• dünya üzerinde tadabileceğiniz en katıksız sevgiyi size karşılıksız (tamam tam olarak karşılıksız değil makul bir miktar mama karşılığı) verebilecek olan boklu tür. bundan yaklaşık üç sene önce bir tanesiyle yaşamaya başlayıp, ondan bir sene sonra ikinciyi, bir sene sonra üçüncüyü ve sonunda yakın zamanda dördüncüyü sahiplenerek dört tanesiyle aynı evi paylaşmaya başladım.

    ilk köpeğim dünya güzeli, inanılmaz iyi huylu, uykucu, yumucuk bir labrador. yaşlandığı için ormana atılıp diğer kopeklerden dayak yemiş, kan kaybından ölmek üzere bulunmuş. uzun süre de yaşlı olduğu için kimse istememiş. iyi ki istememiş kimse ve iyi ki benim oğlum olmuş. şu an tahmini 15 yaşlarında, lokum gibi, şişko bir dana. adı kafka.

    ikinci köpeğim küçük minik bir sokak köpeği. önce işkence görmüş, sonra sokağa atılmış ve trafik kazası geçirmiş. bir bacağı ampute edilmiş, diğerlerinden biri ise artrodez ile engelli kalmış, çoğu kez yalnız iki bacağını kullanabilen bir kız çocuğu. çok travmalı, çok ürkekti, ne tedavi süreçlerini ne yaşadığımız psikolojik sıkıntıları anlatmak istiyorum şimdi. çünkü artik tam bir pamuk topağı, şeker gibi, ufak obsesyonları dışında çok uyumlu ve iyi huylu bir köpek oldu. şu an 3 yaşında, yarım kuyruğuyla adı söylendi mi yerleri süpüren bir prenses. adı milena.

    üçüncü köpeğimi başka bir köpeği barınaktan çıkarmak için gittiğimizde şans eseri bulduk. kendisi bir pug. henuz yavruydu, uzerinde uyuzdan tek bir tüy kalmamış, arka bacaklar tutmuyor, gözler enfeksiyondan tamamen kapanmış ve akciğerlerindeki enfeksiyon yuzunden nefes alamıyordu. bir ay ölecek diye bekledik, direndi ve yaşadı. arka bacakları arada teklese de çok iyi, gözleri toparlayabileceği kadar toparladı (son dönemde yaşadığımız talihsiz bir kazayla bir gözünü kaybetmiş olsa da...), akciğerleri ufak bir fonksiyon kaybı dışında iyileşti, uyuzu tekrarlasa da hicbir zaman enfeksiyon olmuyor yaralarında. şu an 2.5 yaşında, dünyanın en zor ama en sevgi dolu ve sahiplenici köpeği. adı simone.

    son köpeğimse ufak tefek bir terrier. köy yerinde zincire bağlı yaşarken üzerinden traktör geçmiş, acı çekmesin diye saçmalı tüfekle vurulmuş, beli kırılmış felç kalmış, yanlış operasyon geçirip tekrar opere edilmek zorunda kalınmış, sonunda yalvar yakar sahiplenen kişi tarafından bir fabrika bahçesine bırakılmış bir köpek. oldukça saldırgan ve güvensizdi geldiğinde, şimdi dünya seveceni, melek huylu bir şey oldu. hala ufak tefek takıntıları var, vücudunun bazı bölgelerine dokundurmuyor. o kadarı da hakkı olsun diyorum. tahmini 6 yaşlarında şu an, gri tüylü bir koyun köpeği. adı sartre.

    her birinin karakteri farklı, anıları farklı, duyguları, bana karşı tavırları hep farklı. ortak olan tek şey en başta bahsettiğim katıksız sevgi. onlar beni böyle sevsin, ben her allahın sabahı bir yerlerim tutulmuş uyanırım rahat yatsınlar diye, her şeyden feragat edebilirim. bir gülüşleri, bir mutlu kulakları yeter bana. var olsunlar, sağlıkla yaşasınlar. canımlar.
  • yazarımız cümleye "dünya üzerinde tadabileceğiniz en katıksız" şeklinde başlayınca bir an köpek etinden övgüyle bahsediyor algısı oluştu bende. dünyanın en masum canlıları.
  • taksonomide adı canis lupus familiaris olan kedilerle birlikte dünyada en çok alana yayılmış iki hayvanından biri.

    bilim adamlarına göre bundan yaklaşık 14 bin yıl önce günümüz hindistan'ına denk gelen bir bölgede küçük asya bozkurtlarından evcilleştilleştirilerek ortaya çıktıkları düşünülüyor. afrika'daki köpek ırklarının ise bir kısmının soyunun kurtlara değil de çakallara dayandığına dair de bulgular vardır. bazı genetik bulgulara göre ise yaklaşık 16 bin yıl önce köpekler çinliler tarafından eti için yetiştiriliyordu.

    evcilleştirilmeleri konusunda kabul gören en mantıklı hipotez, kurtların insanlara yiyecek bulmak için yaklaşmaları ve zamanla insanlara yaklaştıkça daha kolay besin bulduklarını farkedip insanlarla iç içe yaşamaları. tabii ki bu dönemde insanlar da güvenlikleri için görece daha az vahşi ve daha uysal kurtların kendilerine yaklaşmalarına izin veriyorlardı. saldırgan kurtlar insanlar tarafından tercih edilmediği için nesillerini insanlarla iç içe olarak devam ettiremiyorlardı. bu nedenle de uysal olan kurtlar insanlarla oldular. zamanla insanlar renklerine, boyutlarına, kendi zevklerine göre kurtları yapay seçilimden geçirdiler. ve çok kısa sürede danuadan pekineze kadar çok fazla çeşitlilik gösteren her boyda her renkte köpekleri üretmiş oldular.

    köpekler bu sebeplerden insanlarla en iyi empati kuran ve en iyi anlaşan türdür doğada. çünkü insanlarla en iyi anlaşan bireyler seçilirken diğerleri yine bizzat insanlar tarafından elendi.
  • köpekler soyut düşünceye sahip azınlık memelilerden. bunu şöyle keşfetmişler: mesela bir nesne başka bir nesnenin arkasına geçtiğinde çoğu hayvan normalde kaybolduğunu farz ediyormuş. bebeklerin "cee" yapınca şaşırmaları gibi. köpekler ise arkasında durmaya devam ettiğini biliyorlar, orada hayal etmeye devam ediyorlar, bir tarafından kaybolduysa öbür tarafından çıkacağını hesaplayabiliyorlar. soyut düşüncenin özü de gözümüzle görmediğimiz şeyin varlığını idrak edebilmekmiş.

    bizim köpek sanırım bu kabiliyet sayesinde uzaktan kumandalı drone'la kumandası arasındaki alakayı çözdü. drone havalanmıyorsa dönüp elimdeki kumandaya bakıyor "ee hadi" dercesine. drone'u ayaklandırmazsam gelip burnuyla kumandayı dürtmeye başlıyor. "kalksın havalansın da ben onu bir güzel yakalayayım" derdinde.

    işin enteresan tarafı bu alakayı kurduğundan beri artık drone'la alakasız oyun kumandalarını görünce "aha drone da fazla uzağa gitmiş olamaz" deyip heyecanlanıyor. gelip kumandayı kokluyor. "e hadi nerede bunun çıkardığı uçak gibi şey" diyor (drone diyemiyor tabi cahil).

    işin kötü tarafı ben oculus rift kaskını takıp, joystick'le vr modunda elite dangerous'ta uzay gemisi uçurmaya kalkarsam gelip heyheylenmeye bazen de havlamaya başlıyor. "yaa kesin orada bi uçak gibi bişey var sen onla oynuyorsun" der gibi. haksız da sayılmaz sonuçta uzay gemisi uçuruyorum. kıskanıyor tabi adi köpek. sen ne anlarsın vr'dan falan. git top peşinde koş. uzay gemileri de bana kalsın her şeyle oynama be.
  • bunlara öyle bir klasik koşullanma yapıyorlar ki pavlov bunu görse tebrik ederdi.

    köpeğe elektrikli tasma takıyorsun... yanlış bir şey yaptığında elindeki düğmeyle basıyorsun elektriği köpeğe. 3 modu var. hafif orta ağır. ağırı köpeği yerinden zıplatmaya yetiyor. garibim olayı çözemiyor da...ama öğrenebilen canlılar. ola ki elinizdeki düğmeyle elektriği verdiğinizi anlarlarsa sakata gelebilirsiniz...
  • benimkiyle ilgili çok enteresan birtakım iddialar gündemde şu sıralar.

    köpeğim aslında köpeğim olmayabilirmiş. diyeceksiniz ki ne alaka, demeyin. şöyle:

    köpeğim olacak deli dana üç-dört gün önce sürekli kusmaya başladı. sürekli sarı safra kusuyor ve çimen çıkarıyor. günde bir kez de değil. en az 4-5 kez tüm evden kusmuk temizler oldum. hayır bugüne kadar yediği hiçbir şeyi kusmuşluğu olmamakla birlikte kussa bile yiyen ve tüm delilleri ortadan kaldıran bir hayvan olduğundan bizi korkuttu. bugüne kadar götürdüğümüz zibilyon tane veteriner hatta fakülteden adam gibi sonuç alamadığımız için liseden bir arkadaşıma götürdüm. veteriner kendisi. bugüne kadar uzak olduğundan tercih etmemiştim ama bu kez bir de orayı deneyelim dedik.

    neyse, arkadaşım da kliniğin sahibi olan veteriner de defalarca hayvanın yaşını sordular. 2009 kasım doğumlu, 7 yaşını doldurdu 8'in içinde şu an dedim. emin misin, diye defalarca sordular. çok daha yaşlı duruyor dediler.

    dişlerindeki yıpranma, gözlerinin çevresi, derisindeki deformasyon, gözlerinde katarakt başlangıcı, baş gösteren mide problemleri (ki gayet mide ilacı kullanmaya başladı artık) veterinere yaşının daha fazla olabileceğini düşündürmüş.

    arkadaşım diyor ki: en az 10 yaşında bu hayvan. fakat ilk gördüğümde net 12 dedim.

    ondan sonra düştü mü aklıma "ulan benim köpeğim diye bulduğum köpek benim köpeğim değil mi aslında" düşüncesi. çünkü benim dana bundan yaklaşık 5 yıl önce kayboldu. 3 ay kadar arandı ve nihayet bulundu. ister istemez diyorum ki herhalde hali hazırda 4,5-5 yıldır bakıyor olduğum köpek, bebekliğini bildiğim ve henüz 52 günlükken aldığım köpek olmayabilir mi?

    ha derseniz ki ne fark eder, etmez gerçekten de. ben köpeğimi bulamasaydım, yine muhtaç olan bir köpek evlat edinecektim. dolayısıyla manevi açıdan benim için hiçbir fark yok. neredeyse 5 yıl gece gündüz birlikte olduğunuz hayvanla bir geçmişiniz oluyor zaten. hatta öncekinden de fazla. ama sorun şu ki eğer gerçekten 12 yaşındaysa o zaman başka sağlık sorunlarına da hazırlıklı olmalıyım, belki egzersiz programını değiştirmeliyim, belki mamasını değiştirmeliyim, belki daha sık gitmeliyiz veterinere... yani köpeğimizin bir anda 5 yıl yaşlanması çok kabullenilebilir bir şey gibi gelmiyor bana şu an. yaşını kesin olarak öğrenebileceğimiz bir yöntem var mı onu da bilemiyorum. veterinerler genellikle yukarıda saydığım kıstaslara göre yaklaşık tahminlerde bulunuyorlar.

    velhasılı kelam, yalan rüzgarı gibi olduk 2 günde. bi yabancılaştık birbirimize. :) "sen odi değil misin yoksa sıpa?" diyorum, "ne salak salak sorular bunlar, kaç yaşındasın sen?" der gibi bakıyor. "ben sana kimi sahipleniyorsun diye soruyor muyum?" diyecek diye korkuyorum.
  • kurtlar insanoğlu için vahşi kalmasıyla beraber insanların nazarında asaletini korumuştur. kurt aşağılayıcı bir söz olmamıştır, tam aksine yüceltilmiştir. köpek ise evrimleştiği atalarının aksine lokmasını insandan almaya başlamış, saldırıp yemesi gereken koyunlarını korur olmuş, atalarına havlayıp karnını doyurmuş. insanoğlu onun bu dönekliğini hiç unutmamış olacak ki köpek birçok dilde hakaret sözcüğü olarak kullanılmakta.
  • (bkz: #64387462)
  • "köpekler başka köpeklerin kendilerine boyun eğmelerinden hoşlanırlar." **
hesabın var mı? giriş yap