenilenmiş bir komedi formatının geliştirildiğini ifade ettiği televizyon durum komedilerinde olay örgüsü, sıklıkla kadın ve erkek arasındaki tersine dönmüş olan ilişki üzerinedir. bu süreçte kadın ve erkek karakterlerin kendilerini anlatış biçimleri, birbirleriyle olan iletişimleri, karakterlerden birinin beceriksizliği, zeka seviyesi, düştüğü durum, eksik yanları ve noksanlığı, izleyici açısından, ötekileştirmeden doğan, komedi ve gülme eylemini meydana getirmektedir.
  • 1990 yılı eurovision türkiye finalinde kayahan'ın gözlerinin hapsindeyim'ine yenilen ilhan irem şarkısı. ultraviyole grubuyla sahne alan ilhan irem'e elektro gitarda gür akad, vokalde ise seden gürel eşlik etmiştir. melodisi, düzenlemesi ve sözleriyle kişide "aaa, ne enteresan şarkıymış" diye başlayıp bağımlılığa kadar götüren bir etki yaratmakta. bense gözlerinin hapsindeyim'i çok sevmeme rağmen, ulusal finaldeki versiyonu ile bu şarkıya karşı nasıl kazandığını hala anlayamıyorum.
  • acı+zaman
  • komedi, acının açıklanma ya da ifade edilme biçimlerinden biri, benim için. sürekli gülen insanlar, istedikleri için gülmüyorlar. histerik gülüşlerin, hüzne ne kadar yakıştığının farkındalar. ve bu yüzden ağlarken gülebiliyorlar. ağlamaktan daha acı verici olması, bir tesadüf olamaz ya.

    gülmek öylesine kapsamlı bir araç ki. onunla en büyük kederinizi, öfkenizi dahi yansıtabilirsiniz. işte bu dostlarım, komedidir ve komedi, sizin ona nasıl baktığınızla alakalıdır.
  • bence sadece tipsiz göze hoş gelmeyen zargana gibi insanların yaptığı değildir işin içine güzel görünüşlü insanlarda girebiliyor olmalı tamam bütün insanlığın geneli göze çok hoş gelmeyen fiziki özelliklere sahip olmaya bilir ve şekilsiz ve komik şeyler yapan insanı güzel görünüşlü ve komik şeyler yapan insana göre tercih edebilir daha fazla kendinden yön bulup empati yapıp sevebilir illa iyi görünen, komedi yapan birine her tarafı estetikli pornostar muamelesi yapmanım alemi yok.
  • hayatta zaten cile dolduruyoruz, bari kurgusal komikliklerle azicik kafamizi bosaltalim diye dusunuyorum ve bundan utanc duymam herhalde mazosizm boyutunda bir sikintidir. bir yerde bir ihmalden bir cocuk hayatini kaybettiginde bu hic komik bir olay degildir, ben bu olayi gormezden gelip huzurlu yasantima geri donemem; eger donersem o cocugun varligina, insanliga, insanligima ihanet etmis olurum. peki bu durumu telafi etmek icin elimden ne geliyor, elimizden ne gelir, biz kimiz ki, ucaklar dusebilir, cig duser ve herkes hayatini kaybedebilir; haydi kanali degistirip hicbir sey olmamis gibi gulmeye devam edelim cunku zaten butun gun anamiz agladi ve tum bu kazalar seyler bize cok uzak zaten.
    biz de yarin gozlerimiz x x olmus sekilde komik bir bicimde olebiliriz veya kahirli diziler izleyip kahrimizdan da olebiliriz. yani zaten bunca kotu sey olurken gulecek halimiz yok, adamin karisini dovdugu sahnede ‘ayy allah belani versin’ diye haykiralim ki toplumsal belalara boyle bir serzenisimiz olsun.
    demem o ki kurgu iyidir guzeldir de bizi uyandirmayan her sey biraz uyutuyor, biz uykumuzda olmuyoruz, bunca musibet de paralel evrende aci cekme yetisi olmayan turdaslarimizin basina gelmiyor. bunlarin hepsi cok ciddi acilar, toplumsal varolusumuzu bu acilarin kent meydanina kurdugumuz bir cadirin icinde yasatabiliriz, hicbir seyle yuzlesmemeye devam edebiliriz, bazen ‘sosyal medyanin gucu’ diye bir sey olur hani bir otobuste tecavuze ugrayip oldurulursek insanlar biraz ses cikarabilir, sonra unutuluruz bir gun ve baska bir kadin aynisini yasayabilir, kimsenin haberi olmayabilir.
    komediyi zehirlemeyi hic istemem ama icimde o kadar zehir birikti ki yasamaya devam edemiyorum.
    cok uzgunum ama sozlugumuz komediye devam, ulkemiz drama devam. cilekeslik bir yasam bicimi, allah bizi boyle yaratmis.
    gecmis olsun ulkem, rabbim baska aci yasatmasin.
    (yasatti)
hesabın var mı? giriş yap